Deprem: Afet mi, Rahmet mi?

Deprem: Afet mi, Rahmet mi?

Hata ve beceriksizliklerimizi depreme mal ettik, depremi hep tahribatı yönüyle olumsuz olarak değerlendirdik.
Oysa Japonya’da ve dünyanın farklı yerlerinde de oluyor, bizdeki gibi tahribat oluşmuyor.
İşte konu hakkında ehlinin bakış açısı;

“DEPREM AFET DEĞİL, NİMETTİR”

6 büyüklüğündeki bir depremde hiçbir yapının yıkılmaması gerektiğini söyleyen Dr. Bayraktutan, şöyle konuştu:

“Yıkılıyorsa, burada kesinlikle rapor hazırlayan ve yapıyı inşa eden mühendislerin sorumluluğu vardır. Kimse depremi suçlayamaz. Deprem bir afet değil, nimettir. Çünkü depremler sayesinde iklim değişimleri yumuşatılmakta, atmosfer temizlenmekte, yeryüzünde hidrolojik sistem dengelenmektir. Ne aşırı kuraklık ne de aşırı yağış ve sellerin tahribatı en aza indirilir. Deprem yeryüzündeki hayatın varlığını sağlayan ve devamına imkân veren bir rahmettir. Bu benim kişisel görüşüm. Depremi hiçbir zaman doğal afet olarak kabul etmiyorum. Deprem sel ve yangın gibi bir afet değildir. Evlerimiz sağlam olsa deprem olduğu için şükretmemiz gerekir. Depremde oluşan kırıklar, çökmeler yoluyla atmosfere birçok magmadan kaynaklanan gaz topluluğu atmosfere çıkmaktadır. Bu da hem yeryüzüne yakın meteorolojik değerleri terbiye eder hem de canlı hayatında süreklilik sağlar. Ayrıca jeotermal kaynaklar, tuz, jips ve traverten gibi endüstriyel ham maddelerin oluşumunda rol almaktadır.”[1]

 

***********

**Deprem: Afet mi, Rahmet mi?

İbretler, İlim ve Hikmetler Işığında Bir Değerlendirme**

İnsanlık tarihi boyunca deprem, kimi zaman yıkımın, acının ve felaketin sembolü olarak anılmış; kimi zaman da yeryüzünün dengesini koruyan bir düzenin parçası olarak görülmüştür. Ne var ki çoğu zaman, kendi ihmallerimizi, yanlış şehirleşmemizi, malzeme hırsımızı ve liyakatsizliğimizi göz ardı ederek tüm faturayı “deprem”e kesmişizdir. Oysa, hakikate adaletle bakıldığında, depremin tabiatı gereği kötü değil; bizim tedbirsizliğimizin neticesinde acı verici olduğu anlaşılır.

Depremin İlmi Gerçekliği

Yer kabuğu, devasa levhalardan oluşan ve sürekli hareket halinde olan bir yapıdır. Bu hareketlilik, fay hatlarında enerji birikmesine ve belirli aralıklarla bu enerjinin boşalmasına yol açar. Bu boşalma, yeryüzü hayatı için birçok fayda sağlar:

İklim dengelerinin korunması

Atmosferin temizlenmesi

Yer altı kaynaklarının yüzeye çıkması

Jeotermal enerji, mineraller ve endüstriyel ham maddelerin oluşumu

Dr. Mehmet Salih Bayraktutan’ın ifade ettiği gibi, deprem aslında “yeryüzü için bir denge unsuru”dur. Bir şehri yıkan deprem değil, hatalı mühendislik, denetimsizlik ve ahlaki çöküştür. 6 büyüklüğünde bir depremde bile binanın yıkılması, yapının yönetmeliklere uygun yapılmadığının isbatıdır.

Kur’ân ve Tarihi Perspektif

Kur’ân-ı Kerim, yeryüzündeki sarsıntılardan hem maddi hem manevi dersler çıkarmamızı ister. Depremler sadece fiziksel bir olay değil, aynı zamanda ibret vesilesidir.
Cenâb-ı Hak buyurur:

> “Yeryüzünde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce bir kitapta (levh-i mahfuzda) yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.”
(Hadîd, 22)

Bir başka ayette ise uyarır:

> “Size isabet eden herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu da affeder.”
(Şûrâ, 30)

Tarihte, Lût Kavmi, Semud ve Medyen halkı gibi birçok toplum, maddi-manevi zulümlerinin ardından helak edilmiştir. Şuayb Peygamber’in kavmi, ticarette ölçü ve tartıda hile yaptığı, adaleti çiğnediği için azapla karşılaşmıştır. Onları helak eden şey, “deprem”in kendisi değil, zulüm ve haksızlıklarının sonucunda gelen ilahî adalet tecellisidir.

Afet Anlayışında Yanılma

Modern toplum, çoğu zaman tabiat olaylarını sadece yıkım penceresinden değerlendirmektedir. Hâlbuki deprem, sel, rüzgâr gibi olaylar, yaratılış düzeninin bir parçasıdır. Bizi asıl felakete sürükleyen şey, bu gerçekleri görmezden gelerek binalarımızı, şehirlerimizi ve sistemlerimizi tedbirsizlik üzerine inşa etmemizdir.

Deprem, yeryüzünü diri tutan bir “rahmet hareketi” olabilir; ama tedbirsizlik ve ahlaksızlık, onu felakete çevirir. İnsanın görevi, “musibet”i suçlamak değil, onunla uyumlu yaşayacak tedbirleri almaktır.

İbret ve Sorumluluk

Bugün Erzurum’da ortaya çıkarılan 1700 yıllık aktif fay hatları, bize hem ilmin hem tarihin uyarısını veriyor:

İlim: Fay hattının varlığını bilmek, ona uygun mühendislik yapmak demektir.

Tarih: Geçmişte bu bölgelerde yaşamış toplumlar, depremleri atlatarak bugüne ulaşmıştır. Onların tecrübeleri, bizim için kılavuz olmalıdır.

Ahlak: Yolsuzluk, hile, liyakatsizlik ve denetimsizlik, depremden daha tehlikeli “görünmez depremler”dir.

Depremi “rahmet”e dönüştürmek elimizdedir. Yeter ki adaleti, dürüstlüğü ve ehliyeti merkeze alalım.

Özet

Deprem, yeryüzü hayatının dengesini koruyan ilahi ve mukadder bir olaydır.
Tesadüf değildir. Zira;
“Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıklarındaki tek bir taneyi bile bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.” En’am.59.
Onu felakete dönüştüren, insanın tedbirsizliği, liyakatsizliği ve ahlaki çöküşüdür. Kur’ân, musibetlerin çoğunun insanın kendi eliyle işlediği hatalardan kaynaklandığını bildirir. Depremi “afet” olarak görmek yerine, ondan ders çıkarıp sağlam yapılar kurmak, adaleti tesis etmek ve ahlaki yozlaşmayı engellemek gerekir. Depremi suçlamak yerine, kendimize bakmalı ve “rahmeti felakete dönüştüren” sebepleri ortadan kaldırmalıyız.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

[1] https://www.haber7.com/foto-galeri/93500-erzurumun1700-yillik-3-ayri-fay-hatti-gun-yuzune-cikti/p5

Bakınız:

https://tesbitler.com/2023/02/15/depremle-imtihanimiz-devam-ediyor/

https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/arama/Zelzele%20
https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/sozler/on-dorduncu-soz/157
https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/sozler/on-dorduncu-soz/158
https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/sozler/on-dorduncu-soz/159
https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/sozler/on-dorduncu-soz/160
https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/sozler/on-dorduncu-soz/161

 

Loading

No ResponsesAğustos 13th, 2025