Fırat Altınları: Kıyametin Sessiz İşaretlerinden Biri
Fırat Altınları: Kıyametin Sessiz İşaretlerinden Biri
Tarih boyunca nehirler, yalnızca su kaynakları değil; medeniyetlerin beşiği, ticaret yollarının kalbi ve insanlığın kaderini belirleyen unsurlar olmuştur. Fırat Nehri ise bu nehirler içinde ayrı bir yere sahiptir. Mezopotamya’nın ana damarı olan Fırat, hem kadim medeniyetlere hayat vermiş hem de nice sırları bağrında saklamıştır. Ne var ki, Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in haber verdiği üzere bu nehir, kıyamete yakın zamanlarda büyük bir sırrını açığa çıkaracaktır: Altın hazinesi…
Hadislerin Işığında Fırat’ın Sırrı
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
> “Pek yakında Fırat nehrinin suyu çekilerek aktığı yatakta bir altın hazinesi meydana çıkacaktır. O günü gören kimse, o hazineden kesinlikle bir şey almasın.” (Buhârî, Fiten 24; Müslim, Fiten 29-32. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Melâhim 13; Tirmizî, Sıfatü’l-cenne 26).
“Fırat nehrinin suyu çekilip, aktığı yatakta bulunan bir altın dağı meydana çıkmadıkça ve kurtulup kazanan ben olayım diye birbiriyle çarpışan her yüz kişiden doksan dokuzu ölmedikçe kıyamet kopmaz.” (Buhârî, Fiten 24; Müslim, Fiten 29).
Bu iki rivayet, bize hem maddî bir hakikati hem de derin manevi uyarılar sunmaktadır. Maddî hakikat şudur: Bir gün gerçekten Fırat’ın yatağında değerli bir maden açığa çıkacaktır. Manevi uyarı ise, insanların bu servet uğruna birbirlerini boğazlayacak noktaya geleceğidir.
Tarihî ve Jeopolitik Yön
Fırat, Mezopotamya uygarlıklarının doğum yeri olmuştur: Sümerler, Akadlar, Babiller, Asurlar, Urartular, Hititler… Bu uygarlıklar, nehrin sağladığı bereketle altın, gümüş, bakır gibi madenleri işleyip ihtişamlı yapılar inşa etmişlerdir. Günümüzde bu medeniyetlerin kalıntıları hâlâ Fırat’ın kıyılarında ve suları altında yatmaktadır.
2002 yılında basına yansıyan uydu görüntüleri, Fırat’ın derinliklerinde altın rezervleri olabileceğini ortaya koydu. Bu keşif hadislerle çarpıcı bir paralellik arz etmektedir. Ancak nehrin altındaki bu servetin ortaya çıkması, yalnızca ekonomik bir hadise olmayıp siyasi ve askerî güç mücadelelerini de tetikleyebilecektir.
İlmi ve Bilimsel Perspektif
Jeoloji açısından bakıldığında, nehir yatakları zaman içinde değerli madenlerin biriktiği alanlar olabilir. Özellikle altın, nehirlerin taşıma gücüyle alüvyonlarda ve yataklarında toplanabilir. Fırat’ın geçtiği bölgeler, tarih boyunca hem volkanik hem de mineral açısından zengin topraklardan beslenmiştir. Bu nedenle nehrin altında altın bulunması, bilimsel olarak imkânsız değildir.
Ayrıca iklim değişikliği, kuraklık ve baraj projeleri Fırat’ın su seviyesini ciddi biçimde düşürmektedir. Bu durum, hadiste işaret edilen “suyun çekilmesi” olayının maddi sebeplerini oluşturabilir.
Hikmet ve İbret Boyutu
Burada asıl mesele, altının kendisi değil; insanların ona vereceği tepkidir. Kur’ân-ı Kerîm, mal ve servetin insanı nasıl imtihan ettiğini defalarca anlatır:
> “Bilin ki, mallarınız ve evlatlarınız bir imtihandır. Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.”
(Enfâl, 28)
> “Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara acı bir azabı müjdele.”
(Tevbe, 34)
Resûlullah (s.a.v.), Fırat altınlarının ortaya çıkacağı gün, insanların gözü dönmüş şekilde birbirlerini öldüreceklerini haber vererek bize büyük bir fitneyi işaret etmiştir. Bu, insanlığın açgözlülük ve dünyevî ihtiras uğruna kendi kendini yok etmesinin sembolüdür.
Mantıkî ve Aklî Değerlendirme
Hadisteki ifadeler, yalnızca bir maden keşfi değil, insan tabiatının zaaflarının açık bir göstergesidir. Servet, kontrolsüz güç demektir; kontrolsüz güç ise çatışma getirir. Tarih boyunca madenlerin bulunduğu yerler hep savaş, işgal ve siyasi çekişmelere sahne olmuştur. Bugün petrol için verilen mücadeleler, yarın altın veya başka kaynaklar için verilebilir.
Düşündürücü Sonuç
Eğer bu altınlar gerçekten ortaya çıkarsa, bu olay hem ekonomik hem de ahlaki anlamda insanlık için büyük bir sınav olacaktır. Bu, aynı zamanda kıyamet alametlerinden biri olarak, bizlere dünyanın faniliğini ve malın geçici cazibesini hatırlatmalıdır.
> “Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Ahiret yurdu ise Allah’tan korkanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?”
(En‘âm, 32)
Özet
Hadislerde Fırat Nehri’nin çekilerek altın hazinesinin ortaya çıkacağı ve bu nedenle büyük savaşların yaşanacağı haber verilmiştir.
Tarihî açıdan, Fırat havzası kadim medeniyetlerin hazinelerini bağrında saklamaktadır.
Bilimsel olarak, nehir yataklarının altın biriktirebileceği bilinmektedir; Fırat’ın altın rezervlerine dair modern gözlemler bu rivayetleri destekler niteliktedir.
Hikmet açısından, mesele altın değil; insanın servet karşısındaki imtihanıdır.
Kur’ânî uyarılar, mal sevgisinin insanı felakete götürebileceğini anlatır.
Sonuç olarak, bu olay hem kıyamet alameti hem de insanlığın ahlakî zaaflarının bir göstergesidir.
**********
28.9.2002 tarihli Yeni Şafak gazetesinin birinci sayfasında Fırat nehrinin derinliklerinde bol altın rezervlerinin bulunduğuna dair şu haber yayımlandı.
“İngiliz ve Amerikan uydularının uzaydan çektikleri fotoğraflarda Fırat nehrinin (Euphrates River) derinliklerinde bol altın rezervlerinin bulunduğu belirtildi. ABD’nin Irak’a olası saldırısının amacının da, Ortadoğu petrolünü kontrol altına almakla birlikte Fırat nehrinde gizli olan bu altın rezervlerine ulaşmak olduğu kaydedildi.
“Arap Forum adlı internet sitesinin, ismini gizli tuttuğu bir Arap maliye bakanına dayandırarak verdiği haberde, uzaydan çekilen görüntülerde Fırat nehrinde görünen altın rezervlerinin çok net olduğu ifade ediliyor.
“Fırat nehrinin suyunu yakın zamanda belirli ölçüde çekmesi, kuruması veya önüne kurulacak barajlar sonucu su seviyesinin düşmesi durumunda altın rezervlerinin küçük tepecikler halinde herkesin görebileceği şekilde ortaya çıkacağı belirtiliyor.”
“Fırat nehri uygarlıkları
“Haberde Amerika, İngiliz ve İsrail devletlerinin asıl hedefinin Ortadoğu petrolüyle birlikte Fırat nehrinde bulunan altın rezervlerini ele geçirmek olduğu belirtildi.
“Fırat nehri, haberde bahsedilen altın rezervlerinin yanı sıra, tarih sayfalarında yer almış birçok eski medeniyetlerin hazinelerini de derinliklerinde bulunduruyor. Mezopotamya’da ortaya çıkan medeniyetlerin tümünün nehir eksenli uygarlıklar olması dikkat çekiyor. Sümerler, Akadlar, Babiller, Asurlar, Medler, Urartular, Hititler, İbraniler, Helenler, Roma ve Bizans gibi kadim uygarlıklar geçmişte Fırat nehri havzasında uygarlıklarını inşa etmişlerdi. Miladdan sonra Fırat nehri kıyılarına yerleşen Araplar da buralarda Ad, Semud, Cedis ve İmlak gibi, kutsal kitaplara konu olmuş şehirler inşa etmişlerdi. Kimi rivayetlere göre Yemen Kraliçesi Belkıs’ın tahtı da Fırat sularının altında gömülü.”
“Uygarlıkları bağrında barındıran nehir
“Fırat nehrinin kenarlarına konuşlanan kadim medeniyetler, Fırat nehrinin kıyı şeridine, tarihe adını yazdırmış bir çok efsanevi şehirler inşa etmişlerdi. Altından tapınaklar, altın mozaiklerden surlar ve altından nice hazinelerin bugün Fırat nehrinin suları altında gömülü bulunan uygarlıkların bağrında saklı olduğu vurgulanıyor. Fırat nehrinde yapılan araştırmalarda, nehrin altın rezervlerini içinde barındırdığına dair bir çok kalıntıya rastlandığı belirtiliyor. Arkeologlar tarafından Türkiye, Suriye ve Irak’ta Fırat nehri çevresinde kadim medeniyetlerin bulundukları yerlerde yapılan kazılarda da altından aslan ve insan figürleri bulunmuştu. En son geçtiğimiz yıl eski Roma sınır kenti olan Zeugma şehri kalıntıları Fırat nehrinin kara sularına gömülmüştü.”
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com