İBRAHİM’İN ÇOCUKLARI SUMUD, FİRAVUN’UN ÇOCUKLARI İSRAİL’E KARŞI

İBRAHİM’İN ÇOCUKLARI SUMUD, FİRAVUN’UN ÇOCUKLARI İSRAİL’E KARŞI

Tarih, sadece geçmişte yaşanan hadiselerin yığınağı değildir. O, bugünü anlamlandıran ve yarına yön veren bir ayna, bir hakikat pusulasıdır. Bu aynada kimi zaman zulmün karanlık yüzünü, kimi zaman da direnişin aydınlık çehresini görürüz. İşte Gazze kıyılarında bugün yaşananlar, Firavun ile Musa’nın, Nemrut ile İbrahim’in kıyamından farklı değildir.

Zulmün Çocukları, Sabır ve Direnişin Çocukları

Gazze’nin kıyısında oturmuş küçük bir kız çocuğu… Elinde bir kalem, önünde bir kâğıt… Çizgilerinde özgürlük ve barışı resmediyor. Onun küçücük elleriyle çizdiği umut, koca koca devletlerin, küresel güçlerin vicdansızlığına tokat gibi çarpıyor. Bu çocuk, tarihin dilinden konuşuyor: “Biz bekliyoruz!”
Oysa öbür tarafta, Firavun’un çocukları gibi zulümle sarhoş olmuş bir güç var: İsrail. Abluka ile açlığa mahkûm ediyor, kimyasal sıvılarla yardım gemilerine saldırıyor, yaşlıların hastanelere ulaşmasına bile engel oluyor. Tıpkı Firavun’un doğan her erkek çocuğu öldürmek için ordularını seferber etmesi gibi, İsrail de Gazze’nin nefesini kesmeye çalışıyor. Ama ne oldu? Musa, Firavun’u denizde boğdu. İbrahim, Nemrut’un ateşini gülistan kıldı. Bugün de tarih aynı hakikati tekrar ediyor: Zulüm ile abad olunmaz.

Sumud Filosu: Vicdanın Gemileri

44 ülkeden gelen aktivist, doktor, sanatçı, gazeteci… Hepsi farklı diller konuşuyor, farklı renklere sahip, farklı coğrafyalardan geliyorlar. Ama tek bir ortak kelimeyi haykırıyorlar: “İnsanlık!”
Sumud Filosu, sadece yardım taşıyan gemiler değildir. Onlar, vicdanın dalgalara açılmış gemileridir. Onlar, insanlığın sınavıdır. Bu gemiler Gazze’ye doğru süzülürken aslında insanlığın kalbine yük taşıyorlar: Adalet, merhamet, kardeşlik…
İsrail donanması bu gemilere saldırdığında aslında sadece tekneleri değil, insanlığın umudunu hedef alıyor. Ama tarih şahittir: Zulüm ne kadar güçlü görünse de, mazlumun duası ve direnişi karşısında bir saman çöpü gibi savrulmaya mahkûmdur.

Medyanın Körlüğü, Vicdanın Çığlığı

Batı medyası üç maymunu oynuyor. Kör, sağır ve dilsiz. Onlar, adını özgürlük koydukları yalanlarının aslında nasıl bir ikiyüzlülük olduğunu bir kez daha gösteriyorlar. Ancak her susturulan haberin yerine bir Gazze çocuğunun gözyaşı, bir annenin duası, bir aktivistin haykırışı düşüyor. Bu haykırış, tarihin defterine şu satırlarla kaydoluyor: “İbrahim’in çocukları, Firavun’un çocuklarına karşı dimdik ayakta durdu.”

Çağdaş Firavunlar, Çağdaş Naziler

Bugün İsrail’in zulmüne göz yumanlar, tarih önünde Hitler’e nasıl lanet edildiyse, yarın aynı lanetle anılacaklardır. Çünkü zulmün dili, din ve ırk tanımaz. Hitler’in tankları ile İsrail’in donanması aynı zihniyetin ürünüdür. O zihniyet, insanı insan yapan değerleri yok etmeye çalışan, insanı sadece çıkarın nesnesi gören bir zihniyettir.
Ama zulüm baki değildir. Tarih bize gösterdi ki Firavunlar, Nemrutlar, Hitler hep yıkıldı. Çünkü onlar nefret ve kan üzerine bina kurdular. Oysa kan üzerine bina kuranların temeli, kendi çöküşlerini hazırlar.

Sonuç: İbrahim’in Çocukları Yeniden Ayağa Kalkıyor

Gazze’nin çocukları, Sumud’un aktivistleri, dünyanın vicdanlı insanları… Onlar, tarihin yeniden yazıldığı bu anın şahitleri ve kahramanlarıdır.
Onlar, İbrahim’in ateşe karşı imanla, Musa’nın denize karşı asa ile yürüyüşünü bugünün dünyasında yeniden hatırlatanlardır.
Ve bilinmelidir ki:
• Zulüm ebedî değildir.
• Firavunların saltanatı geçicidir.
• Zulümle dünyayı kuşatanlar, kendi zulümlerinde boğulacaklardır.
Gazze kıyılarında dalgalanan umut, insanlığın yeniden dirilişidir. Bugün Sumud Filosu’nu durdurabilirler, gemileri gasbedebilirler, aktivistleri esir alabilirler. Ama vicdanın ve hakikatin filolarını asla durduramazlar.
Çünkü tarih bir kez daha haykırıyor:
“İbrahim’in çocukları, Firavun’un çocuklarını yenecektir!”

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

 

Loading

No ResponsesEkim 4th, 2025