Tilkiliğin Bahaneleri ve İnsanlığın İmtihanı: Gazze Ateşkesinin Yüzü
Tilkiliğin Bahaneleri ve İnsanlığın İmtihanı: Gazze Ateşkesinin Yüzü
Ne garip bir tecellîdir ki, hak ile bâtılın mücadelesi binler yıl öncesinden bugüne değişmeden devam eder. Firavun’un zulmü nasıl Nil’in sularına bebekleri gömdüyse, bugünün zalimleri de Akdeniz’in sularına, Gazze’nin topraklarına masumları gömüyor. Ve bu devrin Firavunları, insanlık kisvesi altında en büyük insanlık cinayetini işlemektedir.
Bir sözleşme, bir ateşkes denildi. Lâkin ateşkes, zalim için nefes, mazlum için yeni bir mezar oldu. İsrail, kendi elleriyle öldürdüğü esirleri bahane ederek, bombalarının pasını yeniden temizledi. Gazze’de taş üstünde taş kalmamışken, onlar üç-beş leş-kerinin ardına düşüp “adalet” davası güder göründüler. Hâlbuki adaletin ilk şartı, vicdanın ölmemesidir. Fakat onların vicdanı, bombaların dumanı arasında çoktan boğulmuştur.
Gazze, bugün insanlığın aynasıdır. O aynaya bakan herkes kendi yüzünü görür. Kimisi orada şefkatin, sabrın, metanetin timsalini görür; kimisi de kendi sükûtunun, korkaklığının ve menfaatinin karanlık yüzünü…
Zulümle Âbâd Olunmaz
Tarihin sayfaları şehadet eder ki, hiçbir kavim zulümle bâkî kalmamıştır. Nemrud’un ateşi nasıl serinliğe döndüyse, Firavun’un sarayı da nasıl dalgalara mezar olduysa, bugünün zalimleri de aynı akıbete uğrayacaktır. Çünkü zulmün kökü, rahmetle sulanmaz; gazapla kurur.
İsrail, kendi yaptığı mezalimi “güvenlik” ve “öz savunma” maskesiyle gizlemeye çalışırken aslında kendi sonunu kazıyor. Çünkü öldürdüğü her çocuk, göğe yükselen bir delil oluyor. Her yıkılan ev, kıyamet günü bir mahkeme binası olacak.
Ve elbette Allah’ın adaleti, bir gün mutlaka tecellî edecek.
Kur’ân buyurur:
“Zulmedenler, nasıl bir inkılâpla devrileceklerini yakında bileceklerdir.”
(Şuarâ, 26/227 — TDV Meali)
Unutulan Gazze ve Hatırlanan Leş-kerler
Bugün dünya basını, “üç İsrailli ölmüş” diye ağıt yakıyor; oysa yüz binlerce Gazzeli toprağın altında sessizce uyuyor.
Bir insanlık faciası, birkaç propaganda cümlesine indirilmiş.
Gazze’de bir annenin çocuğunun elinden düşen son ekmek parçası haber değeri taşımıyorsa, orada insanlık bitmiş demektir.
Gazze sadece bir şehir değil, insanlığın imtihan sahasıdır.
Ve biz bu imtihanda sınıfta kaldık.
Kimi sessizliğiyle, kimi menfaat hesabıyla, kimi korkaklığıyla…
Hikmetle Bakıldığında
Belki de bu hâdise, insanın kendi aynasına bakması içindir.
Çünkü zulme karşı sessiz kalan, zalimin suçuna ortaktır.
Gazze, sadece İsrail’in değil; sessiz dünyanın da vicdan mahkemesidir.
Ve bu mahkemede her bir suskun dudak, bir suç belgesi hükmündedir.
Son Söz
Gazze’nin yıkılan duvarlarından hâlâ tek bir nida yükseliyor:
“Biz ölmedik, sadece Rabbin vaadine yürüdük.”
Zalim bilsin ki, mazlumun duası yerde kalmaz.
Bir gün adaletin fırtınası esecek; o gün ne bombalar, ne yalanlar, ne de diplomatik oyunlar bir işe yarayacak.
O gün, hak yerini bulacak, bâtıl yok olup gidecek.
Ve tarih, bu çağın zalimlerini değil, sabırla direnen Gazzelileri yazacak.
Çünkü zafer, her zaman kılıçla değil, hakla, sabırla ve imanla kazanılır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik –
www.tesbitler.com
16/10/2025