Bu Gidiş Nereye? Ebedi Saadetin Anahtarı

Bu Gidiş Nereye? Ebedi Saadetin Anahtarı

İnsanlık tarihinin en kadim sorularından biri, varoluşun ve yolculuğun anlamıdır. Gözümüzü açtığımız andan itibaren bir koşuşturma içindeyiz. Dünyayı, etrafımızdaki her şeyi keşfetme merakıyla doluyuz. Ancak, bu yoğun koşuşturmanın ortasında durup kendimize sormamız gereken en önemli soru, Tekvir Suresi’nin 26. ayetinde karşımıza çıkar:
“FAEYNE TEZHEBÛN / BU GİDİŞ NEREYE?”
Bu soru, sadece bir yön sorgulaması değil, aynı zamanda hayatın anlamını ve amacını da sorgulayan bir uyarıdır.
İnsan fıtratında bulunan “şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inadlı taleb ve hâkeza şedid hissiyatlar umûr-u uhreviyeyi kazanmak için verilmiştir.”
Bu derin duygular, dünya malı veya makamı için değil, ahiret işlerini kazanmak için insana bahşedilmiştir. Oysa ki, birçok insan, bu hisleri yanlış yönlere kanalize eder. Her şeyi “maddiyatta arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise maneviyatta kördür.”
Bu, maddi olanın peşinden koşarken, asıl önemli olan manevi değerleri ve ahiret hayatını görmezden gelmenin bir sonucudur.
Bu körlük, insanın dünyayı olduğundan daha büyük ve kalıcı zannetmesine yol açar. Bediüzzaman Said Nursi, bu yanılgıyı şu sözlerle dile getirir: “Çok geniş tasavvur ettiğin senin dünyan, dar bir kabir hükmündedir.”
Dünya, ne kadar geniş ve ferah görünse de, aslında ahirete göre çok dar ve geçici bir konaktır. Bu dar konakta sonsuzluğa hazırlık yapmayan, hayatını sadece maddi zevklere adayan kimse, kabrin darlığında boğulmaya mahkûmdur.
Peki, bu aldatıcı ve dar dünyada ebedi saadeti nasıl elde edeceğiz? Cevap basittir ama uygulaması sabır ve gayret ister.
“Her kim olursan ol; bak, gör. Yalnız gözünü aç, hakikati müşahede et, saadet-i ebediyenin anahtarı olan imanını kurtar.”
Bu söz, bizlere, ne durumda olursak olalım, önce hakikati görmeyi ve imanı korumayı öğütler. Gerçek mutluluğun ve sonsuz saadetinin anahtarı, kaybolmaya yüz tutan imanımızdır.
Bu yolculuk, manevi bir uyanışı gerektirir. Sadece gözümüzle değil, kalbimizle de bakmalıyız. Maddi dünyanın fani ve geçici olduğunu idrak etmeli, duygularımızın ve hislerimizin asıl gayesinin ahireti kazanmak olduğunu unutmamalıyız. Bu bilinçle, “Bu gidiş nereye?” sorusunun cevabını buluruz:
Rabbimize ve sonsuz saadete doğru.

Özet
Bu makale, hayatın amacını sorgulayan “Bu Gidiş Nereye?” sorusu etrafında şekillenmiştir. Makalede, insan fıtratındaki derin duyguların aslında ahiret hayatını kazanmak için verildiği, ancak çoğu insanın bu duyguları maddi hedeflere yönelttiği anlatılır. Maddiyata aşırı odaklanmanın manevi körlüğe yol açtığı ve insanın dünyayı olduğundan daha büyük zannederek bir yanılgıya düştüğü anlatılır.
Son olarak, bu yanılgıdan kurtulmanın yolunun, gerçekleri görmek ve ebedi saadetin anahtarı olan imanı korumak olduğu belirtilir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 27th, 2025