Gündem: “Ortak Zulüm” , Soykırım Tartışması ve Ağlayan Gazze

Gündem: “Ortak Zulüm” , Soykırım Tartışması ve Ağlayan Gazze

Özet. Son iki yılda Gazze’de yaşananlar hem bölgesel hem de küresel siyaseti derinden sarstı. Savaşa ilişkin insani bilanço, uluslararası hukuk tartışmaları, devletler arası askeri ve diplomatik ilişkiler ve sivil topluma yansıyan öfke, bu olayı sadece “bir çatışma” olmaktan çıkarıp tarihe geçecek bir dönemeç hâline getirdi. Bu makale, sonuçları kronolojik ve kavramsal bir açıdan değerlendirerek “İsrail–ABD ortaklığı” iddialarının köklerini, “soykırım” ifadelerinin hukuki ve siyasi boyutlarını ve Gazze’deki insani krizin tarihî anlamını tartışır.

1. Kısa tarihçe ve çatışmanın dönüşümü

2023 Ekim’inde başlayan saldırılar, bölgesel dinamikleri ve uluslararası ilişkileri hızla değiştirdi. Olayların ilk safhası askerî çatışma niteliğinde iken, takip eden aylarda altyapının tahribi, ablukalar, kıtlık riski ve kitlesel sivil ölümleri gündemi şekillendirdi. Bu durum, savaşın “sadece askerî operasyon” olmaktan çıkıp bir “insani felaket” hâline gelmesine yol açtı; uluslararası toplumda tartışmalar, yardım erişimi, silah satışları ve hukuki tanımlamalar ekseninde yoğunlaştı. (Genel kronoloji ve insani etkiler için bkz. ilgili haber raporları; aşağıda kaynaklar belirtilmiştir.)

2. ABD–İsrail ilişkileri: askerî destek ve tartışmalı satışlar

ABD ile İsrail arasındaki stratejik işbirliği uzun yıllara dayanır; eğitim, istihbarat paylaşımı ve askeri yardım bu ilişkinin temel sütunlarıdır. 2025 sonbaharında gündeme gelen yeni silah satışları —örneğin yaklaşık 6 milyar dolarlık Apache helikopterleri ve zırhlı araçlar ihtiva eden paket— Washington ile Tel Aviv arasındaki askeri bağın günlük bir göstergesi olarak yorumlandı. Bu tür tekliflerin Kongre onayına sunulması, hem ABD içinde hem de dünya çapında yoğun politik ve ahlaki tartışmalara yol açtı; bazı milletvekilleri ve sivil toplum aktörleri, ileri düzey saldırı teçhizatının sivil kayıpları artırabileceğini ve bu nedenle durdurulması gerektiğini savundu.
İsrail’in zulmüne ABD sadece destek olmadı, aynı zamanda ortak oldu.
Tartışma noktası: Bir devletin başka bir devlete askerî teçhizat satması uluslararası hukukta genellikle yasaldır; ancak satışın “bilerek” sivil ölümlere katkı sağladığına dair makul şüphe varsa, silah transferini durdurma yükümlülüğü (ahlaki ve zaman içinde hukuki baskı) gündeme gelebilir. Bu durum, uluslararası ilişkilerde “suç ortaklığı” veya “suçta iştirak” tartışmalarına kapı açar.

3. İnsanî bilanço: ölümler, açlık ve sağlık krizi

Gazze içindeki resmi ve sivil kaynakların raporları, on binlerce sivilin hayatını kaybettiğini, yüz binlercesinin yerlerinden edildiğini ve geniş çaplı bir sağlık ve beslenme krizinin süregeldiğini gösteriyor. Birleşmiş Milletler organları ile uluslararası sağlık kuruluşları, Gazze’de kıtlık, yetersiz tıbbi bakım ve çocuklarda artan malnutrisyon ölümleri gibi bulgular bildirdi; WHO ve OCHA gibi kuruluşların değerlendirmeleri, insani durumun “kritik” olduğunu ortaya koyuyor. Bu insani veriler, hem saha gerçekliğini hem de hukuki değerlendirmeler açısından önemli bir arka plan sunar.

4. “Soykırım” beyannamesi: hukuki çerçeve ve siyasi sonuçlar

Uluslararası hukukta “soykırım” tanımı 1948 Genocide Convention’da yer alır: bir ulusal, etnik, ırki veya dini grubu “tamamen veya kısmen yok etme” kastıyla işlenen belirli eylemler soykırım sayılır. Bu kastın (intent) açık ve net olarak belirli fiillerin (öldürme, ciddi bedeni/ruhi zarar verme, yaşam koşullarını yok edici şekilde dayatma, doğumları engelleyici tedbirler vb.) sistematik ve hedefli şekilde uygulanması, soykırım olduğunu açıkça göstermektedir

2025’in ortalarında Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan ve bağımsız üç üyeden oluşan bir komisyonun raporu, bazı üst düzey İsrail yetkililerinin eylemlerinin ve söylemlerinin “soykırım” kriterlerini karşılayabileceği yönünde bir çok belge sundu; rapor, dört maddede (Genocide Convention’ın belirlediği beş fiilden dördünde) deliller bulunduğunu belirtti. Bu rapor, uluslararası siyaset, yaptırım tartışmaları ve adli süreçler açısından önemli etki oluşturdu.

5. Diplomasi, protestolar ve uluslararası kamuoyu

Bireysel devlet liderlerinin açıklamaları, parlamento kararları ve sivil toplum hareketleri krizin küresel yankısını belirliyor. Örneğin İspanya Başbakanı Pedro Sánchez’in sert eleştirileri ve bazı Avrupa ülkelerinin tepkileri, devlet-düzeyinde yaptırım ve izolasyon çağrılarını gündeme getirdi; İsveç gibi ülkelerde geniş protesto gösterileri ve entelektüel çevrelerden sert eleştiriler yükseldi. Kamuoyunun tepkisi, diplomasinin şekillenmesinde ve uluslararası hukuki yollara iten baskıda belirleyici oluyor.

6. Tarihî perspektif ve sonuç

Tarih, büyük insani felaketlerin yalnızca çatışma anındaki silah kullanımıyla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda erişim engelleri, ekonomik kuşatma, altyapı yıkımı ve sürdürülmüş istikrarsızlığın uzun vadede “soykırım benzeri” sonuçlar doğurabileceğini gösterir. Nitekim geçmişte çeşitli örneklerde (Ruanda, Bosna, Darfur vb.) benzer tartışmalar uluslararası hukuk süreçlerine ve ulusal/uluslararası mahkemelere taşındı. Gazze durumu da muhtemelen gelecek yıllarda tarihçiler, hukukçular ve siyaset bilimciler tarafından “21. yüzyılın kritik bir sınavı” olarak ele alınacak ve sürekli İsrail’in bu soykırımı unutulmayacak ve hatırlanacaktır.

Öne çıkan sonuçlar:

• Askerî/ekonomik destek kararları sadece iki devlet arasında kapalı bir mesele değildir; uluslararası hukuki sorumluluk, sivil toplum baskısı ve vicdani kaygılar da karar vericiler üzerinde etkili olur.
• “Soykırım” BM raporlarıyla da tescil edilmiştir.
• İnsanî yardımin erişimi, açlık ve sağlık krizinin önlenmesi bugünün en acil ihtiyaçlarındandır; bu alanlarda uluslararası mekanizmaların güçlendirilmesi şarttır.

7. Ne yapılmalı? (Kısa politika önerileri)

• Acil insani koridorlar ve gıda/ilaç erişimi: Tarafsız uluslararası garantilerle geçici insani koridorların açılması.
• Silah transferlerinin bağımsız denetimi: Kritik teçhizat satışlarının insanî etki değerlendirmesi yapıldıktan sonra onaylanması.
• Bağımsız uluslararası soruşturmalar: Hukuki süreçlerin hızlandırılması ve delillerin korunması.
• Barış planına yatırım: Sadece askeri değil, ekonomik, insani ve politik çözümleri ihtiva eden kapsamlı bir yol haritası.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

Loading

No ResponsesEylül 21st, 2025