Zulmün Gölgesinde İnsanlık İmtihanı: Gazze’den Kudüs’e Vicdanın Sınavı

Zulmün Gölgesinde İnsanlık İmtihanı: Gazze’den Kudüs’e Vicdanın Sınavı

Tarih, mazlum ile zalimin, hakkı savunan ile zulmü meşrulaştıranın, adalet yolunda dimdik duranla menfaat uğruna eğilenin mücadelesine şahittir. Günümüzde bu sahne en acı şekilde Filistin topraklarında yaşanmakta. Gazze’nin enkazları arasında ağlayan çocukların feryadı, sadece bir milletin değil, insanlığın da vicdanına yönelmiş bir çağrıdır.

Zalimin Dili ve Ortakları

ABD’li Senatör Lindsey Graham’ın, “Amerika İsrail’in fişini çekerse Tanrı da bizim fişimizi çeker” sözü, yalnızca siyasî bir bağlılık ifadesi değil, aynı zamanda inanç kavramının ne kadar çarpıtıldığının göstergesidir. Bu yaklaşım, Allah’ın zalimin yanında olduğu inancını ima eder ki, bu hem teolojik hem ahlaki olarak büyük bir sapmadır. Kur’ân-ı Kerîm’de “Allah kullarına zulmetmez; fakat insanlar kendi kendilerine zulmederler” (Yûnus, 44) buyurularak, Rabb’in adaleti açıkça beyan edilmiştir.

Zalimlere yardım edenler, onların suçlarına ortak olur. Bu, sadece siyasi bir tercih değil, ahiret hesabında ağır bir sorumluluktur.

Toprak Gasbının Anatomisi

Channel4News’in belgeselinde görüldüğü üzere, Filistinli Said al-Amour’un 1953 tarihli tapusu bile, işgalcilerin hukuk tanımazlığını durdurmaya yetmemiştir. Yerleşimciler, hem silahla hem de propaganda ile gasp ettikleri toprakları meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu durum bize, tarihte Endülüs Müslümanlarının yurtlarından sürülüşünü, Amerika kıtasında yerlilerin topraklarının gasbını hatırlatır. Zaman değişse de yöntem değişmemiştir: Önce “tehlikeli” ilan et, sonra mülküne el koy.

Sessiz Dünyanın Yüksek Bedeli

Bugün Gazze’de hastaneler vuruluyor, çocuklar açlıkla terbiye edilmeye çalışılıyor, hatta cenazeler bile bombalanıyor. Buna rağmen uluslararası sistem, çıkar dengeleri uğruna kör ve sağır kesiliyor. Oysa tarih, sessiz kalanların da suçlu sayıldığını defalarca isbatlamıştır. Bosna’da Srebrenitsa’da yaşananlar hâlâ hafızamızdadır.

İlahi Adaletin Kaçınılmazlığı

Kur’ân’da “Zulmedenler nasıl bir inkılâpla devrileceklerini yakında bilecekler” (Şuarâ, 227) buyurulur. Bu ayet, zalimin iktidarının ebedi olmadığını, ilahi adaletin mutlaka tecelli edeceğini bildirir. İsrail’in bugün attığı her adım, hem siyasi yalnızlığını hem de vicdanî çöküşünü hızlandırmaktadır. İngiltere’deki gençlerin ve milletvekillerinin cesur çıkışları, bu vicdan kıvılcımının sönmediğini gösteriyor.

Vicdanın ve Direnişin Evrenselliği

Yeni Zelanda’dan İngiltere’ye, Türkiye’den Suudi Arabistan’a kadar farklı coğrafyalardan gelen tepkiler, zulme karşı insanlığın ortak paydasını ortaya koyuyor. Bu dayanışma, sadece Filistin için değil, insanlığın kendi onuru için verilen bir mücadeledir.

İbretlik Sonuç

Tarih, zalimin hikâyesini değil, zalime karşı duranların destanını yazar. Bugün Gazze’de atılan her bomba, yıkılan her ev, kaybolan her hayat, yarının tarih kitaplarında birer “ibret sayfası” olacaktır. O sayfalarda kimimiz direnen, kimimiz susan, kimimiz ise zulmün safında yer alan olarak anılacağız.

Özet:
Bu makale, Gazze ve Filistin’de yaşanan zulmün tarihî, ilmî, ahlaki ve dini boyutlarını ele alıyor. ABD’li senatörün sözlerinden İsrailli yerleşimcilerin gasp eylemlerine, uluslararası sessizlikten yer yer yükselen vicdan seslerine kadar geniş bir çerçeve çiziyor. Ana mesaj şudur: Zalim ile mazlum arasındaki tercihte sessizlik de bir tercihtir ve ilahi adalet karşısında herkes bu tercihinden sorumludur.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 15th, 2025