İnsan, Ebediyet ve Hikmet Yolu

İnsan, Ebediyet ve Hikmet Yolu

  1. İnsan, Ebediyet İçin Yaratılmıştır
    İnsanoğlu, bu dünyaya gelişiyle birlikte, sonu olmayan bir yolculuğa adım atmıştır.
    “İnsan, ebed için yaratılmıştır.”
    Bu hakikat, varlığımızın fânî dünyadaki kısa süreli varlığından çok daha derin ve anlamlı bir amaca hizmet ettiğini gösterir. Eğer insan sadece bu dünya hayatı için yaratılsaydı, içindeki sonsuzluk arzusu, bitmek bilmeyen merakı ve ebedî saadete olan iştiyakı anlamsız kalırdı. Oysa, her insanın kalbinde ebedî bir vatan özlemi yatar. İşte bu özlem, bizi asıl yurdumuza, sonsuzluk âlemine hazırlıklı gitmeye davet eder.
    Bu dünya, bir misafirhane, bir imtihan meydanıdır; asıl hayat ise ölümden sonra başlayacak olan ebedî hayattır. Bu bilinçle yaşamak, dünyalık işlere aşırı bağlanmaktan kurtulmamıza ve asıl gayemize odaklanmamıza yardımcı olur.
  2. Hayr-ı Mutlak’tan Hayır Gelir, Cemil-i Mutlak’tan Güzellik Gelir

Evrenin düzenine, tabiatın işleyişine dikkatle bakan her akıl sahibi, bu muhteşem eserin arkasında bir yaratıcı olduğunu anlar. Bu yaratıcı, sonsuz hayır ve güzellik sahibi olan Allah’tır.
“Hayr-ı Mutlak’tan hayır gelir, Cemil-i Mutlak’tan güzellik gelir” sözü, her şeyin yaratılışında bir hayır ve güzellik bulunduğunu, hatta bazen şer gibi görünen olayların bile ardında büyük hikmetler gizlendiğini ifade eder. Tıpkı Cemil-i Mutlak’ın (Sonsuz Güzellik Sahibi) yarattığı rengârenk kuşlar ve meyveler gibi, her şeyde O’nun esması tecelli eder. Bir musibet, bir dert dahi, eğer sabır ve tevekkülle karşılanırsa, büyük sevaplara ve manevî makamlara vesile olabilir. Bu bakış açısıyla, hayatın zorlukları birer imtihan ve manevî yükseliş fırsatı olarak görülür.

  1. Nefsini Islah Etmeyen, Başkasını Islah Edemez

Toplumsal değişim ve ahlaki gelişim, bireylerin kendi iç dünyalarını düzeltmesiyle başlar. “Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez” sözü, bu temel gerçeği anlatır. Bir başkasına yol göstermek, doğruyu anlatmak isteyen kişi, önce kendi nefsine hakim olmalı, kendi kusurlarını düzeltmelidir. Zira sözün tesiri, onu söyleyenin samimiyetine ve yaşam tarzına bağlıdır. Kalpten gelen sözler kalplere tesir eder. Kendisi doğru yolda olmayan, başkasını doğru yola çağıramaz. Bu yüzden, gerçek bir davetçi, gerçek bir rehber, önce kendi iç dünyasını temizler, sonra dış dünyaya yönelir. Bu, aynı zamanda kâmil bir mümin olmanın da şartıdır.

  1. Acz ve Fakrdaki Lezzet

İnsan, fıtratı gereği aciz ve fakirdir. Yaratılışımız itibarıyla sınırlı bir güce ve bilgiye sahibiz. İşte bu acziyet ve fakirlik, bizi Allah’a yaklaştıran en önemli özelliklerimizdendir.
“Acz ve fakrdaki lezzet,” aslında bu acziyetin ve fakirliğin bizi kibriyadan kurtarıp, sonsuz kudret ve zenginlik sahibi olan Allah’a yönelttiği zaman ortaya çıkan manevi huzuru ifade eder. Bir insan ne kadar aciz olduğunu anlarsa, o kadar Allah’ın kudretine sığınır. Ne kadar fakir olduğunu bilirse, o kadar O’nun sonsuz zenginliğinden isteme ihtiyacı duyar. Bu teslimiyet ve tevekkül hali, dünyaya ait korku ve endişelerden kurtulmanın, Allah’a tam bir güvenle bağlanmanın en lezzetli yoludur.

  1. Nimetten İn’ama Geçen, Mün’im’i Bulur

Hayatımız boyunca karşılaştığımız her nimet, aslında bize gönderilen birer mektup gibidir. Bir meyvenin tadı, bir çiçeğin kokusu, bir kuşun sesi…
Tüm bunlar, bize bu nimetleri lütfeden sonsuz rahmet ve cömertlik sahibi olan Allah’ın birer lütfu, birer in’amıdır.
“Nimetten in’ama geçen, Mün’im’i bulur.” Bu söz, nimetlere sadece maddî birer varlık olarak bakmak yerine, onların ardındaki ilahî cömertliği görmeyi öğütler. Nimete şükretmek, sadece “elhamdülillah” demekle kalmamalı, aynı zamanda o nimetin sahibini idrak etmek ve ona yönelmekle de olmalıdır. Böylece her nimet, bizi Allah’a giden yolda birer basamak haline getirir.

  1. Kim Olursa Olsun, Madem İmanı Var, O Noktada Kardeşimizdir

İslâm, tevhid (birleme) dini olduğu kadar, birlik ve kardeşlik dinidir. “Kim olursa olsun, madem imanı var, o noktada kardeşimizdir” sözü, Müslümanların farklı mezheplere, ırklara veya coğrafyalara mensup olsalar dahi, iman bağıyla birbirlerine bağlı olduklarını anlatır. Ortak iman bağı, tüm farklılıkların ötesinde, Müslümanları bir araya getiren en güçlü bağdır. Bu kardeşlik hukuku, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı gerektirir. Farklılıklar, zenginlik olarak görülmeli, temel inançta birleşen müminler arasındaki uhuvvetin zedelenmesine izin verilmemelidir.

  1. Çoğunu Aza, Azını Çoğa Vermek Suretiyle

Dünya hayatının kısa, ebedî hayatın ise sonsuz olduğu gerçeği, bize zamanımızı nasıl değerlendirmemiz gerektiği konusunda önemli bir ders verir. Şu hakikat bu gerçeği çarpıcı bir şekilde ifade ediyor:
“Yirmi üç saatı kısa ve fâni olan dünya hayatına, hiç olmazsa bir saatı da beş namaza ve baki ve sonsuz uhrevî hayata sarf etmek lâzımdır.”
Bu, dünya işlerini tamamen terk etmek anlamına gelmez; aksine, dünya ve ahiret dengesini kurmaya, kısa süren dünya hayatının sonsuz hayatın yanında bir hiç olduğunu idrak etmeye davettir. Vakit, en değerli sermayemizdir. Onu fâni olan dünya işleriyle tüketmek yerine, ebedî hayatımıza yatırım yaparak değerlendirmemiz gerekir.

Makalenin Özeti:
Bu makale, Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ndan alınan vecizeler doğrultusunda, insanlığın varoluş gayesi, Allah’ın isimlerinin kainattaki tecellileri, bireysel ve toplumsal değişim için nefis terbiyesinin önemi, acziyetin ve fakirliğin manevi lezzeti, nimetlere doğru bakış açısı, iman kardeşliği ve dünya-ahiret dengesi gibi temel konuları ele almaktadır. Her bir tema, insanın kendisini, Rabbini ve içinde yaşadığı dünyayı daha iyi anlaması için derinlikli birer düşünce kapısı açmaktadır. Makale, insanın ebediyet için yaratıldığını, bu nedenle fani dünya hayatını sonsuz ahiret hayatına yatırım yaparak değerlendirmesi gerektiğini ve bu yolda acizliğini idrak ederek Allah’a yönelmesi gerektiğini anlatmaktadır. Aynı zamanda, hayrın ve güzelliğin kaynağının Allah olduğunu, gerçek değişim için önce bireyin kendi nefsini ıslah etmesi gerektiğini ve tüm müminlerin iman bağıyla kardeş olduğunu hatırlatmaktadır.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 15th, 2025