Zaaf, hasmı teşci eder. Allah abdini tecrübe eder. Abd Allah’ını tecrübe edemez.
Zaaf, hasmı teşci eder. Allah abdini tecrübe eder. Abd Allah’ını tecrübe edemez.
Ey hâif ve hem zayıf! Havf ve zaafın beyhude hem senin aleyhinde tesirat-ı haricî teşci eder, celbeder.
Ey vesveseli vehham! Muhakkak bir maslahat, mazarrat-ı mevhume için feda edilmez. Sana lâzım hareket, netice Allah’ındır.
İşine karışılmaz. Allah çeker abdini meydan-ı imtihana. “Böyle yaparsan eğer, böyle yaparım ben.” der.
Abd ise hiç yapamaz Allah’ını tecrübe. “Rabb’im muvaffak etsin, ben de bunu işlerim.” dese tecavüz eder.
İsa’ya demiş şeytan: “Madem her şeyi o yapar; kader birdir, değişmez. Dağdan kendini at. O da sana ne yapar?”
İsa dedi: “Ey mel’un! Abd edemez Rabb’ini tecrübe ve imtihan!”
* * *
Beğendiğin şeyde ifrat etme
Bir derdin dermanı, başka derde dert olur. Panzehiri zehir olur. Derman hadden geçerse dert getirir, öldürür.
* * *
İnadın gözü, meleği şeytan görür
İnadın işi budur: Şeytan yardım ederse birisine “melek” der, rahmeti de okutur.
Muhalif tarafında eğer meleği görse libasını değişmiş, onu şeytan zanneder; adâvet, lanet eder.
* * *
Hakkı bulduktan sonra ehak için ihtilafı çıkarma
Ey talib-i hakikat, madem hakta ittifak, ehakta ihtilaftır. Bazen hak, ehaktan ehaktır. Hem de olur hasen, ahsenden ahsen.
* * *
Metin zaaf, imtihan, ifrat, inat ve hak ile ehak arasındaki fark üzerine derin bir manevi ve ahlaki bakış sunuyor.
1 — Zaaf ve Allah’ın tecrübesi
Metin özeti:
> “Zaaf, hasmı teşci eder. Allah abdini tecrübe eder. Abd Allah’ını tecrübe edemez.”
İzah:
İnsan zaaf ve korkularına kapıldığında, bu durum dışarıdaki düşman veya hasımların lehine bir teşvik oluşturur. Zaaf, bir tür içsel zayıflıktır, fakat sonuçları toplumsal veya dışsal etkiler doğurabilir.
Allah, kulunu imtihan ederek tecrübe eder, onu olgunlaştırır. Ancak kul, kendi başına Allah’ı test edemez; yani kaderin işleyişini, Allah’ın kudretini sınayamaz.
Bu noktada İsa (aleyhisselam) örneği verilir: Şeytan, Allah’ın işleyişini test ettirmeye çalışır, ama abd bunu yapamaz. İnsan, sadece Rabb’inin yolunda sabır ve teslimiyetle hareket eder.
Buradan çıkan ders: insan zaaflarını ve korkularını fark etmeli, Allah’a güvenerek hareket etmelidir. Müslüman için Allah’a teslimiyet, en temel erdemdir.
2 — Beğendiğin şeyde ifrat etme
Metin özeti:
> “Bir derdin dermanı, başka derde dert olur. Panzehiri zehir olur.”
İzah:
Hayatta bazı iyi görünen şeyler, aşırıya kaçıldığında zarara dönüşebilir.
Bu, ifrat ve tefrit ilkesine işaret eder: Her şeyin ölçüsü vardır.
Risale-i Nur’da, bu denge anlayışı sık sık vurgulanır: Hakkı ve hayrı ölçüsüz aramak, bazen zarar getirir.
Pratik anlamda, bir ilacı veya çözümü ölçüsüz kullanmak, dermanı öldürücü olabilir. Benzer şekilde, bir fikir veya eylem de ölçüsüzce uygulanırsa zararlı hale gelir.
3 — İnadın gözü ve şeytanî aldanma
Metin özeti:
> “İnadın işi budur: Şeytan yardım ederse birisine ‘melek’ der, meleği şeytan zanneder.”
İzah:
İnsan inat ve kibir içinde olduğunda, doğruyu ve yanlışı ayırt etmek zorlaşır.
Bu durumda şeytan, insanın algısını çarpıtarak hata yaptırır. İnat eden kişi, iyi bir yardımı kötülük zannedebilir veya tersine, kötü bir şeyi iyi zannedebilir.
Bu, ahlaki ve ruhsal muhakeme için dikkat ve tevazu gerektirdiğini gösterir.
İnsan için ders: inat ve kibir, akıl ve kalbin doğruyu görmesini engeller.
4 — Hakkı bulduktan sonra ehak için ihtilafı çıkarmamak
Metin özeti:
> “Madem hakta ittifak, ehakta ihtilaftır. Bazen hak, ehaktan ehaktır. Hem de olur hasen, ahsenden ahsen.”
İzah:
Hakkı bulmak, yani doğru ve mutlak hakikati görmek, bir insan için büyük bir nimettir.
Ancak, ehak (daha az doğru veya görece hak) konusunda tartışma çıkarmak gereksizdir. Her zaman ittifak edilen hak üzerinde durmak, ehak konularda ihtilafı büyütmemek gerekir.
Bu, Risale-i Nur’un fazilet ve hikmet prensibi ile uyumludur: İnsan, hak ve fazilet yollarında birleşir, gereksiz tartışmalardan kaçınır.
5 — Hikmet ve dersler
- Zaaf ve korkular, dış dünyaya olumsuz etki yapabilir, ama kul Allah’a teslim olursa korunur.
- İnsanın Allah’ı test etme yetkisi yoktur; teslimiyet ve sabır temel erdemdir.
- Aşırılık (ifrat) zarar getirir; her iyilik ölçülü olmalıdır.
- İnat ve kibir, hakikati görmeyi engeller; tevazu ve muhakeme ile doğruluk anlaşılır.
- Hakkı bulduktan sonra ehak üzerinde tartışmamak gerekir; hak üzerinde ittifak, toplumsal ve manevi birliği sağlar.
6 — Özet
Zaaf → dış etkileri tetikler, Allah → kulunu tecrübe eder, kul → Allah’ı test edemez.
Her iyilik ölçüye göre yapılmalıdır; ifrat, zarara yol açar.
İnat ve kibir, yanlış algılara sebep olur, doğruyu görmek için tevazu gerekir.
Hak konusunda ittifak, ehak ile tartışmayı önler; bu, manevi ve toplumsal düzen için gereklidir.
******
Metin, dört ana bölüme ayrılıyor:
- **Zaaf, hasmı teşci eder. Allah abdini tecrübe eder. Abd Allah’ını tecrübe edemez**: Zayıflık ve korkunun düşmanı cesaretlendirdiği, Allah’ın kulunu imtihan ettiği, ancak kulun Allah’ı sınayamayacağı.
2. **Beğendiğin şeyde ifrat etme**: Aşırılığın (ifrat) zararlı olduğu ve dermanın bile fazla olursa zehir olabileceği.
3. **İnadın gözü, meleği şeytan görür**: İnatçılığın hakikati çarpıttığı ve meleği şeytan, şeytanı melek gibi gösterebileceği.
4. **Hakkı bulduktan sonra ehak için ihtilafı çıkarma**: Hakikati bulduktan sonra daha haklı (ehak) olma çabasıyla ihtilafa düşmenin yanlışlığı.
Her bir bölümü ayrı ayrı, geniş ve detaylı bir şekilde izah edelim.
### **1. Zaaf, Hasmı Teşci Eder. Allah Abdini Tecrübe Eder. Abd Allah’ını Tecrübe Edemez**
**Metin:**
> Zaaf, hasmı teşci eder. Allah abdini tecrübe eder. Abd Allah’ını tecrübe edemez.
> Ey hâif ve hem zayıf! Havf ve zaafın beyhude hem senin aleyhinde tesirat-ı haricî teşci eder, celbeder.
> Ey vesveseli vehham! Muhakkak bir maslahat, mazarrat-ı mevhume için feda edilmez. Sana lâzım hareket, netice Allah’ındır.
> İşine karışılmaz. Allah çeker abdini meydan-ı imtihana. “Böyle yaparsan eğer, böyle yaparım ben.” der.
> Abd ise hiç yapamaz Allah’ını tecrübe. “Rabb’im muvaffak etsin, ben de bunu işlerim.” dese tecavüz eder.
> İsa’ya demiş şeytan: “Madem her şeyi o yapar; kader birdir, değişmez. Dağdan kendini at. O da sana ne yapar?”
> İsa dedi: “Ey mel’un! Abd edemez Rabb’ini tecrübe ve imtihan!”
**İzah:**
Bu bölüm, zayıflık ve korkunun düşmanı cesaretlendirdiğini, Allah’ın kulunu imtihan ettiğini, ancak kulun Allah’ı sınayamayacağını ele alıyor. Hz. İsa ile şeytan arasındaki bir olay üzerinden, kulun Allah’a teslimiyetle yaklaşması gerektiği vurgulanıyor.
- **“Zaaf, hasmı teşci eder”**: Zayıflık (zaaf), düşmanı (hasm) cesaretlendirir (teşci eder). Zayıf ve korkak bir tavır, karşı tarafı güçlendirir ve onun saldırmasına davetiye çıkarır. Bu, hem maddi hem manevi mücadelelerde geçerlidir.
- **“Allah abdini tecrübe eder. Abd Allah’ını tecrübe edemez”**: Allah, kulunu (abd) imtihan eder, ancak kul Allah’ı sınayamaz. Hayat, bir imtihan meydanıdır ve Allah, kulunu çeşitli sınavlarla dener. Ancak kul, Allah’ın iradesini veya kudretini test etmeye kalkışamaz; bu, haddi aşmaktır.
- **“Ey hâif ve hem zayıf! Havf ve zaafın beyhude hem senin aleyhinde tesirat-ı haricî teşci eder, celbeder”**: Korkak ve zayıf kişiye (hâif ve zayıf) seslenerek, korku (havf) ve zayıflığın boşuna olduğu belirtiliyor. Bu duygular, dış etkilerin (tesirat-ı haricî) kişiye zarar vermesini teşvik eder ve celbeder. Örneğin, korku, düşmanın cesaretini artırır; zayıflık ise yenilgiyi kolaylaştırır.
- **“Ey vesveseli vehham! Muhakkak bir maslahat, mazarrat-ı mevhume için feda edilmez”**: Vesveseli ve kuruntulu (vehham) kişiye hitap edilerek, kesin bir faydanın (maslahat), hayalî bir zarar (mazarrat-ı mevhume) uğruna feda edilemeyeceği söyleniyor. Vesvese, insanı gereksiz korkulara sürükler ve doğru hareket etmesini engeller.
- **“Sana lâzım hareket, netice Allah’ındır. İşine karışılmaz”**: Kulun görevi, üzerine düşeni yapmak (hareket) ve sonucu Allah’a bırakmaktır. Allah’ın işine karışmak, kulun haddi değildir. Bu, tevekkülün önemini vurgular.
- **“Allah çeker abdini meydan-ı imtihana. ‘Böyle yaparsan eğer, böyle yaparım ben.’ der”**: Allah, kulunu imtihan meydanına çeker ve bir nevi, “Eğer şu şekilde davranırsan, ben de sana şu şekilde karşılık veririm” der. Bu, ilahi kanunun (sünnetullah) işleyişini ifade eder.
- **“Abd ise hiç yapamaz Allah’ını tecrübe. ‘Rabb’im muvaffak etsin, ben de bunu işlerim.’ dese tecavüz eder”**: Kul, Allah’ı sınayamaz. Örneğin, “Allah bana başarı verirse, ben de şu ibadeti yaparım” demek, haddi aşmak (tecavüz) ve Allah’ı imtihan etmeye kalkışmaktır. Bu, imanın teslimiyet ruhuna aykırıdır.
- **“İsa’ya demiş şeytan: ‘Madem her şeyi o yapar; kader birdir, değişmez. Dağdan kendini at. O da sana ne yapar?’”**: Şeytan, Hz. İsa’ya, Allah’ın her şeyi yaptığı ve kaderin değişmeyeceği gerekçesiyle, kendisini dağdan atmasını söyleyerek Allah’ı sınamaya teşvik eder. Bu, şeytanın kulu Allah’a karşı isyana sürükleme taktiğidir.
- **“İsa dedi: ‘Ey mel’un! Abd edemez Rabb’ini tecrübe ve imtihan!’”**: Hz. İsa, şeytana “Ey lanetli (mel’un)! Kul, Rabb’ini sınayamaz ve imtihan edemez!” diyerek bu tuzağa düşmez. Bu, İncil’de de yer alan bir olaydır (Matta 4:5-7). Hz. İsa, Allah’a tam teslimiyetle hareket eder ve şeytanın vesvesesini reddeder.
**Genel Mesaj**: Zayıflık ve korku, düşmanı cesaretlendirir ve zararlıdır. Allah, kulunu imtihan eder, ancak kul Allah’ı sınayamaz. Vesvese ve kuruntu, insanı yanlış kararlara sürükler. Müslümanlar, tevekkülle hareket etmeli, Allah’ın işine karışmamalı ve şeytanın Allah’ı sınama tuzağına düşmemelidir.
### **2. Beğendiğin Şeyde İfrat Etme**
**Metin:**
> Beğendiğin şeyde ifrat etme
> Bir derdin dermanı, başka derde dert olur. Panzehiri zehir olur. Derman hadden geçerse dert getirir, öldürür.
**İzah:**
Bu bölüm, aşırılığın (ifrat) zararlarını ele alıyor. Her şeyde ölçülü olmak gerektiği, çünkü dermanın bile fazla olursa zehir olabileceği vurgulanıyor.
- **“Beğendiğin şeyde ifrat etme”**: Sevdiğin veya beğendiğin bir şeyde aşırılığa (ifrat) kaçma. Her şeyde denge (itidal) önemlidir; aşırılık, faydalı olanı zararlı hale getirir.
- **“Bir derdin dermanı, başka derde dert olur”**: Bir hastalığın ilacı (derman), başka bir hastalığa sebep olabilir. Örneğin, bir ilacın dozu fazla olursa, başka bir sağlık sorununa yol açar.
- **“Panzehiri zehir olur”**: Zehire karşı panzehir olan bir madde, yanlış kullanıldığında veya fazla alındığında zehir haline gelir. Bu, ölçüsüzlüğün her alanda zararlı olduğunu gösterir.
- **“Derman hadden geçerse dert getirir, öldürür”**: Bir ilaç veya çözüm, haddini aşarsa (ölçüsüz kullanılırsa) dert getirir ve hatta öldürebilir. Bu, hayatın her alanında (ibadet, ahlak, davranış) itidalin önemini vurgular.
**Genel Mesaj**: Müslümanlar, beğendikleri şeylerde bile aşırılıktan kaçınmalı ve her zaman ölçülü (mutedil) olmalıdır. Derman bile fazla olursa zehir olur; bu nedenle denge, hayatın her alanında gereklidir.
### **3. İnadın Gözü, Meleği Şeytan Görür**
**Metin:**
> İnadın gözü, meleği şeytan görür
> İnadın işi budur: Şeytan yardım ederse birisine “melek” der, rahmeti de okutur.
> Muhalif tarafında eğer meleği görse libasını değişmiş, onu şeytan zanneder; adâvet, lanet eder.
**İzah:**
Bu bölüm, inatçılığın hakikati çarpıttığını ve kişinin yargısını kör ettiğini ele alıyor. İnat, hakikati tersyüz ederek meleği şeytan, şeytanı melek gibi gösterebilir.
- **“İnadın gözü, meleği şeytan görür”**: İnat, insanın basiretini bağlar ve hakikati yanlış görmesine sebep olur. İnatçı bir kişi, melek gibi iyi bir varlığı şeytan sanabilir.
- **“İnadın işi budur: Şeytan yardım ederse birisine ‘melek’ der, rahmeti de okutur”**: İnat, şeytanın yardım ettiği bir kişiyi melek gibi görür ve onun için rahmet (merhamet) duası bile edebilir. Bu, inatçılığın hakikati çarpıttığını ve yanlışı doğru gibi algılattığını gösterir.
- **“Muhalif tarafında eğer meleği görse libasını değişmiş, onu şeytan zanneder; adâvet, lanet eder”**: İnatçı kişi, karşı tarafta (muhalif) bir meleği görse bile, onun dış görünüşü (libası) değişmiş sanarak şeytan zanneder ve ona düşmanlık (adâvet) besler, lanet eder. Bu, inatçılığın düşmanlığı körüklediğini ve hakikati görmeyi engellediğini ifade eder.
**Genel Mesaj**: İnat, insanın hakikati görmesini engeller ve yargısını çarpıtır. İnatçı kişi, meleği şeytan, şeytanı melek sanabilir. Müslümanlar, inattan uzak durmalı, basiretle hareket etmeli ve hakikate açık olmalıdır.
### **4. Hakkı Bulduktan Sonra Ehak İçin İhtilafı Çıkarma**
**Metin:**
> Hakkı bulduktan sonra ehak için ihtilafı çıkarma
> Ey talib-i hakikat, madem hakta ittifak, ehakta ihtilaftır. Bazen hak, ehaktan ehaktır. Hem de olur hasen, ahsenden ahsen.
**İzah:**
Bu bölüm, hakikati bulduktan sonra daha haklı (ehak) olma çabasıyla tartışmaya (ihtilaf) girmenin yanlış olduğunu ele alıyor. Hakikatte birlik esastır, ancak daha iyiyi bulma çabası bazen gereksiz çekişmelere yol açar.
- **“Hakkı bulduktan sonra ehak için ihtilafı çıkarma”**: Hakikati (hakkı) bulduktan sonra, daha haklı (ehak) olmak için tartışma ve çekişme (ihtilaf) çıkarma. Hakikat, ittifakla kabul edilmeli; daha iyisini iddia etmek, gereksiz yere ayrılık yaratır.
- **“Ey talib-i hakikat, madem hakta ittifak, ehakta ihtilaftır”**: Hakikat arayıcısına (talib-i hakikat) seslenerek, hakikatte birleşmenin (ittifak) esas olduğu, ancak “daha haklı” (ehak) olma çabasıyla ihtilafa düşmenin yanlış olduğu belirtiliyor.
- **“Bazen hak, ehaktan ehaktır”**: Bazen temel hakikat (hak), “daha haklı” olmaktan (ehak) daha doğrudur. Yani, temel bir doğruyu kabul etmek, daha iyisini iddia ederek tartışmaya girmekten daha değerlidir.
- **“Hem de olur hasen, ahsenden ahsen”**: Bazen iyi (hasen), en iyiden (ahsen) daha iyidir (ahsen). Bu, mükemmelin peşinde koşarken iyiyi göz ardı etmenin yanlış olduğunu gösterir. İtidalli bir yaklaşım, gereksiz çekişmelerden kaçınmayı sağlar.
**Genel Mesaj**: Hakikati bulduktan sonra, daha haklı olma çabasıyla tartışmaya girmek, birlik ve ittifakı bozar. Müslümanlar, hakikatte birleşmeli ve gereksiz ihtilaflardan kaçınmalıdır. Bazen temel bir hakikat, “daha iyisini” aramaktan daha değerlidir.
### **Genel Değerlendirme ve Sonuç**
Bu metin, Risale-i Nur’un temel temalarını yansıtan derin bir tefekkür sunar:
1. **Zayıflık ve Tevekkül**: Zayıflık ve korku, düşmanı cesaretlendirir; Müslümanlar, vesveseden uzak durarak Allah’a tevekkül etmeli ve O’nu sınamaktan kaçınmalıdır. Hz. İsa’nın şeytana karşı duruşu, bu teslimiyetin örneğidir.
2. **Aşırılığın Zararı**: Her şeyde ölçülü olmak gerekir; derman bile fazla olursa zehir olur. Müslümanlar, ifrat ve tefritten (aşırılık ve eksiklik) kaçınarak itidalli olmalıdır.
3. **İnatçılığın Körlüğü**: İnat, hakikati çarpıtır ve meleği şeytan, şeytanı melek gibi gösterir. Müslümanlar, inattan uzak durarak basiretle hareket etmelidir.
4. **Hakikatte Birlik**: Hakikati bulduktan sonra, daha haklı olma çabasıyla ihtilafa düşmek yanlıştır. Hakikatte ittifak esastır; gereksiz tartışmalar birliği bozar.
Bu metin, Müslümanlara Allah’a teslimiyeti, ölçülülüğü, basireti ve hakikatte birliği öğütler. Zayıflık, aşırılık, inat ve gereksiz çekişmelerin zararlarına karşı uyanık olmayı vurgular. Aynı zamanda, Kur’an’ın hikmetli düsturlarına bağlı kalarak hayatı anlamlı kılmanın önemini hatırlatır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com