İNSAN VE KÂİNATI ANLAMAYA YÖNELİK BİR YOLCULUK

İNSAN VE KÂİNATI ANLAMAYA YÖNELİK BİR YOLCULUK

Aşağıdaki metinler, bize farklı düşünce ve inanç dünyalarından sesleniyor. Bir kısmı Kur’an ayetleri, bir kısmı tefsirlerden alıntılar, bir kısmı ise özlü sözler… Her biri, kendi içinde derin bir manaya sahip olsa da, aslında hepsi, insanı, evreni ve varoluşu anlamaya yönelik kadim bir arayışın farklı durakları gibidir.

“Ahzâb Suresi 72. Ayet” ve Emanet Meselesi
Kur’an-ı Kerim’den alınan bu ayet, insanlık tarihi boyunca hikmet erbabını, teologları ve şairleri derinden etkilemiş bir konuyu, yani “emanet” meselesini ele alıyor. Ayet, “Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik, onlar onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi, o cidden çok zalim, çok câhil bulunuyor” diyor. Bu ayet, insanın varoluş yükünü ve bu yükün ne kadar ağır olduğunu edebi bir dille anlatıyor. Göklerin enginliği, dağların heybeti ve yeryüzünün azameti dahi bu emaneti kaldıramazken, “zalim” ve “câhil” olarak nitelenen insan, bu büyük sorumluluğu üstlenmiştir. Buradaki “zalim” ve “câhil” nitelemeleri, insanın kendi nefsine karşı işlediği zulmü ve hakikate karşı olan cehaletini ifade eder. Ancak bu, bir suçlama değil, bir uyarıdır. İnsanın bu emaneti hakkıyla taşıması için, cehaletinden arınması ve nefsine zulmetmekten kaçınması gerekir. Bu ayet, bize, insan olmanın sadece fiziksel bir varoluştan ibaret olmadığını, aynı zamanda büyük bir sorumluluk ve bilgelik arayışı gerektirdiğini hatırlatan derin bir ibrettir.

********

Bahar Mevsimindeki Diriliş

Said Nursi’nin “Mesnevi-i Nuriye” eserinden alıntılanan metinde, bahar mevsimindeki dirilişi, yani “nebatî haşirleri” tasvir ederek, ahiretteki dirilişin akla ve mantığa ne kadar yakın olduğunu anlatır. Metin, “altı gün zarfında” eski, çürümüş tohumlardan binlerce yeni bitkinin yaratılışına dikkat çekerek, tüm bu “karışık nebatatın tohumlarından ölmüş, çürümüş, kaybolmuş olan cesedleri” yeniden inşa etme kudretine sahip olan Allah’ın, gökleri ve yeri altı günde yaratmaktan aciz olmadığını anlatır. Bu metnin edebi değeri, tabiattaki her bir detayın, ilahi kudretin bir delili olarak sunulmasında yatar. Bahar, sadece bir mevsim değişikliği değil, aynı zamanda bir “haşir meydanı”dır. Her bir çiçek, her bir yaprak, her bir filiz, yeniden dirilişin, yeniden yaratılışın bir isbatıdır. Bu metin, bize, etrafımızdaki tabiatı sadece biyolojik bir süreç olarak değil, aynı zamanda ilahi bir sanat eseri ve derin bir tefekkür vesilesi olarak görmemiz gerektiğini öğretir.

********

“Zelzele” ve İman Ehlinin Uyarılması
Risale-i Nur Külliyatı’nda deprem (zelzele) hadisesini, “gafilleri uyandırmak için” bir uyarı ve “ehl-i imanı” namaza ve niyaza yönlendirmek için bir sarsıntı olarak yorumlar. Bu yorum, bir afetin sadece fiziksel bir doğa olayı olmadığı, aynı zamanda manevi bir boyutunun da olduğu düşüncesine dayanır. Bu metnin ibretlik yanı, felaketlerin sadece bir yıkım getirmekle kalmayıp, aynı zamanda insanları gaflet uykusundan uyandıran, onları kendi varoluşlarını, inançlarını ve Yaratan’la olan ilişkilerini sorgulamaya iten birer vesile olarak görülmesidir. Depremin sarsıntısı, sadece yeryüzünü değil, aynı zamanda kalpleri ve vicdanları da sarsar. Bu sarsıntı, insanı, dünya hayatının geçiciliğini ve asıl varlık amacını düşünmeye sevk eder. Bu metin, bize, hayatın zorlu anlarında bile bir hikmet aramanın ve felaketleri bir tefekkür vesilesine dönüştürmenin edebi ve manevi yolunu gösterir.

***********

“Münafıklar Cehennemin En Alt Katındadırlar” Ayeti
Nisâ Suresi’nden alınan bu ayet, münafıkların, yani iki yüzlü insanların, ahiretteki konumunu belirtir. “Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar; artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.” Bu ayet, sadece bir uyarı değil, aynı zamanda ahlaki bir duruşun da ifadesidir. İki yüzlülük, samimiyetsizlik ve ikiyüzlü davranış, sadece bir ahlaki kusur değil, aynı zamanda imanın temelini sarsan bir hastalıktır. Bu ayet, bize, dürüstlüğün, sadakatin ve samimiyetin ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. İnsan, kendi içinde birbiriyle çelişen iki ayrı kimliği barındırdığında, hem kendine hem de başkalarına karşı adaletsizlik etmiş olur. Bu metin, bize, doğru yolda kalmak için kalbinin sesini dinlemesi, dürüstlükten şaşmaması ve inancını bir maske olarak kullanmaması gerektiğini öğütleyen derin bir hikmet barındırır.

********

“Ben İmanın Cereyanındayım” Sözü
Bediüzzaman Said Nursi’ye ait bu söz, “Ben imanın cereyanındayım. Karşımda imansızlık cereyanı var. Başka cereyanlarla alakam yok” ifadesiyle, inanç ve inançsızlık arasındaki temel ayrımı net bir şekilde ortaya koyar. Bu söz, bir yandan kişisel bir duruşun ifadesi iken, diğer yandan da tüm toplumsal ve siyasi tartışmaların temelinde yatan inana ait ayrışmaya işaret eder. Bu sözün edebi gücü, “cereyan” kelimesinin hem bir akım, hem de bir fikir hareketini ifade etmesinden gelir. Hayatın karmaşık akışında, insanın bir “cereyana” dahil olması, bir duruş sergilemesi kaçınılmazdır. Bu söz, bu duruşun, inanç temelinde olması gerektiğini anlatır. Diğer “cereyanlarla” yani siyasi, ideolojik veya dünyevi akımlarla alakası olmadığını ifade etmesi ise, inancın, tüm bu geçici ve dünyevi akımların ötesinde, daha yüce ve kalıcı bir değer olduğunu gösterir. Bu söz, bize, kimliğimizi ve duruşumuzu belirlerken, geçici ve aldatıcı cereyanlardan uzak durarak, temel inançlarımıza sıkı sıkıya sarılmamız gerektiğini hatırlatır.

Özet: Bu metinler, insanlık durumunun farklı yönlerini ele alan derin ve düşündürücü dersler sunmaktadır. Ahzâb Suresi’ndeki emanet ayeti, insanın varoluş sorumluluğunu ve cehaletini; “Mesnevi-i Nuriye”den alıntı, tabiattaki dirilişin ilahi kudrete işaretini; “Zelzele” yorumu, felaketlerin manevi bir uyarı ve tefekkür vesilesi olabileceğini anlatır. Nisâ Suresi’ndeki ayet, samimiyetin ve dürüstlüğün önemini; Said Nursi’nin sözü ise, inancın tüm dünyevi akımların ötesinde bir duruş gerektirdiğini anlatır. Her biri, insanın kendi iç dünyasını, evreni ve Yaratan’la olan ilişkisini sorgulamasına, böylece daha hikmetli ve ibret dolu bir hayat sürmesine yönelik edebi ve manevi bir çağrı niteliğindedir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 12th, 2025