İnsanlığın İç Savaşları ve Kâinatın Hikmetli İşaretleri
İnsanlığın İç Savaşları ve Kâinatın Hikmetli İşaretleri
İnsan hayatı, hem dahili hem de harici birçok mücadeleyi içinde barındıran karmaşık bir serüvendir. Bu mücadeleler, bazen vesvese gibi görünmez düşmanlarla, bazen de korku gibi temel duygularla şekillenir. Diğer yandan, kâinatın her bir zerresi, bu mücadelelere ışık tutan, Allah’ın kudretini ve sanatını gösteren birer işarettir. Bedîüzzaman Said Nursî’nin derin düşüncelerinden süzülmüş, insana, inanca ve varoluşa dair önemli derslerden iktibasla:
Vesvese: Anlam Verildiğinde Büyüyen Bir Hastalık
Vesvese denilen manevi rahatsızlığı teşhis ve tedavi edercesine bir açıklama sunar:
“EY MARAZ-I VESVESE İLE MÜPTELÂ! Biliyor musun, vesvesen neye benzer? Musibete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer; ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük nazarıyla baksan büyür; küçük görsen küçülür. Korksan ağırlaşır, hasta eder; havf etmezsen hafif olur, mahfi kalır. Mahiyetini bilmezsen devam eder, yerleşir; mahiyetini bilsen, onu tanısan, gider.”
Bu sözler, vesvesenin harici bir düşman değil, bizzat kişinin kendi zihninde büyüttüğü bir musibet olduğunu gösterir. Vesvese, bir ayna gibidir; ona ne kadar odaklanırsan, o kadar büyür ve seni esir alır. Bu nedenle, onunla mücadele etmenin yolu, ona karşı savaşmak değil, onu anlamak ve önemsememektir. Vesvesenin aslında korkulacak bir şey olmadığını bilmek, onu en zayıf noktasından vurmaktır.
Korku: Zalimlerin Elindeki En Önemli Silah
İnsanın temel duygularından biri olan ‘hiss-i havfın’ (korku hissinin) toplumsal ve siyasi alanda nasıl kullanıldığına dikkat çeker:
“İnsanda en mühim ve esaslı bir his, hiss-i havftır. Dessas zalimler, bu korku damarından çok istifade etmektedirler. Onunla, korkakları gemlendiriyorlar.”
Bu sözler, korkunun bireysel bir duygu olmanın ötesinde, zalimlerin kitleleri kontrol altında tutmak için kullandıkları en etkili araç olduğunu gözler önüne serer. Korku, insanları pasifize eder, direniş ruhlarını öldürür ve onları itaatkar hale getirir. Bu nedenle, korkunun mahiyetini bilmek ve ona teslim olmamak, sadece kişisel bir erdem değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur.
Hâlık’ın Ayetleri: Her Şeyde Tek Biri Görmek
Tevhidin (Allah’ın birliğinin) kainattaki en belirgin işaretlerinden biride:
“Bir şeyi her şey ve her şeyi bir şey yapmak, her şeyin Hâlıkına has ve Kadîr-i Küllî Şeye mahsus bir nişandır, bir âyettir.”
Bu hikmetli ifade, Allah’ın kudretini ve sanatını, her bir varlıkta tüm kâinatın bir yansımasını yaratmasında gösterdiğini belirtir. Örneğin, bir damla suda tüm denizin özelliklerini görmek, veya bir hücrede tüm bedenin planını bulmak gibi. Bu, her bir zerrenin, Allah’ın “Kadîr-i Küllî Şey” olduğunu, yani her şeye gücü yeten olduğunu gösteren bir delilidir. Bu düşünce, mümini, kâinattaki her bir varlıkta Allah’ın mührünü görmeye davet eder.
Hafızanın Sınırları ve Aklın Sınırsızlığı
İnsan aklının ve hafızasının kudretini ve derinliğini harika bir benzetmeyle anlatır:
“İ’lem eyyühe’l-aziz! Hardale ile tabir edilen, bir darı habbesi hükmünde olan kuvve-i hafızanın ihata ettiği bir meydanda gezintiler yapılırken o kadar büyük bir sahraya inkılâp eder ki, gezmekle bitmez bir şekil alır. Acaba o hardalenin içindeki meydanı bitiremeyen, o hardalenin dairesini ne suretle bitirecektir? Aklın nazarında hardalenin vaziyeti böyleyse, aklın gezdiği daire nasıldır? Aklı da dünyayı yutar. Fesübhânallah! Cenâb-ı Hak hardaleyi akıl için dünya; ve dünyayı da, akıl için bir hardale gibi yapmıştır.”
Bu sözler, hafızanın küçük bir hardal tanesi gibi görünse de, içinde sayısız hatıra ve bilgiyi barındıran sonsuz bir çöl gibi olduğunu anlatır. Eğer bu küçük hafızanın sınırları bu kadar genişse, tüm dünyayı kuşatabilen insan aklının kapasitesi ne kadar geniştir? Bu benzetme, aklın, dünyayı bile kuşatabilecek kadar engin bir potansiyele sahip olduğunu gösterir ve Allah’ın bu gücü insana nasıl bir lütuf olarak verdiğine işaret eder.
Makale Özeti
Bu makale, dört farklı metni kullanarak, insanın deruni dünyasındaki mücadeleleri ve kainatın sunduğu dersleri ele almaktadır.
Vesvesenin, ehemmiyet verildiğinde büyüyen, yok sayıldığında sönen bir hastalık olduğu, korkunun ise zalimlerin en büyük silahı olduğu anlatılmıştır. Makalede ayrıca, kâinattaki her bir varlığın, Yaratıcının kudretini gösteren birer ayet olduğu ve insan hafızasının ve aklının, sonsuz bir potansiyele sahip olduğu belirtilmiştir.
Bu metinler, bize hem kendimizi tanımayı, hem de kâinatta yer alan ilahi hikmetleri anlamayı öğretir.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com