Eşkıya Dünyaya İndi: Gazze’nin Çığlığı ve İnsanlığın İmtihanı
Eşkıya Dünyaya İndi: Gazze’nin Çığlığı ve İnsanlığın İmtihanı
Rahmetli dedem anlatırdı:
“Eskiden eşkıya dağdaydı, şimdi şehre indi.”
Bugün görüyoruz ki eşkıya sadece şehre inmedi, devlet oldu, bayrak dikti, silahlandı ve dünyanın gözü önünde zulmünü sergiliyor. İsrail denilen terör devleti, artık sokak başında yol kesen bir çetenin ötesine geçti; uluslararası hukuku, insan haklarını, vicdanı gasp eden bir küresel eşkıya haline geldi.
Hastanelere Düşen Bombalar
Han Yunus’taki Nasır Hastanesi’nin üzerine yağan bombalar sadece duvarları yıkmadı; insanlığın üzerine gömüldü. Yaralıların, çocukların, doktorların sığındığı bir hastane, zalimce hedef alındı. İlk patlamada can havliyle yardıma koşanlar, ikinci bombayla paramparça edildi. Bu manzara, tarihin kara defterine “en aşağılık ihanet” olarak kaydedildi.
Netanyahu çıkıp pişkince “trajik kaza” dedi. Trump’ın cümleleri de aynı sahte üzüntünün bir tekrarı oldu. Oysa gözlerimizin önünde gerçekleşen bu katliam, hiçbir kaza ile, hiçbir mazeretle açıklanamaz. Bu düpedüz planlı bir vahşettir.
Uyuşmuş Ümmet, Donmuş Dünya
Gazze’nin çığlığı göklere yükselirken, İslam dünyası hâlâ sessiz. Uyuşmuş bedenler, donmuş kalpler, sanki kendi evladı ölmüyormuş gibi ilgisiz bakışlar… Bir yanda petrol zenginlikleriyle övünen ülkeler, diğer yanda açlıktan can veren 300 çocuk.
Hani kardeşlik?
Hani ümmet bilinci?
Ve dünya…
BM’si, Avrupa’sı, Amerika’sı, insan haklarını dilinden düşürmeyen örgütleri… Hepsi bir tiyatro oynuyor. Bir yanda kınama mesajları, diğer yanda silah anlaşmaları. Taş bağlanıyor, köpek salınıyor. Hukuk raflara kaldırılmış, adalet dosyaları tozlu arşivlere terk edilmiş.
Tarih Boyunca Aynı Manzara
Tarih bize hep aynı gerçeği gösterdi: Eşkıya güç bulduğunda şehri bastı, milleti ezdi, masumları kurban etti.
Haçlı Seferleri’nde Kudüs kan gölüne döndü.
Endülüs’te camiler kiliseye çevrildi, Müslümanlar sürüldü.
Bosna’da kadınların feryadı Avrupa’nın ortasında duyulmadı.
Şimdi aynı manzarayı Gazze’de seyrediyoruz. Bu döngü bize şunu gösteriyor: Zulmün kuralı değişmez, ama zalimin ömrü uzun sürmez.
Sosyal ve Ahlaki Dersler
Gazze sadece bir şehir değildir; Gazze, insanlığın aynasıdır. O aynaya bakanlar kendini görür:
Kimisi mazlumun yanında,
Kimisi zalimin safında,
Kimisi de seyirci, yani sessiz şeytan.
Bu imtihanda sessizlik de bir tercihtir; mazluma sırt çevirmek, zalime destek vermek kadar ağır bir suçtur.
Siyasi Gerçekler
Bugün İsrail’in bu cüreti, sadece kendi gücünden değil; arkasındaki küresel destekten geliyor. ABD’nin silahları, Avrupa’nın suskunluğu, BM’nin acziyeti… Hepsi zalime cesaret veriyor. İşte tam bu noktada İslam dünyasının birliği, adaletin sesi, gerçek bir direnişin önemi ortaya çıkıyor.
Sonuç: Zalim Değil, Mazlum Kazanacak
Gazze’de çocuklar açlıktan ölüyor, hastaneler yıkılıyor, gönüllüler toprağa düşüyor. Ama unutmayalım: mazlumun ahı yerde kalmaz. Kur’an, “Zulmedenler nasıl bir inkılapla devrileceklerini görecekler” (Şuarâ, 26/227) diye haber veriyor.
Bugün eşkıya dünyaya inmiş olabilir. Ama tarih şahittir ki hiçbir eşkıya sonsuza kadar hükmedemedi. Zulmün ömrü kısadır. Gazze’nin toprağına düşen her damla kan, bir gün zalimin sonunu getirecek.
Ve o gün geldiğinde tarihin dili şunu yazacak:
“Çocukları öldürenler kaybetti.
Açlıktan ölen bebekler kazandı.”
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com