İsrail ve Ortaklarının Yalnızlaşması: Zulmün Akıbeti ve Tarihî İbretler

İsrail ve Ortaklarının Yalnızlaşması: Zulmün Akıbeti ve Tarihî İbretler

“Zulmedenler yakında nasıl bir inkılapla devrileceklerini göreceklerdir.” (Şuarâ, 227)

Dünya tarihine bakıldığında zulüm, işgal ve haksızlık üzerine yükselen hiçbir gücün payidar olmadığı görülür. Firavun’un denizde boğuluşu, Nemrud’un küçücük bir sinek ile helâk olması, Ebrehe’nin ordusunun ebabil kuşlarıyla taşlanması… Bütün bu örnekler, zulmün karşılıksız kalmayacağını, fakat ilahî adaletin zamanı geldiğinde zahir olduğunu gösterir.

Bugün ise bu hakikat, Filistin’de ve özellikle Gazze’de yaşananlar üzerinden bütün dünyanın gözü önünde bir kez daha sahneye çıkmaktadır.

İsrail ve Ortaklarının Suç Ortaklığı

ABD’nin desteği olmadan İsrail’in zulmünü bu derece sürdürmesi mümkün değildir. Gazze’de işlenen soykırıma ABD’nin bizzat askerî, siyasi ve mali destek verdiği artık inkâr edilemez. Öyle ki, kendi ülkesinde dahi askerî yetkililer ve gaziler, bu zulme “suç ortaklığı” diyerek karşı çıkmakta ve protesto etmektedirler.

Ama ne gariptir ki, bu sesler susturulmakta, zulmün devamı için zorbaca yollar kullanılmaktadır. Tıpkı Kur’ân’ın şu ikazında olduğu gibi:

“O inkârcılar, illâ kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin azab emrinin gelip çatmasını mı bekliyorlar? Daha önceki kâfirler de böyle yapmışlardı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmedip duruyorlardı.” (Nahl, 33)

Din Devleti Maskesi Altındaki Din Düşmanlığı

İsrail, kendisini “din devleti” olarak tanıtsa da, yaptığı işgal ve tahribat, aslında dine karşı düşmanlık ve ilahi değerleri çiğnemekten başka bir şey değildir. Batı Şeria’da bir caminin minaresini “ruhsatsız” bahanesiyle yıkmaları, Kudüs’teki Mescid-i Aksa baskınları ve diğer kutsallara saldırıları bunun en açık göstergesidir.

Kur’ân, böylelerini şöyle tarif eder:
“Allah’ın mescitlerinde O’nun adının anılmasını engelleyen ve onların yıkımına çalışan kimseden daha zalim kim olabilir?” (Bakara, 114)

İsrail ve ABD’nin Yalnızlaşması

Bugün dünyada İsrail ile beraber en fazla yalnızlaşan ülke ABD’dir. Avrupa’da dahi ilk kez bir komisyon başkan yardımcısı İsrail’in Gazze’de yaptıklarını “soykırım” olarak niteledi. Dünya şirketleri, varlık fonları, ABD’li dev firmalarla bağlarını kesmeye başladı. Venedik Film Festivali’nde küçük Hind Receb’in hikâyesinin ayakta alkışlanması, artık dünyanın vicdanında Filistin’in kazandığını, İsrail’in ise kaybettiğini gösteriyor.

Zulüm üzerine inşa edilen ittifakların bir gün çökeceği, tarihin en kesin hakikatlerinden biridir. Nitekim Kur’ân-ı Kerim, zalimlerin akıbetini şöyle beyan eder:

“Biz, halkı zulümde ileri gitmiş nice memleketi helâk ettik. Öyle ki şimdi hepsinin yerinde yeller esiyor: Altı üstüne gelmiş harâbeler, körelmiş kuyular, kurumuş çeşmeler, yerle bir olmuş muhteşem saraylar…” (Hac, 45)

İsrail’in Fitne ve Planları

Sadece Gazze değil, İsrail’in planları Kıbrıs, Akdeniz ve Türkiye’ye kadar uzanıyor. Ada’da gizli arazi satın almaları, Doğu Akdeniz’deki enerji projeleri, Türkiye’ye yönelik dezenformasyonları, onların “ahtapot kolları” gibi her yere sızmaya çalıştığını gösteriyor.

Ancak ne kadar hile ve plan yaparlarsa yapsınlar, ilahî adalet onların hilelerini boşa çıkaracaktır. Çünkü Kur’ân açıkça buyuruyor:

“Onlar tuzak kurdular, Allah da onların tuzaklarını boşa çıkardı. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Âl-i İmrân, 54)

Gazze’den Yükselen Umut

Bütün bu zulümlere rağmen, Gazze’deki mazlum çocukların bir pamuk şekerle yüzlerinde oluşan tebessüm, aslında zalimlerin kaybettiğini, mazlumların ise kazandığını gösteriyor. Çünkü imanla direnen bir millet, topyekûn silahla saldıran bir zalim ordudan daha güçlüdür.

Sumud Filosu gibi girişimler, halkların vicdanının hâlâ ayakta olduğunu, dünya vicdanının İsrail ve ortaklarını yalnızlığa ittiğini göstermektedir.

Sonuç: Zulüm Payidar Olamaz

Bugün İsrail ve ABD, tarihin en büyük yalnızlaşma sürecine doğru sürükleniyor. Zulümle ayakta durmaya çalışıyorlar, fakat mazlumların duası ve mücadelesi onların bütün planlarını bozmaktadır.

Zulüm sürse de ebedî değildir.

Mazlumun duası, zalimin ordusundan daha güçlüdür.

İlahî adalet mutlaka tecelli edecektir.

“Girecekleri cehennem ateşinden dolayı vay hâline o kâfirlerin!” (Sad, 27)

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesEylül 6th, 2025