İSLAM’DA TARTIŞILAN İMANÎ KONULAR VE EHL-İ SÜNNETİN CEVAPLARI
İSLAM’DA TARTIŞILAN İMANÎ KONULAR VE EHL-İ SÜNNETİN CEVAPLARI[1]
İslam tarihi boyunca, bazı imanî meseleler Müslümanlar arasında farklı yorumlara yol açmış ve çeşitli mezheplerin oluşmasına sebep olmuştur. Ancak Ehl-i Sünnet anlayışı, bu tartışmalı konulara Kur’an ve Sünnet ekseninde sağlam ve dengeli bir cevap vermiştir. Bu makalede, İslam’da tartışılan başlıca imanî konular ele alınacak ve Ehl-i Sünnet’in bunlara verdiği cevaplar özetlenecektir.
1. İMAN-AMEL İLİŞKİSİ
Tartışma:
İman ve amel arasındaki ilişki, tarih boyunca tartışılan konulardan biri olmuştur. Bazı mezhepler, ameli imanın bir parçası olarak kabul etmiş ve büyük günah işleyenleri iman dairesinden çıkmış saymıştır (Haricîler). Diğer bazı gruplar ise, amelin imandan tamamen bağımsız olduğunu savunmuştur (Mürcie).
Ehl-i Sünnet’in Cevabı:
Ehl-i Sünnet’e göre, iman kalpte tasdik, dilde ikrar ve amelle bütünleşen bir bütündür. Ancak amel imanın bir parçası değildir. Büyük günah işleyen kişi fasık olur ama dinden çıkmaz. Eğer günahını helal sayarsa, o zaman imanını kaybeder. Bu denge, Kur’an ve Sünnet’e en uygun görüştür.
Delil:
“Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz; bundan başka günahları dilediğine bağışlar.” (Nisâ, 4/48)
Bu ayet, büyük günah işleyen kişinin kâfir değil, günahkâr olduğunu gösterir.
2. KADER VE İNSANIN HÜRRİYETİ
Tartışma:
Kader konusunda Müslümanlar arasında iki aşırı görüş ortaya çıkmıştır:
Cebriyye: İnsan tamamen kaderin mahkûmudur, özgür iradesi yoktur.
Mutezile (Kaderiyye): İnsan tamamen özgürdür, kader diye bir şey yoktur.
Ehl-i Sünnet’in Cevabı:
Ehl-i Sünnet, insanın iradesi ile kaderin varlığını dengeleyen bir görüş benimsemiştir. İnsan irade sahibidir ve yaptığı fiillerden sorumludur, ancak her şey Allah’ın bilgisi ve yaratmasıyla olur.
Delil:
“Gerçek şu ki biz insana doğru yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör.” (İnsan, 76/3)
Bu ayet, insanın iradesi olduğunu ancak Allah’ın kaderinin de geçerli olduğunu gösterir.
3. ALLAH’IN SIFATLARI
Tartışma:
Allah’ın sıfatları konusunda Mutezile ve Ehl-i Sünnet arasında görüş ayrılıkları olmuştur.
Mutezile: Allah’ın zatıyla sıfatları aynıdır; yani Allah’ın ilmi, kudreti, kelâmı gibi sıfatlar ayrı varlıklar değildir.
Ehl-i Sünnet: Allah’ın sıfatları zatından ayrı şeyler değildir ama mevcuttur ve ezelîdir.
Ehl-i Sünnet’in Cevabı:
Ehl-i Sünnet’e göre, Allah’ın sıfatları vardır ve zatına uygun şekilde bulunur. Allah bilir, görür, işitir, diler, konuşur ve her şeye gücü yeter.
Delil:
“O, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Bakara, 2/282)
Bu ve benzeri ayetler, Allah’ın sıfatlarının varlığını ispat eder.
4. RU’YETULLAH (ALLAH’IN GÖRÜLMESİ)
Tartışma:
Allah’ın ahirette müminler tarafından görülüp görülemeyeceği tartışmalı bir konudur.
Mutezile: Allah’ın görülmesi mümkün değildir.
Ehl-i Sünnet: Cennet’te müminler Allah’ı görecektir.
Ehl-i Sünnet’in Cevabı:
Ehl-i Sünnet, müminlerin ahirette Allah’ı göreceğini kabul eder. Ancak bu görme, dünya şartlarında anlaşılan bir görme değil, ahirete uygun bir görme olacaktır.
Delil:
“O gün birtakım yüzler parlaktır. Rablerine bakacaklardır.” (Kıyamet, 75/22-23)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir hadisinde “Siz ayı açıkça gördüğünüz gibi Rabbinizi göreceksiniz” (Buhârî, Tevhîd, 24) buyurmuştur.
5. ŞEFAAT MESELESİ
Tartışma:
Mutezile, şefaatin mümkün olmadığını savunurken, Ehl-i Sünnet şefaati kabul eder.
Ehl-i Sünnet’in Cevabı:
Ehl-i Sünnet’e göre, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve Allah’ın izin verdiği kimseler ahirette şefaat edecektir. Ancak bu şefaat, sadece Allah’ın razı olduğu kişiler içindir.
Delil:
“Onlar O’nun izni olmadan şefaat edemezler.” (Enbiyâ, 21/28)
Hadislerde de, Peygamber Efendimiz’in büyük günah sahiplerine şefaat edeceği bildirilmiştir.
6. BÜYÜK GÜNAH İŞLEYENİN DURUMU
Tartışma:
Haricîler: Büyük günah işleyen kâfirdir.
Mutezile: Büyük günah işleyen ne mümindir ne de kâfir; “fâsık” isimli üçüncü bir kategoriye girer.
Ehl-i Sünnet’in Cevabı:
Büyük günah işleyen kişi müminlikten çıkmaz ama günahkâr olur. Eğer tövbe ederse affedilir. Eğer affedilmeden ölürse, Allah’ın takdirine bağlıdır.
Delil:
“Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz; ondan başka (günahları) dilediğine bağışlar.” (Nisâ, 4/48)
SONUÇ: EHL-İ SÜNNET İTİKADININ DENGESİ
Ehl-i Sünnet, imanî meselelerde aşırı uçlardan kaçınarak, dengeyi esas almıştır. Ne kaderi reddetmiş ne de insanı bir kukla gibi görmüştür. Ne ameli tamamen imanın bir parçası saymış ne de önemsiz görmüştür. Ne Allah’ın sıfatlarını inkâr etmiş ne de beşerî sıfatlarla tanımlamıştır.
Bu sebeple, Kur’an ve Sünnet çizgisinde, en sahih ve dengeli itikad Ehl-i Sünnet inancıdır.
Allah bizleri, doğru inanç üzere yaşayan, itikadı sağlam, şüphelerden uzak kullarından eylesin. Amin!
[1] https://www.youtube.com/watch?v=ZYHPII-7_WU