ŞUALAR

image_pdfimage_print

ŞUALAR

Kitap, müellifi Bediüzzaman Said Nursî’nin farklı zamanlarda te’lif edilmiş “Şua” tabir edilen müstakil risalelerin bir araya gelmesinden teşekkül etmektedir. Her bir Şua, imanın muhtelif rükünlerini (esaslarını) ve Kur’an hakikatlerini hususi delillerle (hüccetlerle) tasvir ve isbat etmeye odaklanır.
Muhtevada yer alan başlıca bölümler ve kapsamları şöyledir:

İkinci Şua
(Sayfa 3-39)
Bu bölüm, “Eskişehir Hapishanesinin Son Meyvesi” olarak takdim edilmiştir. Temel konusu Tevhid (Allah’ın birliği) hakikatidir. Muhtevası üç ana “Makam” (mertebe) üzerine bina edilmiştir:
• Birinci Makam: Tevhidin “Üç Meyvesi”ni izah eder . Bu meyveler, Vahdet (birlik) nazarıyla bakıldığında Cemal-i İlahî ve Kemal-i Rabbanî’nin nasıl tezahür ettiğini , kainatın kemalâtının ancak Tevhid ile anlaşılabileceğini ve insanın mahlukatın en bedbahtı olmaktan ancak Tevhid sırrı ile kurtulup en mükemmel meyve olabileceğini tasvir eder.
• İkinci Makam: Tevhidin zaruretini (lüzumunu) gösteren “Üç Muktazi” (gerektirici sebep) üzerine odaklanır . Bunlar; kainattaki Hâkimiyet, Kibriya ve Kemal gibi sıfatların iştiraki (ortaklığı) kabul etmemesi , Vahdet’te (birlikte) icad etmenin Vücub (zorunluluk) derecesinde kolay olması ve şirkte (ortak koşmada) imkansızlık derecesinde zorluk bulunması ve her şeyin bir küçük nümune, bir fihriste olması hasebiyle birini yapanın ancak bütünü yapan olabilmesi hakikatleridir .
• Üçüncü Makam: Tevhidin “Üç Küllî Alâmeti”ni (işaretini) beyan eder . Bunlar; her şeydeki “Vahdet” (birlik) sikkesi , kainattaki kusursuz “İntizam, İnsicam ve Mizan” (düzen, uyum ve ölçü) ve her mahlukun yüzündeki hususi “Sikke-i Tevhid” (birlik mührü) ve “Hâtem-i Ehadiyet”tir (Allah’ın birliğinin damgası) .

Üçüncü Şua
(Sayfa 40-57)
Bu Şua, bir “Münacat” (Dua ve yakarış) şeklindedir. İmanın esaslarını (Esasat-ı İmaniye) kainatı tefekkür (düşünce) yoluyla isbat eder. Eser, bir seyyahın nazar ve bakışıyla:
• Semavatı (gökleri)
• Cevv-i Semayı (atmosferi; bulutlar, şimşekler, rüzgarlar ve yağmurlar ile)
• Arzı (yeryüzünü; hayvanat ve nebatatıyla)
• Bahirleri (denizleri ve nehirleri)
• Dağları (cibali)
• Ağaçları ve Nebatatı (bitkileri)
• Zîhayatları (canlıları; hayvan ve insanları)
• Enbiya, Evliya ve Asfiyayı (Peygamberleri, velileri ve alimleri)
birer birer tefekkür ederek her birinin Hâlık’ın Vücub-u Vücuduna (varlığının zorunluluğuna), Vahdetine (birliğine), Kudretine, Rahmetine, Hâkimiyetine, İlim ve Hikmetine nasıl şehadet ettiklerini izah ve tasvir eder.

Dördüncü Şua
(Sayfa 58-89)
Bu bölüm, “Ayet-i Hasbiye”nin (Hasbünallahu ve Ni’mel Vekil) mühim bir nüktesini ve tefsirini ihtiva eder. Müellifin kendi müşahedatı üzerinden, insanın fıtratındaki (yapısındaki) “Aşk-ı Beka” (ebediyet arzusu) , “hadsiz acz” (acizlik) ve “nihayetsiz fakr” (muhtaçlık) gibi derin dertlerine karşı bu ayetin nasıl kâfi bir deva ve nokta-i istinad (dayanak noktası) olduğunu “Mertebe-i Nuriye-i Hasbiye” başlıkları altında izah eder.

Beşinci Şua
(Sayfa 576-594)
Not: Kitabın muhtevasında bu bölüm, diğer Şualardan sonra yer alsa da, silsile olarak Beşinci Şua’dır.
Bu risale, “Sedd-i Zülkarneyn” ve “Ye’cüc Me’cüc” gibi Âhirzaman hâdisatından (Eşrat-ı Kıyamet) bahseden yirmiüç meseleyi ve müteşabih (manası kapalı) hadîslerin tevillerini (yorumlarını) ihtiva eder. Mukaddimesinde, bu tür gaybî (bilinmeyen) haberlerin neden perdeli ve tevili icab ettiğini izah eder .

Altıncı Şua
(Sayfa 90-95)
Bu Şua, “Yalnız iki Nükte”den ibarettir ve Namazdaki “Teşehhüd” ile alâkalıdır.
• Birinci Nükte: Mi’rac gecesinde Cenab-ı Hak ile Resul-i Ekrem’in (A.S.M.) mukalemesi (konuşması) olan Teşehhüd kelimelerinin , her mü’minin namazında tekrar edilmesinin hikmetini ve bu kelimelerin (Tahiyyat, Mübarekat, Salavat, Tayyibat) nasıl umum mahlukatın ibadetlerini temsil ettiğini izah eder.
• İkinci Nükte: Namazdaki Salavatta (Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âl-i Muhammed…) neden Hazret-i İbrahim (A.S.) ile bir mukayese yapıldığını ve Makam-ı Mahmud için yapılan duanın sırlarını beyan eder.

Yedinci Şua
(Sayfa 96-177)
Bu, “Âyet-ül Kübra” namı verilen, kitabın en hacimli ve en ehemmiyetli bölümlerinden biridir. Bir “Mukaddime” ve “İki Makam”dan teşekkül eder. Kâinattan Hâlık’ını (Yaratıcısını) soran bir “Seyyah”ın müşahedatıdır. Bu seyyah, Allah’ın Vücub-u Vücudunu (varlığının zorunluluğunu) ve Vahdetini (birliğini) isbat etmek için sıra ile:
Semavattan , Cevv-i Semadan , Arzdan (Yeryüzü) , Bahirlerden (Denizler) ve nehirlerden , Dağlardan ve sahralardan , Eşcar ve Nebatattan (Ağaçlar ve bitkiler) , Hayvanat ve Tuyurdan (Hayvanlar ve kuşlar) , Enbiyadan (Peygamberler) , Asfiya ve Sıddıkînden (Alimler ve sadıklar) , Evliyadan (Veliler) , Melaikeden , Akıl ve Kalblerden , Vahiy ve İlhamdan , Resul-i Ekrem Muhammed (A.S.M.)’dan ve Kur’an-ı Hakîm’den deliller (hüccetler) ve şehadetler alır. Eser, baştan sona Tevhid ve İmanın isbatına odaklanmış bir tefekkür ve hüccetler mecmuasıdır.

Dokuzuncu Şua
(Sayfa 178-189)
Onuncu Söz’e (Haşir Risalesi) mühim bir “Zeyl” (ek) mahiyetindedir . “Mukaddime” kısmı, Haşir Akidesinin (Ahirete imanın) insanın şahsî ve içtimaî (sosyal) hayatı için ne derece lüzumlu ve zarurî olduğunu dört küllî delil ile izah eder. Bu deliller, ahiret inancının Çocuklar , İhtiyarlar , Gençler ve Aile Hayatı için nasıl elzem bir teselli ve nizam (düzen) kaynağı olduğunu gösterir. İkinci Nokta ise, imanın diğer beş rüknünün (esasının) da (Allah’a, Peygamberlere, Kitaplara, Meleklere ve Kadere iman) delilleriyle Haşri nasıl kat’î olarak isbat ettiğini beyan eder .

Onbirinci Şua
(Sayfa 190-275)
“Meyve Risalesi” namını taşır ve Denizli Hapsi’nde te’lif edilmiştir . Bir “müdafaaname” olarak da takdim edilen bu bölüm, “Onbir Mes’ele”den müteşekkildir. Bu meseleler:
• Birinci Mes’ele: Namazın ehemmiyeti ve hapis müddetini nasıl ibadete çevireceği .
• İkinci Mes’ele: Ölümün hakikati ve İman-ı Haşrî ile ölümün “i’dam-ı ebedî”den “terhis tezkeresi”ne dönüşmesi .
• Üçüncü Mes’ele: Gençlik ve sefahetin (eğlencenin) elli sene sonraki (kabirdeki) elîm vaziyetlerini tefekkür etme .
• Dördüncü Mes’ele: Cihan harbi gibi dünyevî hâdiselerle lüzumsuz meşguliyet yerine, insanın asıl davası olan “İmanını kurtarma” davasına odaklanmanın lüzumu .
• Beşinci Mes’ele: Gençlik nimetinin İffet ve İstikamet dairesinde sarf edilmesi gerektiği .
• Altıncı Mes’ele: Okunan fenlerin (tıp, makine, iaşe, askerî, elektrik vb.) lisanıyla Hâlık’ı (Yaratıcıyı) nasıl tanıttığı.
• Yedinci Mes’ele: Ahiretin (Haşrin) Allah’ın İsimleri (Rahman, Hakîm, Âdil, Hafîz vb.) ile nasıl kat’î olarak isbat edildiği.
• Sekizinci Mes’ele: Ahirete imanın hem dünya hem ahiret saadetine medar olan faideleri (çocuklar, ihtiyarlar, gençler, hastalar, mahpuslar ve aile hayatı üzerindeki tesirleri) .
• Dokuzuncu Mes’ele: İmanın altı rüknünün (esasının) birbirinden ayrılmaz bir küll olduğu .
• Onuncu Mes’ele: (Emirdağı Çiçeği) Kur’an’daki tekrarların hikmetlerine dair ehemmiyetli bir izah .
• Onbirinci Mes’ele: İmanın rükünlerinin, hususan Meleklere ve Kadere imanın cüz’î ve hususî meyveleri (faydaları).

Onikinci Şua
(Sayfa 276-290)
Bu bölüm, “Denizli Mahkemesi Müdafaatından” parçalar ihtiva eder. Risale-i Nur’un siyasetle alâkası olmadığını, amacının İmana hizmet olduğunu, cemiyetçilik isnadının asılsız olduğunu beyan eden müdafaalardır .

Onüçüncü Şua
(Sayfa 291-344)
Bu bölüm, Müellifin (Üstadın) Talebelerine hapishaneden gönderdiği “Nurlu Mektublar”dan teşekkül eder. Bu mektublar, musibet zamanında sabır, şükür, teselli, uhuvvet (kardeşlik) ve tesanüd (dayanışma) üzerine mühim dersleri ihtiva eder. Hapishaneyi “Medrese-i Yusufiye” (Hz. Yusuf’un medresesi) olarak vasıflandırır .

Ondördüncü Şua
(Sayfa 345-575)
Bu, kitabın en hacimli bölümlerinden biridir ve “Afyon Mahkemesi Müdafaası”nı ve o mahkemeye sunulan müdafaatları, itiraznameleri ve lâhikaları (ekleri) ihtiva eder. Üstadın “Dokuz Esas” üzerinden yaptığı müdafaayı, Denizli ve Eskişehir mahkemelerindeki beraat kararlarına rağmen tekrar aynı suçlamalarla (cemiyetçilik, siyaset, rejim aleyhtarlığı, Beşinci Şua’daki tefsirler) muahaze edilmesinin kanunsuzluğunu beyan eder. Ayrıca Hüsrev , Tahirî , Zübeyr , Mustafa Sungur gibi talebelerinin müdafaalarını da ihtiva eder.

Onbeşinci Şua
(Sayfa 595-681)
“Elhüccetüzzehra” (Parlak Delil) namını taşır . İki “Makam”dan ibarettir:
• Birinci Makam: “Yirminci Mektub’un Hülâsat-ül Hülâsası” olarak, Tevhid kelimesi olan “Lâ ilâhe illallah…” cümlesinin on bir kelimesinin (Vahdehu, Lâ şerike lehu, Lehül mülk, Lehül hamd, Yuhyî, Yümît, Hayyun Lâ yemût, Biyedihil hayr, Alâ külli şey’in Kadîr, Ve ileyhil masîr) her birinin İmanın rükünlerine (esaslarına) dair nasıl kuvvetli birer hüccet (delil) olduğunu izah eder .
• İkinci Makam: Fatiha Suresi’nin ve Namazdaki Teşehhüd’ün (Et-Tahiyyatü…) kelimelerinin İmanın esaslarına, bilhassa Risalet-i Muhammediye’ye (A.S.M.) dair hüccetlerini izah eder. Ayrıca, Sure-i Nur’daki Âyet-i Nur (Nur Ayeti) ile Âyet-i Zulümat (Karanlıklar Ayeti) arasında bir muvazene (karşılaştırma) yapar .

Hülasa olarak, “Şualar” kitabı, Risale-i Nur Külliyatı’nın en mühim ve merkezi eserlerinden olup, ağırlıklı olarak Tevhid (Allah’ın birliği) ve Haşir (Ahiret ve yeniden dirilme) başta olmak üzere İmanın rükünlerini (esaslarını) aklî ve tefekkürî delillerle (hüccetlerle) isbat eden risaleleri; bu risaleler sebebiyle açılan mahkemelerdeki müdafaaları ve müellifin talebelerine gönderdiği mektubları ihtiva eden bir mecmuadır.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
16/11/2025

Loading

No ResponsesKasım 17th, 2025