ONURLU YAŞAMAK ONURLA YAŞAMAK
ONURLU YAŞAMAK ONURLA YAŞAMAK
Yıllardır hasretle beklediğimiz haber, belki de ilk olmasını beklediğimiz haber.
Onurlu yaşayışımıza, onurla yaşayışımıza müdahale edilmemesi idi.
Üç asırdır onur kırıcı, onur yıkıcı uygulamalar ve müdahalelerle karşılaştık ve adeta yaşamaya mecbur bırakıldık.
Ve son elli yıldır 20 küsur devletin beslediği ve desteklediği Pkk illeti ile yaşamaya mecbur bırakıldık.
Dost bildiğimiz ülkeler orta doğunun zenginliğine konmak için sırtlanlar gibi saldırarak her türlü terörü oluşturup beslediler.
İşte o hasretle beklediğimiz onur tazeleyici haber gecikmeli de olsa geldi;
“İçişleri Bakanlığı’nı hedef alan terör saldırısından sonra Irak’taki terör üsleri bir bir vuruluyor. Dün düzenlenen harekatla birlikte 3 günde imha edilen hedef sayısı 58’i buldu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Irak ve Suriye’de PKK/YPG’ye ait bütün tesislerin hedef alınacağını belirtti. Fidan, örgüte destek veren ülkeleri de uyardı: Üçüncü tarafların PKK/YPG’li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum.”[1]
“MSB kaynakları: Başta dost ve müttefik ülkeler olmak üzere diğer ülkelerin bu teröristlerin yakınlarında bulunmamaları gerektiğini her zaman ifade ediyoruz. Kim üzerine alınıyorsa gerekli tedbirleri almak onların kendi tercihidir.”[2]
Yıllardır devletten bunu bekliyorduk.[3]
Ancak ahtapotun kolları içerden de dışardan da bizi çepe çevre sarmıştı.
Dışımızdakilerin gelişmememizi istemeleri işini anlarımda, ya içimizdeki bir kısım beyinsizler yüzünden takoz konulup, çığırtkanlık yapılmasına ne denilmeli?
“Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte buluşmak üzere kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Mûsâ dedi ki: “Ey rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.”[4]
Bize bu dünyada da âhirette de iyilik yaz! Şüphesiz biz sana yöneldik.” Allah buyurdu ki: Azabıma dilediğimi uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; ayrıca rahmetimi Allah korkusu taşıyanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım.”
Tam bir münafık yapı.
Sapı bizden görünen, batının baltasına sap olan odun ve kütüklere ne demeli.
Kuran onlara, ‘Huşubun müsennedeh’ yani sıra sıra dizilmiş kütükler diyor.
“Onlara şöyle bir baktığında dış görünüşleri sana iyi bir izlenim verir; konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Ama onlar sanki bir yere dayanmış kütükler gibidir (böyle güvendeymiş gibi görünürler). Her gürültüyü kendilerine yönelik sanırlar. Asıl düşman onlardır, onlardan korun! Allah kahretsin onları! Nasıl da haktan yüz çeviriyorlar!”[5]
– Devlet zafiyet gösterirse millet çöker. Millet çökerse terör artar, zulüm başlar ve devlet yıkılır.
Batı yani Hristiyan dünyası kendinden olmayan ölümlere hep göz yumdu.
Hatta en üst derecede papalık dahi.
Tıpkı Yahudiliğin iman esaslarından olan on emirin birincisinde; öldürmeyeceksin, denir.
Yahudiler bunu yorumlarken; yani kendinden olanı yani birbirinizi öldürmeyeceksiniz, sizden olmayanları değil, derler.
“İkinci Dünya Savaşı sırasında Katolik Kilisesi ve Vatikan lideri olarak görev yapan Papa 12. Pius’un, Nazilerin toplama kamplarında her gün binlerce kişinin katledildiğinden haberdar olduğu ancak sesini çıkarmadığı belirtildi.”[6]
-Kıssa: Evvelce, uzun bir medrese eğitiminden sonra diploma alan bir medrese öğrencisi, şehrin camilerinin birinde vaaz vermeye heves etmiş. Ancak ilk defa bir kalabalığın karşısına çıkacağından, bir yanlışlık yapar da rezil olurum korkusuyla yakın bir arkadaşından yardım istemiş. Arkadaşına, “Ben ayak bileğime bir ip bağlayayım. Sen de kürsünün yanına otur, ipin ucundan tut. Vaaz esnasında yanlış söz edersem sen ipi çekersin. Ben de anlar, yanlışımı düzeltirim.” demiş.
Genç ve hevesli vaiz kürsüye çıkmış. Arkadaşı, kürsünün yanında ipin ucundan tutarken cemaat de ne söyleyeceğini diye merak edermiş. Duadan sonra vaiz, “Kale’n-Nebi” diyecek olmuş. “Kale’n-Nebi” diye başladığı sırada, cemaatten biri oturacak yer ararken, yanlışlıkla ayağı ipe takılmış. Şaşırdığını sanan vaiz, yanlışını düzeltmek için “kıyle” diye söze başlamış. Arkadaşı da yanlışını anlasın da düzeltsin diye ipi çekmiş. Vaiz iyice şaşırmış ve “kule” demiş. İp yine çekilmiş. Cemaat de gülmeye başlamış. Vaiz ne söyleyeceğini şaşırmış ve arkadaşına kızmış. Kendi kendine, “Onu dost bildim. İlk vaazımda beni cemaate rezil etti.” diye söylenmiş. Molla, cemaate şöyle seslenerek kürsüden inmiş: “Ey cemaati Müslim! Sizlere çok şeyler söylemek isterdim. Ne yapayım ki ipin ucu başkasının elinde, beni yanılttı, kusura bakmayın.”
MEHMET ÖZÇELİK/5-10-2023
[1] https://www.yenisafak.com/gundem/ucuncu-taraflar-uzak-dursun-irak-ve-suriyede-pkkya-ait-butun-yapilar-mesru-hedefimiz-4565242
[2] https://www.haber7.com/guncel/haber/3357306-msbden-dost-ve-muttefik-ulkelere-uyari-kim-uzerine-aliniyorsa
https://www.haber7.com/siyaset/haber/3357138-msbde-kritik-toplanti-3-bakan-bir-araya-geldi
[3] https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/disisleri-bakani-hakan-fidan-irak-ve-suriyede-pkkya-ait-tum-tesisler-bundan-sonra-guvenlik-guclerimizin-mesru-hedefimizdir-4565163
[4] A’raf.155-156.
[5] Münafikun.4.
[6] https://www.haber7.com/dunya/haber/3353312-papa-12-pius-holokostu-biliyordu-ama-ses-cikarmadi