İnsan ve Varlık Aynası

İnsan ve Varlık Aynası

İnsan, varoluş sahnesinde dururken, kendi iç dünyasını ve dış dünyayı sürekli bir etkileşim içinde yaşar. Bu etkileşim, sadece fiziksel bir gözlemden ibaret değildir.

“Herkes kâinatı kendi aynasıyla görür,” der Risale-i Nur.
Bu hikmetli söz, bize kâinatın gerçekte ne olduğunu anlamanın, öncelikle kendimizi anlamaktan geçtiğini fısıldar. İnsanın iç aynası; ahlakı, bilgisi, niyeti ve inancıyla şekillenir. Eğer bu ayna kirli ve kararmışsa, yansıttığı kainat da bulanık ve bozuk görünür. Oysa kalp ve ruh temizliğiyle parlatılmış bir ayna, kâinatın güzelliğini, düzenini ve derin anlamını en saf haliyle idrak etmemize imkân tanır. Kâinatı kendi aynasıyla görmek, insanın kendi iç âleminde kurduğu dünyanın, dış dünyasını nasıl şekillendirdiğinin bir ifadesidir. Bu açıdan, dış dünyayı değiştirmeye çalışmadan önce, kendi iç dünyamızı inşa etmemiz gerektiği hakikati ortaya çıkar.

Ebedi Yaşamın İnşası

Yaşam, bir binanın yapımına benzer. Hz. İmam-ı Ali (r.a) bu hakikati, “İnsan, ahiretteki evini dünyada inşa eder,” diyerek veciz bir şekilde ifade etmiştir. Bu söz, dünya hayatının rastgele yaşanması gereken bir süreç olmadığını, aksine her anın ve her eylemin geleceğimiz için bir tuğla, bir harç olduğunu anlatır. İnsanın ahiret için yapacağı inşa, sadece ibadetlerden ibaret değildir. Ahlak, adalet, merhamet ve bilgelik gibi manevi temeller üzerine kurulur. Bu temel ne kadar sağlam olursa, inşa edilen ev de o kadar sağlam ve huzurlu olur. Dünya hayatında sergilenen iyi ya da kötü her davranış, ahiretteki yurdumuzu ya mamur eder ya da viraneye çevirir. Bu nedenle, dünya hayatının her anını ebedi bir amaç doğrultusunda yaşamak, insanın en büyük sorumluluğudur.

Ahlakın Değeri ve Sıfırların Anlamı

Hayatın anlamı ve insanın kıymeti üzerine bir düşünce deneyi sunan Harezmi, insanın değerini ahlakla ilişkilendirmiştir.
Matematikçi olduğu için bu durumu sayılarla açıklamış:
“İnsan güzel ahlaklı ise = 1 eder. Yakışıklı ise buna bir sıfır ekleyin = 10 eder. Varlıklı ise bir sıfır daha ekleyin = 100 eder. Soylu ve nesep sahibi ise bir sıfır daha ekleyin = 1000 eder. Fakat ‘AHLAK’ olan 1 giderse, insanın kıymeti gider. Geriye değeri olmayan SIFIRLAR kalır…”
Bu metaforik anlatım, maddi değerlerin (güzellik, zenginlik, soy) tek başına bir anlam ifade etmediğini, asıl değerin ahlak olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Ahlak, tüm bu sıfırlara anlam katan ve onları değerli kılan 1’dir. Ahlaktan yoksun bir insan, ne kadar zengin, yakışıklı veya soylu olursa olsun, bu sıfırlar gibi anlamsız ve değersiz kalmaya mahkûmdur. Bu ibretlik anlatım, bizi dış görünüşün ve maddi zenginliğin ötesine bakmaya, insanın asıl değerini manevi ve ahlaki niteliklerinde aramaya davet eder.

Kısa Ömrün Ebedi Değeri

İnsan ömrü, bir kum saatindeki taneler gibi hızla akıp gider.
“Kısa bir ömürde, az bir lezzet için, ebedî, daimî hayatını ve saadet-i ebediyesini berbat etmek, ehl-i aklın kârı değil,” der
Risale-i Nur Külliyatı. Bu söz, bizi dünya lezzetlerinin geçici ve aldatıcı doğası hakkında uyarır. Akıl sahibi bir insan, kısa süreli zevkler uğruna sonsuz bir hayatı tehlikeye atmaz. Dünya hayatı, ebedi mutluluğun kazanılması veya kaybedilmesi için bir imtihan ve fırsat alanıdır. Geçici heveslerin peşinden koşmak, kısa vadeli bir rahatlık sağlayabilir, ancak uzun vadede kalıcı pişmanlıklara yol açar. Gerçek akıl, dünya ve ahiret dengesini kurmak ve ebedi saadet için bugünün fırsatlarını değerlendirmektir. Kum saatindeki her bir kum tanesi gibi kıymetli olan ömrümüzü, en verimli ve anlamlı şekilde kullanmak, akıllıca bir tercihtir.

Arkadaşlığın Önemi

İnsanın sosyal bir varlık olması, çevresindeki kişilerle olan ilişkilerinin hayatını nasıl şekillendirdiğini gösterir. Hz. Mevlana’nın öğüdü bu gerçeği anlatır:
“Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.”
Bu derin mana taşıyan söz, arkadaş seçiminin kişinin karakteri ve geleceği üzerindeki etkisini anlatır. Bülbül, güzellik, estetik ve hoş koku ile özdeşleşirken; karga, çirkinlik, pislik ve değersizlik ile bağdaştırılır. İyi arkadaşlar, tıpkı bülbül gibi bizi güzelliklere, iyiliğe ve manevi değerlere yönlendirir. Kötü arkadaşlar ise, karga misali bizi olumsuzluklara, ahlaki çöküşe ve faydasız işlere sürükler. Bu nedenle, arkadaşlık ilişkilerinde dikkatli olmak ve bizi daha iyi bir insan olmaya teşvik eden, hayatımıza güzellik katan insanları seçmek büyük önem taşır.

Makale Özeti
Bu makale, farklı hikmetli sözler ışığında insanın dünya hayatındaki konumunu, sorumluluklarını ve değerini ele almaktadır.
İlk olarak, Risale-i Nur’dan iktibas  edilen:
“Herkes kâinatı kendi aynasıyla görür,” sözüyle, iç dünyamızın dış dünyaya bakışımızı nasıl şekillendirdiğine değinilmiştir. İkinci olarak, Hz. İmam-ı Ali’nin “İnsan, ahiretteki evini dünyada inşa eder,” sözüyle dünya hayatının, ebedi yaşamın inşası için bir fırsat olduğu vurgulanmıştır. Ardından, Harezmi’ye atfedilen ahlakın değeri metaforuyla, insanın asıl kıymetinin maddi unsurlarda değil, ahlaki değerlerde olduğu açıklanmıştır.
Dördüncü olarak, Risale-i Nur’dan iktibas edilen:
“Kısa bir ömürde, az bir lezzet için, ebedî, daimî hayatını ve saadet-i ebediyesini berbat etmek, ehl-i aklın kârı değil,” sözüyle geçici dünya lezzetleri yerine ebedi saadet için çalışmanın akıl kârı olduğu belirtilmiştir.
Son olarak, Hz. Mevlana’nın “Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin,” sözüyle de arkadaş seçiminin insanın hayatı üzerindeki belirleyici etkisi anlatılmıştır.
Makale, bu sözlerin her birini kendi açısından ele alarak, insana dünya hayatını anlamlandırma ve daha bilinçli bir yaşam sürme konusunda derin düşünceler sunmaktadır.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesEylül 3rd, 2025