BERCESTE VE İZAHI – 69–

BERCESTE VE İZAHI – 69–

​Makale: Berceste Beyitlerden Hayat Dersleri

​1. “Senden bilirim yok bana bir faide ey gül / Gül yağı eller sürünür çatlasa bülbül” – Osman Nevres
​İktibas:
​Senden bilirim yok bana bir faide ey gül
​Gül yağı eller sürünür çatlasa bülbül
​Etsem de abesdir sitem-i hâre tahammül
​Gül yağı eller sürünür çatlasa bülbül
​Osman Nevres

​İzah ve Açıklama:
​Osman Nevres’in bu beytinde, bülbülün güle olan derin aşkı ve bu aşkın karşılıksızlığı ele alınmıştır. Şair, bülbülün çilekeş hayatını, güle duyduğu muhabbetten dolayı çektiği ızdırabı, gülün ise bu aşka karşı kayıtsızlığını tasvir eder. Gül, bülbülün çektiği bunca çileye rağmen, bülbülün aşkından bihaber, sadece “ellere”, yani başkalarına hizmet eder. Gülün yağı başkalarının ellerine sürülürken, bülbül bu durumdan dolayı aşkından çatlar, yanar. Şair bu durumdan hareketle, dikenlerin zulmüne tahammül etmenin de abes olduğunu ifade eder.
​Bu beyit, bir vefasızlık ve karşılıksızlık temasını işler. İnsan hayatında da durum böyledir; bazen birine karşı duyulan derin sevgi ve sadakat, karşı taraftan aynı karşılığı bulamayabilir. Hatta kişi, sırf bu sevgi yüzünden acı çekerken, sevdiği şey veya kişi başkalarına fayda verir. Bu, vefâ ve sadakatin sadece menfaat uğruna olmadığı, bülbül gibi gönül çilesi çekenler için bir ibret vesilesi olduğunu gösterir.

​2. “Her nefesde eyledik yüz bin günah / Bir günaha etmedik hiçbir gün âh” – Süleyman Çelebi
​İktibas:
​Her nefesde eyledik yüz bin günah
​Bir günaha etmedik hiçbir gün âh
​Süleyman Çelebi

​İzah ve Açıklama:
​Süleyman Çelebi’nin bu derin ve düşündürücü beyti, insanoğlunun günahkâr yapısını ve bu günahlar karşısındaki gafletini ortaya koyar. Şair, her nefeste sayısız günah işlediğimizi, lakin bu günahlar için bir an bile ah edip nedamet duymadığımızı dile getirir. Bu beyit, beşerî zaafiyetin ve mânevî körlüğün hazin bir tasviridir. İnsan, nefsine uyarak pek çok hata yapar, ancak bu hataların sorumluluğunu idrak etmekte, tövbe ve istiğfar etmekte aciz kalır.
​Bu beyit, bizleri iç muhasebeye, nefs-i emmârenin tehlikelerine ve tövbenin ehemmiyetine davet eder. Asıl ibret, işlenen günahların çokluğunda değil, o günahlardan dolayı duyulan pişmanlığın yokluğundadır. Zira Allah, kulunun günahını bağışlamaya her zaman hazırdır, yeter ki kul o günahına samimiyetle ah edip, O’na yönelsin. Süleyman Çelebi, bu beyitle, gaflet perdesini yırtıp, insana vicdanın sesini dinlemesini telkin eder.

​3. “Her kime kılsan nazar sen anı senden yeğ bilüp / Görme kendi kendözün zira ki şeytânlık budur” – Muhibbî
​İktibas:
​Her kime kılsan nazar sen anı senden yeğ bilüp
​Görme kendi kendözün zira ki şeytânlık budur
​Muhibbî (Kanuni Sultan Süleyman)

​İzah ve Açıklama:
​Muhibbî mahlasını kullanan Kanuni Sultan Süleyman’a ait olan bu beyit, tevazu ve alçakgönüllülük üzerine derin bir ahlâk dersi verir. Beyit, karşımıza çıkan her insanı kendimizden daha üstün, daha hayırlı görmemiz gerektiğini ve kendimizi beğenmenin, kendini öne çıkarmanın şeytanî bir hâl olduğunu ifade eder.
​Bu beyit, kibir ve gururun ne kadar tehlikeli bir huy olduğunu vurgular. İnsanın kendi nefsini beğenmesi, diğer insanları küçümsemesi, kibir hastalığının en bariz alametidir ve bu durum, onu şeytanın izine sürükler. İslam ahlâkında da önemli bir yer tutan bu prensip, insana daima mütevazı olmayı, başkalarının meziyetlerini görmeyi ve kendi kusurlarını idrak etmeyi emreder. Zira hakikî kemâlât, ilim ve servetle değil, kalbin tevazu ile bezenmesiyle elde edilir. Bu beyit, bize insan ilişkilerinde daima saygılı olmayı ve kendi nefsini terbiye etmeyi öğretir.

​4. “Esîr-i dâm-ı aşkın ola-lı senden vefâ görmem” – Fuzûlî
​İktibas:
​Esir-i dâm-ı aşkın olalı senden vefa görmem
​Seni her kanda görsem ehl-i derde aşina görmem
​Vefa vü âşinâlık resmi senden reva görmem
​Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultânım
​Fuzûlî

​İzah ve Açıklama:
​Fuzûlî’nin bu gazelinden alınan beyitler, Divan Edebiyatı’nın en lirik ve hüzünlü eserlerinden biridir. Aşkın tuzağına esir düşen âşık, sevgilisinden vefa görmemekten şikâyet eder. Sevgili, o kadar ilgisiz ve kayıtsızdır ki, âşığın derdini bile anlamaz. Şair, vefanın ve tanışıklığın (aşinalığın) sevgiliden uzak olduğunu, ondan bu hasletleri beklemenin de yersiz olduğunu ifade eder.
​Bu beyitler, Fuzûlî’nin aşk anlayışının temelini teşkil eden mâşuk (sevgili) tipini mükemmelen yansıtır. Burada aşk, karşılıklı bir alışveriş değil, âşığın kendi içinde yaşadığı bir ıstırap ve fedakârlıktır. Âşık, sevgilinin zulmüne ve cefasına razıdır, hatta bu cefadan lezzet alır. Bu, maddî bir aşkın ötesinde, tasavvufî bir aşk anlayışına işaret eder. Zira tasavvufî aşkta âşık, maşukunda kendi varlığını yok eder, fenâ fi’l-maşuk mertebesine ulaşmaya gayret eder. Bu beyitler, aşkın her zaman mutluluk değil, bazen de ayrılık, hasret ve ıstırap olabileceğini, ancak asıl kıymetin bu çilede saklı olduğunu gösterir.

​5. “Sanma şâhım herkesi sen sadıkâne yâr olur” – Yavuz Sultan Selim
​İktibas:
​Sanma şâhım herkesi sen sadıkâne yâr olur
​Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
​Sâdıkâne belki ol âlemde bir dildâr olur
​Yâr olur ağyâr olur dildâr olur serdâr olur
​Yavuz Sultan Selim

​İzah ve Açıklama:
​Bu beyitler, Yavuz Sultan Selim’e atfedilen ve devlet adamlığı, dostluk ve sadakat üzerine önemli bir uyarı niteliğindeki sözlerdir. Şair, hükümdara hitaben, “Herkesi kendine sadık bir dost sanma” der. Zira dost zannettiğin kişiler, belki de düşmanındır (ağyâr). Belki de bu âlemde sana sadık olan tek kişi, senin gerçek sevgilindir (dildâr). Bu beyitler, hayatın ve insan ilişkilerinin karmaşık ve değişken yapısına işaret eder.
​Bu nasihatler, sadece bir hükümdar için değil, her insan için geçerlidir. Zira insanoğlu, dost ve düşman ayrımını yaparken yanılgıya düşebilir. Yavuz Sultan Selim, bu beyitlerle, dost zannettiklerinin düşman, düşman zannettiklerinin ise dost olabileceği gibi, sadakatin çok nadir ve kıymetli bir haslet olduğunu belirtir. Hayat, bir tiyatro sahnesi gibidir ve bu sahnede herkesin bir rolü vardır: Dost, düşman, sevgili, kumandan. Asıl marifet, bu rolleri doğru okuyabilmek ve her şeyin fani olduğunu idrak etmektir. Bu beyitler, bize teyakkuzda olmayı ve insanların iç yüzünü anlamaya çalışmayı telkin eder.
​Makalenin Özeti
​Bu makale, Osmanlı edebiyatının usta şairleri Osman Nevres, Süleyman Çelebi, Fuzûlî, Muhibbî ve Yavuz Sultan Selim’in berceste beyitlerini ele alarak, bu beyitlerin ihtiva ettiği derin manaları izah etmiştir. Bülbül ve gülün karşılıksız sevgiden yola çıkarak vefanın ehemmiyeti; günahların çokluğu ve nedametin azlığıyla gafletin tehlikesi; tevazuun ahlâkî önemi ve kibrin şeytanî bir huy olduğu; aşkın ıstırap yönü ve tasavvufî boyutu; ve son olarak da dostluk ve sadakatin fani dünyadaki değişkenliği gibi konular genişçe ele alınmıştır. Bu beyitlerin her biri, insanlık durumuna, ahlâkî tekâmüle ve hayatın ibretli yönlerine dair kıymetli dersler sunmaktadır. Makale, bu beyitlerin sadece edebi birer eser değil, aynı zamanda hayatın kendisini anlama ve idrak etme yolunda birer rehber olduğunu ortaya koymaktadır.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
16/10/2025

 

 

Loading

No ResponsesEkim 17th, 2025