Su Akar, Testi Dolarken…

Su Akar, Testi Dolarken…

Hayat, tıpkı akan bir su gibidir. Derviş Celal Er-Rûhâvî, bu hakikati şu derin sözlerle ifade etmiştir:
“Su akarken testiyi doldurmalı! Su, ‘Ömür’; Testi, ‘Kalp’; Doldurulan, ‘Hikmet’tir.”
Bu mecaz, insanın fani ömrünü nasıl değerlendirmesi gerektiğine dair önemli bir rehber sunar. Ömür suyunun durmaksızın akıp gitmesi gibi, hayat da bir an bile durmaz. Testi, yani kalbimiz, bu suyla hikmetle dolmadığı sürece boş kalmaya mahkûmdur. Hikmet, sadece bilgi birikimi değil, aynı zamanda bu bilgiyi hayata geçirme becerisidir. Kalbimizi ilim, ahlak, tefekkür ve manevi faziletlerle doldurmak, ömrümüzün her anını değerli kılar. Aksi halde, akan su boşa akmış, testi boş kalmış, ömür heba olmuş demektir. Bu, bizi her anımızı bir fırsat olarak görmeye ve kalbimizi manevi zenginliklerle doldurmaya davet eden, düşündürücü bir ibrettir.

Kâinatın Delilleri: İçimizde Bir Kâbe

İnsanoğlu, varoluşun sırrını ve Sâni’in (Sanatkârın, Yaratıcının) varlığını isbatlamak için çoğu zaman uzaklara bakar. Oysa, Mesnevi-i Nuriye’de yer alan şu ifade, bu arayışın ne kadar yakında olduğunu gösterir:
“Kâinatın uzak çöllerine gidip Sâni’in isbatına deliller toplamaya ihtiyaç yoktur. Bir kulübecik hükmünde bulunan içerisinde oturduğun cisim kafesine bak!”
Bu söz, en büyük delilin bizzat insanın kendi varlığı olduğunu anlatır. Vücudumuzdaki her bir hücre, organ ve sistem, kusursuz bir düzen ve sanatın delilidir. Kendi kalbimizin atışından, beynimizin karmaşık yapısına kadar her şey, sonsuz bir hikmetin ve gücün isbatıdır. Kâinatın en büyük mucizesi olan insan bedeni, Sâni’in imzalarını taşıyan bir kitaptır. Bu nedenle, dış dünyada delil aramak yerine, kendi iç dünyamıza dönüp tefekkür etmek, en kısa ve en doğru yolu sunar.

Ledduni İlim ve Kâinatın Sırları

Bazı ilimler, sadece kitaplardan öğrenilmez, doğrudan Allah tarafından kalbe ilham edilir. Seyyid Abdülhakim Arvasi (k.s), Ledünni ilmin derecelerini anlatırken, bu ilmin derinliğini gözler önüne serer:
“Leddünni ilim 72 derecedir. İlk derecesinde olan bir ağaca bakınca, Yapraklarının sayısını; Bir denize bakınca, Damlalarının sayısını; Bir çöle bakınca, Kum tanelerinin sayısını bilir.”
Bu ifade, Ledünni ilmin, insana varlığın en ince detaylarını dahi görme ve anlama kabiliyeti kazandırdığını gösterir. Bu seviyede bir bilgi, sadece akli çıkarımla değil, ilahi bir ihsanla elde edilir. Ağacın yaprağı, denizin damlası ve çölün kumu gibi sayısız varlığın her birinin bir anlam taşıdığını bilmek, kâinatın sırlarına vakıf olmaktır. Bu durum, ilmin sadece dünyevi bir meşguliyet olmadığını, aynı zamanda manevi bir mertebe olduğunu da ortaya koyar.

Deccal ve Aldanışın Sebepleri

Tarih boyunca ve kıyamet alametleri arasında, insanlığı aldatacak, olağanüstü güçlere sahip bazı figürlerin ortaya çıkacağı anlatılmıştır.
Bu durum şu sözlerle açıklanır:
“Deccal’in hârikulâde icraatlarından ve pek fevkalâde iktidarlarından ve heybetlerinden bahsedilmiş. Hattâ bedbaht bir kısım insanlar, Onlara bir nevi Uluhiyet isnad eder diye haber verilmiş..”
Bunun sebebi nedir?”
Bu metin, sadece Deccal figürünü değil, aynı zamanda insanın olağanüstü güçlere ve karizmaya duyduğu zaafı da sorgular. İnsanlar, akıl almaz işler yapan, büyük güce sahip figürlere kolayca inanma eğilimindedir. Bu durum, aklın ve imanın zayıf olduğu zamanlarda daha da tehlikeli bir hal alır. Uluhiyet isnat etme eğilimi, aslında insanın kendi içindeki boşluğu ve arayışı yanlış yerde gidermesinin bir sonucudur. Bu durum, insanı sadece imanın değil, aklın ve mantığın da rehberliğine çağırır.

Kim Olduğun Değil, Kimlerle Olduğun Önemli

Ashab-ı Kehf kıssası, Kıtmir adlı köpeğin hikâyesiyle, arkadaşlık ve aidiyetin insan hayatındaki önemini gözler önüne serer.
Necip Fazıl Kısakürek bu kıssayı özetleyerek şu veciz sözü söylemiştir:
“Kıtmir bir köpekti. Ashab-ı Kehf’in köpeği. Ama Cennet’e gitti. Kim olduğun kadar kimlerle olduğunda önemli…”
Bu tarihi ve ibretlik hikâye, bir köpeğin dahi, iyi insanlarla beraber olması sayesinde manevi bir mertebe kazanabileceğini gösterir. Kişinin kendi kimliği, soyu, zenginliği veya dış görünüşü kadar, kimlerle yol yürüdüğü de önemlidir. İyi arkadaşlar, bizi doğru yola sevk eder, manevi mertebemizi yükseltir ve kötü alışkanlıklardan uzak tutar. Kıtmir’in cennete gitmesi, bu hakikatin en çarpıcı delilidir.  Kiminle beraber olduğumuz, kaderimizi şekillendirebilir.

Makale Özeti
Bu makale, farklı hikmetli sözler ve tarihi anlatımlar aracılığıyla insan hayatının manevi boyutlarını ve değerlerini ele almaktadır.
İlk bölümde, “Su akarken testiyi doldurmalı,” sözüyle ömrün bir fırsat olduğu ve kalbin hikmetle doldurulması gerektiği anlatılır. İkinci bölümde, Mesnevi-i Nuriye’den iktibas edilen sözle, Sâni’in varlığının en büyük delilinin insanın kendi bedeni olduğu belirtilir.
Üçüncü bölümde, Ledünni ilmin derinliği ve bu ilmin insana sunduğu olağanüstü kavrayış anlatılır.
Dördüncü bölümde, Deccal figürü üzerinden insanın güç ve otoriteye karşı olan zaafı sorgulanır.
Son olarak, Kıtmir’in hikayesiyle, insanın kendi kimliğinden çok, kimlerle birlikte olduğunun önemine dikkat çekilir. Bu metinler, her biri kendi konusu içinde ele alınarak, insanın dünya hayatını daha anlamlı kılması ve manevi gelişimini önemsemesi için derin ve düşündürücü mesajlar ihtiva etmektedir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesEylül 3rd, 2025