Türkiye’nin Asıl Savaşı: İçteki Kripto Zihniyetin Tarihî Serüveni

Türkiye’nin Asıl Savaşı: İçteki Kripto Zihniyetin Tarihî Serüveni

Tarihte milletleri yıkan kuvvet dışarıdan gelmez; asıl çürüme içeriden başlar. Roma’yı çökerterek  kolay lokma haline getiren, Bizans’ı İstanbul surlarının gerisinde çaresiz bırakan, Endülüs’ü tarihten silen, Selçuklu’yu dağıtan daima içteki ihanet, nifak ve kripto zihniyet olmuştur.

Türkiye’nin iki asırlık tarihine bakıldığında da aynı tablo karşımıza çıkar:
Tanzimat’tan 15 Temmuz’a kadar bu milletin önünü kesen, ayağına pranga vuran, iman ve irfanıyla kavga eden hep içerideki işbirlikçiler olmuştur.

  1. Tanzimat ve Islahat (1839 – 1876)

Osmanlı’nın yıkılış süreci dışarıdan top ateşiyle değil, içeriden “medeniyet reformu” adı altında başlatıldı.

Tanzimat Fermanı (1839) ve Islahat Fermanı (1856) Batı’nın baskısıyla çıkarıldı.

Gayrimüslim tebaa imtiyazlı hale getirildi, millet sistemi zedelendi.

“Batılılaşma” adı altında, köklerinden kopmuş, Batı hayranı bir aydın tipi üretildi.

Boylece, Avrupa medeniyetinin sefahat ve dalalet tarafı alınmış, fazilet tarafı terk edilmiştir.

Bu, kripto zihniyetin ilk kurumsallaşma adımıydı.

  1. İttihat ve Terakki Dönemi (1908 – 1918)

Osmanlı’yı çökerten asıl darbe, içeriden geldi.

İttihatçılar, “hürriyet” sloganıyla iktidara geldi; fakat onlardan bunu kimse görmedi.

Devletin kök değerleriyle bağını kopardılar; Batıcı, pozitivist ve materyalist bir elit yetiştirdiler.

  1. Dünya Savaşı’na girmemizin sebeplerinden biri de onların dışarıyla kurduğu gizli ittifaklar oldu.

Kökten kopmuş bu kadrolar, aslında Osmanlı’yı içeriden çözmekle görevlendirilmiş kripto bir zihniyeti temsil ediyordu.

  1. Cumhuriyet’in İlk Yılları (1923 – 1950)

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte içerideki kripto zihniyet kökleşti.

Ezan susturuldu, Kur’ân yasaklandı, medreseler kapatıldı.

Milletin asırlık kıyafeti, kültürü, dini hayatı zorla değiştirilmeye çalışıldı.

“Keşke Anadolu Müslüman olmasaydı” diyecek kadar köklerinden kopmuş rektörler, akademisyenler işbaşına getirildi.

Üniversiteler, bürokrasi ve yargı, Batı’nın gözüyle düşünen elitlerin kontrolüne geçti.

İşte bu dönemde dışarıdan gelen tehlike değil, içerideki kendi evlatlarımız kılıklı kripto zihniyet asıl yıkımı yaptı.

  1. Darbeler ve Vesayet (1960 – 1980)

Her on yılda bir milletin iradesine zincir vuruldu.

27 Mayıs (1960): Seçilmiş Başbakan Menderes ve arkadaşları idam edildi.

12 Mart (1971): Ordu içindeki Batıcı kadrolar hükümeti tehdit etti.

12 Eylül (1980): Binlerce insan işkenceden geçti, gençler idam edildi.

Hepsinin arkasında ABD ve Batı vardı; ama işin uygulayıcısı yine içerideki kripto zihniyet oldu.

  1. 28 Şubat Postmodern Darbesi (1997)

“Bin yıl sürecek” dediler; ama aslında kendi ömürlerini tükettiler.

Başörtülü öğrenciler üniversite kapılarından kovuldu.

İmam hatipler kapatıldı, Kur’ân kursları yasaklandı.

Medya, sermaye ve yargı işbirliğiyle milletin değerlerine savaş açıldı.

“Kripto” zihniyetin en belirgin yüzü bu dönemde açığa çıktı. Bir kısmı sözde Müslüman kimliğiyle içeride, bir kısmı Batıcı ideolojilerle dışarıda, ama hepsi aynı merkezden besleniyordu.

  1. FETÖ ve 15 Temmuz (2016)

Kripto zihniyetin en organize ve en tehlikeli versiyonu: FETÖ.

Yıllarca “hizmet” adı altında devletin her kurumuna sızdılar.

Din perdesi altında milletin imanını istismar ettiler.

15 Temmuz’da ABD desteğiyle tankları sokağa sürdüler.

Ama bu defa millet, tarih boyunca görülmemiş bir şekilde yekvücut olup ihanetin yüzüne tokadı indirdi.

  1. İçteki Muhalefet: Bugün ve Yarın

Bugün Türkiye ile İsrail arasında bir savaş çıksa, ilk karşı çıkacak olan yine içerideki kripto zihniyet olacaktır.
Onların görevi bellidir:

Türkiye’yi zayıflatmak,

Milletin değerlerini küçümsemek,

Batı’ya bağımlı hale getirmek.

İşte bu yüzden Türkiye’nin asıl savaşı dışarıda değil, içeridedir.

Sonuç: Asıl Zafer İçte Kazanılır

Tanzimat’tan 15 Temmuz’a kadar yaşanan bütün bu tecrübeler bize şunu gösteriyor:

Dış düşman, içte işbirlikçi bulmadıkça bir şey yapamaz.

Kripto zihniyet tasfiye edilmedikçe tam bağımsızlık hayaldir.

Milletin imanı, maneviyatı ve birliği en büyük güçtür.

Eğer biz içteki kripto zihniyeti teşhis eder ve bertaraf edersek, dışarıdan hiçbir güç bu milleti yıkamaz.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 29th, 2025