Vicdanın Sesi

Vicdanın Sesi

Birleşmiş Milletler Kürsüsünden Yükselen Feryat

Bugün, modern dünyanın en büyük utançlarından birine tanıklık ediyoruz. 21. yüzyılın sözde medeni toplumları, küresel barışın kalbi olması beklenen Birleşmiş Milletler çatısı altında, Gazze’de yaşanan insanlık dramını izlemekle yetiniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM 80. Genel Kurulu’nda yaptığı tarihi konuşmada bu suskunluğa karşı vicdanları harekete geçmeye çağırdı ve Gazze’deki durumun bir savaş değil, bir “toplu kıyım politikası” olduğunu vurguladı.
Erdoğan’ın konuşması, uluslararası toplumun çifte standardını ve eylemsizliğini yüzlerine vuran keskin bir eleştiri niteliğindeydi. “Birleşmiş Milletlerin amacı uluslararası barış ve güvenliği korumaktır” sözünü hatırlatarak, bu temel ilkenin Gazze’de nasıl ayaklar altına alındığını gözler önüne serdi. Sayılara sığdırılamayacak bir felaketten bahsetti: 65.000’i aşkın sivilin katledilmesi, 20.000’den fazla çocuğun hayatını kaybetmesi… Bu rakamlar, sadece istatistik değil, her biri birer masum can ve paramparça olmuş birer aile demek.
Gazze’de yaşananlar, modern tarihte benzerine az rastlanır bir vahşettir. Hastanelerin bombalanması, sağlık çalışanlarının öldürülmesi, ambulansların hedef alınması… Hayati altyapının bilerek ve isteyerek yok edilmesi, insani yardımların engellenmesi, hatta insanların açlık silahıyla ölüme terk edilmesi, bu kıyımın sadece askeri operasyon olmadığını isbatlar niteliktedir. Erdoğan’ın gösterdiği, leğenlerle su arayan kadınların ve elleri, kolları anestezi olmadan ampute edilen çocukların fotoğrafları, bu barbarlığın en somut isbatlarıdır. “Böyle bir gaddarlığın makul bir sebebi olabilir mi?” sorusu, tüm dünyanın vicdanına yöneltilmiş, cevabı bulunamayan bir feryattır.
Erdoğan, Gazze’deki bu durumun bir “savaş” değil, “toplu kıyım” olarak adlandırılması gerektiğini belirtti. Bu, bir çatışma değil, bir tarafın diğer tarafı tamamen yok etme girişimidir. Sadece insanlar değil, hayvanlar, tarım alanları, ağaçlar, su kaynakları; yani bir yaşamın devamlılığı için gerekli olan her şey sistematik olarak yok ediliyor. İsrail yönetiminin bu “canlıya ve hayata düşmanlık” politikası, yalnızca Gazze ile sınırlı kalmıyor, Batı Şeria ve komşu ülkeleri de tehdit ederek bölgesel barışı tehlikeye atıyor.
Konuşmanın en can alıcı noktası ise uluslararası toplumun tepkisizliği oldu. BM’nin kendi personelini bile koruyamadığını belirten Erdoğan, bu sessizliğin ve eylemsizliğin yaşanan vahşete ortak olmak anlamına geldiğini cesurca dile getirdi. Batı’da İkinci Dünya Savaşı sonrası inşa edilen insan hakları, ifade özgürlüğü ve demokrasi gibi temel değerlerin Gazze karşısında ağır yara aldığını vurguladı.
Bu tarihi konuşma, sadece Gazze için bir adalet çağrısı değil, aynı zamanda tüm insanlık için bir uyarı niteliğindedir. Erdoğan, “İnsanlık tarihi son bir asırda böyle bir vahşet görmemiştir” diyerek, bu kara lekenin tüm dünyanın ortak hafızasına kazındığını belirtti. BM kürsüsünden yükselen bu ses, tüm dünyaya şunu haykırıyor: Çocukların, kadınların ve masum sivillerin gözler önünde katledildiği bu utanç verici tabloya karşı sessiz kalmak, insan olmanın en temel erdemlerine sırt dönmektir. Artık harekete geçme ve Filistinli mazlumların yanında dimdik durma zamanıdır. Çünkü bu utanç, yalnızca Gazze’ye değil, tüm insanlık vicdanına aittir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

Loading

No ResponsesEylül 24th, 2025