Sessizliğin Sesi: Gazze’deki Mazlumlar

  1. Sessizliğin Sesi: Gazze’deki Mazlumlar

    ​”SUSUN.. Sakın Ses Çıkartmayın Gazze’de Bebekler, Çocuklar, Yaşlılar, Açlıktan Ölüyor.. Unutmayın Hesap Günüde Var!..”

    ​İzah ve Açıklama

    ​Bu sözler, Gazze’de yaşanan insanlık dramına karşı duyarsız kalan dünyaya yönelik ironik ve sitemkâr bir çağrıdır. “Susun” emri, zulme sessiz kalanların, yaşanan vahşet karşısındaki pasifliğini ve suskunluğunu eleştirir. Açlıktan ölen masumlar, bebekler, çocuklar ve yaşlılar bu suskunluğun en acı sonuçlarıdır. Metnin sonunda yer alan “Hesap Günü de Var!” uyarısı, sadece bu zulmü işleyenlere değil, aynı zamanda ona kayıtsız kalan herkese yönelik manevi bir hatırlatmadır. Bu, fani dünyadaki eylemlerin ve eylemsizliklerin, ahiretteki ilahi adalet terazisinde karşılığını bulacağı anlamına gelir.

    ​2. İnsanın Önceliği: Rabbinin Rızası

    ​”Seni mezara koyduktan 1 saat sonrasının resmidir. Herkesin keyfi yerinde. İşte bu yüzden Allah’tan başkasını razı etmeye çalışma…”

    ​İzah ve Açıklama
    ​Bu metin, insanın ölümden sonra unutulacağı gerçeğine dikkat çeker. Gömüldükten bir saat sonra bile hayatın devam ettiğini, insanların kendi eğlence ve meşguliyetlerine döndüğünü gösterir. Bu durum, insanların rızasını kazanmak için harcanan çabaların fani ve boş olduğunu vurgular. İnsanın asıl hedefi, geçici ve değişken olan insanların beğenisini kazanmak değil, tek baki ve değişmez olan Allah’ın rızasını elde etmektir. Zira bir insanın mezardan sonraki durumu, insanların onu anıp anmamasıyla değil, yalnızca Allah katındaki değeriyle belirlenecektir.

    ​3. Çocukların Gözünden Savaş Gerçeği

    ​”Hiçbir çocuk gökyüzünden düşenin ölüm mü yoksa akşam yemeği mi olduğunu merak etmemeli”

    ​İzah ve Açıklama
    ​Bu söz, savaşın çocuklar üzerindeki yıkıcı etkisini şiirsel ancak sarsıcı bir dille anlatır. Normal şartlarda bir çocuğun gökyüzüne baktığında merak etmesi gereken şeyler masumane ve güzeldir. Ancak savaş ortamında, bu masum merak yerini ölümcül bir belirsizliğe bırakır. Gökyüzünden düşen bir uçak veya bomba, o çocuğun hayatına son verebilirken, aynı gökyüzü, hayatta kalması için ihtiyaç duyduğu yardım paketlerini de düşürebilir. Bu durum, savaşın çocukluk ve masumiyet kavramlarını nasıl yok ettiğini, onları sürekli bir ölüm-kalım korkusuyla yaşamaya mahkum ettiğini gösterir.

    ​4. Göçe Zorlanan İnsanlık: Gazze Manzarası

    ​”GAZZE” (Yer alan yığınla eşya ve insanın bir kamyon kasasında istiflenmiş halini tasvir eden bir makale)

    ​İzah ve Açıklama

    ​Gazze’de yaşanan zorunlu göçün ve insanlık dramının sembolik bir anlatımıdır. Bir kamyonun kasasına sığmaya çalışan onca insan ve eşya, yaşanan trajedinin büyüklüğünü gözler önüne serer. İnsanlar, bir zamanlar sahip oldukları tüm hayatlarını, onurlarını ve geleceklerini bu dar alana sığdırmak zorunda kalmışlardır. Bu görüntü, yerlerinden edilen, evsiz kalan ve bir geleceği belirsizliğe sürüklenen insanları temsil eder. Sadece eşyalarını değil, aynı zamanda umutlarını, hayallerini ve geçmişlerini de geride bırakan bu insanlar, savaşın en ağır bedelini ödeyenlerdir.

    ​İnsanlığın Vicdanı ve Savaşın Gölgesi

    ​Dünya, teknolojinin ve iletişimin zirvesinde olduğu bir çağda, insanlığın en temel değerleri olan merhamet ve vicdan sınavından geçiyor. Bu sınavın en yakıcı manzaralarından bazılarını gözler önüne seriyor. Gazze’deki insani krizden, ölümden sonraki gerçekliğe, savaşın çocukları nasıl etkilediğinden, zorunlu göçün acı tablosuna kadar bir dizi acı gerçek, bizleri sarsıcı bir yüzleşmeye davet ediyor. Bu makale, her bir görselin anlattığı hikayeyi, insanlığın ortak vicdanına birer çağrı olarak ele alacaktır.

    ​1. Sessizliğin Sesi: Zulme Karşı İnsanlık Dramı

    ​”SUSUN.. Sakın Ses Çıkartmayın Gazze’de Bebekler, Çocuklar, Yaşlılar, Açlıktan Ölüyor..”
    Bu sözler, sadece bir sitemden ibaret değil, aynı zamanda bir utanç aynasıdır. Gazze’de yaşananlar, sadece bir coğrafyanın sorunu değil, tüm insanlığın ortak trajedisidir. Bebeklerin ve çocukların açlıktan ölümü, medeniyetin geldiği noktayı sorgulatır. Zulme karşı susmak, o zulme ortak olmaktır. Bu sessizlik, sadece zalimin elini güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda vicdanları da pasifleştirir. Ancak sözün sonunda yer alan “Unutmayın Hesap Günü de Var!” uyarısı, bizlere unutmamamız gereken en önemli gerçeği hatırlatır: bu dünyada verilen her kararın, her eylemin ve her sessizliğin bir karşılığı olacaktır. Hiçbir zulüm, hiçbir kayıtsızlık sonsuza kadar cezasız kalmayacaktır.

    ​2. İnsanların Rızası mı, Allah’ın Rızası mı?

    ​”Seni mezara koyduktan 1 saat sonrasının resmidir. Herkesin keyfi yerinde.” İnsan, doğası gereği çevresindekiler tarafından sevilmek ve beğenilmek ister. Bu arzu, bazen onu kendi inançlarından, değerlerinden ve hatta Rabb’inin rızasından uzaklaştıracak kadar ileri gidebilir. Ancak bu çabanın ne kadar boş ve fani olduğunu acı bir gerçekle anlatır. Bir insan öldüğünde, dünya hayatı için verdiği tüm çaba ve endişe, bir saat içinde unutulur. İnsanların keyfi yerinde, hayat devam eder. Bu durum, bizlere asıl gayemizin insanları memnun etmek değil, mutlak ve sonsuz olan Allah’ın rızasını kazanmak olması gerektiğini hatırlatır. Çünkü mezarda bize arkadaşlık edecek olan, insanların beğenisi değil, Allah’ın rızası için yaptığımız amellerimizdir.

    ​3. Savaşın En Büyük Kurbanları: Çocuklar

    ​”Hiçbir çocuk gökyüzünden düşenin ölüm mü yoksa akşam yemeği mi olduğunu merak etmemeli.” Bu cümle, savaşın çocukluk ve masumiyet kavramlarına nasıl bir darbe vurduğunu gözler önüne serer. Çocuklar için gökyüzü, masum hayallerin, uçan balonların, yıldızların ve kuşların mekânıdır. Ancak savaşın pençesinde büyüyen çocuklar için gökyüzü, ölümün ve yıkımın habercisi haline gelir. Bu durum, çocukların en temel haklarının, yani masum bir çocukluk yaşama hakkının ellerinden alındığını gösterir. Onların gökyüzüne bakarken duyduğu korku, insanlık vicdanında derin bir yara açmalıdır. Çocukların bu korkunç seçimi yapmak zorunda kalmadığı bir dünya, tüm insanlığın ortak gayesi olmalıdır.

    ​4. Gazze: Göçün ve Kaybın Sembolü

    ​Gazze, bir coğrafyanın değil, tüm insanlığın acısının somutlaşmış halidir. Bir kamyonun kasasında biriken eşyalar ve insanlar, sadece bir yığın olarak değil, her biri bir hayatın, bir hikayenin, bir kaybın ve bir umudun sembolü olarak okunmalıdır. Evleri yıkılmış, hayatları alt üst olmuş bu insanlar, sadece fiziksel olarak değil, manevi olarak da yerlerinden edilmiştir. Bu durum, insanlığa, savaşın getirdiği yıkımın boyutlarını ve zorunlu göçün insanların hayatında açtığı derin yaraları hatırlatır. Bu manzara, uluslararası toplumun ve her bir bireyin, bu trajediyi sonlandırmak için üzerine düşen sorumluluğu üstlenmesi gerektiğinin bir çağrısıdır.

    ​Özet

    ​Bu makale, dört farklı görsel üzerinden insanlık vicdanının ve savaşın yıkımının izini sürmüştür. Gazze’deki sessizlik, zulme ortak olmanın acı gerçeğini ve ahiretteki hesabı hatırlatır. Ölümden sonraki hayatın devam ettiği gerçeği, bizlere insanların rızası yerine Allah’ın rızasını kazanmanın önemini vurgular. Savaşın çocuklara yaşattığı korku, masumiyetin nasıl yok edildiğinin en trajik örneğidir.
    Son olarak, Gazze’deki zorunlu göç manzarası, savaşın insan hayatı üzerindeki yıkıcı etkisinin sembolü haline gelmiştir. Bu görseller, bizlere sadece birer haber değil, aynı zamanda harekete geçmemiz için birer manevi uyarıdır.

    Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesEylül 17th, 2025