MAKALELER – 6 –
MAKALELER – 6 –
Maneviyatın Yüceliği ve İnsan Olmanın Sırları
İnsanoğlunun hayat yolculuğu, sadece maddi kazanımlardan ibaret değildir. Bu yolculuk, aynı zamanda manevi bir arayış, edep, ihlas, hak ve adalet mücadelesiyle şekillenir. Görsellerde yer alan hikmetli sözler, bu derin manevi yolculuğa ışık tutarak, fani dünyanın aldatmacalarına karşı bizi uyarır ve ebedi kurtuluşun anahtarlarını sunar.
Maddi Kazanımların Aldatmacası ve Gerçek Kazanç
İmam Gazali’nin “Her gün ömürleri azalmasına rağmen, malları arttığından dolayı sevinen ahmaklar gibi olma! Mal artıyor ama ömür azalıyor. Bunun neresinde hayır var. İlmin ve amelin dışında hiçbir şeye sevinme..!” sözü, insanın en büyük yanılgısını gözler önüne serer. Dünya malı ve serveti, ömür azaldıkça bir anlam ifade etmez. Asıl değerli olan, ömür sermayesinin ilim ve salih amellerle değerlendirilmesidir. Gerçek kazanç, fani olanı biriktirmek değil, baki olan için çaba sarf etmektir. İlmin ve amelin getirdiği manevi tatmin, geçici dünya lezzetlerinden çok daha üstündür.
İhlas ve Neticesiz Kalmayan Dua
Bediüzzaman Said Nursi’nin belirttiği gibi, “Samimî bir ihlas, şerde dahi olsa neticesiz kalmaz. Evet ihlas ile kim ne isterse Allah verir.” İhlas, bir işi sadece Allah rızası için yapmaktır. Bu samimiyet, duaların kabul olmasının, niyetlerin gerçekleşmesinin ve en zor durumlarda bile bir çıkış yolunun bulunmasının anahtarıdır. Hatta şer gibi görünen bir durumda bile, ihlaslı bir kalple yapılan dua, mutlaka bir hayra vesile olur. Bu, Allah’ın vaadidir ve O’nun kereminin bir tecellisidir.
Edep ve Kâmil İnsan Olmak
İmam Şa’rânî’nin “Edebi olanlar, kendilerini noksan başkalarını kâmil görürler. Edebi az olanlar ise kendilerini kâmil başkalarını noksan görürler” sözü, tevazu ve edep ahlakının temelini oluşturur. Gerçek edep sahibi kişi, kendini daima eksik ve kusurlu görürken, başkalarının fazilet ve iyiliklerini takdir eder. Bu, kişiyi gurur ve kibirden uzak tutar, sürekli olarak kendini geliştirmeye sevk eder. Edepsizliğin en büyük göstergesi ise, kendini kusursuz görmek ve başkalarını hor görmektir. Bu tutum, insanı hem dünyada hem de ahirette alçaltır.
Hak ve Haksızlık Karşısında Duruş
“Haksızlığı hak iddia edenlere karşı hak dava etmek ve onlara müracaat etmek; bir haksızlıktır, hakka karşı bir hürmetsizliktir.”
Bu söz, hak ve adalet mücadelesinde takınılması gereken hassas duruşu ifade eder. Haksızlık yapan birine, hakkın isbatı için tekrar haksızlık yoluyla başvurmak, hakkın kendisine karşı bir saygısızlıktır. Hak, her zaman doğru ve meşru yollarla aranmalıdır. Haksızlık, başka bir haksızlıkla düzeltilemez. Bu, ahlaki ve manevi bir prensip olarak, hak mücadelesinin sınırlarını belirler.
Kur’an ve Kerem Sahibi Allah
“Kur’an âyetleri İslâmiyetin muhteşem bünyesinde altun bir kordon gibi işlenmiştir.”
Bu benzetme, Kur’an-ı Kerim’in İslam dinindeki merkezi ve birleştirici rolünü vurgular. Kur’an ayetleri, İslam’ın temel direklerini oluşturan bir bütünlük içindedir ve bu bütünlük, tüm müminleri bir araya getiren manevi bir bağdır. Her ayet, İslam binasının bir parçasıdır ve bu parçalar, altın bir kordon gibi birbirine bağlıdır.
Hazreti Mevlânâ’nın “Sükût bürünmüşse dillere, Yara derindir! Yara derinse Allah kerimdir!” sözü ise, çaresizlik anlarında dahi Allah’a olan tevekkülün ve O’nun keremine sığınmanın önemini anlatır. En derin yaralar karşısında dahi, konuşmaktan aciz kalınsa bile, Allah’ın sonsuz keremi ve lütfu vardır. O, tüm dertlere çare, tüm yaralara merhemdir. Bu söz, müminlere umut ve teselli aşılar.
Özet
Makale, manevi değerlerin maddi kazanımlardan üstün olduğunu, ömür sermayesinin ilim ve salih amellerle değerlendirilmesi gerektiğini İmam Gazali’nin sözleriyle ele alıyor.
İhlasın, duaların kabul olmasının ve her durumda hayra vesile olmasının anahtarı olduğunu Bediüzzaman Said Nursi’den alıntılarla açıklıyor. Edep sahibi olmanın, kendini noksan, başkasını kâmil görmekle mümkün olduğunu İmam Şa’rânî’nin sözüyle vurguluyor.
Hak ve adalet mücadelesinde bile haksızlığa başvurmanın, hakka karşı bir hürmetsizlik olduğunu belirtiyor.
Kur’an-ı Kerim’in İslamiyet bünyesindeki birleştirici ve merkezi rolünü altın kordon benzetmesiyle açıklıyor.
Son olarak, Hazreti Mevlânâ’nın sözleriyle en derin yaralar karşısında dahi Allah’ın sonsuz keremine sığınmanın önemine değiniyor ve makaleyi bu manevi derinlikle tamamlıyor.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com