KUR’ÂN: HER ASRIN VE ZAMANIN MESELELERİNE CEVAP
KUR’ÂN: HER ASRIN VE ZAMANIN MESELELERİNE CEVAP
- Kur’ân’ın Zaman-Üstü Perspektifi
Kur’ân-ı Kerim, yalnızca 7. yüzyıl Arap toplumuna hitap eden bir kitap değildir. O, kıyamete kadar gelecek bütün nesillerin aklını, kalbini ve vicdanını aydınlatacak ilahi bir rehberdir. Kur’ân’ın ele aldığı meseleler; insanın yaratılışından itibaren var olan, bugün hâlâ gündemde olan ve kıyamete kadar da tartışılacak olan meselelerdir.
Bu nedenle Kur’ân’daki her konu, belli bir coğrafyaya veya döneme hapsedilemez.
“Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” (En‘âm, 38) ayeti, Kur’ân’ın hayatın bütün alanlarını kapsayan bir rehber olduğunu açıkça ortaya koyar.
- İnsanlığın Ortak Problemleri: Kur’ân’dan Örnekler
- a) Tevhid ve Şirk Meselesi
İnsanlık tarihi boyunca en temel tartışma, tek yaratıcıya iman ile çok tanrılı inançlar arasında olmuştur. Hz. Nuh’tan, Hz. İbrahim’e, Hz. Musa’dan Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberler aynı daveti yapmıştır:
“Allah’a kulluk edin, O’ndan başka ilahınız yoktur.” (A‘râf, 59)
Bu mesele, günümüzde de farklı formlarda sürmektedir; putların yerini ideolojiler, paralar, güç merkezleri almıştır.
- b) Adalet ve Zulüm
Adalet, sadece mahkemelerde değil, toplumun bütün düzeninde olması gereken bir ilkedir. Tarihte Firavunlar, Nemrutlar, Karunlar; güçlerini zulüm için kullanmışlardır. Kur’ân, bu zulümleri örnek verirken, aynı zamanda her dönemde tekrar eden güç yozlaşmasına işaret eder.
“Zulmedenler kurtuluşa eremezler.” (En‘âm, 135)
- c) Servet, Fakirlik ve Paylaşım
Karun kıssası (Kasas, 76-82), zenginliğin bir imtihan olduğunu gösterir. İnsanlık tarihindeki ekonomik adaletsizlikler, bugünkü gelir uçurumu, kapitalist düzenin sömürü mekanizmaları — hepsi bu konunun hâlâ gündemde olduğunu ispatlar.
- d) Savaş, Barış ve İnsan Onuru
Bedir, Uhud, Hendek gibi savaş örnekleri; adalet, savunma hakkı ve saldırmazlık prensipleri çerçevesinde Kur’ân’da yer alır. Ancak savaşın amacı yok etmek değil, zulmü durdurmaktır.
“Size savaş açanlarla, Allah yolunda savaşın; haddi aşmayın.” (Bakara, 190)
- e) Ahlak ve Fesat
Lût Kavmi’nin helakı (A‘râf, 80-84) sadece cinsel sapkınlık meselesi değil; ahlaki çöküşün toplumsal yıkıma yol açacağı gerçeğidir. Bugün de ahlaki yozlaşma, aile kurumunun çöküşü ve sosyal bağların zayıflamasıyla kendini gösteriyor.
- İlmî, Aklî ve Mantıkî Değerlendirme
Kur’ân’ın konuları, salt dini nasihat değil; insan fıtratına, toplumsal düzenin doğasına, hatta biyolojik ve psikolojik gerçeklere uygundur. Örneğin:
İçki yasağı (Maide, 90) modern tıp tarafından da doğrulanan zararlara dayanır.
Faiz yasağı (Bakara, 275) ekonominin krizlere sürüklenmesini önler.
Adalet emri (Nisâ, 135) evrensel hukuk normlarıyla birebir uyumludur.
Mantıkî açıdan Kur’ân’ın mesajı şudur: İnsanın problemleri değişmez; sadece isim ve şekil değiştirir. Bu yüzden çözüm reçetesi de zamanlar üstü olmalıdır.
- Tarihten İbret ve Ders
Firavun’un zulmü, Karun’un hırsı, Lût Kavmi’nin ahlaksızlığı; hepsi tarihte yaşandı. Ama aynı hatalar bugün başka isimler ve sistemler altında tekrar ediyor. Kur’ân, tarihten ders almayanların aynı akıbete uğrayacağını bildirir:
“Onlardan öncekilerin başına gelenler, bunların da başına gelmedi mi?” (Tevbe, 70)
- Ayetlerle Destek
Tevhid: “Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona, ‘Benden başka ilah yoktur, bana kulluk edin’ diye vahyetmiş olmayalım.” (Enbiyâ, 25)
Adalet: “Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisâ, 58)
Zulüm: “Zulmedenlere meyletmeyin, sonra size ateş dokunur.” (Hud, 113)
Paylaşım: “Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır.” (Zâriyât, 19)
Özet
Kur’ân’ın ele aldığı meseleler, belirli bir dönemin değil, insanlık tarihinin değişmeyen problemleridir. Tevhid, adalet, paylaşım, ahlak, zulümle mücadele gibi konular; hem ilk insandan beri vardır hem de kıyamete kadar sürecektir. Bu konular tartışıldıkça insanlık var olacak; tamamen çözüldüğünde ise dünya imtihanı sona erecektir. Kur’ân, bu meseleleri hem ilahî hikmet hem bilimsel gerçek hem de aklî delillerle ele alır.
Sonuç olarak, insanlık Kur’ân’a kulak verdiği ölçüde huzur bulacak, kulak tıkadığında ise tarihin tekerrür eden felaketlerini yaşayacaktır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com