Nil’in Dalgalarında Musa, Gazze’nin Dalgalarında Çocuklar
Nil’in Dalgalarında Musa, Gazze’nin Dalgalarında Çocuklar
Tarih boyunca zalimler aynı zulmü farklı isimlerle, farklı zamanlarda tekrarladılar. Firavun’un Mısır’daki zulmü ile bugünün Netanyahu’sunun Gazze’deki katliamı arasında asırlar var, ama zulmün rengi hiç değişmedi. Firavun erkek çocukları boğazlarken, Netanyahu erkek-kız ayırt etmeksizin bütün masumları hedef alıyor. O zaman Nil nehri ağlamıştı; bugün Gazze’nin enkazları, yıkık duvarları, kanlı taşları ağlıyor.
Ama o tarihte Musa, katilin sarayında büyüdü. İlâhî kader, zalimi kendi kucağında imha edecek tohumu ona taşıttı. Nil’in dalgaları Musa’yı Firavun’un sarayına götürdü, sarayın taşları arasında yeşertti. Firavun kendi elleriyle kendini yok edecek kaderi bağrında büyüttü.
Neden Nil’e bırakıldı?
Musa’nın annesi, Allah’a tam teslimiyetin sembolüdür. Çocuğunu gizleyebilirdi; lakin Firavun’un askerleri her evi arıyordu. İnsan aklı bir yere kadar çözüm bulur; gerisi Allah’ın kaderine teslimdir. Nil’e bırakmak bir “ümitsizliğin değil, imanın” işaretiydi. Anne oğlunu suya bırakmadı aslında; Allah’a bıraktı.
O çocuk, Firavun’un ölüm fermanına rağmen, Firavun’un sarayında büyüdü. Bu, kaderin ince mesajıdır:
Zalimler bazen kendi sonlarını, farkında olmadan kendi elleriyle hazırlarlar.
Kaderin Mesajları
• Zulüm ne kadar büyük olursa olsun, Allah’ın planı daha büyüktür.
• Masumun gözyaşı boşuna akmaz; Firavun’un sarayını basan dalga, önce mazlumun duasında başlar.
• Zalim, düşman sandığı şeyi kucağında büyütür; nihayet kendi eliyle kendi sonunu hazırlar.
Firavun ve Netanyahu
Firavun, erkek çocukları öldürdü; Netanyahu, kız erkek ayırt etmeden bütün çocukları öldürüyor. Firavun, Nil’in dalgalarıyla boğuldu; Netanyahu, çağımızın “dalgalarıyla” — halkların vicdanıyla, mazlumların direnişiyle, tarihin adaletiyle — boğulmaya doğru gidiyor.
Bugün Gazze’nin enkazında büyüyen her çocuk, yarının Musa’sıdır. Zalim bunu fark etmez; fakat Allah’ın kaderi, mazlumların duasında gizlidir.
Sumud Filosu ve Firavun’un Sarayı
“Sumud” Arapçada “sebat, direniş, kök salma” demektir. Filistinlilerin iradesi işte bu kökten gelen bir sabırdır. Sumud Filosu, sadece denizlerde yol alan gemiler değil, aynı zamanda vicdanların birleşip zalimin sarayına doğru yürümesidir.
Nasıl ki Musa’nın sepeti Nil’in dalgalarıyla Firavun’un sarayına ulaştıysa, bugün Sumud Filosu da Gazze’nin dalgalarıyla Netanyahu’nun sarayına çarpıyor. Askeri güçle değil, insanlığın vicdanıyla. Onların yükü bomba değil; mazlumun duası, masumun umudu.
Alınacak Dersler
• Mazlumun duasını hafife alma. Nil’de bir sepet gibi görünen şey, bir imparatorluğu devirdi.
• Zulüm büyüdükçe sonu da yaklaşır. Firavun ne kadar çocuk öldürdüyse, o kadar kendi sonunu hazırladı.
• Allah’ın kaderi ince işler. Zalim, düşmanını kendi sarayında büyütür, kendi eliyle kendi sonunu hazırlar.
• Her Musa bir gün Firavun’a karşı çıkar. Bugün Gazze’de enkaz altındaki çocuklar, yarının Musa’sı olacaktır.
Bugün Netanyahu’nun tankları, uçakları, füzeleri güçlü görünebilir. Ama unutmayalım: Nil’in suları taş kesilmiş orduları yuttu. Ve hiçbir saray, hiçbir zırhlı kapı, mazlumun duasına karşı dayanmaz.
Firavun sarayında korkarak büyüdü Musa; Netanyahu’nun korkarak yaşadığı dünyada ise binlerce Musa büyüyor.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com