Kuran-ı Kerim’de anlatılan ‘Hırsızlık yapan kadın ve erkeğin ellerini kesin ‘ayetiyle el kesmenin tarihi serüveni, hikmeti ve sosyal hayata katkıları nelerdir?
Kuran-ı Kerim’de anlatılan ‘Hırsızlık yapan kadın ve erkeğin ellerini kesin ‘ayetiyle el kesmenin tarihi serüveni, hikmeti ve sosyal hayata katkıları nelerdir?
Kur’an-ı Kerim’de hırsızlık suçu ve bunun cezası hakkında, Maide Suresi 38. ayette şöyle buyrulmaktadır:
> “Hırsızlık yapan erkek ve kadının, yaptıklarına bir karşılık ve Allah’tan bir ibret cezası olarak ellerini kesin. Allah Azîz’dir, Hakîm’dir.”
Bu ayet, İslam ceza hukukunda önemli bir ceza türü olan el kesme cezası ile hırsızlık suçu arasındaki ilişkiyi ortaya koyar. Ancak, bu hüküm uygulanmadan önce belirli şartlar ve sınırlamalar getirilmiş, adalet ve merhamet ilkesi gözetilmiştir.
1. Tarihi Serüveni
a. İslam Öncesi Dönem
Hırsızlık Suçu ve Cezası: İslam öncesi Arap toplumunda hırsızlık suçlarına karşı ağır cezalar uygulanıyordu. Bazen ölüm cezası, bazen ise işkence gibi uygulamalar söz konusuydu.
Ceza, genellikle suçu işleyen kişinin toplumdaki statüsüne göre değişiyordu. Fakirler ve güçsüzler ağır cezalandırılırken, zenginler ve kabile reisleri korunuyordu.
b. İslam’la Gelen Düzenleme
Kur’an, hırsızlık suçuna sabit ve caydırıcı bir ceza getirmiştir. Ancak bu cezanın uygulanması için belirli şartlar öngörülmüştür.
Hz. Peygamber (sav), bu cezanın ancak suçu ispatlayan güçlü delillerin ve belirli ekonomik-sosyal şartların yerine getirilmesi durumunda uygulanacağını belirtmiştir.
c. İslam Tarihinde Uygulama
Hz. Muhammed Dönemi: Hırsızlık cezası, yalnızca suçun açıkça ispatlandığı durumlarda uygulanmıştır. Peygamber Efendimiz, hırsızlık yapan kişinin tövbe etmesini ve malın iadesini teşvik etmiştir.
Hz. Ömer Dönemi: Hz. Ömer, kıtlık yıllarında (açlık ve zorunluluk durumlarında) hırsızlık yapanların cezalandırılmaması gerektiğini belirtmiştir. Bu, cezanın adalet ve hikmet çerçevesinde değerlendirildiğini gösterir.
Osmanlı Dönemi: Hırsızlık cezaları genellikle diyet (malın tazmini) veya uzlaşma yoluyla çözüme kavuşturulmuş, el kesme cezası istisnai durumlarda uygulanmıştır.
—
2. Hırsızlık Cezasının Hikmeti
a. Caydırıcılık
El kesme cezası, hırsızlık suçunu işleme eğiliminde olan kişiler üzerinde güçlü bir caydırıcı etki yapar. Bu cezanın uygulanma ihtimali bile, toplumu suçtan uzaklaştırır.
Toplumsal huzurun korunması için bu tür caydırıcı cezalar, bireylerin haklarına saygıyı artırır.
b. Adaletin Tesisi
Hırsızlık, bireysel haklara ve toplumsal düzene doğrudan bir saldırıdır. Bu nedenle Kur’an, adaletin sağlanması için belirli bir sınır cezası (hudud) öngörmüştür.
El kesme cezası, suça orantılı bir karşılık olarak görülür ve mağdurun hakkını korur.
c. Toplumun Haklarının Korunması
Kur’an, bu cezayı uygulamadan önce hırsızlığın gerçekleştiği sosyal ve ekonomik koşulları dikkate alır. Açlık, yoksulluk veya zorunluluk gibi durumlarda bu cezanın uygulanmaması gerektiği ifade edilmiştir.
Bu, toplumun bireylerine karşı adil bir şekilde davranması gerektiğini gösterir.
d. Tövbeye ve Islah Olmaya Teşvik
Kur’an’da el kesme cezasının ardından tövbe eden ve kendisini düzelten kişilerin Allah tarafından bağışlanacağı belirtilir:
> “Kim zulüm yaptıktan sonra tövbe eder ve ıslah olursa, Allah onun tövbesini kabul eder.” (Maide, 39)
Bu, cezanın sadece caydırıcılık değil, aynı zamanda toplumsal ıslah amacını taşıdığını gösterir.
—
3. Sosyal Hayata Katkıları
a. Mal Güvenliğinin Sağlanması
El kesme cezası, bireylerin mal varlığını güvence altına alır. Hırsızlık suçunun azalması, toplumda güven ortamını güçlendirir.
İnsanlar, mal ve mülklerine zarar gelmeyeceğinden emin olarak yaşarlar.
b. Toplumda Adaletin Yayılması
Cezanın uygulanması, toplumun her kesimine adaletin eşit şekilde işlediğini gösterir. Bu, sosyal barışı ve birlik duygusunu pekiştirir.
Kur’an, cezaların uygulanmasında kişilerin statüsüne, zenginlik durumuna veya kabilesine bakılmaksızın eşitlik ilkesini savunur.
c. Sosyal Yardımlaşma ve Ekonomik Adaletin Teşviki
Hırsızlık cezaları, suçun sosyal sebeplerini de dikkate alır. Kur’an, toplumda yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik ederek yoksulluğun giderilmesini hedefler. Zekat ve infak gibi ibadetler, fakirlerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlar.
Hırsızlığa neden olan ekonomik eşitsizlikler ortadan kaldırıldığında, suç oranları da azalır.
d. Toplumsal Barış ve Güvenlik
Hırsızlık, bireyler ve toplum arasında güvenin zedelenmesine yol açar. Kur’an’daki cezalandırma sistemi, bu güveni yeniden tesis etmeyi amaçlar.
Cezaların adil ve şartlara uygun uygulanması, toplumsal düzenin devamlılığını sağlar.
—
4. Cezanın Uygulanma Şartları
Kur’an’da yer alan el kesme cezasının uygulanması, belli kriterlere ve şartlara bağlanmıştır:
Suçun Sabitliği: Hırsızlık suçu, kesin delillerle ispatlanmalıdır.
Eşyaya Değer Biçilmesi: Çalınan malın, belirli bir değerden az olmaması gerekir.
Zorunluluk Hali: Açlık, sefalet veya yaşamı sürdürme zorunluluğu gibi nedenlerle yapılan hırsızlıklarda bu ceza uygulanmaz.
İhtiyatlı Yaklaşım: Hata veya şüphe durumlarında cezanın uygulanmaması gerektiği Hz. Peygamber’in (sav) hadislerinde belirtilmiştir:
> “Şüphe durumunda had cezalarını kaldırın.” (Tirmizî, Hudûd, 2)
—
Sonuç
Hırsızlık için öngörülen el kesme cezası, İslam hukukunda adaletin sağlanması ve suçun caydırılması açısından önemli bir yere sahiptir. Bu cezanın uygulanmasında gözetilen şartlar, İslam’ın adalet, merhamet ve toplumsal düzeni koruma ilkelerini yansıtır. Cezanın temel hedefi, bireylerin ve toplumun haklarını güvence altına almak, suçun kök sebeplerini ortadan kaldırmak ve toplumsal barışı sağlamaktır. Kur’an’ın bu hükmü, sadece bir cezalandırma yöntemi değil, aynı zamanda bir sosyal düzen mekanizmasıdır.