Yaratılış Kitabından Dersler ve İnsanlığın Yükü

Yaratılış Kitabından Dersler ve İnsanlığın Yükü

İnsanoğlu, varoluşun sırlarını çözmeye çalışırken, etrafını saran büyük bir kitaptan habersiz gibidir. Bu kitap, kainatın kendisidir. Her bir sayfası, her bir kelimesi ve hatta her bir harfi, sonsuz hikmetleri barındıran muazzam bir eserin parçasıdır.
Bu makale, sunulan metinlerdeki hikmetli sözlerden yola çıkarak, kainatın bir kitap olduğu düşüncesini, günahın kalbe olan etkisini, ruhun ebediliğini ve şükrün önemini bir bütünlük içinde inceleyecektir. Her bir konu, insanı düşünmeye, ibret almaya ve hayatına farklı bir pencereden bakmaya teşvik edecektir.

  1. Kainat: Her Kelimesi Bir Kitap Olan Büyük Bir Eser

“Zira bu kâinat öyle bir kitaptır ki her sahifesi çok kitapları tazammun eder. Hatta her kelimesi içinde bir kitap vardır. Her bir harfi içinde bir kaside vardır.” sözü, kainatın derinliğini ve sırlarını edebi bir dille anlatır. Gök kubbesi, yeryüzü, ağaçlar, meyveler… her biri, kendi içinde birer kitaptır. Bir ağaç, sadece bir bitki değil, aynı zamanda tohumdan filizlenmesine, büyümesine ve meyve vermesine kadar olan süreci anlatan bir kitaptır. Bir meyve, sadece bir besin değil, aynı zamanda toprağın, suyun, güneşin ve ilahi kudretin birleşimiyle oluşan bir harf gibidir. Bu bakış açısı, insanın kainata basit bir nesne yığını olarak bakmaktan kurtulmasını ve her zerrede bir ilahi sanat ve hikmet görmesini sağlar. Bu, aynı zamanda bilimin ve sanatın da kaynağıdır; zira her bir keşif, bu büyük kitabın yeni bir sayfasını okumaktır.

  1. Günahın Kalbe Etkisi: Manevi Bir Yılan

“Evet, günah kalbe işleyip siyahlandıra siyahlandıra ta nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse kurt değil belki küçük bir manevî yılan olarak kalbi ısırıyor.” sözü, günahın tehlikesini ve manevi hayat üzerindeki yıkıcı etkisini metaforik bir dille anlatır. Her bir günah, kalpte bir karartı oluşturur ve bu karartılar biriktiğinde, kalbi katılaştırır ve imanın nurunu söndürür. Günah, görünüşte küçük ve masum gibi durabilir, ancak kalbi zehirleyen bir yılan gibi sinsice işler.
Bu söz, tövbenin (istiğfar) önemini anlatır. Günahın panzehiri, pişmanlık ve Allah’tan af dilemektir. Tövbe, kalpteki zehri temizler ve imanın nurunu yeniden parlatır. Bu, sadece bireysel bir kurtuluş değil, aynı zamanda toplumun manevi sağlığı için de hayati bir meseledir.

  1. Ruhun Ebediliği: Baki Olanın Emaneti

Ruhun ebediliği ve yaratılıştaki hikmeti anlatılır: “Madem Fâtır-ı Zülcelal, insanı câmi’ bir âyine ve küllî bir ubudiyetle ve ulvi bir mahiyetle yaratmıştır. Her fertteki hakikat-i ruhiye, yüz binler suret değiştirse izn-i Rabbanî ile ölmeyecek, yaşayarak geldiği gibi gidecek.” Bu söz, insanı sadece bir bedenden ibaret görmekten kurtarır ve asıl varlığımızın ruh olduğunu hatırlatır. Ruh, ilahi bir emanettir ve ölümsüzdür. İnsan, ruhuyla kainatın bir aynasıdır ve bu ayna, yaratıcının güzelliklerini yansıtır. Bedenimiz ölümlü olabilir, ancak ruhumuz ebedidir. Bu hakikat, ölüm korkusunu hafifletir ve hayatı anlamlı kılar. Zira her anımız, bu ebedi yolculuğun bir parçasıdır.

  1. Şükür: Şikayet Yerine İbret Alma Sanatı

“Ey şükrü bırakıp şekvaya giren hasta! Şekva, bir haktan gelir. Senin bir hakkın zayi’ olmamış ki şekva ediyorsun.” sözü, şikayet etmenin anlamsızlığını ve şükrün önemini anlatır. İnsan, sahip olduğu nimetlerin kıymetini bilmek yerine, sürekli olarak eksikliklerden şikayet etme eğilimindedir. Oysa, şikayet etmek, Allah’a karşı bir hak iddia etmek gibidir. Bu söz, insanı, kendisinden daha zor durumda olanlara bakmaya ve şükretmeye davet eder. Sağlıklı bir insan, hastalıktan şikayet edemez; zengin bir insan, yoksulluktan şikayet edemez. Şükür, sadece bir dil eylemi değil, aynı zamanda kalbin ve aklın bir eylemidir. Şükretmek, nimetleri fark etmek, onlara sahip olmanın kıymetini bilmek ve bu bilinci hayatın her anına yaymaktır.

Özet
Bu makale, sunulan metinlerdeki hikmetli sözleri ele alarak, kainatın bir kitap gibi okunması gerektiğini, günahın kalbi zehirleyen bir yılan gibi olduğunu ve tövbenin bu zehrin panzehiri olduğunu, ruhun ebediliğini ve hayatın anlamının bu ebedi yolculukta saklı olduğunu ve şikayet yerine şükrün insanı manevi olarak yücelteceğini anlatmıştır.
Tüm bu konular, insanın hayatına daha bilinçli ve anlamlı bir şekilde yaklaşmasını, sahip olduğu her şeyin birer emanet olduğunu bilmesini ve bu emanete layık bir şekilde yaşamasını sağlamayı amaçlamaktadır. Kainatın kitabını okumak, kalbi günahların zehrinden korumak, ruhun ebedi yolculuğuna odaklanmak ve her an şükürle yaşamak, bu hayatın en değerli dersleridir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 19th, 2025