Modern Deformasyon

Modern Deformasyon

Sekülerizm → Tevhid kodunun çözülmesi

Kapitalizm → İnfak ve kanaat duygusunun yok olması

Bireycilik → Cemaat ve ümmet şuurunun çözülmesi

Mekanik eğitim → Hikmetsiz bilgi üretimi

Medya kültürü → Derinliksizliğin kalıcılaşması

MODERN DEFORMASYON: HAKİKATTEN KOPUŞUN YÜZLERİ
Tevhidin çözülmesi, insanın çözülmesidir…

İnsanlık tarihi boyunca her medeniyet, ya hakikatin izini sürmüş ya da ondan kaçmıştır. Çağımız, belki de bu kaçışın en sarsıcı biçimlerini yaşatan bir döneme sahne olmaktadır. Adına “modernite” denen bu süreç, şeklen ilerleme ve özgürlük vaat etse de, manen yıkım ve kopuşlar üretmiştir. Çünkü bu çağda insan, fıtrat kodlarından koparılmış, kökünden sökülerek yapay sistemlerin nesnesi hâline getirilmiştir. Bu çözülme; tevhidden, kanaatten, cemaatten, hikmetten ve derinlikten uzaklaşarak gerçekleşmiştir. Bu yazıda modern deformasyonun bazı boyutlarına hikmet penceresinden bakacağız.

Sekülerizm: Tevhid Kodunun Çözülmesi

Seküler anlayış, hayatı din-dışı bir alana indirir. Böylece insanın Allah ile olan bağını koparır. Oysa İslam’ın kalbi olan tevhid, hayatın her anında Allah’ı bilmek, O’nu merkeze almaktır. Sekülerizm, tevhidin bu bütüncül yapısını parçalayarak insanı ruhsuz bir makineye çevirir. Vahiy yerine ideolojiyi, ibadet yerine tüketimi, dua yerine haz arayışını ikame eder. Netice: Hakikat kaybı, amaçsızlık ve varoluşsal boşluk…

Kapitalizm: İnfak ve Kanaatin Yok Oluşu

Kapitalist sistem, insanı “sahip olmak” üzerinden tanımlar. Tüketim kutsanır, ihtiyaçlar sınırsızlaştırılır. Böylece “infak” gibi bir paylaşım ahlâkı, “kanaat” gibi bir zenginlik kaynağı anlamsız hâle gelir. Oysa Kur’ân, malın değil infakın insanı değerli kıldığını öğretir. Modern insan, sahip oldukça tükenir, biriktirdikçe kaybeder. Çünkü doymaz, doyamaz. Zira “kalpler ancak Allah’ı anmakla tatmin olur.”

Bireycilik: Cemaat ve Ümmet Şuurunun Çözülmesi

Modern ideolojiler bireyi kutsar; toplumu ise tehdit görür. Bu da insanı yalnızlaştırır, köksüzleştirir. Oysa İslam, bireyin şahsiyetini cemaatle inşa eder. Namaz cemaatle, zekât toplumla, hac ümmetle anlam bulur. Bireycilik bu bağları keser; aidiyetsiz, sorumsuz, tekil varlıklar üretir. Böylece kardeşlik yerine rekabet, ümmet yerine çıkar grupları egemen olur.

Mekanik Eğitim: Hikmetsiz Bilgi Üretimi

Modern eğitim sistemleri, bilgiyi bir üretim nesnesi olarak görür. Bilginin ruhu, hikmeti ve değeri değil; faaliyetliği önemsenir. Halbuki Kur’ân’da “ilim”, sadece bilmek değil, “hikmetiyle anlamak” demektir. Hikmetsiz bilgi ise karanlık bir güç hâline gelir. Atom parçalanır, ama insan da parçalanır. Eğitim, insanı inşa etmezse, yalnızca ezber üretir, ruhsuz nesiller yetiştirir.

Medya Kültürü: Derinliksizliğin Kalıcılaşması

Görüntü kültürü, düşünceyi yüzeyselleştirir. Sosyal medya çağında derinlik, sabır ve tahammül değil; hız, haz ve dikkat dağınıklığı ön plandadır. İslam, “tefekkür” ile derinleşmeyi öğütlerken; modern medya kültürü ise anlık uyarıcılara bağımlı bireyler üretir. Düşünce klipleşir, hakikat özünü kaybeder. Böylece insan kendi iç sesini duyamaz hâle gelir.

Sonuç: Hakikate Dönüş Mecburiyeti

Modern deformasyon, yalnızca sistematik bir bozulma değil; insanın fıtratından uzaklaşmasıdır. Tevhid yerine sekülerlik, infak yerine bencillik, cemaat yerine yalnızlık, hikmet yerine yüzeysellik, derinlik yerine görüntü geçtiğinde; insan, insanlığını kaybeder. Bu nedenle bugünün en büyük ihtiyacı; modernliğe değil, hikmete yönelmiş bir medeniyet inşasıdır. Vahyin rehberliğinde yeniden tevhid merkezli bir hayat kurmak, yalnız bireyi değil, toplumu ve insanlığı da ihya edecektir.

Özet:

Bu makale, modern çağda yaşanan beş temel deformasyonu ele alır:

Sekülerizm ile tevhid anlayışı çözülür.

Kapitalizm, infak ve kanaat duygusunu yok eder.

Bireycilik, ümmet şuurunu parçalar.

Mekanik eğitim, hikmetsiz bilgi üretir.

Medya kültürü, derinliksizliği normalleştirir.
Tüm bu başlıklar, insanı özünden ve fıtratından uzaklaştırır. Çözüm ise yeniden tevhid, hikmet, cemaat ve infak merkezli bir hayat tasavvuruna dönmektir.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 20th, 2025