BAŞLANGICINDAN NİHAYETİNE RAB İSMİ-13-
BAŞLANGICINDAN NİHAYETİNE RAB İSMİ-13-[1]
Allah Rab ismiyle İnsanları nasıl ve ne şekilde terbiye ettiğini örnekleriyle açıklar mısın?
Allah, Rab ismiyle insanları hem maddi hem de manevi yönlerden terbiye eder. Bu terbiye, insanın yaratılışından ölümüne kadar süren kapsamlı bir eğitim sürecini içerir. Aşağıda Allah’ın insanları Rab ismiyle nasıl ve ne şekilde terbiye ettiğini örneklerle açıklıyoruz:
* Kendimizin bir damla sudan yaratıldığını bilmeseydim, Hz. Ademin toprak ve su karışımından yaratıldığından haberimiz olmasaydı ve bize bir damla sudan ve bir parça topraktan bu birçok özelliklerle donatılmıştır insan yaratılacak denilseydi, ne derdik?
Allah değil mi?
İşte terbiye sıfatı ve müsebbibi isminin müşahhas örneği.
—
1. Yaratılış Sürecindeki Terbiye
Allah, insanı en güzel şekilde yaratmış, ihtiyaçlarına uygun bir beden ve ruh vermiştir.
Nasıl?
İnsan, anne rahminde geçirdiği aşamalardan itibaren mükemmel bir düzen içinde gelişir.
Örnek:
Anne rahmindeki gelişim: İnsan, anne karnında nutfe, alaka, mudga gibi aşamalardan geçerek Allah’ın terbiye edici sıfatıyla tamamlanır.
“Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde yaratılıştan yaratılışa geçirerek yaratmaktadır.” (Zümer, 39:6)
Duyuların verilmesi: İnsan, işitme, görme ve akıl gibi nimetlerle donatılmıştır.
“Sizi işitme, görme ve gönül sahibi yapan O’dur.” (Mülk, 67:23)
—
2. Rızık ve İhtiyaçların Karşılanması
Allah, insanın bedensel ve ruhsal ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli rızıkları yaratmıştır.
Nasıl?
İnsan doğduğunda ihtiyacı olan süt, ilerleyen yaşlarda çeşitli gıdalar ve dünyadaki nimetlerle karşılanır.
Örnek:
Anne sütü: Bebek için en uygun besin olarak Allah tarafından hazırlanmıştır.
Toprağın nimetleri: İnsan, yeryüzünden elde ettiği ürünlerle beslenir.
“İnsana bakmalı: Yemeğini nasıl yarattık? Yağmuru bolca indirdik. Sonra toprağı yardık. Orada tahıllar bitirdik.” (Abese, 80:24-27)
—
3. Peygamberler ve Vahiy ile Manevi Terbiye
Allah, insanlara doğru yolu göstermek için peygamberler göndermiş ve vahiy yoluyla onları eğitmiştir.
Nasıl?
Peygamberler, insanlara Allah’ın emirlerini iletmiş, onları ahlaki ve dini yönden terbiye etmişlerdir.
Örnek:
Hz. Muhammed (sav): İnsanlara Kur’an-ı Kerim ile ahlaklı bir yaşamın rehberliğini yapmıştır.
“Gerçekten de Allah, müminlere kendi içlerinden bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur.” (Âl-i İmran, 3:164)
—
4. İmtihanlarla Terbiye
Allah, insanları farklı zorluklar ve nimetlerle imtihan ederek onların olgunlaşmasını ve kendisine yönelmelerini sağlar.
Nasıl?
Hayatta karşılaşılan zorluklar, insanın sabır ve tevekkül gibi manevi erdemler kazanmasına vesile olur.
Örnek:
Hz. Eyyûb’un sabrı: Hz. Eyyûb’un hastalık ve sıkıntılar karşısında gösterdiği sabır, Allah’ın terbiye edici hikmetini gösterir.
Nimetlerin sınavı: Mal, evlat ve sağlık gibi nimetler de bir imtihan vesilesidir.
“Sizi bir imtihan olarak hayırla da şerle de deniyoruz.” (Enbiyâ, 21:35)
—
5. Kur’an-ı Kerim ile Eğitim
Kur’an, insanlara dünya ve ahiret hayatını düzenleyecek bir rehber olarak indirilmiştir.
Nasıl?
İnsanlara hak ve batıl arasındaki farkı öğretir, güzel ahlakı emreder.
Örnek:
Ahlakî terbiye: Kur’an, yalan söylemeyi, hırsızlık yapmayı ve zulmü yasaklayarak insanları ahlak açısından olgunlaştırır.
İbadet eğitimi: Namaz, oruç, zekât gibi ibadetlerle insanın kulluk bilinci güçlenir.
“Şüphesiz ki bu Kur’an, en doğru yola iletir.” (İsrâ, 17:9)
—
6. Doğa ve Kâinat ile Eğitim
Allah, insanlara doğa olayları ve kâinatın düzeni aracılığıyla da dersler verir.
Nasıl?
Kâinatın işleyişi, insanın Allah’ı tanımasını ve O’na yönelmesini sağlar.
Örnek:
Yağmurun hikmeti: Yağmurun toprağı canlandırması, Allah’ın rahmetini ve kudretini hatırlatır.
“Ölü toprağı dirilttik ve oradan taneler çıkardık; işte ondan yersiniz.” (Yâsîn, 36:33)
Gece ve gündüz: Gece dinlenme, gündüz çalışma için birer terbiye vesilesidir.
—
7. İnsan Fıtratı ile Terbiye
Allah, insanı iyiyi ve kötüyü ayırt edebilecek bir fıtratla yaratmıştır.
Nasıl?
Vicdan, insanın doğruyu ve yanlışı anlamasını sağlar.
Örnek:
Nefis ve vicdan: İnsan, nefsinin arzularını kontrol etmek ve vicdanına kulak vermekle manevi olarak terbiye olur.
“Nefse ve onu şekillendirene andolsun ki; ona hem kötülüğü hem de takvayı ilham etti.” (Şems, 91:7-8)
—
Sonuç
Allah’ın Rab ismiyle insanları terbiye etmesi, hayatın her alanını kapsayan bir süreçtir. Bu terbiye; yaratılış, rızık, peygamberler, vahiy, imtihanlar, kâinatın düzeni ve insanın iç dünyası aracılığıyla gerçekleşir. İnsan, bu terbiyeyi fark edip Allah’a şükrettiğinde gerçek kulluk bilincine ulaşır. Allah’ın terbiyesi olmadan insanın anlamlı bir hayat sürdürmesi mümkün değildir.
@@@@@@
Allah Rab ismiyle Hayvanları nasıl ve ne şekilde terbiye ettiğini örnekleriyle açıklar mısın?
Allah, Rab ismiyle hayvanları onların ihtiyaçlarına uygun şekilde yaratmış, yönlendirmiş ve yaşatmıştır. Bu terbiye, hem hayvanların fiziksel yapılarında hem de davranışlarında açıkça görülür. Hayvanların her biri, Allah’ın kudreti ve hikmetiyle düzenlenmiş bir terbiye sürecine tabidir. İşte Allah’ın Rab ismiyle hayvanları nasıl ve ne şekilde terbiye ettiğine dair detaylar ve örnekler:
—
1. Hayvanların Yaratılışındaki Terbiye
Allah, hayvanları yaşadıkları çevreye ve görevlerine uygun fiziksel özelliklerle donatmıştır.
Nasıl?
Her hayvana yaşam alanına uygun organlar, yetenekler ve özellikler verilmiştir.
Örnek:
Deve: Çölde yaşayan develer, uzun süre susuz kalabilmeleri, kumda yürüyebilmeleri için özel olarak yaratılmıştır.
Balıklar: Suda yaşayabilecek şekilde solungaçlar ve yüzgeçlerle donatılmıştır.
Kuşlar: Uçmak için hafif kemik yapısı ve güçlü kanatlarla yaratılmıştır.
—
2. İçgüdülerin İlham Edilmesi
Allah, hayvanlara içgüdü yoluyla ne yapmaları gerektiğini öğretir.
Nasıl?
Hayvanlar, eğitim almadan yaşamlarını sürdürebilecek bilgi ve yeteneklerle yaratılmıştır.
Örnek:
Arılar: Arılar, bal yapmayı, petek inşa etmeyi ve çiçeklerden nektar toplama yollarını bilirler. Bu ilham Kur’an’da şöyle belirtilmiştir:
“Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları çardaklardan kendine evler edin.” (Nahl, 16:68)
Kuşların yuva yapması: Kuşlar, yaşamak ve yavrularını korumak için uygun yuvalar yapmayı içgüdüsel olarak bilirler.
—
3. Beslenme ve Rızıklandırma
Allah, hayvanların her birini rızıklarını bulabilecek şekilde yaratmış ve çevrelerini onlara uygun hale getirmiştir.
Nasıl?
Doğada her hayvan, ihtiyacına uygun besin kaynaklarına ulaşır.
Örnek:
Otçullar ve etçiller: Bazı hayvanlar otlarla, bazıları ise etle beslenir ve her biri ekosistemde bir denge unsuru oluşturur.
Kutuplardaki ayılar: Kutup ayıları, buzlu alanlarda avlanabilecek şekilde güçlü pençeler ve kalın kürklerle donatılmıştır.
“Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’a ait olmasın.” (Hûd, 11:6)
—
4. Göç ve Hareket Kabiliyeti
Allah, bazı hayvanlara uzak mesafelere göç etme ve yön bulma yeteneği vermiştir.
Nasıl?
Hayvanlar, belirli zamanlarda kendileri için en uygun yerlere göç eder ve bu süreçte yönlerini şaşırmazlar.
Örnek:
Leylekler: Leylekler, mevsim değişikliklerine göre binlerce kilometreyi aşarak göç ederler.
Balinalar: Balinalar, okyanuslarda uzun mesafeleri navigasyon sistemleri olmadan kat ederler.
—
5. Üreme ve Neslin Devamı
Allah, hayvanların nesillerini sürdürebilmeleri için özel bir düzen kurmuştur.
Nasıl?
Hayvanlar, üreme yetenekleri ve yavrularını koruma içgüdüsü ile donatılmıştır.
Örnek:
Kuluçka süreçleri: Kuşlar yumurtalarını belli bir sıcaklıkta tutarak yavrularını korurlar.
Yavruların bakımı: Aslanlar, kurtlar ve diğer birçok hayvan türü, yavrularını avlanmayı öğrenene kadar korur ve besler.
—
6. Ekosistemdeki Görevleri
Allah, hayvanlara ekosistemde belirli görevler yüklemiştir. Her hayvan, doğanın dengesi için yaratılmıştır.
Nasıl?
Hayvanlar, avcı-av ilişkileriyle, bitki tohumlarının yayılmasıyla ve doğanın temizlenmesiyle görev yaparlar.
Örnek:
Kargalar: Doğada çürüyen hayvan leşlerini temizleyerek çevrenin hijyenine katkıda bulunurlar.
“Allah, ona yeri eşeleyen bir karga gönderdi ki ona kardeşinin cesedini nasıl örteceğini göstersin.” (Mâide, 5:31)
Arılar: Tozlaşma yaparak bitkilerin üremesine katkıda bulunurlar.
—
7. Hayvanların Fıtrî İbadeti
Allah, hayvanları kendi yaratılışlarına uygun şekilde ibadet eden varlıklar olarak yaratmıştır.
Nasıl?
Her hayvan, Allah’ı kendi hâl diliyle zikreder ve O’na tesbih eder.
Örnek:
Kur’an’da tesbih eden hayvanlar:
“Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O’nu tesbih eder. O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur.” (İsrâ, 17:44)
—
Sonuç
Allah’ın Rab ismi, hayvanların yaratılışında, beslenmesinde, korunmasında ve görevlerini yerine getirmesinde açıkça tecelli eder. Her hayvan, O’nun sonsuz ilminin ve kudretinin bir eseri olarak var olur, yaşar ve kendisine verilen görevi eksiksiz yerine getirir. Bu tefekkür, insanlara Allah’ın büyüklüğünü anlamayı ve şükretmeyi öğretir.
**************
Eğer alemde Rab ismi ve rububiyet olmasaydı varlıklar nasıl olurdu?
Eğer âlemde Rab ismi ve Rubûbiyet olmasaydı, varlıkların düzeni, yaratılışı, devamlılığı ve hikmeti tamamen anlamsız ve kaotik bir durumda olurdu. Allah’ın Rubûbiyet sıfatı, kâinatın hem var oluş hem de sürekliliği için temel bir gerçekliktir. Bu sıfatın olmaması halinde ortaya çıkabilecek durumları şu şekilde özetleyebiliriz:
—
1. Yaratılış Olmazdı
Rubûbiyet, Allah’ın her varlığı yaratma ve düzenleme sıfatını içerir. Eğer bu sıfat olmasaydı:
Varlıklar yoktan var edilemezdi.
Kâinatta hiçbir şey kendi kendine var olamazdı.
Varlıkların bir başlangıcı veya kaynağı olmaz, sonsuz bir kaos içinde kalırlardı.
—
2. Düzen ve Sistem Kaybolurdu
Rubûbiyet, varlıkların bir düzen içinde yaratılması ve bu düzenin devamlılığını sağlar. Bu sıfatın yokluğu, şu sonuçlara yol açardı:
Düzensizlik ve Kaos: Kâinattaki her şey birbirine karışır, hiçbir düzen olmazdı. Güneş, ay, yıldızlar ve gezegenler yörüngelerinde hareket edemezdi.
Hikmetsiz Bir Varlık: Varlıklar amaçsız, başıboş ve tesadüflere bağlı şekilde ortaya çıkardı.
—
3. Rızık ve İhtiyaçlar Karşılanamazdı
Rab sıfatı, varlıkların ihtiyaçlarını karşılamayı da içerir. Eğer bu sıfat olmasaydı:
Canlıların yaşaması için gerekli olan rızık, su, hava ve ışık gibi kaynaklar oluşmazdı.
Varlıklar hayatlarını sürdüremez, ihtiyaçlarını karşılayamazdı.
—
4. İnsan Hayatı ve Sorumluluk Anlamını Kaybederdi
Rubûbiyet, insana hayatının bir anlamı ve amacı olduğunu öğretir. Bu sıfatın olmaması durumunda:
İnsan kendisinin neden yaratıldığını ve neye hizmet ettiğini bilemezdi.
İmtihan ve kulluk bilinci ortadan kalkar, insan bir kaos içinde yaşardı.
Ölüm ve hayat arasındaki bağ anlamsız hale gelirdi.
—
5. İlahi Hikmet, Adalet ve Merhamet Tecelli Etmezdi
Rubûbiyet, Allah’ın hikmet, adalet ve merhametini yansıtan bir sıfattır. Bu sıfatın yokluğu, şu sonuçları doğururdu:
Evrenin yaratılışı ve işleyişinde hikmet bulunmazdı.
Adalet kavramı tamamen kaybolur, kimin haklı veya haksız olduğunun hiçbir anlamı kalmazdı.
Merhamet tecelli etmediği için hayat acımasız bir karmaşaya dönüşürdü.
—
6. Sonuç: Yokluk ve Kaos
Eğer âlemde Rab ismi ve Rubûbiyet olmasaydı, tüm varlıklar yoklukta kalır veya tamamen anlamsız, tesadüfe bağlı ve kaotik bir düzende başıboş bir şekilde sürüklenirdi. Rubûbiyet, kâinatın var oluşundan insanın hayatındaki en küçük ayrıntıya kadar düzenin ve anlamın temeli olduğu için onsuz bir âlem düşünülemez.
Allah’ın Rab ismi ve Rubûbiyet sıfatı, varlık âleminin varlık sebebi ve düzeninin güvencesidir. Bu sıfatın yokluğu, hem yaratılışı hem de hayatı tamamen imkânsız hale getirirdi.
@@@@@@@
Allah Rab ismiyle neyi nasıl ve ne şekilde terbiye ettiğini örnekleriyle açıklar mısın?
Allah’ın Rab ismiyle varlıkları terbiye etmesi, onları yaratması, ihtiyaçlarını karşılaması, düzenlemesi ve kemale doğru yönlendirmesi anlamına gelir. Terbiye süreci, varlıkların fiziksel, biyolojik, manevi ve ahlaki yönlerini kapsar. Bu süreç, kâinatta her şeyde açıkça görülebilecek delillerle doludur. Aşağıda bu terbiyeyi nasıl ve ne şekilde gerçekleştirdiğini örneklerle açıklayalım:
—
1. Kâinatın Terbiyesi: Düzen ve Sistem
Allah, kâinatı mükemmel bir düzen içinde yaratmış ve bu düzenin devamını sağlamıştır.
Nasıl?
Gökleri ve yeri ölçü ve hikmetle yaratmıştır. Gezegenler, yıldızlar, galaksiler belli bir yörüngede hareket eder.
Örnek:
Güneş sisteminin işleyişi: Güneşin belirli bir mesafede olması, dünyada hayatın devamı için mükemmel bir ısı ve ışık sağlaması.
“O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi.” (Nahl, 16:12)
—
2. Canlıların Terbiyesi: Hayatın Devamı
Allah, canlıların her birini ihtiyaçlarına uygun şekilde yaratır, büyütür ve yaşatır.
Nasıl?
Canlıların bedenlerini ve organlarını ihtiyaçlarına göre şekillendirmiştir.
Örnek:
Anne sütü: Bir bebek doğar doğmaz onun tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde anne sütü hazırlanmıştır.
Bitkilerin fotosentezi: Bitkiler, insanlara ve hayvanlara oksijen ve besin sağlamak için Allah tarafından bu göreve uygun şekilde yaratılmıştır.
—
3. İnsanların Terbiyesi: Akıl, İlim ve İman
Allah, insanları diğer varlıklardan üstün kılarak onları akıl, irade ve sorumlulukla donatmıştır. İnsanları ahlaki, manevi ve sosyal açıdan eğitir.
Nasıl?
Peygamberler ve vahiy göndermek suretiyle insanları doğru yola yönlendirmiştir.
Örnek:
Hz. Musa ve Firavun Kıssası: Allah, Hz. Musa’yı insanlara hakikati öğretmesi için bir peygamber olarak terbiye etmiştir.
Kur’ân-ı Kerim: İnsanlara doğru yolu gösteren bir rehber olarak indirilmiştir.
“Gerçekten insanı bir nutfeden yarattık; onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık.” (İnsan, 76:2)
—
4. Hayvanların Terbiyesi: İlham ve Yetenek
Allah, hayvanları yaşamlarını sürdürebilmeleri için özel yeteneklerle donatmıştır.
Nasıl?
Her hayvana yaşadığı çevreye uygun yetenekler ve içgüdüler verir.
Örnek:
Arılar: Allah, arılara bal yapma bilgisini ilham etmiştir.
“Rabbin bal arısına vahyetti…” (Nahl, 16:68)
Kuşların göçü: Kuşlar binlerce kilometre mesafeyi hiçbir eğitim almadan yönlerini şaşırmadan aşarlar.
—
5. Doğal Olayların Terbiyesi: Hikmet ve İbret
Allah, tabiat olaylarını insanlar için hem bir nimet hem de bir uyarı aracı olarak kullanır.
Nasıl?
Yağmur, rüzgar, denizlerin düzeni ve güneşin hareketi gibi olaylarla insanlara hem ihtiyaçlarını karşılar hem de düşünmeleri için hikmetli dersler verir.
Örnek:
Yağmurun hikmeti: Yağmur sayesinde toprak canlanır, bitkiler yeşerir ve insanlar ile hayvanlar rızıklanır.
“Ölü toprak için bir delil vardır. Biz ona hayat verdik ve ondan tahıllar çıkardık, böylece ondan yerler.” (Yâsîn, 36:33)
Denizlerin faydası: Denizlerden balık, inci, ulaşım ve ticaret gibi nimetler sağlanır.
—
6. Ruh ve Kalbin Terbiyesi: Ahlak ve Maneviyat
Allah, insanın ruhunu ve kalbini eğiterek onu ahlaken yüceltecek yollar göstermiştir.
Nasıl?
İlahi buyruklar ve ahiret bilinci ile insanın kötülüklerden uzaklaşıp iyiliklere yönelmesini sağlar.
Örnek:
Namaz ve Zikir: Allah, ibadetlerle insanın ruhunu temizler ve manen yükseltir.
Sabır ve Şükür: İnsanı musibetlerle terbiye ederek sabır öğretir ve nimetlerle şükür etmeyi sağlar.
—
Sonuç
Allah’ın Rab ismiyle terbiye ettiği her şey, kâinatta bir düzen, hikmet ve merhamet örneği olarak kendini gösterir. Canlılardan cansızlara, bireylerden toplumlara kadar her varlık, Allah’ın Rubûbiyyetinin bir tezahürüdür. Bu terbiyeyi fark eden insan, Allah’a şükretmeli ve O’nun Rab sıfatını tefekkür ederek hayatını doğru yola yönlendirmelidir.
@@@@@@@
Allah’ın Zatı ve Rubûbiyet
* Allah’ın varlığı ve birliği
* Allah’ın sıfatları ve isimleri
* Rubûbiyet sıfatının diğer sıfatlarla ilişkisi
* Allah’ın zâtının ezeli, ebedi ve kayyûm olması
* Allah’ın yaratma fiili ve rubûbiyet.
Allah’ın Zatı ve Rububiyeti, İslam inancının temel taşlarından biridir. Bu kavramlar, Allah’ın kim olduğunu, evrenle ve insanla olan ilişkisini anlamamızı sağlar. İşte bu konulara dair detaylı bir açıklama:
1. Allah’ın Varlığı ve Birliği (Vücud ve Vahdaniyet)
İslam inancının özü, Allah’ın varlığına ve birliğine (tevhid) inanmaktır.
* Vücud (Var Olmak): Allah’ın varlığı, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kesindir. O, kendi kendine var olandır (Vacibü’l-Vücud). Evrendeki düzen, uyum ve mükemmellik, O’nun varlığının en açık delilleridir.
* Vahdaniyet (Birlik): Allah tektir, ortaksızdır. O’nun dışında ibadete layık hiçbir ilah yoktur. Bu, İslam’ın en temel ilkesidir. Kur’an’da şöyle buyurulur: “Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O, Hayy (diri) ve Kayyum (kendi kendine kaim) olandır.” (Bakara, 255)
2. Allah’ın Sıfatları ve İsimleri (Esma-i Hüsna)
Allah’ın, Zatı’na ait olan ve O’nu tanımlayan birçok sıfatı ve ismi vardır. Bu sıfatlar iki ana kategoriye ayrılır:
* Zati Sıfatlar: Allah’ın Zatı’na özgü olan, O’nun mahiyetini ifade eden sıfatlardır. Bunlar:
* Vücud: Var olmak.
* Kıdem: Başlangıcı olmamak.
* Beka: Sonu olmamak.
* Vahdaniyet: Tek olmak.
* Muhalefetün li’l-havadis: Yaratılmışlara benzememek.
* Kıyam bi-nefsihi: Kendi kendine kaim olmak, hiçbir şeye muhtaç olmamak.
* Subuti Sıfatlar: Allah’ın fiillerini ve evrenle olan ilişkisini ifade eden sıfatlardır. Bunlar:
* Hayat: Diri olmak.
* İlim: Her şeyi bilmek.
* İrade: Dilemek, istemek.
* Kudret: Güç yetirmek.
* Semi’: İşitmek.
* Basar: Görmek.
* Kelam: Konuşmak (vahiy yoluyla peygamberlere bildirmek).
* Tekvin: Yaratmak.
Allah’ın 99 ismi (Esma-i Hüsna) de bu sıfatlardan türetilmiştir ve O’nun yüceliğini, güzelliğini ve mükemmelliğini ifade eder. Örneğin, Rahman (çok merhametli), Rahim (çok şefkatli), Alim (her şeyi bilen), Kadir (her şeye gücü yeten) gibi.
3. Rububiyet Sıfatının Diğer Sıfatlarla İlişkisi
Rububiyet (Rablik), Allah’ın evreni ve içindeki her şeyi yaratması, yönetmesi, terbiye etmesi, rızıklandırması ve koruması anlamına gelir. Rububiyet sıfatı, diğer sıfatlarla ayrılmaz bir ilişki içindedir:
* Halikiyet (Yaratıcılık): Allah’ın yaratması, O’nun Rabliğinin bir gereğidir. Yaratmadan Rablik düşünülemez.
* Rahmet (Merhamet): Allah’ın kullarına olan merhameti, Rububiyetinin bir tezahürüdür. Kullarını korur, gözetir ve ihtiyaçlarını karşılar.
* İlim (Bilgi): Allah’ın her şeyi bilmesi, O’nun Rabliğinin bir gereğidir. Yarattıklarını en iyi şekilde yönetebilmesi için her şeyi bilmesi gerekir.
* Kudret (Güç): Allah’ın her şeye gücü yetmesi, O’nun Rabliğinin bir göstergesidir. Evreni ve içindekileri dilediği gibi yönetebilir.
4. Allah’ın Zatının Ezeli, Ebedi ve Kayyum Olması
Bu üç sıfat, Allah’ın Zatı’nın temel özelliklerini ifade eder:
* Ezeli (Kıdem): Allah’ın başlangıcı yoktur. O, her zaman var olmuştur.
* Ebedi (Beka): Allah’ın sonu yoktur. O, her zaman var olacaktır.
* Kayyum (Kıyam bi-nefsihi): Allah, kendi kendine kaimdir, hiçbir şeye muhtaç değildir. Her şey O’na muhtaçtır. O, evreni ve içindeki her şeyi ayakta tutandır.
Bu sıfatlar, Allah’ın mutlak ve sonsuz varlığını ifade eder.
5. Allah’ın Yaratma Fiili ve Rububiyet
Allah’ın yaratma fiili (Tekvin), Rububiyetinin en önemli tezahürlerinden biridir. Allah, evreni ve içindeki her şeyi yoktan var etmiştir. Bu yaratma, O’nun sonsuz kudretinin ve hikmetinin bir göstergesidir.
* Yaratmanın Amacı: Allah’ın yaratmasının temel amacı, kendi varlığını ve birliğini göstermek, kullarına lütufta bulunmak ve onları imtihan etmektir.
* Yaratılışın Mükemmelliği: Allah’ın yaratması kusursuzdur. Evrendeki düzen, uyum ve denge, O’nun yaratmasının mükemmelliğini gösterir.
* Rububiyetin Devamlılığı: Allah’ın yaratmasıyla başlayan Rububiyeti, evren var oldukça devam eder. O, her an yaratıklarını gözetir, yönetir ve ihtiyaçlarını karşılar.
Özetle:
Allah’ın Zatı ve Rububiyeti, İslam inancının temelini oluşturur. Allah’ın varlığı, birliği, sıfatları, isimleri, ezeli ve ebedi oluşu, yaratma fiili ve Rububiyeti, birbirleriyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır. Bu kavramları anlamak, Allah’ı daha iyi tanımamızı, O’na daha yakın olmamızı ve O’na karşı sorumluluklarımızı daha iyi anlamamızı sağlar.
******************
Bütün yönleriyle Allah’ın Rubûbiyyetinin zatina, mahlukata ve insana bakan yönleri…
* Rubûbiyet kavramının önemi ve İslam düşüncesindeki yeri
* Rubûbiyet ile diğer ilahi sıfatlar arasındaki ilişki
Allah’ın Rububiyetinin (Rabliğinin) tüm yönleriyle incelenmesi, İslam düşüncesinin temelini oluşturan en önemli konulardan biridir. Rububiyet, Allah’ın varlıkları yaratması, onları idare etmesi, terbiye etmesi, rızıklandırması ve her an onlarla ilgilenmesi anlamına gelir. Bu kavram, Allah’ın Zatı, mahlukatı (yaratılmışlar) ve özellikle insan ile olan ilişkisi açısından derin anlamlar taşır.
1. Rububiyet Kavramının Önemi ve İslam Düşüncesindeki Yeri
Rububiyet, İslam’ın temelini oluşturan tevhid (Allah’ın birliği) ilkesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Tevhid, Allah’ı hem yaratıcı (Halik) hem de yönetici (Rab) olarak birlemek anlamına gelir. Bu nedenle, Rububiyet inancı, Allah’ın evrendeki tek hakim, yönetici ve söz sahibi olduğunu kabul etmeyi içerir.
* Tevhidin Temeli: Rububiyet, tevhidin pratik ve yaşamsal boyutunu oluşturur. Allah’ın Rab olarak kabul edilmesi, O’na kayıtsız şartsız itaat etmeyi, O’nun emirlerine uymayı ve O’nun yasaklarından kaçınmayı gerektirir.
* İmanın Özü: Rububiyet inancı, imanın özünü oluşturur. Bir Müslüman, Allah’ın Rab olduğuna inanmadıkça gerçek anlamda iman etmiş sayılmaz. Bu inanç, insanın Allah’a karşı sorumluluklarını ve kulluk görevlerini anlamasının temelidir.
* Hayatın Anlamı: Rububiyet, hayata anlam ve amaç kazandırır. İnsan, Allah’ın kulu olduğunu ve O’nun tarafından sürekli gözetlendiğini bilerek yaşar. Bu bilinç, insanın davranışlarını düzenler, ahlaki değerlere bağlı kalmasını sağlar ve ahiret bilincini canlı tutar.
2. Rububiyetin Allah’ın Zatına Bakan Yönü
Rububiyet, Allah’ın Zatı ile kaim bir sıfattır. Bu, Allah’ın ezelden beri Rab olduğunu ve bu özelliğinin O’nun Zatı’nın ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade eder.
* Ezeliyet ve Ebediyet: Allah, ezelden beri Rab’dir ve ebediyen de Rab olarak kalacaktır. O’nun Rabliği, yaratılışla başlamış veya sona erecek bir özellik değildir.
* Kusursuzluk ve Mükemmellik: Allah’ın Rububiyeti, O’nun kusursuz ve mükemmel olduğunu gösterir. O, yaratıklarını en iyi şekilde yönetir, terbiye eder ve ihtiyaçlarını karşılar. O’nun yönetiminde hiçbir eksiklik, hata veya adaletsizlik bulunmaz.
* Mutlak Hakimiyet: Allah, evrenin ve tüm yaratıkların mutlak hakimidir. O’nun iradesi ve hükmü her şeyin üzerindedir. Hiçbir güç O’nun iradesine karşı gelemez.
3. Rububiyetin Mahlukata Bakan Yönü
Rububiyet, Allah’ın tüm yaratıklarla olan ilişkisini kapsar. O, tüm varlıkları yaratmış, onlara rızık vermiş, onları yönetmekte ve onlara karşı sonsuz bir şefkat ve merhamet göstermektedir.
* Yaratma ve Var Etme: Allah, tüm varlıkları yoktan var etmiştir. O’nun yaratması, benzersiz ve kusursuzdur. Her varlık, O’nun sonsuz kudretinin ve hikmetinin bir göstergesidir.
* Rızık Verme ve İhtiyaçları Karşılama: Allah, tüm yaratıkların rızkını verir ve ihtiyaçlarını karşılar. O, her bir varlığın neye ihtiyacı olduğunu bilir ve onları en uygun şekilde rızıklandırır.
* Yönetme ve İdare Etme: Allah, tüm evreni ve içindeki varlıkları kusursuz bir düzen içinde yönetir. O’nun yönetimi, evrenin işleyişinde görülen mükemmel denge ve uyumla açıkça görülmektedir.
* Terbiye Etme ve Geliştirme: Allah, yaratıklarını terbiye eder ve onları en iyi şekilde geliştirir. Bu terbiye, bazen zorluklar ve imtihanlar şeklinde olsa da, sonuçta yaratıkların hayrına ve olgunlaşmasına yöneliktir.
4. Rububiyetin İnsana Bakan Yönü
Rububiyet, insanla özel bir ilişki içindedir. Allah, insanı en güzel şekilde yaratmış, ona akıl ve irade vermiş ve onu yeryüzünde halife kılmıştır.
* İmtihan ve Sorumluluk: Allah, insanı imtihan etmek için yaratmıştır. İnsan, aklı ve iradesi sayesinde iyiyi kötüden ayırt edebilir ve seçimler yapabilir. Bu seçimlerinden dolayı da Allah’a karşı sorumludur.
* Hidayet ve Rehberlik: Allah, insanlara hidayet ve rehberlik etmek için peygamberler göndermiş ve kutsal kitaplar indirmiştir. Bu sayede insanlar, doğru yolu bulabilir ve Allah’ın rızasına uygun bir hayat yaşayabilirler.
* Lütuf ve İhsan: Allah, insanlara sayısız lütuflarda ve ihsanlarda bulunur. Sağlık, rızık, akıl, iman gibi nimetler, Allah’ın insanlara olan sonsuz lütfunun birer göstergesidir.
* Affetme ve Merhamet: Allah, kullarının hatalarını affeder ve onlara karşı sonsuz bir merhamet gösterir. Tövbe eden ve O’na yönelen kullarını bağışlar ve onlara yeniden bir fırsat verir.
5. Rububiyet ile Diğer İlahi Sıfatlar Arasındaki İlişki
Rububiyet, diğer ilahi sıfatlarla yakından ilişkilidir ve onlarla birlikte anlam kazanır.
* Uluhiyet (İlahlık): Rububiyet, Uluhiyetin ayrılmaz bir parçasıdır. Allah, hem İlah hem de Rab’dir. O’nun İlahlığı, O’nun Rabliğini gerektirir ve O’nun Rabliği, O’nun İlahlığının bir gereğidir.
* Halikiyet (Yaratıcılık): Allah’ın Halik olması, O’nun Rab olmasının bir sonucudur. Yaratmak, Rabliğin bir gereğidir ve Rab olmak, yaratmayı gerektirir.
* Rahmet (Merhamet): Allah’ın Rahmeti, O’nun Rububiyetinin bir tezahürüdür. Rab olarak Allah, kullarına karşı sonsuz bir merhamet gösterir ve onları korur, gözetir ve ihtiyaçlarını karşılar.
* İlim (Bilgi): Allah’ın sonsuz İlmi, O’nun Rububiyetinin bir gereğidir. Rab olarak Allah, tüm yaratıklarını ve onların ihtiyaçlarını en ince detayına kadar bilir.
* Kudret (Güç): Allah’ın sonsuz Kudreti, O’nun Rububiyetinin bir göstergesidir. Rab olarak Allah, her şeye gücü yeter ve her şeyi dilediği gibi yönetir.
Sonuç olarak, Allah’ın Rububiyeti, İslam inancının temelini oluşturan en önemli kavramlardan biridir. Bu kavram, Allah’ın Zatı, mahlukatı ve özellikle insan ile olan ilişkisini anlamamızı sağlar. Rububiyet inancı, insanın Allah’a karşı sorumluluklarını, kulluk görevlerini ve hayatın anlamını anlamasının temelidir. Aynı zamanda, diğer ilahi sıfatlarla birlikte ele alındığında, Allah’ın sonsuz kudretini, ilmini, merhametini ve adaletini daha iyi kavramamıza yardımcı olur.
**************
İslam alimleri Allah’ın Rab ismine ve Ruhubiyetine nasıl bir bakış açısı getirmişlerdir?
İslam alimleri, Allah’ın Rab ismini ve Rubûbiyetini derinlemesine ele almış, bu kavramları farklı boyutlarıyla açıklamışlardır. Rab ismi ve Rubûbiyet, Allah’ın yaratıcı, terbiye edici, düzenleyici ve idare edici sıfatlarını ifade ettiği için tevhid, iman ve insanın kulluk bilincinin temel taşlarından biri olarak değerlendirilmiştir.
Aşağıda İslam alimlerinin Allah’ın Rab ismine ve Rubûbiyet hakikatine dair yaklaşımlarını özetledik:
—
1. Kelam Alimleri ve Rab İsmi
Kelam âlimleri, Allah’ın Rab ismini ve Rubûbiyetini özellikle tevhid inancının bir parçası olarak ele almışlardır. Bu bakış açısına göre:
Rab ismi, tevhidin anahtarıdır:
Allah, âlemin yegâne yaratıcısı ve idare edicisidir. Bu, Allah’ın varlığını ve birliğini (tevhid) ispat eder. Kelamcılar, Rubûbiyeti kâinattaki düzen ve hikmetin bir delili olarak sunmuşlardır.
Rubûbiyetin inkârı, şirk doğurur:
Kelam âlimlerine göre Allah’ın Rubûbiyet sıfatını inkâr etmek, O’nun hâkimiyetini ve yaratıcı sıfatını başka varlıklara isnat etmek anlamına gelir. Bu ise şirktir.
Rubûbiyetin insan üzerindeki etkisi:
İnsan, Rabbinin kulu olduğunu bilerek hayatını ona göre düzenlemelidir. Bu bilinç, insanın kulluk sorumluluğunu artırır.
—
2. Tasavvuf Ehli ve Rab İsmi
Tasavvuf ehli, Rab ismini daha çok insan-Allah ilişkisi bağlamında ele almış ve bireyin manevi terbiye sürecine vurgu yapmıştır:
Rab ismi terbiye edici anlamına gelir:
Tasavvufa göre Allah, insanın hem fiziksel hem de ruhsal ihtiyaçlarını karşılar. İnsan, Allah’ın Rab ismiyle sürekli terbiye edilir. Bu terbiye süreci, insanı olgunlaştırarak Allah’a yaklaştırır.
Rab ismi ile ubudiyet (kulluk) ilişkisi:
İnsan, Allah’ın Rab sıfatını tefekkür ederek kendi acizliğini ve O’na olan mutlak ihtiyacını idrak eder. Bu idrak, insanı tam bir kulluk bilincine sevk eder.
Rab isminin kalpteki tezahürü:
Sûfiler, Rubûbiyetin insanın kalbinde Allah’a olan derin bir sevgi, teslimiyet ve güven oluşturduğunu ifade etmişlerdir. Örneğin, Mevlânâ’ya göre Rab ismi, insanın ilahi terbiye ile kamil bir insan olmasını sağlar.
—
3. Tefsir Âlimleri ve Rab İsmi
Kur’an tefsirinde Rab ismi ve Rubûbiyet hakikati, özellikle şu üç temel bağlamda ele alınmıştır:
1. Kâinatın Yaratılışı ve İdaresi:
Tefsir âlimleri, “Âlemlerin Rabbi” ifadesini Allah’ın hem yaratıcılığını hem de sürekli olarak kâinatı idare eden Rab olduğunu vurgulamak için açıklarlar.
Örnek: Fahruddin Râzi, “Rab” kelimesini açıklarken Allah’ın kâinattaki düzeni, hikmeti ve hikmetli yaratışı ile varlık âlemini nasıl terbiye ettiğine vurgu yapar.
2. İnsanın Terbiyesi:
Rab isminin insan üzerindeki tezahürü, Allah’ın insanı fiziksel, ahlaki ve manevi olarak terbiye etmesidir. Tefsirlerde bu, insanın ahiret sorumluluğunu anlaması için bir uyarı olarak ele alınır.
3. Kur’an’daki Rubûbiyet Ayetleri:
Tefsir âlimleri, özellikle Fatiha Suresi’nin “Rabbü’l-Âlemin” ifadesini detaylı şekilde yorumlamışlardır. Allah’ın Rubûbiyet sıfatını, rahmet ve hikmetle birlikte ele almışlardır.
—
4. Felsefi Yaklaşımlar ve Rab İsmi
İslam filozofları, Rab ismini ve Rubûbiyet hakikatini daha çok varlık ve düzen ilişkisi üzerinden anlamaya çalışmışlardır:
Varlık âlemindeki düzen:
Farabi ve İbn Sina gibi filozoflar, kâinattaki düzeni Allah’ın Rubûbiyetinin bir delili olarak görmüşlerdir. Onlara göre, kâinatta hiçbir şey başıboş değildir; her şey Allah’ın hikmetiyle yaratılmış ve terbiye edilmiştir.
Rab sıfatı ve insanın aklı:
İbn Rüşd gibi düşünürler, insanın aklı ve iradesinin Allah’ın Rubûbiyet sıfatıyla bağlantılı olduğunu savunmuşlardır. İnsan, Rabbinin varlığını ve hikmetini aklıyla kavrayarak kulluk sorumluluğunu yerine getirebilir.
—
5. Bediüzzaman Said Nursi ve Rubûbiyet
Bediüzzaman, Rubûbiyet kavramını Risale-i Nur’da detaylı bir şekilde ele almıştır. Onun yaklaşımı şu şekilde özetlenebilir:
Kâinattaki Rubûbiyet:
Kâinat, Allah’ın Rubûbiyetinin bir tecellisidir. Her varlık, Allah’ın Rab isminin bir aynasıdır. Kâinattaki düzen, Rubûbiyetin en açık delilidir.
İnsanın Rubûbiyetle ilişkisi:
İnsan, Allah’ın bir sanat eseri olarak yaratılmıştır ve hayatındaki her detay Allah’ın Rubûbiyetinin bir sonucudur. İnsanın görevi, Allah’ın terbiye edici sıfatını tanıyıp şükretmektir.
Rubûbiyet ve Rahmet:
Bediüzzaman, Allah’ın Rubûbiyetini rahmetle birlikte ele almış ve bu iki sıfatın insan üzerindeki etkilerini detaylı bir şekilde açıklamıştır.
—
Sonuç
İslam alimleri, Allah’ın Rab ismini ve Rubûbiyetini tevhid, yaratılış, insanın terbiyesi ve kâinattaki düzen bağlamında derinlemesine incelemişlerdir. Bu çalışmalar, insanın Allah’a olan ihtiyacını ve O’na karşı olan kulluk sorumluluğunu anlamasına büyük katkı sağlamıştır. Rab ismi, hem insanın bireysel hayatında hem de toplumsal düzende Allah’ın hâkimiyetini ve rahmetini anlamanın anahtarıdır.
[1] https://www.youtube.com/watch?v=BSJFjrKcwPA