Risale-i Nur Külliyatı’ndan Kadınlarla İlgili Konular: Hikmet, İbret ve Hakikat
Risale-i Nur Külliyatı’ndan Kadınlarla İlgili Konular: Hikmet, İbret ve Hakikat
Kadın, Risale-i Nur Külliyatı’nda yalnızca toplumsal bir figür olarak değil, aynı zamanda manevi bir varlık, ailenin direği ve neslin devamının en önemli unsuru olarak ele alınır. Bediüzzaman Said Nursi, eserlerinde kadını, yaratılış gayesi, fıtri özellikleri ve toplumdaki yeri açısından derin bir hikmet ve ibret nazarıyla inceler. O, kadının bu kainat içindeki ehemmiyetini; ruhunun inceliği, şefkatinin derinliği ve aklının hassasiyetiyle birlikte ele alır.
Kur’an-ı Kerim’de, “Onlar (kadınlar) sizin için bir elbisedir, siz de onlar için bir elbisesiniz” (Bakara, 187) buyrulur. Bu ayet, eşler arasındaki ilişkiyi sadece fiziksel bir birliktelikten öte, birbirini koruyan, tamamlayan ve güzelleştiren manevi bir bağ olarak tasvir eder. Risale-i Nur, bu ilahi hakikati işleyerek, kadının fıtrî yapısındaki zarafet ve merhamet ile nasıl bir manevi elbise olduğunu ortaya koyar.
Ayetlerle Desteklenmiş İktibaslar:
* Şefkat ve Rahmet Odaklı Yaratılış:
Risale-i Nur, kadının yaratılışında en öne çıkan özelliğin şefkat olduğunu belirtir. Bu şefkat, annelik vasfıyla zirveye ulaşır. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) “Cennet annelerin ayakları altındadır” (Nesâî) hadisi de bu hikmeti teyit eder. Nursi, bu şefkatin sadece biyolojik bir duygu olmadığını, aynı zamanda Allah’ın Rahman ve Rahim isimlerinin tecellisi olduğunu anlatır. Kadın, bu tecelli sayesinde, nesillerin yetişmesinde ve manevi terbiye kazanmasında en büyük rolü üstlenir.
* İlgili ayet: “Ey insanlar! Şüphesiz biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışasınız diye sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en şerefliniz, takvada en ileri olanınızdır…” (Hucurat, 13)
* İffet ve Manevi Zenginlik:
Külliyat, kadının manevi güzelliğinin ve gücünün en temel kaynağının iffet ve haya olduğunu ifade eder. Bu özellikler, kadını fıtri yapısı gereği dış etkilere karşı korur ve ona manevi bir zırh sağlar. Bu zırh, aynı zamanda ailenin ve toplumun manevi yapısını koruyan bir kaledir. Risale-i Nur’da, iffetin getirdiği ulviyet ve saygınlık, kadını sadece cinsel bir obje olmaktan çıkarıp, ona manevi ve kutsal bir kimlik kazandırır.
* İlgili ayet: “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar…” (Nur, 31) Bu ayet, iffetin hem erkek hem de kadın için geçerli olduğunu ve her iki tarafın da manevi korunması için temel bir ilke olduğunu anlatır.
* İslam’da Kadın ve Modernleşme:
Bediüzzaman, Risale-i Nur’da kadının toplumsal hayatta hürriyet kazanması ve ilerlemesi gerektiğine inanır. Ancak bu hürriyet, fıtrata ve İslam’ın temel ahlaki prensiplerine uygun olmalıdır. Ona göre, Batı’nın modernleşme adı altında kadını metalaştırması ve iffetini zedelemesi, onun manevi değerini ve sosyal konumunu düşürmektedir. Gerçek hürriyet, nefsin esaretinden kurtulmak ve manevi değerlerle yükselmektir. Bu açıdan, edep ve haya, kadını yücelten, ona saygınlık kazandıran ve onu kötü niyetli bakışlardan koruyan esaslardır.
Makalenin Özeti
Risale-i Nur Külliyatı, kadına dair meseleleri, Kur’an’ın hikmetli bakış açısıyla ele alır. Kadını, şefkat, iffet ve haya gibi fıtrî özelliklerle donatılmış, ailenin ve toplumun manevi direği olarak tanımlar. Bu eserlerde kadın, sadece toplumsal bir unsur değil, aynı zamanda Allah’ın Rahman ve Rahim isimlerinin tecelligahı olarak görülür.
Makale, Kur’an-ı Kerim’deki Bakara 187, Hucurat 13 ve Nur 31 gibi ayetlerle bu hakikatleri destekleyerek, kadının gerçek hürriyetinin maddi süslerden ve metalaşmadan uzak, manevi değerlerle olgunlaşmakta olduğunu ortaya koyar. Bediüzzaman’a göre, kadın, bu değerlerle hem kendisine hem de topluma büyük bir fayda sağlayabilir.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com