Kaht-ı Ricalden İstikbale: Karanlıktan Aydınlığa – 1 –
Kaht-ı Ricalden İstikbale: Karanlıktan Aydınlığa – 1 –
Millet olarak kaht-ı rical hali yaşıyoruz.
Ayakların baş yapıldığı veya yapılmaya çalışıldığı, ehliyetsiz olanlara ehliyet verilip şoför mahalline geçirilmeye ve getirilmeye ve de kazaların çokça yaşanmaya, gayr-ı meşru Bizans ve ayak oyunlarının oynanmaya başlandığı devreden geçmekteyiz.
Belkide bu suyun bulanma durumu, inşallah durulma durumuna dönüşür.
Belli ki bu birazda hatta daha çok bizden.
Belkide yetersizliğimizden veya günahlarımızdan.
“Kemâ tekûnû yuvella aleyküm” (Siz nasıl olursanız yöneticileriniz de öyle olurlar).
“A’malüküm ummalükum” (amelleriniz yönetcilerinizdir, onlar sizlerin eseridir) (bk. Acluni, I / 146; II / 127) denilmiştir.
“Davranışları sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer kısmına yönetici yaparız.” (En’am, 6/129)
“Bir kavim kendini bozmadıkça Allah onları bozmaz.” (Rad, 13/11)
“Allah her dönemin hükümdarını halkın kalbine göre gönderir. Onları düzeltmek isterse salih birini, helak etmek isterse kötü birini hükümdar olarak gönderir.” (bk. İsra, 17/16)
“Allah’ım merhametsizleri bize musallat etme.” (Tirmizi, Daâvât, 79).[1]
Bu bulanma hali dünyanın genelinde de görülmektedir.
Bu da göstermektedir ki; dünya çok şeylere gebe.
Bizde ve dünyada bunun sancısını yaşıyoruz.
Dünyada okyanusa doğru yol alan bizler; maalesef bu yolculukta damlada çırpınmakta, derede bogulmaktayız.
Gündelik basit meseleler dünyanın en büyük meseleleri haline getirilmektedir.
Allah akibetimizi hayreylesin.
******
Tarih, yalnızca bir vakaların zinciri değildir. Tarih, aynı zamanda milletlerin kalplerinin attığı, ruhlarının iniş ve çıkışlarla yoğrulduğu büyük bir ibret kitabıdır. Bugün yaşadığımız kaht-ı rical hali, yani adam kıtlığı, yalnızca siyasî veya idarî bir mesele değildir; o, ruhlarda yaşanan bir kuraklığın dışa vurumudur. Zira ayakların baş, başların ayak yapıldığı bir dönemin sancısını çekiyoruz.
Bu sancı, sadece bize ait de değildir. Dünya da aynı buhranın içindedir. Ehliyetli olanların kenara itildiği, ehliyetsizlerin şoför mahalline geçirildiği bir çağda yaşıyoruz. Bu sebepledir ki yollar karışıyor, direksiyon titriyor, kazalar artıyor. Bizans oyunları, hileler, gayr-ı meşru hesaplar tarihin her devrinde vardı, fakat bugün küresel bir virüs gibi bütün cihanı sarmıştır.
Lâkin tarihin bize gösterdiği büyük bir hakikat vardır: Karanlık, hiçbir zaman kalıcı değildir. Zulüm, fırtına gibi eser; fakat güneşin doğmasına mâni olamaz.
Nitekim insanlık tarihi, hep böyle dalgalanmalarla ilerlemiştir. Roma’nın çöküşünden sonra yeni bir medeniyetin doğuşu, Moğol istilasının ardından Anadolu’da yeşeren irfan, Osmanlı’nın zayıflamasından sonra yeniden doğacak İslâmî uyanış hep bu kanunun tezahürüdür.
Bugün de yaşadığımız bu bulanıklık, aslında durulmanın habercisidir. Çünkü her bulanıklık, hakikati aramanın sancısıdır. Bu sancı, insanı ya karanlığa mahkûm eder ya da aydınlığa çıkarır.
Tarih bize şunu öğretmiştir: Milletler, günahlarının yüküyle ağırlaştığında, basit meseleleri en büyük meseleler haline getirdiklerinde, okyanusa açılacakken derede boğulduklarında, ya helak olur ya da silkelenip yeniden doğrulurlar.
Bizim için de yol ayrımı budur. Ya bu gafletle oyalanacak, damlada boğulmaya devam edeceğiz; ya da tarihten ibret alıp, iman, ilim, hikmet ve ehliyetle yeniden şahlanacağız. Çünkü hakikat şudur ki: Allah’ın nurunu söndürmek isteyenler çok olmuştur; fakat hiçbir devirde muvaffak olamamışlardır.
Milletlerin kaderinde, bazen kaht-ı rical olur. Lâkin o rical-i gayb, o meçhul kahramanlar, bir gün zuhûr eder. Kararan gecenin sabahı, en parlak bir güneşi doğurur. Bizim de geleceğimiz, bu kanunun müjdesini içinde taşımaktadır.
Bugün sancısını yaşadığımız hâl, belki de yarının doğum sancısıdır. Tarih, böyle sancılarla yeniden yazılır. Yeter ki biz, kendi günahlarımızla yüzleşelim; kendi yetersizliklerimizi fark edip, ilahî rahmete yönelmesini bilelim.
Zira karanlıktan aydınlığa çıkış, yalnızca bir siyasî dönüşüm değil; bir ruhun, bir vicdanın, bir milletin yeniden dirilişidir. Ve bu diriliş, bir gün mutlaka gelecektir.
Allah akıbetimizi hayreylesin.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
[1] Bak. https://www.google.com/amp/s/sorularlaislamiyet.com/nasil-yasiyorsaniz-oyle-yonetilirsiniz-sozunun-kaynagi-nedir%3famp