HAYAT YOLCULUĞU

HAYAT YOLCULUĞU[1]

Dünyaya gelen insanlar hayata ve birçok şeye cahil iken, hayattan gittiklerinde birçok kabiliyet ve becerileri ile gidiyorlar.

İster cennette ve isterse cehennemde bu becerilere ne ihtiyaç var?
Biliyoruz ki, insanın bu dünyaya gelmesinin bir kaç önemli sebeplerinden belki de en birincisi, kabiliyetlerinin inkişafı, açılımı ve gelişmesidir.
Özellikle cennet her şeyin bir anda var olduğu, öğrenmeye ve onları kullanmaya ihtiyacının olmadığı bir mekandır.
Belki bunun en önemli sebebi, o açılmış olan kabiliyet ve duyguların inkişafı nisbetinde, cennetin nimetlerinden daha fazla istifade kapısını açmış oluyor.
Aynı sofraya cennetin sekiz tabakasındakiler aynı yiyeceği yedikleri halde manevi haz ve lezzet kaplarının farklılığından dolayı lezzetlerini tam aldıkları halde farklılık derecesi ortaya çıkar.
Cehennemde buna kıyas edilebilir.
Oda kabiliyetlerini olumsuz yönde geliştirdiklerinden o cihetle elemi de fazla ve farklı olur.
İnsanları sapıklığa ittiği nisbette, onların sayısınca elem duyar.
Ğadab duygusu olumsuz yönde geliştikçe, o nisbette kendisini ateş olup yakar.
Özellikle üç duygunun olumlu ve olumsuz gelişimi ve açılımı nisbetinde lezzet veya elem alır.
Tat duygusu gelişmiş olanla olmayan, az gelişmişle çok gelişmiş adamın arasındaki fark gibi.
Hakeza akıl duygusu içinde bu durum geçerlidir.
Böylece insan meleke kazanmış oluyor.
Manen gelişiyor.

-İnsanların dünyaya gönderilmesindeki bütün mesele, tıpkı toprağa ATILAN tohum gibi, duygu tohumlarının dünya toprağında inkişafıdır.

Bu insanın bir nevi seyri süluküdür.

-İnsanların kabiliyetlerinin geliştirilmesinin hikmeti demek ki burası ve bura için değil.

Başka ve ebedi bir alem için.
Çünkü bu alemde kabiliyetiyle yaptığı şeyler kalmıyor.
Çürüyüp, yok oluyor gidiyor.
Burası bir laboratuvar ve bir tezgâh yeri.
Talim ve eğitim yeri.
Ebedi alem için staj görüyor.

-İnsan bu aleme hem duygularının inkişafı ve nikah için ve de Allaha bakan cihetle de esma-i ilahiyyenin tecelli ve cevelangahı için gelmiştir.

Varlıklardaki değişim, Esma-i ilahiyetin değişimidir.
Esmadaki değişim, eşyadaki teceddüde ve teğayyüre sebeptir.
Külle yemin hüve fî şe’nin.

 

-Evet şu dâr-ı dünya, beşerin ruhunda mündemiç olan hadsiz istidadların sünbüllenmesine müsaid değildir. Demek başka âleme gönderilecektir. Evet insanın cevheri büyüktür. Öyle ise, ebede namzeddir. Mahiyeti âliyedir, öyle ise cinayeti dahi azîmdir. Sair mevcudata benzemez. İntizamı da mühimdir. İntizamsız olamaz, mühmel kalamaz, abes edilmez, fena-yı mutlak ile mahkûm olamaz, adem-i sırfa kaçamaz. Ona Cehennem ağzını açmış bekliyor. Cennet ise ağuş-u nazdaranesini açmış gözlüyor.”[2]

 

-Mesela diş kaplaması yapılması için bir operasyon gerekiyor.

Bu dünya hayatında da ebedi hayat için bir operasyon yapılıyor.
Oraya hazırlık ve hazırlama.
Bir kalite kontrolden geçiriliyoruz.
Altın mı, gümüş mü, bakır mı, VS.
Altınsa bile kaç ayar.
Ayar düzenleme

*************

Dünya neden bu kadar koca kâinat içerisinde bir nokta bile değilken, bu kadar hem insanlar ve alemler ve de Allah için önem arz etmektedir?

Çünkü asıl hayatın kaynağı ve en büyük kaynağı buradadır da ondan.

Hayat doğurmakta ve üretmektedir çoklukla.

Hayata ve hayatlılara hizmet etmektedir.

“Birinci Nokta: Ehl-i dalâletin vekili der ki: ‘Ehâdisinizde dünya tel’in edilmiş cîfe ismiyle yad edilmiş. Hem bütün ehl-i velâyet ve ehl-i hakikat dünyayı tahkir ediyorlar, “Fenadır, pistir.” diyorlar. Hâlbuki sen bütün kemâlât-ı İlâhiyeye medar ve hüccet, onu gösteriyorsun ve âşıkane ondan bahsediyorsun.'”

“Elcevap: Dünyanın üç yüzü var.”

“Birinci yüzü Cenâb-ı Hakk’ın esmasına bakar. Onların nukuşunu gösterir. Mana-yı harfiyle, onlara ayinedarlık eder. Dünyanın şu yüzü, hadsiz mektubat-ı Samedâniyedir. Bu yüzü gayet güzeldir; nefrete değil, aşka layıktır.” (Sözler, Otuz İkinci Söz, İkinci Mevkıf.)

“İkinci yüzü âhirete bakar. Ahiretin tarlasıdır, cennetin mezraasıdır, rahmetin mezheresidir. Şu yüzü dahi, evvelki yüzü gibi güzeldir. Tahkire değil, muhabbete layıktır.”

“Üçüncü yüzü insanın hevesatına bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel’abe-i hevesâtı olan yüzdür. Şu yüz çirkindir. Çünkü fânidir, zâildir, elemlidir, aldatır. İşte, hadiste varid olan tahkir ve ehl-i hakikatin ettiği nefret, bu yüzdedir.”

*On Yedinci Söz’de denildiği gibi; dünya“Bir kitab-ı Samedânidir. Hem bir mezraadır. Hem birbiri arkasında dâim gelip geçen ayineler mecmuasıdır. Hem seyyar bir ticâretgâhdır. Hem muvakkat bir seyrangâhtır, hem bir misafirhanedir.”

MEHMET ÖZÇELİK

25-06-2024

[1] https://www.youtube.com/watch?v=Tvd_kj03ZG4

[2] https://risaleoku.com/oku/sozler/525

Loading

No ResponsesHaziran 25th, 2024