MAKALELER – 8 –
MAKALELER – 8 –
Dünya Hayatının Gerçek Anlamı ve İmtihanın Sırları
İnsan, bu dünyaya sadece eğlenmek, keyif sürmek ve rahat bir ömür geçirmek için gelmemiştir. Bu fani hayat, bir imtihan sahnesi, ebedi bir yolculuğun başlangıç noktasıdır.
Dünya Hayatının Gerçek Mahiyeti
Bediüzzaman Said Nursi’nin de belirttiği gibi, “İnsan bu dünyaya yalnız güzel yaşamak için ve rahatla ve safa ile ömür geçirmek için gelmemiştir.”
Bu söz, dünya hayatının temel amacının nefsi arzuları tatmin etmek olmadığını, aksine daha yüce bir gayenin peşinde koşmak olduğunu hatırlatır. Bu gaye, Yaratıcı’yı tanımak, O’na kulluk etmek ve O’nun rızasını kazanmaktır.
Bu yolda en büyük engellerden biri, nefsin, heveslerin ve bedenin geçici lezzetlerinin esiri olmaktır. “Ya Rabbi! Aklımızı midemize, ruhumuzu cesedimize, kalbimizi nefsimize hakim eyle” duası, bu mücadelenin anahtarını sunar. Akıl, beden ve kalp arasında bir denge kurmak, dünya hayatının imtihanlarından başarıyla çıkmanın yegâne yoludur. Bu dengeyi kuran kişi, fani lezzetlere takılıp kalmaz, ebedi mutluluğun peşine düşer.
İnsan İlişkileri ve Sabır İmtihanı
Kur’an-ı Kerim’de (Furkân, 20) buyurulduğu gibi: “(EY İNSANLAR!) Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. (Bakalım) sabredecek misiniz?” Bu ayet, insan ilişkilerinin basit bir sosyalleşme aracı olmadığını, aksine bir sabır ve tahammül imtihanı olduğunu tebarüz ettirir.. İnsanlar arası ilişkilerde karşılaşılan zorluklar, yanlış anlamalar ve anlaşmazlıklar, sabır ve hoşgörü faziletlerini geliştirmek için birer fırsattır. Bu imtihanı başarıyla geçenler, hem dünyada huzura kavuşur hem de ahirette yüksek derecelere ulaşır.
Kelamın ve Gıybetin Önemi
Şems-i Tebrizi’nin “Sözü süz de söyle, gönlü bulandırmasın. Sözü diz de söyle, kulağa inci diye takılsın. Sözü yüze söyle, gıybet olup utandırmasın” sözü, dilin ve kelamın ne kadar önemli bir emanet olduğunu gösterir. Sözler, insanları birbirine yaklaştırabileceği gibi, kin ve nefrete de sebep olabilir. Gıybet, yani bir kimsenin arkasından konuşmak, bu emanete ihanetin en büyük göstergesidir. Kelamımızı süzmek, güzel ve faydalı sözler söylemek ve gıybetten kaçınmak, insan olmanın ahlaki ve edebi bir gereğidir.
Ebedi Yolculuk ve Fani Nimetler
“Bu elbise hiç giyilmeyecek gibi davranıyoruz. Ama herkes mutlaka giyecek! Modası geçmeyen tek şey kefendir. Hâlâ cebi yok, hâlâ beyaz.”
Bu sözler, dünya hayatının fani ve geçici olduğunu, ölümün ise kaçınılmaz bir son olduğunu çarpıcı bir şekilde hatırlatır. İnsan, ne kadar zengin olursa olsun, ne kadar makam sahibi olursa olsun, en sonunda kefene sarılıp toprağa verilecektir. Bu gerçek, dünyaya aşırı bağlanmaktan, gurur ve kibirden uzak durmamız gerektiğine dair önemli bir uyarıdır.
Bediüzzaman Said Nursi’nin “Nimetin zevalinden elem çekme. Çünkü rahmet hazinesi tükenmez… Ağacı baki ise, meyve gitse de yerine gelen var” sözü ise, fani olan her şeyin yerine ebedi ve daimi olanın geleceğini müjdeler. Geçici nimetlerin elden çıkmasından dolayı üzülmek yerine, asıl olan rahmet hazinesine yönelmek, müminin en büyük tesellisidir.
Zamanın Kıymeti ve Ebedi Olanı Seçmek
“Bâkî-i Hakikî’nin muhabbet, marifet, rızası yolunda bir saniye, bir senedir. Eğer onun yolunda olmazsa, bir sene bir saniyedir.” (Lemalar – 16)
Bu hikmetli söz, zamanın göreceliğini ve gerçek kıymetinin ne olduğunu gösterir. Allah’a olan sevgi, marifet ve rıza yolunda geçen her an, ebedi bir kazanç kapısıdır. Bu yolda geçirilen bir an bile, fani dünya hayatının bir senesinden daha değerlidir. O’nun yolundan sapıldığında ise, uzun bir ömür bile boşa harcanmış bir andan ibaret kalır.
Özet
Makale, hikmetli sözler ışığında, dünya hayatının gerçek anlamını ve insan olmanın manevi sorumluluklarını ele almaktadır. İnsanların bu dünyaya sadece eğlenmek için değil, imtihan olmak için geldiği anlatılır. Akıl, ruh ve kalp arasındaki dengeyi kurmanın önemi üzerinde durulur. İnsanlar arasındaki ilişkilerin bir sabır imtihanı olduğu, kelamın dikkatli kullanılması ve gıybetten kaçınılması gerektiği belirtilir. Ölümün kaçınılmaz bir gerçek olduğu, kefenin modasının geçmediği ve dünyanın fani nimetlerine aşırı bağlanmaktan kaçınılması gerektiği hatırlatılır. Son olarak, zamanın değerinin, Allah’ın sevgisi, marifeti ve rızası yolunda harcanan her an ile ölçüldüğü anlatılarak, ebedi olanı seçmenin önemi anlatılır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com