HERŞEY ALLAH’I TESBİH EDER

HERŞEY ALLAH’I TESBİH EDER[1]

“O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur;fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız.” İsra. 44. Herşey nasıl Allah der.


Her Şey Allah’ı Tesbih Eder: Sessizlerin Dilinden Bir Şahitlik

İnsan, kainata bakıp da onu sessiz, cansız ve ruhsuz sanabilir. Taşları, ağaçları, yıldızları, denizleri ve rüzgarları sadece maddi bir varlık olarak görebilir. Oysa Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de bizlere çok büyük bir hakikati bildirir:

“O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur; fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız.” (İsra, 44)

Bu ayet, varlıkların görünmeyen ama gerçek olan bir yönünü açıklıyor. Her şey Allah’ı tesbih eder, fakat biz onların dilini bilemeyiz. Peki, cansız gibi gördüğümüz varlıklar nasıl tesbih eder? Gelin, bu büyük hakikatin sırlarına birlikte bakalım.

Sessizliğin İçindeki Ses

Bir gün bir adam, çölde yolculuk yaparken bir ağacın altına oturdu. Yorulmuş, düşüncelere dalmıştı. Gözleri etraftaki kumlara, taşlara, kurumuş dallara takıldı. İçinden şöyle geçirdi:

“Bu taşlar, kumlar ve kurumuş dallar sessiz ve ruhsuzdur. Belli ki hiçbir şeye şahit değiller, hiçbir şey hissetmiyorlar.”

Tam o anda, bir ses duydu kalbinin derinliklerinden:

“Biz sessiz değiliz. Biz şahitlik ediyoruz. Biz de Allah’ı anıyoruz. Ama sen bizim dilimizi bilmiyorsun.”

Adam hayretle irkildi. Kendi iç dünyasında yankılanan bu sözleri düşündü. Kur’an’daki ayeti hatırladı:

“Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korktular. Onu insan yüklendi…” (Ahzab, 72)

Demek ki dağlar bile bir bilinç sahibiydi. Gökler ve yer bile bir emanet karşısında ürpermişti. Öyleyse nasıl sessiz olabilirlerdi?

Bir Taşın Dilinden

Bir taş, yeryüzünün en sessiz varlıklarından biridir. Ama düşünelim: Hacerü’l-Esved taşı neden bu kadar kutsaldır? Peygamber Efendimiz (s.a.v.), o taş hakkında şöyle buyurmuştur:

“Hacerü’l-Esved, kıyamet günü kendisini selamlayanlara şahitlik edecektir.”

Demek ki taşlar bile şahitlik eder. Hz. Davud’un elinde taşlar Allah’ı zikretmiştir. Uhud Dağı, Efendimiz (s.a.v.)’i saklamış ve onun sevgisine mazhar olmuştur.

Bir Ağacın Fısıltısı

Bir adam, bir gün bahçesindeki kuru ağacın kesilmesini emretti. Ağaç kesildiğinde, içinin tamamen çürüdüğünü gördü. Meğer ağaç, kökleriyle toprağı tutuyor, oradaki hayatı besliyor, birçok canlının yuvası oluyormuş. Ağaç, Allah’ın verdiği görevi sessizce yerine getiriyordu.

Kur’an bize anlatıyor ki, ağaçlar ve bitkiler bile Allah’a secde eder:

“Yıldızlar ve ağaçlar secde ederler.” (Rahman, 6)

İbn Abbas (r.a.) bu ayeti şöyle açıklıyor: “Ağaçların secdesi, dallarını yere eğmeleridir.”

O halde bir ağacın rüzgarda eğilişi, aslında Allah’a bir teslimiyet nişanesi değil midir?

Denizler, Rüzgarlar ve Yıldızların Tesbihi

Denizler Allah’ı dalgalarıyla, rüzgarlar esintisiyle, yıldızlar ışıklarıyla tesbih ederler.

Bazen bir fırtına kopar, denizler dalgalanır. Bazen bir yıldız kayar, bazen bir rüzgar uğuldar. Bunlar rastgele hareketler mi, yoksa bir zikrin yeryüzüne yansıyan yansımaları mı?

Kur’an diyor ki:

“Göklerde ve yerde kim varsa O’na boyun eğer.” (Rum, 26)

Demek ki, denizlerin dalgaları, gökyüzünün sonsuz düzeni, rüzgarların eserken oluşturduğu ahenk; hepsi bir tesbih, bir secde halidir.

İnsanın Görevi: Anlamak ve Şahit Olmak

Peki biz insanlar, bu büyük zikre nasıl katılabiliriz?

1. Şükür ile Tesbih Etmek: Her nefesin, her nimetin Allah’ın bir ikramı olduğunu bilerek şükretmek.

2. Tabiata Duyarlı Olmak: Çevremizdeki her varlığın Allah’ın bir ayeti olduğunu unutmamak.

3. Zikir ile Ruhumuzu Canlandırmak: Tıpkı taşların, ağaçların ve yıldızların yaptığı gibi Allah’ı zikretmek.

Sonuç: Sessizlerin Dilini Anlamak

Her şey Allah’ı tesbih ediyor. Ama biz duyamıyoruz, çünkü içimizdeki derinliği kaybettik. Eğer gözlerimizi ve gönlümüzü açarsak, her şeyin Allah dediğini işitebiliriz.

Belki bir rüzgarın uğultusunda, belki bir dalın eğilişinde, belki bir taşın sessizliğinde…

Eğer gerçekten dinlersek, kainatın büyük bir zikir halkası olduğunu fark edebiliriz. Ve biz de bu zikre katılabiliriz.

“O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur; fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız.” (İsra, 44)

Öyleyse, anlamaya çalışalım. Çünkü anlamak, insanın en büyük sorumluluğudur.

@@@@@@

İsra Suresi 44. ayet-i kerimeye dayanarak, her şeyin Allah’ı tesbih ettiğini, fakat insanların bu tesbihi anlamaktan aciz olduğunu ifade eden bu derin manayı hikmetli, ibretli ve düşündürücü bir şekilde ele alan bir makale yazabilirim. Aşağıda, bu konuyu hem Kur’an-ı Kerim’in hem de akıl ve tefekkürün ışığında ele alan bir makale sunuyorum:

### “Her Şey Allah’ı Tesbih Eder, Lakin Siz Anlamazsınız”
#### (İsra Suresi, 44. Ayet Üzerine Bir Tefekkür)

“Göklerde ve yerde ne varsa, O’nu hamd ile tesbih eder; fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız.” (İsra, 44)

Bu ayet-i kerime, kainatın her zerresinde saklı olan bir hakikati gözler önüne serer: Yaratılan her şey, Allah’ı tesbih etmektedir. Ancak insan, bu büyük koroyu duymaktan, anlamaktan ve hissetmekten çoğu zaman acizdir. Peki, bu tesbih nedir? Her şey nasıl Allah’ı zikreder? Ve biz, bu ilahi senfoniyi neden işitemeyiz? Bu sorular, hem hikmet hem ibret hem de tefekkürle dolu bir yolculuğa davet eder bizi.

### 1. Tesbih Nedir? Kainatın Dili
Tesbih, Allah’ı her türlü noksan sıfatlardan tenzih etmek, O’nu yüceltmek ve O’na hamd etmektir. İnsan, tesbihi kelimelerle, dua ile ve ibadetle yapar. Ancak ayet bize gösteriyor ki, tesbih yalnızca insanlara mahsus bir eylem değildir. Kainatta var olan her şey -gökler, yer, dağlar, taşlar, ağaçlar, hayvanlar, hatta bir yaprağın rüzgarda hışırtısı- kendi diliyle Allah’ı tesbih eder. Bu, onların yaratılış gayesidir; çünkü her varlık, Allah’ın kudretini, ilmini ve hikmetini yansıtan bir aynadır.

Mesela, bir ağacın dalında açan çiçek, renkleriyle, kokusuyla ve ahengiyle Allah’ın cemalini tesbih eder. Bir kuşun kanat çırpması, gökyüzünde süzülmesi, Allah’ın rahmetini ve kudretini zikreder. Bir dağın heybetli duruşu, Allah’ın azametini haykırır. Ancak insan, çoğu zaman bu tesbihi duymaz, çünkü onun kulağı, bu ilahi dili anlamak için yeterince hassas değildir. Bu, insanın gaflet perdesiyle örtülü oluşundandır.

### 2. Her Şeyin Tesbihi: Hikmet ve İbret
Peki, cansız varlıklar nasıl tesbih eder? Bu sorunun cevabı, yaratılışın derin hikmetinde saklıdır. Kur’an-ı Kerim, bize birçok ayetle bu hakikati hatırlatır. Mesela, Rad Suresi 13. ayetinde gök gürültüsünün Allah’ı hamd ile tesbih ettiği belirtilir. Hac Suresi 18. ayetinde ise dağların, kuşların ve gölgelerin bile Allah’ı tesbih ettiği ifade edilir. Bu ayetler, kainatın bir tesbih korosu olduğunu ve her varlığın bu koroda bir nağme olduğunu gösterir.

Bir yağmur damlasını düşünelim. Gökyüzünden yeryüzüne inen bu damla, Allah’ın rahmetini, nizamını ve hikmetini anlatır. Onun düşüşü, toprağı canlandırması, bitkileri yeşertmesi, bir tesbih değil midir? Ya da bir arının bal yapmasındaki mucizevi düzen, Allah’ın ilmini ve kudretini zikretmez mi? İşte bu, kainatın tesbihidir: Her varlık, yaratılış gayesine uygun bir şekilde hareket ederek, Allah’ın isimlerini ve sıfatlarını yansıtır.

İbret şudur ki, insan bu tesbih korosuna çoğu zaman sağır kalır. Modern hayatın gürültüsü, teknolojinin cazibesi ve nefsin arzuları, insanın bu ilahi dili anlamasını zorlaştırır. Oysa kainat, her an bize Allah’ı hatırlatmak için bir ayna gibi karşımızdadır. Bir ağacın gölgesinde otururken, bir kuşun ötüşünü dinlerken ya da bir yıldızın gökyüzündeki parıltısına bakarken, eğer tefekkür edersek, bu tesbihi duymak mümkün olabilir.

### 3. Neden Anlamıyoruz? Tefekkürün Önemi
Ayetin sonunda, “Fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız” ifadesi, insanın acziyetine ve aynı zamanda sorumluluğuna işaret eder. İnsan, kainattaki bu tesbihi anlamak için çaba göstermelidir. Bu çaba, tefekkürdür. Tefekkür, kainat kitabını okumak, Allah’ın isimlerini ve sıfatlarını varlıkların aynasında görmektir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Bir saat tefekkür, bir yıl nafile ibadetten hayırlıdır” buyurmuştur. Tefekkür, insanın kalp gözünü açar ve kainatın tesbihini duymasını sağlar. Mesela, bir kar tanesinin eşsiz geometrik yapısını gören bir insan, Allah’ın sanatını ve hikmetini tefekkür eder. Bir çiçeğin açılışındaki mucizevi düzeni fark eden bir kalp, Allah’ın rahmetini ve kudretini zikreder.

Ancak tefekkür, sadece görmekle değil, görmekten öteye geçmekle mümkündür. İnsan, kainattaki her varlığın bir “ayet” olduğunu anlamalıdır. Kur’an, kainatı bir kitap olarak tanımlar ve her varlık, bu kitabın bir harfidir. İnsan, bu harfleri okuyarak, Allah’ın birliğini, kudretini ve rahmetini idrak edebilir.

### 4. İnsan ve Tesbih: Sorumluluğumuz
İsra Suresi 44. ayet, bize aynı zamanda bir sorumluluk yükler. Eğer kainattaki her şey Allah’ı tesbih ediyorsa, insanın bu tesbih korosuna katılması gerekmez mi? İnsan, akıl ve irade sahibi bir varlık olarak, bu tesbihi bilinçli bir şekilde yapmalıdır. Namaz, dua, zikir ve ibadet, insanın tesbihidir. Ancak tesbih, sadece dilde değil, kalpte ve amelde de olmalıdır. İnsan, hayatını Allah’ın rızasına uygun bir şekilde yaşayarak, kainatın tesbihine katılabilir.

Unutmayalım ki, insan kainatın bir özetidir. Bediüzzaman Said Nursi, “İnsan, kainatın bir misal-i musağğarıdır” der. Yani, kainatta bulunan her şey, insanın içinde de bir yansıma bulur. Kainat Allah’ı tesbih ederken, insanın kalbi, aklı ve ruhu da bu tesbihe katılmalıdır. Eğer insan gaflete düşer ve bu tesbihi unutursa, kainatın ahengine aykırı bir ses çıkarır.

### 5. Son Söz: Kainatın Tesbihine Kulak Verelim
İsra Suresi 44. ayet, bize kainatın bir tesbih korosu olduğunu ve her varlığın bu koroda bir nağme olduğunu öğretir. Ancak insan, bu koroyu duymak için tefekkür etmeli, gafletten uyanmalı ve kainat kitabını okumalıdır. Bir çiçeğin açılışında, bir kuşun ötüşünde, bir dağın heybetinde Allah’ın isimlerini görmek, insanın en büyük ibadetlerinden biridir.

Ey insan! Kainatın tesbihine kulak ver. Gökyüzüne bak, yıldızların nasıl Allah’ı zikrettiğini düşün. Toprağa dokun, rahmetin nasıl tecelli ettiğini hisset. Ve unutma ki, sen de bu tesbih korosunun bir parçasısın. Öyleyse, dilinle, kalbinle ve amelinle Allah’ı tesbih et. Çünkü kainat, her an “Subhanallah” derken, senin de bu zikre katılman gerekmez mi?

 

 

[1] https://www.youtube.com/watch?v=mCTpof6xluI&t=47s

Loading

No ResponsesMart 15th, 2025