İNGİLİZ İHANET DEVLETİ

İNGİLİZ İHANET DEVLETİ
-İngiltere başlangıç itibarıyla başlangıçta aşağıdaki belgede de görüldüğü gibi islamiyete yatkın ise de,birkaç asırdır islâma en büyük darbeyi vuran ülke olmuştur.
” İngiltere’de M. S. 7. yüzyılda Northumbria bölgesinde hüküm süren Kral Offa’nın, Druidler’in de etkisiyle, ada daha Hristiyanlıkla tam tanışmadan, üzerinde Kelime-i Tevhid’in diğer tarafında da –Muhammeder rasulullah- yazılı olduğu sikkeler bastırttığını anlatan Aytunç Altındal, kralın diğer inançlardan ziyade İslam’dan nasıl etkilendiğine de değindi.”
Bir tarafı Lâ ilâhe illallah,diğer tarafı –Muhammedur Rasúlullah-
* İtilaf Devletleri (=Anlaşmış Devletler), başlangıçta İngiltere – Fransa – Rusya’dan oluşan savaş bloğuydu; daha sonra ABD de bunlara katılmıştı. Bunlar, Almanya’nın önderlik ettiği İttifak Devletleri’ne karşı savaş açmıştı. Osmanlı Devleti, Almanya ile birlikte hareket ediyordu.
Ayrıca, Yazar Altındal, bir başka ilginç objeyi, üzerinde Besmele-i Şerif yazan Kelt haçını anlattı. Altındal, haçın British Museum’da saklandığını söyleyerek. Kültür Bakanı’ndan bu haçın serbest gösterime sunulması için başvuruda bulunması çağrısı da yaptı.
*” 1209 yılında İngiltere Kralı 1. John, meşhur Aslan Yürekli Richard’ın erkek kardeşi, Müslüman olmak istedi ve Fas Kralı’na, o zamanki Fas Sultanı’na “Ben Müslüman olmak istiyorum ve İngiltere’yi Müslüman yapacağım” dedi. Fas Sultanı da ona “Ben hiç devletiyle, milletiyle Müslüman olmaya gelen adam görmedim. Sen otur oturduğun yerde, kendi dinine sahip çık dedi ve almadı. İstemedi. İsteseydi İngiltere bugün Müslüman’dı. Bu 1209’da oldu. Fazla bilinen bir şey olsa ben söylemezdim. Meşhur John, Magna Carta’yı yazdıran adam.”
*“İtilaf devletleri” İstanbul’da 15 Mart’ta sıkıyönetim ilan etmişler; ardından 150 aydın tutuklanmıştır. Ertesi gün 16 Mart 1920’de İstanbul işgal edilmiş ve Osmanlı parlamentosu olan Meclisi Mebusan dağıtılmıştır.
-Ancak beni en çok düşündüren,asırlardır İstanbul hayali kuran başta İngiliz neden hiçbir karşı koymayla karşılaşmadığı halde,İstanbulu terk etti?
Çok önemli bir şey almamış olsa,kesinlikle bunu yapmazdı.
Hedef yeni Türkiye-nin –anlaşmalı olarak- şekillenmesiydi.
Teşkilat-ı Mahsusa Enver Paşa tarafından 1914 yılında İngilizlerin ortadoğuda hakim olduğu petrollere karşı kurulmuş bir örgütlenme faaliyetidir.
* 7-Nisan 2011-de,İngiltere Başbakanı David Cameron’ın Pakistan ziyareti sırasında sarfettiği “İngiltere dünyanın pek çok sorunun arkasında” sözleri…
“David Cameron, Keşmir gibi dünyanın tarihsel sorunlarından pek çoğundan İngiltere sorumlu dedi. Buradaki gerilimi çözmek için İngiltere’nin nasıl yardım edebileceğine ilişkin bir soruya ‘Dünyanın pek çok sorunu gibi bundan da biz sorumluyken, İngiltere’yi burada öncü bir role koymak istemem’ diye yanıt verdi.”
*”Sultan Abdülhamit, İttihat ve Terakki Partisi’nce bir darbe ile iktidardan düşülmüş, Makedonya’da Alaattin sarayında gözaltına alınmış ve 1912’de İstanbul’a getirilerek Beylerbeyi sarayına tutsak olarak konmuştu.
Bir gün, Boğaziçi’nden Karadeniz’e doğru, direğinde vezir sancağını taşıyan bir vapur geçiyordu. Abdülhamit, bunu saray muhafızı Rasim beye sordu:

Bu vapur nereye gidiyor, kim var içinde? İngiliz gemisi. Rusya sulh talebinde bulundu.
Abdülhamit gülerek Rasim beye: Rusya ile sulh mu yapılıyor? İş, İngiltere’yi mağlup edebilmektedir. İngiltere mağlup edilmedikçe Türkiye rahat yüzü görmez…”
*-“Sultan Abdülhamid’in devrilmesinin ardından, Filistin’e yerleşmiş olan göçmen Yahudilerin bazıları gizliden gizliye silah edinmeye ve İngilizler lehine casusluk yapmaya başlamışlardı.”diyen Murat Bardakçı,” İngilizler’in 1915’te Çanakkale Cephesi’ne gönderdikleri “Ester Bölüğü” yahut “Yahudi Katır Birliği” denen ve Yahudi gönüllülerden meydana gelen tuhaf orduyu da üzerimize gönderdiklerini ifade eder.
*”İngiltere, Osmanlı (Türk) İmparatorluğu’nun çöküşünden faydalanıp onun müttefikleri olan Fransa ve Rusya’ya karşı üstünlük sağlayabilmek amacıyla 1917’de Balfour Deklerasyonu’nu açıkladı. Bu bildiri, Londra’nın Filistin’de bir Yahudi anayurdu kurulmasına sıcak yaklaştığını duyuruyordu.
“Siyonist ve Bolşevik Yahudiler arasında şimdi başlamakta olan kavga, neredeyse Yahudi halkının ruhu için olan kavga kadar önemlidir”. 1920’de Churcill böyle konuşmuştu. İngiliz emperyalizmini Siyonizm’e tam destek vermeye davet etti ve Filistin’de oluşturulacak İngiliz destekli Siyonist bir devletin her açıdan yararlı ve İngiliz İmparatorluğu ile her açıdan uyumlu olacağını belirtti.
1920-1948 arasındaki İngiliz mandası döneminde Yahudi göçü Siyonist hareket tarafından sömürge yerleşimleri kurulması amacıyla organize edildi. İngilizler belli aralıklarla Yahudi göçmenlerin sayısını kısıtlarken, Londra, Yahudi yerleşimleri “Arap Doğu”da bir “Yahudi Ulster”i kurma amacıyla destekledi.”
*Türkiye-nin kurulmasında,israilin Yahudilere tabakta sunulmasında,Vehhabiliğin oluşumunda,Afrika ülkelerinin sömürülmesinde,daha bir çok projede İslam ülkelerinin şekillenmesinde hep İngilizlerin planı vardır.
*”Yunan Başbakanı Venizelos ile İngiltere Başbakanı Lloyd George gizli bir anlaşma yaparlar.
Buna göre, İngiltere 50 bin kişilik bir Yunan ordusunu en modern silahlarla donatarak, Yunanlıların Anadolu’yu tümüyle işgal etmelerini sağlayacaktır. Bu sinsi çalışmalar Ekim 1920 tarihine kadar sürer. Sıra Kralı ikna edip, saldırıyı başlatmaya gelmiştir.”
*”Büyük Doğu’nun yirmi dokuzuncu sayısında; “Lozan’ın İçyüzü” diye yazılan makaleden.
İngiliz murahhas heyeti reisi Lord Gürzon, nihayet en mânidar sözünü söyledi. Dedi ki:
“Türkiye İslâmî alâkasını ve İslâmı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa, bizimle hulûs birliği etmiş olur ve Hıristiyan dünyasının hürmet ve minnetini kazanır; biz de kendisine dilediğini veririz.”
Lozan’da Türk murahhas heyeti başkanı bulunan ve henüz hakikî kasıtları anlayamayan İsmet Paşa, bir aralık bütün Hıristiyan emellerinin Türkiye’yi mazisindeki ruh ve mukaddesat kökünden ayırmak olduğunu sezdiği halde, şu gizli ivaz ve teminatı veriyor ve diyor ki:
“Eskiden beri kökleşmiş ve köhne engellerden, yani an’ane-i İslâmiyetten kurtulmak hususunda besledikleri-yâni İsmet’in beslediği-azmin, inkâr edilmez delilidir.”
“…….Lozan Muahedesinden sonra, İngiltere Avam Kamarasında, “Türklerin istiklâlini niçin tanıdınız?” diye yükselen itirazlara, Lord Gürzon’un verdiği cevap:
“İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira biz onları, mâneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz.
Yani Mustafa Kemal ve İsmet’in verdikleri karar, Türk milletini İslâmiyet ve din cihetinden öldürmek kararıdır.”
Artık bunun üzerine her şey ap açık anlaşılıyor, değil mi?”
Uzun anlaşmanın bir kısmını aldığım bölümde Lozanda ingilterenin vurduğu dehşetli darbeyi ifade etmektedir.
-Bu günde ondan geri değildir.Orgeneral Eşref Bitlis-in uçağının düşürülüp şehid edilmesindeki en önemli faktör,onun elde ettiği bilgilerdi.Şöyle ki;
“Pkk İsrail gizli servisi Mossaddır.% 70-i İranda askeri eğitim görmüş Ermenilerden oluşur.Bu birimin asli görevi Osmanlının yeniden ortadoğuda can bulmasını önlemektir.Finansman kaynağı Alman ve İNGİLİZ Devletleridir.”
“İngiltere geçen asrın başında 40 tane adam yetiştirmiş. Bunlar istedikleri zaman ağlama kabiliyyetine sâhib olan usta aktörlermiş. Bu adamlarını bilhassa cihân harblerinde iyi kullanmış. Bunları sömürge ülkelerine gönderir; onlar da o ülkenin inancına göre yetiştirildiği için, ağlayarak vaaz vermeye başlarlar; dinleyenler de te’sîr altında kalarak severek cepheye koşarlarmış. Bravo İngiliz siyasetine! Birinci Cihan Harbi’nin kazanılmasında bu ağlayan ve ağlatan vaizlerin rolü küçümsenemezmiş.”
Mustafa Kaplan devamla:” Geçmişte İslâm ülkeleri buna çok dikkat ederlermiş. Vaizlerden kürsüde hem ağlayıp hem de konuşan olursa, hemen onu vazifeden alırlarmış. Şimdi artık ülkelerde din mes’elesi kalmadığı için, Müslüman devletlerin böyle dertleri olmuyor. Hatta bazıları bu tür adamlar yetiştirerek kendi iktidarlarının devamı için kullanıyorlar bile. İslâm olan ahâli ise asırlardır câhil bırakıldığı için, zaten âyet ve hadisleri bilmiyor. Dolayısıyla, herkes istediği gibi rahatça at oynatıyor.”
-*“Muhtâru’l-Ehâdîs” isimli eserin 11. sayfasında geçen 80 numaralı Hadîs-i Şerîf, Adiyy bin Ukbe bin Âmir (ra) tarafından rivâyet edilmiş. “İzâ temme fücûru’l-abdi meleke ayneyhi, febekâ bihimâ metâ şâe.” Yâni: Bir kul fısk u fücûrda, günâh işlemede son noktaya gelirse; o artık iki gözüne hâkim olur ve istediği zamân ağlar!
-Hz.Ali (r.a)’dan buyurdu ki: “Münafık gözlerini tutar(hakim olur) ve dilediği gibi ağlar.” Aynı şekilde Huzeyfe (r.a)’dan: “Mü’minin ağlaması kalpten, münafığınki ise kafasındandır.”
-Şumeyt bin Aclân (rahmetullahi teâlâ aleyh) Münâfık olmaktan çok korkar ve herkese münâfık¬lığın alâmetlerini anlatırdı. Kendisine; “Münâfık ağlar mı?” diye soruldu. Cevâbında; “O gözünden ağlar, fakat kalbi ağlamaz” buyurdu.
*İmam Gazâlî : “Eğer bir vaiz halkı ağlatmaya,yaka-paça yırttırmaya çalışıyorsa,bilinki o adam gafildir.”
*The Guardian’nın haberine göre Cheltenham’daki İngiliz gizli istihbaratı (GCHQ) ‘’Government Communications Headquarters’’ transatlantik dosya trafiğinin cam elyafı kablolarından(fiber glas) geçtiği kablolara erişim sağlayabilmiş. The Guardian gazetesine bu bilgileri veren ise eski CİA ve NSA teknik bölümü çalışanı Edward Snowden. Aldığımız bilgilere göre Snowden gazeteye ‘’Tempora’’ kod isimli büyük casus projesinin dökümanlarını vermiş. Ayrıca Snowden casusluk projesinde ise birçok şirket beraber çalıştığını ifade etti.
Edward Snowden’e göre ‘’Tempora’’ insanlık tarihindeki en büyük ve kapsamlı casusluk projesi ve İngilizler ispiyonculuk ve casusluk projesinde Amerikalılardan beter. Dev casusluk projesi 18 aydan bu yana sürüyor ve kapsamı ise çok geniş. Telefon ve SMS’ten e-mail ve Facebook paylaşımlarına kadar. Bir sene önce günde 600 milyon telefon görüşmesi kayıt altına alınmış.
*İngiliz Gizli Servisi’nin gizli Türkiye planları.
Ve TARİHTE İNGİLİZ başlığı altında önceden de ele almıştım.
*İngiliz Gizli Servis Başkanı Sir Walter Bullivant’ın sözleri işin ciddiyetini ve durumun Osmanlılar adına vehametini göstermesi açısından manidardır. Şöyle diyor Bullivant :
“Her yandaki ajanlarımdan, yani Güney Rusya’da dilencilerden, Afgan at tüccarlarından, Türkmen tacirlerinden, Mekke yolundaki hacılardan, Kuzey Afrika’daki şeyhlerden, Karadeniz takalarındaki denizcilerden, koyun postu içindeki Moğollardan, Hint fakirlerinden, Körfezdeki Yunan tüccarlardan ve şifre kullanan saygın konsoloslarından raporlar alıyorum..”
*İsrail devleti kurulduğunda ilk Cumhurbaşkanı Chaim Weizmann’ın konuşması;
“Biz Yahudiler 20. Yüzyılda orta doğuda yıkılmaz denen devleti(Osmanlıyı) yıkıp iki tane devlet kurduk.Onlara öyle güzel sistem inşa ettik ki!
Türkler bize Filistin’i vermeyen Abdülhamit’e en az 200 sene daha söverler”
O iki devletin biri İsrail,diğeri İngiltere.Onlar diğerinin Türkiye olduğunu söylüyorlar.
*Churchill İngiltere’ye döndüğünde ve başarısızlığın nedeni sorulduğunda ise kızgın bir şekilde “Biz orada Türklerle savaşmadık, Tanrıyla savaştık. Doğal olarak yenildik.” Bu sözlerinden sonra konuşmasına devam eden Churchill büyük havuzun içine birkaç balık attırır ve balıkların yakalanmasını emreder. Balıkların yakalanması mümkün değildi. Bunun üzerine Churchill, “İşte balıkları yakalayamadınız. Çünkü balık suda iken yakalanamaz. Sudaki balıklar Türklerdir, su da onların dini. Türkleri dinlerinden uzaklaştıramadıkça onları yenemeyiz.” der ve eline bir kova alarak, havuzun suyunu dışarı boşaltır ve ekler “Biz Türkleri suda yakalamaya çalışarak hata yaptık ama ben onları suda yakalamaya çalışmayacağım. Her gün bir kova suyu bu havuzdan alacağım, nitekim su bittiğinde ise Türkler ölecektir.”
*1880 yılında İngiliz Başbakanı Gladstone’un Lordlar kamarasında ortaya attığı teorinin izlenmesi gerektiğini söylemiştir. Peki Gladstone’un sözleri neydi?
“-Şu elimdeki kitabı görüyor musunuz? Bu, Müslümanların kitabı Kur’an’dır. Bu kitabı Müslümanların elinden, dilinden ve gönlünden almadıkça biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp etmeli, Kuran’ı ortadan kaldırmalıyız. Veyahut Müslümanları ondan soğutmalıyız.”
*Kirli işlerin başında hep ingilterenin başı çektiğini görmekteyiz.
-Dünyadaki İslâm devletlerinin başına gelen her şeyde çok rahatlıkla İngiliz hile ve desisesini görebilirsiniz.Mesela;
-İsrail devletinin oluşmasında fazla para vererek bir netice alamayan Yahudi,tehdit yoluna gider.Oradan da istediği gibi bir sonuç alamaz.
İngiliz devreye girer ve hile ve desisesini oynamaya başlar.
Yahudilere teklifinde arazi vergilerini birkaç kat arttırmak için kanun çıkarmasını ve böylece verginin tarlanın fiyatından yüksek olması sebebiyle satılmasını sağlar.
Tarlanın vergisini ödeyemeyen bu insanlar,mecbur kalıp satmaya başlarlar.
Ve kendiside bundan fazlasıyla komisyon ücretini alır ve İsrail devletinin bugünkü oluşumunu sağlar.
-Aynısını bizde yaşadık.Adıyaman-da bulunan bir arsamızı 70 sene kadar önce dedem,vergisini ödeyemediğinden dolayı,onlarca arkadaşına adeta yalvararak;
-Ne olur vergisi karşılığında şu arsamı alın-diyerek,sadece vergisini ödemeleri için arsasını bedavadan vermiştir.
*-“İngiltere firmalarının Suriye’ye sarin malzemesi sattığı ortaya çıktı. Bilgilerin kaynağı sızdırılan bir Dışişleri Bakanlığı belgesi.”
*Ve işte İngilterenin ibretli kirli oyunlarından biri daha:
“Topal Molla
1920 yılında Topal Molla lakabıyla tanınan bir zat, Afganistan’da tekke kurmuş. Topal Molla’nın müritleri 3 yıl içinde 200 bine ulaşmış. Müritlerinin sayısı 1925’te 300 bini aşan Topal Molla, krala karşı ayaklanma hareketini başlatmış. Bir yıl boyunca Afganistan’da kan gövdeyi götürmüş. O yıllarda Afgan Kralı olan Emanullah Han ülkesini terketmek zorunda kalmış.
Ülkesinden ayrılan Emanullah Han, Afgan sınırına geldiğinde yanına bir adam sokulmuş ve çok güzel konuştuğu Urduca’sıyla sormuş:”Beni tanıdınmı? Ben meşhur Topal Molla’yım. Afganistan’daki görevim bitti, İngiltere’ye dönüyorum”. “Seni tanıdım” demiş kral. “Ben senin İngiliz casusu olduğunu biliyordum. Fakat halkıma o kadar tesir etmiştin ki senin casus olduğuna onları inandıramanın çok zor olduğunu düşündüm.
Sarıklı, sakallı Topal Molla sakalını kesmiş, sarığını atmış, başına silindir şapkasını oturtmuş ve İngiltere yoluna koyulmuş.
Evet sıra kimde dersiniz?”
MEHMET ÖZÇELİK
30-06-2014

Loading

No ResponsesOcak 2nd, 2015