KAYSERİ KİTAP FUARINDAN GEÇMİŞE YOLCULUK
KAYSERİ KİTAP FUARINDAN GEÇMİŞE YOLCULUK[1]
Kitap fuarını nasıl buldun, demesiyle başladı, bu videoyu çekme ve bu yazıyı yazma isteğim.
Bu iki kelime dünyamı açtı.
Herkese hitap eden bir ortam.
Herkes bir şeyleri arıyor.
Kendi dünyalarını açacak anahtarını arıyor insanlar.
Her anahtar her kapıyı açmıyor.
Ya anahtarı kapıya uydurmalı, daha doğru ifadeyle uyarlanması yada kapıyı anahtara.
Herkes kendi zengin sarayına girip, kendisini bulmak için uygun kilidini arıyordu.
Arayanlar bulurdu.
Bulanlarda zaten arayanlardır.
Her yerde olan Rabbisini bulamayanlar, işte o Rabbisini bulamayan, kendisini bilip de iç dünyasını açamayanlardır.
Kalpleri kilitli ve mühürlü olanlardır.
-Fuarda bir zenginlik ve çeşitlilik vardı.
Halının desenleri gibi.
Farklı giysiler gibi.
Farklı yemek zevkleri gibi.
Ancak yine de seçici olunmalıydı.
Yanlış anahtarlar, yanlış kapıları açabilirdi.
Konferansı dinleyenler, kitap imza sırasına girenler.
Hatta dışarıda arabayı koyacak yer bulmakta zorlanınca sevindim.
İnsanların ziyadesiyle ilgisinden dolayı.
İnsanların patates soğanı bırakıp, kitapla uğraşmaları beni memnun etti.
-Risale-i Nur standına vardığımda bir yandan satış, bir yandan da iki gençle yapılan sohbeti görünce bir yandan sevinirken, bir yandan da hislendim.
1970’lerin karanlık dünyasına, Türkiye’sine gittim.
Takipler, hapisler, baskınlar, davalar.
Oluşturulan Korku İmparatorluğu.
O İmparatorluğu oluşturanların çoğu kabirlerinde azap çekiyorlar.
Kalanlarda mahcubiyetleri içerisinde kıvranıp acı sonlarını bekliyorlar.
Millete giydirmeye çalıştıkları dar ve deli gömleğinden dolayı.
Kendisine dar gelen ve maddi manevi gelişen bu millet o gömleği yırtıp çöpe attı.
Olması gerekende o idi.
Zulüm devam etmezdi, etmedi de.
Fakir edebiyatı yapanlar kendileri zengin yaşarken, milleti de maddi manevi fakir bıraktılar.
O dönemler kapandı.
Arada bir cırtlak sesler çıkıp, eski günleri arayanlar çıksa da.
Geçmişin kalıntıları tarafından…
Birkaç dakikalığına dinlediğimde arada ezan okuyunca annesinden bir hatırasını anlattı,
Ezan okununca annem derdi, doğru söylüyor.
Bende ekledim, doğruya çağırıyor ve Kuranı Kerim okuduktan sonra, Sadakallahul azîm yani Allah doğruyu söyledi.
-Özetle:
Dünya bir kovan, insan ise arı.
Mümin bal arısı, Kafir eşek arısı.
Bal üretmeyen mümin, vız vız üretir.
Bal üreten mümin, vahye mazhar arı misalidir.
Senin Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan kendine evler edin.” Nahl. 68.
Bal ise iman ve ibadettir.
İhlas ve samimiyet ise bala değer katan kalitesidir.
Konduğu çiçekler ise hak ve hakikatlerdir.
MEHMET ÖZÇELİK
14-10-2024
[1] https://www.youtube.com/watch?v=E00H5xmUH5o