EĞER İNSANDA KUVVE-İ AKLİYYE OLMASAYDI?
EĞER İNSANDA KUVVE-İ AKLİYYE OLMASAYDI?[1]
EĞER INSANDA ÜÇ BÜYÜK DUYGUDAN BİRİ OLAN KUVVE-İ AKLİYYE OLMASAYDI HİÇBİR ŞEY BİLİNMEYECEK VE ANLAŞILMAYACAKTI
Kuvve-i Akliyye: İnsanı Diğer Varlıklardan Ayıran En Büyük Lütuf
İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özellik, akıl sahibi olmasıdır. Allah Teâlâ, insana üç temel kuvvet vermiştir:
1. Kuvve-i Akliyye (Akıl ve idrak gücü)
2. Kuvve-i Şeheviyye (Arzu ve istek gücü)
3. Kuvve-i Gadabiyye (Mücadele ve öfke gücü)
Bu üç kuvvetin içinde en değerlisi ve yönlendirici olanı Kuvve-i Akliyye’dir. Eğer bu kuvvet olmasaydı:
İnsan, doğruyu yanlıştan ayıramazdı.
Bilgi ve hikmet gelişmezdi.
İlahi hakikatler anlaşılmaz, iman bilinçsiz bir taklide dönüşürdü.
İnsan, hayvani bir seviyede kalır, nefsinin arzularına mahkum olurdu.
Bu makalede, aklın önemi, yanlış kullanımı ve İslam’ın akla verdiği değer üzerinde duracağız.
1. Aklın Hikmeti ve Önemi
Allah, Kur’an-ı Kerim’de insanları sürekli düşünmeye, akletmeye ve sorgulamaya teşvik etmiştir. Ayetlerde “Hiç düşünmez misiniz?”, “Aklınızı kullanmaz mısınız?” gibi ifadeler sıkça geçer.
Örneğin, Zümer Suresi 9. ayette şöyle buyrulur:
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”
Bu ayet, aklın ve bilginin üstünlüğünü açıkça vurgulamaktadır. Akıl, insanın:
İlahi hakikatleri kavramasını
Doğruyu yanlıştan ayırt etmesini
Adaletli ve hikmetli kararlar vermesini
Kendini geliştirmesini ve dünyayı keşfetmesini sağlar.
Bir insan ne kadar güçlü olursa olsun, akıl olmadan gerçek anlamda başarılı olamaz. Akıl, insanın en büyük rehberidir.
2. Aklın Yanlış Kullanımı: İnsanı Felakete Götüren Tehlike
Aklın Allah’ın bir lütfu olması, onun her zaman doğru kullanıldığı anlamına gelmez. Tarihte pek çok insan, aklını yanlış yolda kullanarak büyük sapkınlıklara düşmüştür.
Kur’an-ı Kerim’de Firavun ve Nemrut gibi kibirli ve aklını zulüm için kullanan liderlerden bahsedilir. Bu insanlar, Allah’ın verdiği aklı haksızlık, zulüm ve fitne için kullanmışlar ve sonuçta helak olmuşlardır.
Aklın yanlış kullanımına dair iki büyük tehlike vardır:
1. Aklı sadece dünya menfaati için kullanmak
Sadece dünyaya yönelik düşünen insanlar, kalbî bir körlük yaşarlar.
Aklını kötülüğe yönlendirenler, adaleti ve merhameti kaybederler.
2. Aklı, ilahi hakikatleri inkar etmek için kullanmak
Aklı putlaştıranlar, Allah’ın varlığını ve hikmetini göremezler.
Allah’ın ayetlerini inkar edenler, kendi akıllarını ilahlaştırır ve hakikati reddederler.
İslam, aklın tek başına yeterli olmadığını, onun vahiy ve iman ile dengelenmesi gerektiğini öğretir.
3. İslam’da Akıl ve Hikmet Dengesi
İslam, aklı iman ile dengelemiş ve insana düşünerek inanmayı emretmiştir. Kur’an, taklit ve körü körüne inanmayı değil, bilinçli bir imanı teşvik eder.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), şöyle buyurmuştur:
“Aklı olmayanın dini de yoktur.” (Tirmizî)
Bu hadis, aklın dinî sorumluluk için zorunlu olduğunu gösterir. İslam’da akıl, şu üç temel amaç için kullanılmalıdır:
1. Allah’ı tanımak ve iman etmek
2. Adaletli ve hikmetli kararlar almak
3. İnsanlığa faydalı ilimler ve keşifler geliştirmek
Aklın en büyük görevi, imanı sağlam bir zemine oturtmaktır. İlim ve akıl olmadan iman zayıf ve yüzeysel olur.
4. Aklın Doğru Kullanımına Dair İbretlik Örnekler
1. Hz. İbrahim’in (a.s) Düşünce Yoluyla Allah’ı Bulması
Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’in (a.s), aklını kullanarak putların sahte olduğunu anlaması ve Allah’a iman etmesi anlatılır.
Önce güneşi, ayı ve yıldızları gözlemleyerek, bunların ilah olamayacağını fark etti.
Sonunda her şeyi yaratan tek bir Allah’ın varlığını aklıyla keşfetti.
Bu olay, aklın doğru kullanımının, insanı hakikate ulaştırabileceğini gösterir.
2. Hz. Ali’nin (r.a) Aklı ve Hikmeti
Hz. Ali (r.a), aklı ve ilmiyle meşhur bir sahabeydi. Bir gün ona sordular:
“İlim mi üstün, mal mı?”
Hz. Ali şöyle cevap verdi:
“İlim, sahibini korur; mal ise sahibini koruması için bekler. İlim, paylaşıldıkça artar; mal ise harcandıkça tükenir.”
Bu söz, aklın ve bilginin maddi değerlerden üstün olduğunu gösterir.
5. Sonuç: Aklı Hikmetle ve İmanla Kullanalım
Kuvve-i Akliyye, insanı cehaletten kurtaran, adaleti sağlayan ve insanı Allah’a yaklaştıran en büyük nimettir. Fakat akıl doğru kullanılmazsa, insanı kibir, inkar ve zulme sürükleyebilir.
Bu yüzden İslam, aklı iman ve hikmetle dengelemeyi öğretmiştir. Ne aklı tamamen reddetmek ne de onu vahiyden bağımsız görmek doğrudur.
Son olarak, Mevlana’nın şu sözüyle bitirelim:
“Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap.”
Allah bizlere aklımızı doğru kullanmayı, hakikati görmeyi ve ilimle iman arasında denge kurmayı nasip eylesin. Âmin.
@@@@@@@
EĞER INSANDA KUVVE-İ AKLİYYE DUYGUSU OLMASAYDI NE OLURDU?
Eğer İnsan Aklı Olmasaydı: Anlamsız Bir Hayat ve Kayıp Bir İnsanlık
İnsanı diğer varlıklardan ayıran en büyük nimetlerden biri akıldır. Allah Teâlâ, insanı düşünen, sorgulayan ve doğruyu yanlıştan ayırabilen bir varlık olarak yaratmıştır. Eğer insanda Kuvve-i Akliyye (Akıl gücü) olmasaydı:
Doğruyu ve yanlışı ayırt edemezdi.
Bilgi öğrenemez, bilim ve medeniyet gelişmezdi.
İman ve ibadet bilinçsiz birer alışkanlıktan ibaret olurdu.
İnsanın hayvandan farkı kalmazdı.
Bu makalede, aklın İslam’daki yeri, insan için önemi ve olmaması durumunda ortaya çıkacak felaketleri ele alacağız.
1. Akıl Olmasaydı, İnsan Bir Hiç Olurdu
Allah, Kur’an-ı Kerim’de insanı sürekli “Düşünmez misiniz?”, “Akletmez misiniz?” diyerek uyarmıştır.
“Biz, insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tin, 4)
Bu güzelliğin en büyük yönlerinden biri, insanın akıl sahibi olmasıdır. Eğer insan akılsız olsaydı:
Hayatın anlamını kavrayamazdı.
Bilgi edinemez, geçmişten ders çıkaramazdı.
İyilik ve kötülük kavramı bilinmezdi.
İnsan tamamen nefsinin esiri olurdu.
Akıl, insanın sadece dünya için değil, ahiret için de doğru seçimler yapmasını sağlayan bir kılavuzdur.
2. Akıl Olmadan Din ve İman Anlaşılmazdı
İslam, akla büyük önem veren bir dindir. Çünkü akıl, insanın:
Allah’ı tanımasını
Peygamberleri anlamasını
Vahyin hikmetini kavramasını sağlar.
Kur’an’da şöyle buyrulur:
“Allah, pisliği aklını kullanmayanların üzerine bırakır.” (Yunus, 100)
Bu ayet, akılsızlığın insanı felakete götürdüğünü gösterir. Eğer insanın aklı olmasaydı, din:
Taklit ve körü körüne bir inanışa dönüşürdü.
Sorgulanamaz ve sadece ezbere yaşanan bir inanç haline gelirdi.
İbadetlerin ve ahlaki değerlerin anlamı kaybolurdu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Aklı olmayanın dini de yoktur.” (Tirmizî) buyurarak, aklın imanı sağlamlaştıran en büyük nimetlerden biri olduğunu vurgulamıştır.
3. Akıl Olmadan Adalet ve Bilgelik Kaybolurdu
Aklın en önemli görevlerinden biri, adaleti sağlamak ve bilgece karar vermektir.
Eğer insanlar akıllarını kullanamasaydı, adalet olmazdı.
Hak ve hukuk bilinmez, güçlüler zayıfları ezerdi.
Toplumlar gelişemez, bilgi ve ilim ortadan kalkardı.
Hz. Ali (r.a.), aklın önemini şöyle vurgulamıştır:
“Akıl, doğrularla yanlışları ayıran bir ışıktır.”
Eğer akıl olmasaydı, insan tamamen içgüdüleriyle hareket ederdi. Öfke, hırs, şehvet ve korku insanı kontrol eder, dünya kaosa sürüklenirdi.
4. Aklın Yanlış Kullanımı da Bir Felakettir
Aklın olmaması büyük bir kayıp olduğu gibi, aklın yanlış kullanımı da büyük bir felakettir. Tarihte:
Firavun gibi zalimler, akıllarını zulüm için kullandı.
Kârûn gibi zenginler, akıllarını kibir ve israf için kullandı.
Nimrud gibi yöneticiler, akıllarını Allah’a karşı gelmek için kullandı.
Kur’an’da bu tür insanlar hakkında şöyle buyrulur:
“Onlar akıllarını kullanmazlar. Onlar, hayvanlar gibidir, hatta daha da aşağıdırlar.” (A’raf, 179)
Bu ayet, aklını yanlış yolda kullananların, aklı hiç olmayanlardan bile daha kötü bir duruma düşebileceğini gösteriyor.
5. Akıl Olmadan Medeniyet ve Bilim Olmazdı
Bugün dünyada gördüğümüz tüm ilerleme, aklın bir sonucudur.
Bilim, teknolojinin gelişmesi akılla mümkündür.
Sanat, edebiyat ve kültür akılla anlam kazanır.
Toplumların düzeni ve kuralları akılla belirlenir.
Eğer akıl olmasaydı, insanlar:
İlkel bir hayat yaşar, mağaralarda kalırdı.
Tarım, ticaret, eğitim gibi kavramlar olmazdı.
Hiçbir keşif ve icat yapılamazdı.
İmam Gazali, aklın önemini şöyle anlatır:
“Aklını kullanmayan, ilimden nasipsiz kalır. İlimsiz bir insan ise, ne dünyasını ne ahiretini kazanabilir.”
6. Sonuç: Aklımızı İman ve Hikmetle Kullanalım
Akıl, Allah’ın insana verdiği en büyük nimetlerden biridir. Ancak akıl tek başına yeterli değildir. İman, ahlak ve hikmetle dengelenmelidir.
Eğer akıl olmasaydı:
İnsanlık, hayvan seviyesinde kalırdı.
Doğru ve yanlış bilinmez, adalet kaybolurdu.
Din ve iman bilinçsiz bir hale gelirdi.
Bilim, sanat ve medeniyet oluşmazdı.
Bu yüzden aklımızı kullanmalı, ama onu vahiy ve hikmet ile dengelemeliyiz.
Son olarak Mevlana’nın şu sözüyle bitirelim:
“Aklını kullan, ama sadece aklınla yetinme. Çünkü akıl, tek başına hakikati göremeyecek kadar sınırlıdır.”
Allah bizlere aklımızı doğru kullanmayı, imanla güçlendirmeyi ve hikmetle dengelemeyi nasip eylesin. Âmin.
Android için Outlook edinin
[1] https://www.youtube.com/watch?v=N2r8UFaOfV0