İsrail’in Saldırganlığı ve Küresel Vicdanın Uyanışı
İsrail’in Saldırganlığı ve Küresel Vicdanın Uyanışı
Dünya, uzun yıllardır şahit olduğu kanlı sahnelerle bir kez daha tarihe ibret levhaları yazıyor. Terör devleti İsrail, Gazze başta olmak üzere işgal ettiği topraklarda masumları hedef alıyor; çocukların, kadınların ve yaşlıların feryatları göğe yükseliyor. Bu vahşet karşısında sadece İslam dünyasında değil, Batı toplumlarının vicdanlı fertleri arasında da güçlü bir itiraz yükseliyor.
Küçük Bir Devlet, Büyük Bir Fitne
Coğrafi bakımdan Konya’nın çeyreği kadar bile olmayan İsrail, sahip olduğu askeri imkânlarla bölgeyi tehdit eden bir güç merkezi haline gelmiştir. Ancak asıl kudreti, Amerika ve Batı’dan aldığı destekten gelmektedir. Bu destek olmasa, İsrail’in tek başına ayakta kalamayacağı açıktır.
Bununla beraber, artık Batı toplumlarında da güçlü bir vicdan sesi duyulmaktadır. Hollywood’dan Avrupa siyasetçilerine, dini liderlerden sanatçılara kadar pek çok farklı kesim İsrail’in işlediği suçları dile getirmektedir. İtalyan sanatçı Roberto Benigni’nin “Çocuk yaralandığında bile savaş durmalı” sözleri, insanlığın ortak feryadının bir yankısıdır.
Siyonizm ve Yahudilik Ayrımı
İsrail’in en büyük yalanlarından biri, bütün Yahudileri arkasına almış gibi görünmesidir. Dünyanın bir kısım yerinde yaşayan hahamlar, İsrail’in varlığını reddetmekte ve onun Yahudilik değil, Siyonizm üzerine kurulduğunu dile getirmektedir. Nitekim Haham Weiss’in “Siyonist İsrail Devleti’nin yok olması için dua ediyoruz” sözleri, bu hakikati teyit etmektedir.
ABD ve Çifte Standart
ABD’nin İsrail’e koşulsuz desteği, aslında kendisini de çıkmazlara sürüklemektedir. 11 Eylül saldırılarından sonra Afganistan işgaline bahane üreten Amerikan siyasetinin, İsrail’in Katar’a yönelik saldırılarını görmezden gelmesi, çifte standardın en açık örneklerindendir. Trump’ın İsrail politikalarındaki zikzakları ve tepkileri, ABD içinde bile ciddi bir kriz alanı haline gelmiştir.
Avrupa’da Tepkiler
Avrupa’da Eurovision boykotu tehdidi, İrlanda, İspanya ve Slovenya gibi ülkelerin “İsrail katılırsa biz yokuz” çıkışı, sadece kültürel alanda değil, siyasi zeminde de yükselen bir karşı çıkışı göstermektedir. İngiltere’de SNP lideri Stephen Flynn’in Başbakan Starmer’ı eleştirmesi, vicdanlı siyasetçilerin hâlâ var olduğunu gösteren umut verici bir işarettir.
İslam Dünyası ve İmtihan
Ne yazık ki İslam ülkeleri, birlik içinde hareket edememekte, kimi zaman da İsrail’in oyunlarına alet olmaktadır. Katar saldırısı sonrasında Türkiye ve Mısır’dan gelen sert açıklamalar, İsrail’in Arap coğrafyasına da doğrudan meydan okuduğunu göstermektedir. Ancak bu tepkilerin sahici bir siyasi ve askeri adımla birleşip birleşmeyeceği henüz belirsizdir.
Halkların Duruşu
Gazze’de şehit düşen yavrularına veda eden bir babanın gözyaşı, Berlin’de, Paris’te, İstanbul’da, Roma’da yükselen “Nehirden denize özgür Filistin” sloganlarıyla birleşiyor. İnsanlık, ortak bir vicdan zemini buluyor.
Sonuç: Zulüm ile Abad Olanın Sonu
Netanyahu hükümetinin dillendirdiği “gönüllü göç” planı, aslında bir başka isimle etnik temizliktir. Tarih şahitlik etmiştir ki zulüm ile abad olunmaz. Firavunlar, Nemrutlar, Hitlerler ve diğer zalimler gibi, İsrail’in de zulüm düzeni er geç çökecektir.
Bugün dünya toplumları tek bir sloganla birleşiyor:
“Nehirden denize, özgür Filistin!”
Bu feryat sadece bir slogan değil, zulmün karanlığını yaracak bir sabahın müjdesidir.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com