GAZZE

GAZZE[1]

Belene, TRT 1’de 1989 yılında yayınlanmaya başlamış bir dizidir. Dört bölümden oluşan bu dizi, Bulgaristan’da 1984-1989 yılları arasında Türklere yapılan baskıları ve Belene adasına sürgün edilenlerin yaşadıklarını konu almaktadır.

Öyle ki, bir çocuğu kıyma makinasında çekerek annesine yediriyorlardı.

Bu filmi seyrettikten sonra eve geldiğimde dolu olduğum his ve öfke ile Belene diye bir şiir yazmıştım.[2]

Gazze ondan geri değildi.

Babanın elinde çocuğu, kafatası paramparça, ailesinin vücut parçaları poşetin içinde, hayvana yapılmayacak ve tahammül edilmeyecek şeyler insana, çocuğa, kadına yapılmaktadır.

Bunun üzerine o Belene şiirini Gazze’ye uyarladım.

 

GAZZE

 

Garipler yurdu, mazlumlar beldesi GAZZE,

Ey İsrail leşi, soyun sopun kana belene

Ehli iman, necip millet bununla bilene,

Aşk olsun, yazıklar olsun, sana insan diyene…

 

Mazlumların âhı yükseldi ta arşa dek,

Çekemem bunu sineye kalsam da bir tek,

Dinime, geçmişime bağlıyım, olmam dönek,

Tükürürüm. Muinimdir Allah ve melek…

 

Gururludur! Zalim olunca, oysa iğreti,

Arslan karşısında, ne yapar İsrail iti,

Kadın, çocuk, ihtiyar karşısında onun merti,

İmansızca kaçar, yine olur namerti…

 

Beslenir, insan kanı emmekle,

Pislenir, insan kılığına girmekle,

Hislenir, itinin ölümünü görmekle,

Hırlaşır, cehennemdeki yerini gözetmekle…

 

Mesleğidir, hıyanet hem de zillet,

Dünyasıdır diyanet, deni millet,

Menfaat da hıllet, menfaatsiz illet,

Ya Rab! Ya bunları kahret ya da kahret…

 

Birinin hedefi ahiret, diğerinin para,

Sağlam vücutta ufunetli yara,

Kalp kara, dünya ve ahiret kap kara,

Mü’mini gönderir şehadetle ebedi diyara…

 

Isınmak için dünyayı yakar Netenyahu,

Isırmak için hem cinsini yutar, neden ya hu?

Sallanmak için uygun bacaklar kollar,

Yalanmak için salya akıtır sırtlanlar…

 

Zulmüyle rahmet okutur, ite köpeğe,

Soysuzdur, saldırır yaşlı ve bebeğe,

Yazdıklarıyla kendini yazdırır tarihe,

“Zulmetmek için geldim, geldim.” feleğe…

 

Ocakları, evleri barkları yakar,

Ağlanacak hale zevkle bakar,

Ha yakar insan, ha sigara yakar,

Kan akar, sel olup akar, akar,

Elbet çör-çöpü önüne katar…

 

Vahşiliklere denktir Gazze,

Ölüm ona zevktir Gazze,

Ahirete açılır, yakındır Gazze,

Ulvi makama basamaktır Gazze…

 

Firavun, İsrail hep aynı Ene,

Birinin yeri Mısır, diğerinin İsrail,

Firavun’a demişti Musa: Bu zulüm ne?

Isırıcı köpeklere diyecek yok mu, bu gidiş ne?

 

Bizde de oynanmasın aynı oyun,

“Arapça isimler değil, başka isim koyun.”

Başörtüsü, Din, Dil, İsim, İrtica, Ezan, Kadın,

Bunlar da oynanan oyun, hep aynı oyun…

 

Dayan kardeşim dayan aksa da kan,

Boğacaktır o kan sırıtsa da sırtlan,

Ey uyuyan dev artık uyan,

Seni bekliyor Gazze, Afrika, tüm Müslüman…

 

@@@@@@@@@

 

Nuh. 26: Nuh dedi ki: “Rabbim! Yeryüzünde dolaşan bir tek kâfir bile bırakma!”

27: “Bırakacak olursan, onlar senin kullarını yoldan çıkarırlar ve ancak kendileri gibi ahlâksız, günahkâr ve azılı kâfir nesiller yetiştirirler.”

28: “Rabbim! Beni, anne-babamı, mü’min olarak evime girenleri, bütün mü’min erkeklerle mü’min kadınları bağışla! Zâlimlerin ise ancak helâkini artır! Köklerini kurut!”

Nuh Peygamberin bu bedduasına bizde âmin diyoruz.

MEHMET ÖZÇELİK

24-08-2024

[1] https://www.youtube.com/watch?v=tuRIbL612MI

[2] https://tesbitler.com/2015/01/02/firavunun-donusu/

Loading

No ResponsesAğustos 24th, 2024