Meziyetin varsa hafâ türabında kalsın tâ neşv ü nema bulsun

Meziyetin varsa hafâ türabında kalsın tâ neşv ü nema bulsun 

   Ey zîhâssa-i meşhure! Taayyünle zulmetme, ger perde-i hafânın altında sen kalırsan ihvanına verirsin ihsan ve bereketi.

   Her bir ihvanın altında sen çıkması hem de o sen olması imkân ve ihtimali, her birine celbeder bir nazar-ı hürmeti.

   Eğer taayyün edip perde altından çıksan mükrim iken altında, üstünde zalim olursun. Güneş iken orada, burada gölge edersin.

   İhvanını düşürttürüp hem nazar-ı hürmetten. Demek taayyün ve teşahhus, zalim birer emirdir, sahih doğru böyle ise hem de böyle görürsün.

   Nerede kaldı yalancı tasannu ve riya ile kesb-i teşahhus-u şöhret? İşte bir sırr-ı azîm ki hikmet-i İlahî hem o nizam-ı ahsen

   Bir ferd-i fevkalâde, kendi nev’i içinde setr ile perde çeker, bununla kıymet verdirir hem de eder müstahsen.

   İşte sana misali: İnsan içinde veli, ömür içinde ecel, olmuş meçhul ve mühmel. Cumada müstetirdir bir saat, kabul olur dua edersen.

   Ramazanda münteşir bir leyle-i zû-kadir, esmaü’l-hüsnada muzmer iksir-i ism-i a’zam. Bu misallerin haşmeti hem de o sırr-ı hasen

   İbhamda izhar eder, ihfada ispat eder. Mesela, ecelin ibhamında bir muvazene vardır; her dakikada tutar ne vaziyet alırsan.

   Kefeteyn-i havf ve reca, hizmet-i ukba, dünya; tevehhüm-ü bekaî, lezzet-i ömrü verir. Yirmi sene mübhem bir ömür olsa ahsen

   Nihayeti muayyen bin senelik bir ömre. Zira nısfı geçerse, her saati geldikçe güya adım atarak darağacına gidersin

   Şey’en şey’en üzülmek, vehim de teselli vermez, sen de rahat etmezsin…

* * * 

1 — Meziyetin gizli kalması: “hafâ türabında”

Metin özeti:

> “Meziyetin varsa hafâ türabında kalsın tâ neşv ü nema bulsun.”

İzah:

Burada “hafâ türabı”, yani alçak gönüllülük ve görünmezlik, meziyetin gelişip bereketlenmesi için bir zemin olarak sunulur.

Eğer kişi meziyetini açığa çıkarır ve şöhret peşine düşerse, hem kendine hem de çevresine zarar verir; meziyet bereketini kaybeder.

Perde altında kalmak, insanlara ihsan ve fayda vermenin en sağlam yoludur. Bu, Risale-i Nur’un sıkça vurguladığı “ihsanın gizliliği” prensibidir: İnsan, kendini öne çıkarmazsa, Allah’ın rahmeti ve bereketi en doğru şekilde tecelli eder.

2 — Taayyün ve teşahhusun tehlikesi

Metin özeti:

> “Eğer taayyün edip perde altından çıksan mükrim iken altında, üstünde zalim olursun.”

İzah:

“Taayyün” = belirli bir kimlik ve görünürlük kazanma;

“Teşahhus” = şahsiyetini ön plana çıkarma.

Kişi eğer meziyetini gizli tutmaz ve görünür kılarsa, başlangıçta faydalı olan yetenek veya meziyet, üstte zulüm ve gölge olma potansiyeli taşır.

Yani, şöhret veya kendini öne çıkarma, çoğu zaman ihsan ve hayır kapılarını kapatır, hatta zarar verir.

Risale-i Nur’da bu, tevazu ve ihfâ ilkesinin önemini vurgular: İhsan ve meziyet, gizli kalınca hem bereket bulur hem de başkalarına daha etkili ulaşır.

3 — Gizlilikte hikmet ve ahsen nizam

Metin özeti:

> “Bir ferd-i fevkalâde, kendi nev’i içinde setr ile perde çeker, bununla kıymet verdirir hem de eder müstahsen.”

İzah:

“Setr ile perde çekmek”, kendi meziyetini gizlemek demektir.

Bu, hem insanın kıymetini artırır, hem de etrafındakilere tesir ve hürmet kazandırır.

Hikmet burada şudur: Gizlilik, insanın meziyetini korur ve onu değerli kılar.

Allah’ın takdiri, gizlilik ve ibadette tecelli eder; açığa çıkarmak ise çoğu zaman riya ve şöhret duygusuna kapı açar.

4 — Misaller: ecel ve ibham

Metin özeti:

> “İnsan içinde veli, ömür içinde ecel, olmuş meçhul ve mühmel… Ramazanda münteşir bir leyle-i zû-kadir…”

İzah:

Hayat, ölüm ve ecel, ibham içinde gizlidir. İnsan, her anın değerini ve zamanın hikmetini doğru kavrayamaz.

Bu ibham, tevazu ve sabır için bir eğitim alanıdır.

Aynı şekilde, hayır ve bereket anları (mesela Ramazan geceleri veya dualar) gizli şekilde tecelli eder. Bunları gören veya bilen kişi, onları açığa çıkarmazsa en büyük faydayı sağlar.

Risale-i Nur burada “gizli ihsan ve ibadet, açık şöhretten daha değerlidir” ilkesini vurgular.

5 — Vehim ve teselli

Metin özeti:

> “Tevehhüm-ü bekaî, lezzet-i ömrü verir… Yirmi sene mübhem bir ömür olsa ahsen nihayeti muayyen bin senelik bir ömre.”

İzah:

Hayatın sürekliliği ve ibrahimi (ibrahimî tefekkür) vehim veya takdir ile değerlendirilir.

Kişi, ömrünün belirsizliğini vehim ve farkındalıkla yaşarsa, her anı bin yıllık deneyim gibi kıymetli olur.

Risale-i Nur burada, ibrahimî (tefekkürî) yaklaşımın ömrü manen uzattığını ve kıymetlendirdiğini anlatır.

6 — Pratik dersler

  1. Meziyet ve ihsan, gizli kaldığında daha çok bereket ve etki bulur.
  2. Şöhret ve görünürlük, çoğu zaman ihsanı azaltır ve zarar verebilir.
  3. Taayyün ve teşahhus, hem kendine hem başkasına zarar verebilir.
  4. Hayatın ve ibadetlerin gizli yönleri, manen büyük değer taşır.
  5. Vehim ve ibrahimî tefekkür, ömrün kıymetini artırır.

Özet:

Meziyetin perde altında kalması, hem kişinin hem çevresinin faydasını artırır.

Açığa çıkarma, şöhret ve riya, hem kişiye hem ihvânına zarar verir.

Hayat, ölüm ve ibadet ibham içinde tecelli eder, bu da hikmetin bir parçasıdır.

Risale-i Nur, tevazu, ihfâ ve vehimle kıymetlendirmeyi insanın ruhî gelişimi için temel bir prensip olarak sunar.

******

Metin, meziyetlerin (üstün vasıfların) gizli kalmasının hikmetini, şöhret ve kendini gösterme (taayyün) arzusunun zararlarını, Allah’ın nizamındaki ibhamın (belirsizlik) ve gizliliğin hikmetlerini ele alıyor. Ana tema, alçakgönüllülüğün, gizliliğin ve ihlasın önemidir; şöhret ve riyanın zararlarına karşı, meziyetlerin perde altında kalmasının hem birey hem de topluluk için bereketli olduğu vurgulanır. Ayrıca, ecelin, velayetin, dua saatinin ve Kadir Gecesi’nin gizli olmasının hikmetleri açıklanır.

 

### **Meziyetin Varsa Hafâ Türabında Kalsın Tâ Neşv ü Nema Bulsun**

**Metin:**
> Meziyetin varsa hafâ türabında kalsın tâ neşv ü nema bulsun
> Ey zîhâssa-i meşhure! Taayyünle zulmetme, ger perde-i hafânın altında sen kalırsan ihvanına verirsin ihsan ve bereketi.
> Her bir ihvanın altında sen çıkması hem de o sen olması imkân ve ihtimali, her birine celbeder bir nazar-ı hürmeti.
> Eğer taayyün edip perde altından çıksan mükrim iken altında, üstünde zalim olursun. Güneş iken orada, burada gölge edersin.
> İhvanını düşürttürüp hem nazar-ı hürmetten. Demek taayyün ve teşahhus, zalim birer emirdir, sahih doğru böyle ise hem de böyle görürsün.
> Nerede kaldı yalancı tasannu ve riya ile kesb-i teşahhus-u şöhret? İşte bir sırr-ı azîm ki hikmet-i İlahî hem o nizam-ı ahsen
> Bir ferd-i fevkalâde, kendi nev’i içinde setr ile perde çeker, bununla kıymet verdirir hem de eder müstahsen.
> İşte sana misali: İnsan içinde veli, ömür içinde ecel, olmuş meçhul ve mühmel. Cumada müstetirdir bir saat, kabul olur dua edersen.
> Ramazanda münteşir bir leyle-i zû-kadir, esmaü’l-hüsnada muzmer iksir-i ism-i a’zam. Bu misallerin haşmeti hem de o sırr-ı hasen
> İbhamda izhar eder, ihfada ispat eder. Mesela, ecelin ibhamında bir muvazene vardır; her dakikada tutar ne vaziyet alırsan.
> Kefeteyn-i havf ve reca, hizmet-i ukba, dünya; tevehhüm-ü bekaî, lezzet-i ömrü verir. Yirmi sene mübhem bir ömür olsa ahsen
> Nihayeti muayyen bin senelik bir ömre. Zira nısfı geçerse, her saati geldikçe güya adım atarak darağacına gidersin
> Şey’en şey’en üzülmek, vehim de teselli vermez, sen de rahat etmezsin…

**İzah:**
Bu bölüm, meziyetlerin (üstün vasıfların) gizli kalmasının hikmetini ve şöhretin zararlarını ele alıyor. Alçakgönüllülük, ihlas ve gizlilik, bireyin ve topluluğun bereketini artırırken; şöhret, riya ve kendini gösterme arzusu (taayyün) zulme ve fitneye yol açar. Ayrıca, Allah’ın nizamında bazı şeylerin gizli bırakılmasının (ibham) hikmeti, velayet, ecel, dua saati ve Kadir Gecesi gibi örneklerle açıklanıyor.

  1. **“Meziyetin varsa hafâ türabında kalsın tâ neşv ü nema bulsun”**: Eğer üstün vasıfların (meziyet) varsa, bunları gizlilik toprağında (hafâ türabında) sakla ki gelişip büyüsün (neşv ü nema bulsun). Meziyetlerin gizli kalması, onların bereketini artırır ve ihlasla değer kazanmasını sağlar.
  2. **“Ey zîhâssa-i meşhure! Taayyünle zulmetme, ger perde-i hafânın altında sen kalırsan ihvanına verirsin ihsan ve bereketi”**: Üstün vasıflara sahip olan kişiye (zîhâssa-i meşhure) seslenerek, kendini öne çıkarma (taayyün) ile başkalarına zulmetmemesi söyleniyor. Eğer gizlilik perdesi (perde-i hafâ) altında kalırsan, kardeşlerine (ihvan) ihsan ve bereket verirsin. Bu, alçakgönüllülüğün ve ihlasın topluma faydasını ifade eder.
  3. **“Her bir ihvanın altında sen çıkması hem de o sen olması imkân ve ihtimali, her birine celbeder bir nazar-ı hürmeti”**: Gizlilik, her bir kardeşin (ihvan) altında senin gibi birinin çıkma ihtimalini canlı tutar. Bu, herkese saygı ve hürmet (nazar-ı hürmet) kazandırır. Yani, bir toplulukta herkesin potansiyel olarak değerli olduğu düşüncesi, kardeşlik ruhunu güçlendirir.
  4. **“Eğer taayyün edip perde altından çıksan mükrim iken altında, üstünde zalim olursun”**: Eğer kendini öne çıkarıp (taayyün) gizlilik perdesinden çıkarsan, altta cömert (mükrim) iken, üstte zalim olursun. Şöhret, kişiyi bencilleştirir ve başkalarını gölgede bırakarak haksızlık yapar.
  5. **“Güneş iken orada, burada gölge edersin. İhvanını düşürttürüp hem nazar-ı hürmetten”**: Gizliyken bir güneş gibi değerli olan kişi, şöhret peşinde koşarsa gölge olur ve kardeşlerini saygıdan (nazar-ı hürmet) düşürür. Şöhret, toplumu bölerek kardeşlik bağlarını zayıflatır.
  6. **“Demek taayyün ve teşahhus, zalim birer emirdir, sahih doğru böyle ise hem de böyle görürsün”**: Kendini öne çıkarma (taayyün) ve şöhret kazanma (teşahhus), zalimane davranışlardır. Bu, hem gerçek hem de böyle görülmelidir.
  7. **“Nerede kaldı yalancı tasannu ve riya ile kesb-i teşahhus-u şöhret?”**: Riya ve yapmacıklıkla (tasannu) şöhret kazanma, tamamen yalandır ve değersizdir. İhlas, şöhretten çok daha kıymetlidir.
  8. **“İşte bir sırr-ı azîm ki hikmet-i İlahî hem o nizam-ı ahsen”**: Allah’ın hikmeti (hikmet-i İlahî) ve en güzel düzeni (nizam-ı ahsen), üstün bir ferdin (ferd-i fevkalâde) kendi türü içinde gizlenmesini (setr) sağlar. Bu, ona kıymet kazandırır ve güzel bir davranış (müstahsen) olarak kabul edilir.
  9. **“İşte sana misali: İnsan içinde veli, ömür içinde ecel, olmuş meçhul ve mühmel”**: Allah’ın nizamındaki ibhamın (belirsizlik) hikmeti, şu örneklerle açıklanır:
    – İnsanlar arasında veli (evliya) gizlidir (meçhul ve mühmel).
    – Ömrün içindeki ecel (ölüm vakti) bilinmez.
  10. **“Cumada müstetirdir bir saat, kabul olur dua edersen”**: Cuma günü, duaların kabul olduğu bir saat vardır, ancak bu saat gizlidir (müstetirdir). Bu, ibhamın hikmetini gösterir.
  11. **“Ramazanda münteşir bir leyle-i zû-kadir, esmaü’l-hüsnada muzmer iksir-i ism-i a’zam”**: Ramazan’da Kadir Gecesi (leyle-i zû-kadir) gizlidir (münteşir). Allah’ın güzel isimleri (esmaü’l-hüsna) içinde en büyük ismin (ism-i a’zam) iksiri de saklıdır (muzmer). Bu, gizliliğin değerini ve hikmetini vurgular.
  12. **“Bu misallerin haşmeti hem de o sırr-ı hasen ibhamda izhar eder, ihfada ispat eder”**: Bu örneklerin büyüklüğü (haşmet) ve güzelliği (sırr-ı hasen), belirsizlikte (ibham) ortaya çıkar ve gizlilikte (ihfa) ispat edilir. Gizlilik, hakikatlerin değerini artırır.
  13. **“Mesela, ecelin ibhamında bir muvazene vardır; her dakikada tutar ne vaziyet alırsan”**: Ecelin bilinmezliği (ibham), korku ve ümit (kefeteyn-i havf ve reca) arasında bir denge (muvazene) sağlar. İnsan, her an ölümü düşünerek hem dünya hem ahiret için dengeli bir hayat sürer.
  14. **“Kefeteyn-i havf ve reca, hizmet-i ukba, dünya; tevehhüm-ü bekaî, lezzet-i ömrü verir”**: Korku ve ümit dengesi, dünya ve ahiret hizmetini sağlar. Ecelin belirsizliği, insana sanki ebedi yaşayacakmış gibi bir his (tevehhüm-ü bekaî) verir ve ömrün lezzetini artırır.
  15. **“Yirmi sene mübhem bir ömür olsa ahsen nihayeti muayyen bin senelik bir ömre”**: Belirsiz (mübhem) bir yirmi yıllık ömür, sonu belli (muayyen) bin yıllık bir ömürden daha iyidir (ahsen). Çünkü belirsizlik, insanı her an hazır tutar ve hayata anlam katar.
  16. **“Zira nısfı geçerse, her saati geldikçe güya adım atarak darağacına gidersin”**: Eğer ömrün yarısı geçerse ve ecel belli olsaydı, her saat insana darağacına yaklaşır gibi hissettirirdi. Bu, sürekli bir üzüntü (şey’en şey’en üzülmek) ve tesellisizlik yaratırdı.
  17. **“Şey’en şey’en üzülmek, vehim de teselli vermez, sen de rahat etmezsin”**: Ecelin belli olması, insanı adım adım üzüntüye sürükler ve hiçbir teselli (vehim) rahatlık vermez. Bu, ecelin gizliliğinin hikmetini gösterir.

**Genel Mesaj**: Meziyetlerin gizli kalması, ihlas ve bereket getirir; şöhret ve riya ise zulüm ve fitneye yol açar. Allah’ın nizamında, velayet, ecel, dua saati ve Kadir Gecesi gibi bazı şeyler gizlidir; bu belirsizlik (ibham), hikmet ve denge sağlar. Müslümanlar, alçakgönüllü olmalı, şöhretten kaçınmalı ve Allah’ın nizamındaki gizliliğin hikmetini tefekkür etmelidir.

### **Genel Değerlendirme ve Sonuç**
Bu metin, Risale-i Nur’un temel temalarından birini, yani ihlas, alçakgönüllülük ve Allah’ın nizamındaki hikmeti ele alır. Ana noktalar şunlardır:
1. **Gizliliğin Hikmeti**: Meziyetlerin gizli kalması, birey ve topluluk için bereketlidir. Şöhret ve kendini gösterme (taayyün), zulme ve fitneye yol açar.
2. **İhlas ve Kardeşlik**: Alçakgönüllülük, kardeşler arasında saygı ve hürmeti artırır; şöhret ise bölünmeye sebep olur.
3. **İbhamın Hikmeti**: Allah’ın nizamında velayet, ecel, dua saati ve Kadir Gecesi gibi şeylerin gizli olması, denge ve hikmet taşır. Örneğin, ecelin belirsizliği, korku ve ümit arasında bir muvazene sağlar.
4. **Tefekkürün Önemi**: Müslümanlar, Allah’ın nizamındaki gizliliğin ve belirsizliğin hikmetini tefekkür ederek ihlasla hareket etmelidir.

Bu metin, Müslümanlara ihlası, alçakgönüllülüğü ve Allah’ın nizamındaki hikmetleri anlamayı öğütler. Şöhret ve riyadan uzak durmayı, gizliliğin bereketini ve belirsizliğin hikmetini vurgulayarak, insanın hem dünya hem ahiret saadeti için nasıl bir tavır takınması gerektiğini gösterir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesEylül 17th, 2025