“Paranın Zinciri, Sefahetin Tuzağı: Dünyayı İki İple Bağlayan Güç”
“Paranın Zinciri, Sefahetin Tuzağı: Dünyayı İki İple Bağlayan Güç”
Dünyada faiz yoluyla parayı ve sefahet yoluyla da kadını elinde tutan yahudiler;
dünyayı bu ikisiyle kontrol etmektedirler.[1]
Yüz sene önce böyle olduğu gibi bugünde bankalar yoluyla parayı, Epstein gibilerle de kadın ve sefaheti isletmektedirler.
Bediüzzaman bu illete ve zillete ayetlerden delil getirerek şöyle izah etmiştir;
“Meselâ, -Kızlarınızı sağ bırakıp yeni doğan erkek çocuklarınızı kesiyorlardı. (Bakara Sûresi: 49.)-
Benî İsrâil’in oğullarının kesilip, kadın ve kızlarını hayatta bırakmak, bir Firavun zamanında yapılan bir hâdise ünvânıyla, Yahudî milletinin ekser memleketlerde her asırda mâruz olduğu müteaddit katliamları, kadın ve kızları hayat-ı beşeriye-i sefîhânede oynadıkları rolü ifade eder.
-Sen Yahudîleri, hayata karşı insanların en hırslısı olarak bulursun. (Bakara Sûresi: 96.)
Onların çoğunun günaha, zulme ve haram yemeye koşuştuklarını görürsün. Ne kötü bir şeydir o yaptıkları! (Mâide Sûresi: 62.)
Onlar yeryüzünde hep bozgunculuğa koşarlar. Allah ise bozguncuları sevmez. (Mâide Sûresi: 64.)
İsrâiloğullarına Tevrat’ta şöyle bildirdik: “Siz yeryüzünde iki kere fesad çıkaracaksınız. (İsrâ Sûresi: 4.)
Bozgunculuk yaparak yeryüzünü fesada vermeyin. (Bakara Sûresi: 60; A’râf Sûresi: 7.)
Yahudîlere müteveccih şu iki hükm-ü Kur’ânî, o milletin hayat-ı içtimâiye-i insaniyede dolap hilesiyle çevirdikleri şu iki müthiş düstur-u umumiyi tazammun eder ki: Hayat-ı içtimâiye-i beşeriyeyi sarsan ve sa’y ü ameli, sermâye ile mübâreze ettirip, fukarâyı zenginlerle çarpıştıran muzaaf ribâ yapıp bankaları tesise sebebiyet veren ve hile ve hud’a ile cem-i mâl eden o millet olduğu gibi, mahrum kaldıkları ve dâimâ zulmünü gördükleri hükümetlerden ve gàliplerden intikamlarını almak için her çeşit fesad komitelerine karışan ve her nevi ihtilâle parmak karıştıran yine o millet olduğunu ifade ediyor.” Sözler.366.
*******
Tarih, insanlığın kalbine vurulmuş zincirlerin hikâyesidir. Bu zincirlerin bir ucu paraya, diğer ucu ise sefahete bağlanmıştır.
Bu iki ipi, asırlardır maharetle tutan bir el vardır: Yahudi sermayesi ve Siyonist akıl.
I. Parayla Kurulan Krallık
Bediüzzaman Said Nursî, bir asır önce “Sözler”de bu gerçeği açıkça dile getirirken, sadece bir dönemin siyasetini değil, çağlar boyu süren bir dünya düzenini işaret ediyordu:
“Hayat-ı içtimâiye-i beşeriyeyi sarsan ve sa’y ü ameli, sermaye ile mübareze ettirip, fukarâyı zenginlerle çarpıştıran muzaaf ribâ yapıp bankaları tesise sebebiyet veren o millet olduğu gibi…”
(Sözler, 366)
Faizle parayı büyüten, emeği küçülten bir düzen…
Bu düzenin kalbi bankalardır; damarları borsalardır; beyni ise faizin matematiğini ilahî bir kanun gibi insanlığa kabul ettiren küresel sermaye aklıdır.
Bir zamanlar Firavun’un sihirbazları insanları gözbağıyla büyülerdi; bugün faiz sihirbazları ekranlardan, raporlardan, grafiklerden yeni bir “büyü” üflemektedir:
“Faiz artarsa istikrar gelir.”
“Para çoğalırsa refah artar.”
Hâlbuki o para, insanın emeğini emen görünmez bir zincir olmuştur.
II. Sefahetle Kurulan Esaret
Nursî’nin ikinci vurgusu, “kadınların hayatta bırakılması” hadisesidir. Bu cümle, sadece bir tarihî olayı değil, insanlığın ahlâkî çöküşünü temsil eder:
“Kadın ve kızlarını hayatta bırakmak… onların hayat-ı beşeriye-i sefîhânede oynadıkları rolü ifade eder.”
(Sözler, 366)
Bugün sefahet, sadece bir günah değil; bir endüstri, bir psikolojik savaş aracıdır.
Hollywood’dan sosyal medyaya, moda podyumlarından dijital ağlara kadar her şey insanı “tüketici” kılmak, arzularını kışkırtmak için tasarlanmıştır.
Bir zamanlar kadın hayatın iffetli kalbi idi; şimdi reklamın yüzü, ticaretin malzemesi yapılmıştır.
Jeffrey Epstein gibi karanlık isimler, aslında birer gölgedir.
Asıl görünmeyen el, insanın fıtratını bozan, şehveti ideolojiye, zevki hürriyet zannına dönüştüren zihindir.
Böylece, insanın iradesi elinden alınmış, sefahet bir uyuşturucu, para bir bağımlılık hâline gelmiştir.
III. Zilletin Hikmeti ve Hakikati
Bediüzzaman’ın dikkat çektiği bu iki illet —faiz ve sefahet— sadece bir kavme ait değildir.
Bugün bu iki ateş, bütün insanlığın evine girmiştir.
Evlerimizi tüketimle, ruhlarımızı arzuyla, kalplerimizi hırsla yakmaktadır.
Kur’ân bu zilleti şöyle bildirir:
“Onlar, kendilerine Allah’tan bir ceza gelinceye kadar zillet ve meskenet damgası vurulmuştur.
Bu, Allah’ın ayetlerini inkâr etmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri sebebiyledir.”
(Bakara Sûresi, 61 )
Zillet, hakikatten kopmanın cezasıdır.
Kim Kur’ân’ın adaletini bırakır, faizin sistemine sığınırsa; kim iffetin nurunu terk eder, sefahetin ateşine yaklaşırsa; o da bu zilletin gölgesine düşer.
IV. Zincirleri Kıracak Nur
Fakat bu zincirler ebedî değildir.
Onun içindir ki zaman, imanın nurlarıyla aydınlanacaktır. Bir müjde olarak dünde ve bugün de geçerlidir.
Çünkü faiz karanlıktır, ama infak nuru onu deler.
Sefahet bir bataktır, ama iffet nuru onu kurutur.
Zincirler parayla bağlandıysa, imanla kırılır.
Dünya sefahetle kirletildiyse, hayâ ile temizlenir.
Ve o gün, insanlık tekrar “malın hizmet ettiği, insanın aziz olduğu” bir dünyaya uyanacaktır.
Sonuç: İki İple Bağlı Dünya
Faiz ve sefahet…
İkisi de görünmez zincir; ikisi de kalbi esir alan birer sihir.
Birincisi insanın emeğini çalar, ikincisi iradesini.
Birincisi cebini soyar, ikincisi ruhunu.
Bediüzzaman’ın bir asır önce gösterdiği o “iki büyük illet”, hâlâ insanlığın kalbinde atıyor.
Fakat her hastalığın devası, her karanlığın sabahı vardır.
Çünkü Kur’ân’ın nuru, ne faizle söner, ne sefahetle kirlenir.
Ve bu nur, zincirleri kıracak olan hakikatin ta kendisidir.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
07/10/2025
[1] https://tesbitler.com/index.php?s=Yahudi+
https://www.facebook.com/reel/780086448530215/
https://tesbitler.com/index.php?s=Fuhu%C5%9F+
https://tesbitler.com/index.php?s=Epstein+