İSTİDATLAR RUHUN PENCERELERİDİR
İSTİDATLAR RUHUN PENCERELERİDİR[1]
PENCERELERİMİZ GÖZ KULAK AĞIZ BURUN DIŞA AÇILAN KABİLİYETLERİN GELİŞİM NOKTA VE ÇIKIŞ YERLERİ. KATİFELERİN GELİŞİM YOLLARI
* Duygular ruhun dışa açılmış kapı ve pencereleridir.
Evet, bu ifade duyguların insanın iç dünyasını dışa yansıttığını, bir nevi içsel dünyamızın dışa açılan birer aracı olduğunu ifade eder. Duygular, ruh halimizi, düşüncelerimizi ve içsel deneyimlerimizi çevremizdeki insanlara ve dünyaya aktarmamıza olanak tanır. Tıpkı bir evin kapı ve pencerelerinin içindekileri dış dünyaya gösterdiği gibi, duygular da ruhun birer yansımasıdır. Bu, insanın kendini ifade etmesinin ve başkalarıyla bağ kurmasının en temel yollarından biridir.
@@@@@@@@@
Risale-i Nur Külliyatı’nda kuva ve türevleri.
Risale-i Nur Külliyatı’nda “kuvâ” kelimesi, genellikle insanın ruhsal ve bedensel yapısındaki çeşitli güçler ve yetenekleri ifade etmek için kullanılır. Bu kavram, İslamî düşünce geleneğinde, özellikle de İmam Gazâlî ve İbn Sina’nın tesirinde, insanın manevi terbiyesi ve yaratılış gayesi bağlamında önemli bir yere sahiptir. Risale-i Nur’da kuvâ kavramı ve türevleri, insanın maddi ve manevi varlığını anlamlandırmak ve insanın görevlerini açıklamak için sıkça yer alır.
Öne Çıkan Kullanımlar ve Türevler
1. Kuvâ-i Akliye (Aklî Güçler):
İnsan aklının düşünme, anlama ve hakikati bulma gücünü ifade eder. Aklın doğru kullanımı, hakikate ulaşmayı sağlar; yanlış yönlendirilmesi ise insanı dalâlete sürükler. Risale-i Nur’da akıl, iman ve marifetullah yolunda önemli bir araç olarak öne çıkar.
2. Kuvâ-i Şeheviyye (Şehvet Güçleri):
İnsanın dünya nimetlerine yönelmesini sağlayan fıtrî güçtür. Şehevi kuvvet, sınırları içinde kaldığında helal dairede hazların tadını çıkarma aracı olur. Ancak aşırıya kaçıldığında insanın nefsine hâkim olması zorlaşır ve günah tehlikesine sürükler.
3. Kuvâ-i Gadabiyye (Öfke Güçleri):
İnsanın tehlikelerden korunmasını ve kendini savunmasını sağlayan bir kuvvettir. Ancak bu kuvvetin haddini aşması, öfke ve saldırganlığa dönüşebilir. Risale-i Nur’da bu kuvvetin itidal ile kontrol altında tutulması gerektiği vurgulanır.
4. Kuvâ-i İmaniye (İman Gücü):
İnsan ruhunun en yüksek kuvvetidir ve diğer kuvvetlerin itidal içinde çalışmasını sağlar. İman, insanın her türlü ahlaki, manevi ve zihinsel kuvvetini dengeler.
5. Kuvve-i Zihniye (Zihinsel Güçler):
İnsan zihninin ilim öğrenme, düşünce üretme ve tefekkür etme kabiliyetlerini ifade eder. Risale-i Nur, tefekkürü imanla birleştirerek insanın hakikati bulmasını teşvik eder.
Kuvâların İtidal ve İfrat-Tefrit Dengesi
Bediüzzaman Said Nursî, kuvâların ifrat (aşırılık), tefrit (yetersizlik) ve itidal (orta yol) hallerine dikkat çeker. İnsan, kuvâlarını Allah’ın emir ve yasaklarına göre terbiye edip dengeye ulaştırmalıdır. Bu denge sağlanmazsa:
İfrat, aşırılıklara ve kötülüklere yol açar.
Tefrit, insanın yaratılış gayesine uygun hareket edememesine neden olur.
İtidal ise insanı saadet-i ebediyeye ulaştırır.
Örnek Risale-i Nur Metinleri
1. Kuvâların Fıtrî Olması:
“İnsanın mahiyetine derc edilen kuvâ ve cihazat, başka maksatlar için değil, belki ulvî hikmetler ve yüksek gayeler içindir.”
(Sözler, 23. Söz)
2. İtidal ve Ahlak:
“İnsanın ruhundaki kuvâ-i akliye, kuvâ-i gadabiye ve kuvâ-i şeheviyye gibi latifeler, eğer İslâmiyetin terbiyesiyle ve imanın nuruyla nurlandırılırsa, o zaman insan, mükemmel bir kul ve halife-i arz olur.”
(Lem’alar, 11. Lem’a)
Sonuç
Risale-i Nur, kuvâ kavramını insanın manevi ve ahlaki gelişimi için önemli bir temel olarak ele alır. İnsanın yaratılışındaki bu kuvvetler, doğru yönlendirildiğinde insanı kâmil bir varlık yapar; yanlış kullanıldığında ise insanı zayıf ve nefsine mağlup bir hale getirir. Bu nedenle, kuvâların Allah’ın iradesine uygun olarak terbiye edilmesi, insanın yaratılış gayesini gerçekleştirmesi için elzemdir.
@@@@@@@@@
Risale-i Nur Külliyatı’nda istidat,duygu ve kabiliyet konusu.
Risale-i Nur Külliyatı’nda istidat, duygu ve kabiliyet kavramları, insanın yaratılışına ve Allah’ın ona verdiği potansiyellere işaret eder. Bediüzzaman Said Nursî, insanın fıtratında yer alan bu özellikleri detaylı bir şekilde ele alır ve onların Allah’ın emir ve yasaklarına uygun şekilde kullanıldığında yüksek bir değer kazandığını vurgular. Bu kavramlar, insanın kulluk vazifesini idrak etmesi ve ahirete yönelik bir yaşam sürmesi bağlamında da işlenir.
1. İstidat (Yetenek ve Potansiyel):
İstidat, insanın yaratılıştan sahip olduğu potansiyel ve yeteneklerdir. Risale-i Nur’da, insanın istidatları ilahi bir emanet olarak değerlendirilir.
Evrendeki İstisnai Yeri: İnsan, yeryüzündeki diğer varlıklardan farklı olarak üstün bir istidada sahiptir. Bu, insanın Allah’ı tanıma, anlama ve O’na kulluk etme kabiliyetini ifade eder.
Geliştirilmesi Gereken Bir Cevher: İstidatlar, geliştirilmeyi bekleyen birer tohum gibidir. Eğer bu tohumlar uygun ortamda filizlendirilir ve ilahi rehberlikle beslenirse, insan “halife-i arz” konumuna yükselir.
Misal: Bediüzzaman, insanın istidatlarını “ahiret tarlasında ekilecek birer tohum” olarak tanımlar. Eğer bu tohumlar dünya hayatında düzgün bir şekilde kullanılırsa, ahirette cennet meyveleri verir.
> “İnsanın mahiyetine derc edilen kuvâ ve cihazat, nihayetsiz terakkiyatı ve tedenniyatı içinde bulunduran istidatlardır.”
(Sözler, 23. Söz)
2. Duygular:
Ruhun Pencereleri: Duygular, insanın ruhundaki derinliği yansıtan ve ona varlıkları algılama imkânı veren özelliklerdir. Risale-i Nur’da duygular, insanın Allah’ı tanımasında önemli bir araç olarak görülür.
İlahi Bir Emanet: Duygular, insanın imtihanında belirleyici bir rol oynar. Sevgi, korku, ümit gibi temel duygular, yaratılış gayesine uygun yönlendirildiğinde insanı saadet-i ebediyeye ulaştırır.
Yanlış Kullanımı: Duygular, nefis ve şeytanın etkisiyle yanlış yönlendirilirse insanı dalâlete sürükler. Bu nedenle, duyguların terbiye edilmesi ve doğru bir istikamette kullanılması şarttır.
> “İnsanın mahiyetine derc edilen cihazat ve duygular, eğer iman ve marifetullah ile çalıştırılırsa, o insan nurani bir sultan olur.”
(Sözler, 23. Söz)
Tefekkür ve Duygular: Bediüzzaman, tefekkürün duygular üzerinde büyük bir etkisi olduğunu vurgular. İnsan, tefekkür yoluyla hem Allah’ın varlığını hem de evrendeki hikmetleri anlayabilir.
3. Kabiliyet (Yetenek):
İstidadın Açığa Çıkışı: Kabiliyet, insanın sahip olduğu istidatların gelişmiş ve ortaya çıkmış halidir. Risale-i Nur’da kabiliyet, insanın fıtratında yer alan özelliklerin aktif bir şekilde kullanılması olarak ifade edilir.
İlahi Bir Gaye: İnsanın kabiliyetleri, sadece dünya menfaatine hizmet etmek için değil, Allah’a kulluk ve ahireti kazanmak için verilmiştir. Kabiliyetlerini bu gayeye uygun kullanmayan insan, emanete ihanet etmiş olur.
Eğitimin Önemi: İnsan, sahip olduğu kabiliyetleri eğitmek ve yönlendirmekle mükelleftir. Bu eğitim, hem dünya işlerinde hem de manevi hayatta başarı ve huzur getirir.
> “İnsana verilen binlerce duygular, Allah’ın isim ve sıfatlarını tanıma ve onlara aynalık etme gayesiyle verilmiştir.”
(Sözler, 23. Söz)
İstidat, Duygu ve Kabiliyetin Birlikte Kullanımı:
Risale-i Nur’da bu üç unsur birbiriyle bağlantılıdır ve insanın kulluk görevini yerine getirmesi için bir bütünlük içinde çalışır:
1. İstidat: İnsan fıtratında saklı olan potansiyeldir.
2. Duygular: Bu potansiyelin harekete geçmesini ve dış dünyaya yansımasını sağlar.
3. Kabiliyet: İstidatların işlenmiş ve etkin hale gelmiş halidir.
Bediüzzaman, insanın bu üç unsuru ilahi ölçülerle kullanması gerektiğini, aksi halde potansiyelinin ziyan olacağını belirtir.
Sonuç:
Risale-i Nur’da istidat, duygu ve kabiliyet kavramları, insanın manevi gelişimi ve yaratılış gayesine ulaşması için temel taşlardır. İnsan, bu özelliklerini doğru kullanırsa kâmil bir insan, Allah’a yakın bir kul ve ahiret saadetine layık bir varlık haline gelir. Ancak bu unsurlar yanlış yönlendirilirse insan, nefsine yenilir ve yaratılış amacını kaybeder. Bu nedenle, Bediüzzaman, bu potansiyellerin iman, marifetullah ve ahiret bilinciyle şekillendirilmesi gerektiğini vurgular.
@@@@@@@@
[1] https://www.youtube.com/watch?v=oPv0xa4ZhIE