ABD, İngiltere ve İsrail’in Yüzyıllık Ortadoğu Stratejisi: PKK Üzerinden Bir İkinci İsrail Projesi
ABD, İngiltere ve İsrail’in Yüzyıllık Ortadoğu Stratejisi: PKK Üzerinden Bir İkinci İsrail Projesi
Ortadoğu, Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana küresel güçlerin en yoğun müdahale alanlarından biri olmuştur. İngiltere ve Fransa’nın Sykes-Picot ile başlattığı süreç, ABD’nin Soğuk Savaş sonrası hegemonya arayışları ve İsrail’in güvenlik stratejileriyle birleşerek günümüze kadar uzanan bir denklem oluşturmuştur. Bu denklemde Kürt meselesi, özellikle PKK üzerinden yürütülen politikalarla küresel oyunların merkezinde yer almıştır.
Bu makalede, yüz yıllık Batı stratejisi, PKK’nın elli yıllık serüveni ve İsrail’in Arz-ı Mev’ud ideali akademik bakış açısıyla ele alınacaktır.
- Tarihî Arka Plan: Sykes-Picot ve Bölgenin Paylaşımı
1916 Sykes-Picot Anlaşması, Osmanlı sonrası Ortadoğu’nun paylaşım planı olarak tarihe geçmiştir. İngiltere ve Fransa arasında gizli olarak imzalanan bu anlaşma ile bölge etnik ve mezhepsel fay hatları dikkate alınarak parçalanmıştır.[^1] Kürtler için öngörülen bağımsızlık ihtimali özellikle Sevr Antlaşması’nda açıkça yer almış, fakat Lozan Antlaşması ile bu ihtimal ortadan kaldırılmıştır.[^2]
İngiltere’nin Irak’ta Kürt aşiretlerini desteklemesi, Türkiye üzerinde baskı unsuru olarak Kürt kartını sürekli gündemde tutma çabasının erken bir örneğidir.
- PKK’nın Kuruluşu ve Uluslararası Destek
PKK, 1978’de Abdullah Öcalan liderliğinde Marksist-Leninist ideolojiye dayalı bir örgüt olarak kurulmuş, 1984’ten itibaren silahlı eylemlere başlamıştır.[^3] Soğuk Savaş boyunca SSCB, Suriye ve çeşitli Avrupa ülkelerinden destek gören PKK, 1990’lardan itibaren ise Batılı istihbaratların aparatına dönüşmüştür.
2011 sonrası Suriye iç savaşında ABD, PYD/YPG’ye 50.000’den fazla TIR silah göndermiştir.[^4] Pentagon raporları bu desteği “DEAŞ’la mücadele” gerekçesiyle açıklasa da sahadaki gerçeklik bunun, bölgede kalıcı bir terör devleti kurma projesi olduğunu göstermektedir.
- İsrail’in Arz-ı Mev’ud Projesi ve Kürt Kartı
İsrail’in dış politika stratejilerinde “Arz-ı Mev’ud” (Vaadedilmiş Topraklar) düşüncesi belirleyici bir rol oynamaktadır. Bu ideolojiye göre Nil’den Fırat’a kadar olan coğrafya İsrail’in güvenlik alanı olarak görülmektedir.[^5]
1960’lardan itibaren İsrail’in Irak Kürtleriyle temas kurması, Barzani hareketine destek vermesi, bu stratejinin erken adımlarıdır.[^6] Bugün PYD/YPG ile sürdürülen ilişkiler aynı planın güncel versiyonu olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla “ikinci bir İsrail” projesi, sadece metafor değil, stratejik bir gerçekliktir.
- ABD’nin İki Yüzlü Politikaları
ABD’nin Suriye elçisi Tom Barak’ın önce “PKK’sız bir Suriye” söyleyip ardından geri adım atması, Washington’un Ortadoğu’daki klasik ikili oyununu bir kez daha göstermektedir.
ABD, bir yandan Türkiye’yi NATO müttefiki olarak tanımlarken, diğer yandan Türkiye’nin en büyük ulusal güvenlik tehdidi olan PKK’nın Suriye kolunu (YPG/PYD) açıkça desteklemektedir.[^7]
Irak işgali (2003), Arap Baharı (2011) ve Suriye iç savaşı politikaları, ABD’nin Ortadoğu’daki varlığını “istikrarsızlaştırma üzerinden meşrulaştırma” stratejisiyle açıklamaktadır.
- PKK’nın Silah Bırakma Tartışmaları
PKK’nın silah bırakabileceği yönündeki tartışmalar üç ihtimal çerçevesinde ele alınabilir:
- PKK, taşeron olduğunun farkına vararak geri adım atabilir.
- Sahada askerî yenilgi nedeniyle silah bırakmaya mecbur kalabilir.
- Daha önce olduğu gibi, Batılı istihbaratlar eliyle kontrollü bir “oyun” çerçevesinde süreç manipüle edilebilir.[^8]
- Türkiye’nin Stratejik Duruşu
Türkiye’nin 2016 sonrası başlattığı sınır ötesi operasyonlar (Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı), ABD’nin kurmak istediği terör koridorunu büyük ölçüde bozmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kılıç kınından çıkarsa kaleme yer kalmayacak” ifadesi, Türkiye’nin artık yalnızca diplomasiye değil, aynı zamanda sert güç unsurlarına da dayalı bir strateji izlediğini göstermektedir.
Sonuç
Elli yıllık PKK dosyası, aslında yüz yıllık Batı planının güncel bir parçasıdır. İngiltere’nin sömürgeci mirası, ABD’nin emperyalist çıkarları ve İsrail’in Arz-ı Mev’ud ideali aynı stratejik çizgide birleşmiştir.
Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı mesele sadece bir terör örgütü değil, küresel güçlerin bölgeyi yeniden dizayn etme girişimidir. Mücadele bu nedenle askerî olduğu kadar siyasî, diplomatik ve ideolojik boyutlarıyla da sürdürülmek zorundadır.
📌 Son tesbit: Ortadoğu’nun geleceği, Batılıların cetvelle çizdiği haritalarla değil; bölge halklarının dayanışması ve İslam dünyasının birlik iradesiyle yeniden belirlenecektir.
Kaynakça
Fromkin, D. (1989). A Peace to End All Peace: The Fall of the Ottoman Empire and the Creation of the Modern Middle East. Henry Holt.
Çandar, C. (2012). Mezopotamya Ekspresi: Bir Tarih Yolculuğu. İletişim Yayınları.
Gunter, M. (2011). The Kurds Ascending: The Evolving Solution to the Kurdish Problem in Iraq and Turkey. Palgrave Macmillan.
Herzl, T. (1896). Der Judenstaat. Wien.
U.S. Department of Defense (2018). Report on the Train and Equip Program in Syria. Pentagon Archives.
Yalçın, S. (2015). Büyük Orta Doğu Projesi ve Türkiye. Kaynak Yayınları.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com