KURAN-I KERİM’DE ÖVGÜYE MAZHAR SAHABELER

KURAN-I KERİM’DE ÖVGÜYE MAZHAR SAHABELER[1]

 

Kuranı kerimde Sena-i kuraniyeye mazhar olan sahabiler.


Kur’an-ı Kerim’de doğrudan veya dolaylı olarak övgüye mazhar olan sahabiler bulunmaktadır. Bu övgüler, onların iman, ihlas, sadakat ve fedakarlık gibi üstün vasıflarını dile getiren ayetler şeklinde gelir. İşte sena-i Kur’âniyeye mazhar olan sahabiler ve ilgili ayetlerden bazıları:

1. Hz. Ebu Bekir (r.a.)

Hz. Ebu Bekir, sadakati, fedakarlığı ve Hz. Peygamber’e olan yakınlığıyla öne çıkar. Kur’an’da ona işaret eden bazı ayetler şunlardır:

Tevbe Suresi 40. ayet: Hicret esnasında Sevr Mağarası’nda Hz. Peygamber’le birlikteyken:

> “Hani onlar iki kişiden biri mağaradayken, arkadaşına (Hz. Peygamber, Ebu Bekir’e), ‘Üzülme! Şüphesiz Allah bizimle beraberdir’ diyordu…”

Burada “arkadaş” ifadesiyle Hz. Ebu Bekir kastedilmektedir.

2. Hz. Osman (r.a.)

Hz. Osman’ın cömertliği ve İslam yolundaki fedakarlığı övgüye mazhar olmuştur. Dolaylı olarak ona işaret eden ayetlerden biri:

Tevbe Suresi 111. ayet:

> “Allah, müminlerden mallarını ve canlarını, karşılığında cenneti vermek üzere satın almıştır…”

Hz. Osman’ın Tebük Seferi’nde büyük mal harcaması bu ayetin uygulama alanına girmiştir.

3. Hz. Ali (r.a.)

Hz. Ali’nin ilmi, cesareti ve fedakarlığı birçok ayette işaret edilmiştir:

Bakara Suresi 274. ayet:

> “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık Allah yolunda infak edenler…”

Hz. Ali’nin bu ayete mazhar olanlardan olduğu belirtilir.

Maide Suresi 55. ayet:

> “Sizin asıl dostunuz Allah’tır, O’nun Resulüdür ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rükû eden müminlerdir.”

Tefsirlerde bu ayetin, Hz. Ali’nin namaz kılarken yüzüğünü sadaka vermesi üzerine indiği rivayet edilir.

4. Ashab-ı Suffa

Ashab-ı Suffa, ilme adanmış bir grup sahabi olup birçok övgüye mazhar olmuşlardır:

Bakara Suresi 273. ayet:

> “Kendilerini Allah yoluna adamış fakirler, yeryüzünde dolaşıp ticaret yapamazlar…”

Bu ayetin Ashab-ı Suffa hakkında indiği ifade edilmiştir.

5. Ensar ve Muhacirler

Ensar ve Muhacirler, Kur’an-ı Kerim’de defalarca övülmüştür:

Tevbe Suresi 100. ayet:

> “İslam’a ilk önce giren Muhacirler, Ensar ve onlara güzellikle tâbi olanlardan Allah razı olmuştur ve onlar da Allah’tan razı olmuşlardır…”

Bu ayet, sahabenin en faziletli gruplarından olan Ensar ve Muhacirleri kapsamaktadır.

Haşr Suresi 9. ayet:

> “Kendilerinden önce o yurda (Medine’ye) yerleşen ve imanı benimseyenler…”

Bu ayet Ensar’ın misafirperverliğini ve fedakarlığını övgüyle anlatır.

6. Bedir Ashabı

Bedir Gazvesi’ne katılan sahabiler, Allah katında özel bir konuma sahiptir:

Enfal Suresi 74. ayet:

> “İman eden, hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler…”

Bedir Ashabı’nın bu ayetin kapsamına girdiği belirtilir.

7. Hz. Zeyd bin Harise (r.a.)

Hz. Zeyd, adı Kur’an’da açıkça geçen tek sahabidir:

Ahzab Suresi 37. ayet:

> “Hani Allah’ın nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye demiştin…”

Burada Hz. Zeyd’e işaret edilmektedir.

8. Hz. Hamza (r.a.) ve Uhud Şehitleri

Hz. Hamza ve Uhud’da şehit olan sahabiler Kur’an’da yüceltilmiştir:

Ali İmran Suresi 169. ayet:

> “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanma. Bilakis, onlar Rableri katında diridirler…”

9. Hz. Bilal (r.a.)

Hz. Bilal, sabrı ve imanındaki sebatı nedeniyle dolaylı olarak övülmüştür:

Nahl Suresi 41. ayet:

> “Zulme uğratıldıktan sonra Allah uğrunda hicret edenlere dünyada güzel bir yer vereceğiz…”

Bu ayet, Habeşistan’a hicret eden ilk Müslümanları (Hz. Bilal dahil) kapsar.

Genel Değerlendirme

Kur’an-ı Kerim’de, doğrudan veya dolaylı olarak sahabilerin fedakarlıklarına, imanlarına ve üstün ahlaklarına sıkça atıf yapılır. Özellikle Muhacirler, Ensar, Bedir Ashabı, Uhud Şehitleri ve Ashab-ı Suffa övgüye mazhar olmuşlardır. Bu ayetler, sahabenin İslam’daki yerini ve Allah katındaki değerini göstermektedir.

@@@@@@@@@

Sahabelerin sena-i Kur’aniyeye mazhar olan “îsar” hasletini kendine rehber etmek. Yani: Hediye ve sadakanın kabulünde başkasını kendine tercih etmek ve hizmet-i diniyenin mukabilinde gelen menfaat-ı maddiyeyi istemeden ve kalben taleb etmeden, sırf bir ihsan-ı İlahî bilerek, nâstan minnet almayarak ve hizmet-i diniyenin mukabilinde de almamaktır. Çünki hizmet-i diniyenin mukabilinde dünyada bir şey istenilmemeli ki, ihlas kaçmasın. Çendan hakları var ki, ümmet onların maişetlerini temin etsin. Hem zekata da müstehaktırlar. Fakat bu istenilmez, belki verilir. Verildiği vakitte, hizmetimin ücretidir denilmez. Mümkün olduğu kadar kanaatkârane başka ehil ve daha müstehak olanların nefsini kendi nefsine tercih etmek,

وَ يُؤْثِرُونَ عَلٰى اَنْفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ

sırrına mazhariyetle, bu müdhiş tehlikeden kurtulup ihlası kazanabilir.}
İhlas Risalesi – 8

[1] https://www.youtube.com/watch?v=ZUG_N8-wQRs

 

Loading

No ResponsesOcak 21st, 2025