MUHALEFET Mİ ? ASLA

MUHALEFET Mİ ? ASLA

Dört beş kişi kendi arlarında 28 Mayıs’ta kime oy vereceklerini aralarında konuşuyorlardı.

İçlerinden birisinin tam muhalif olduğunu biliyordum ve de diğerleri tarafından da bilinmekteydi.

Arkadaşları kendisine muhalefete oy verdin değil mi, deyince; hayrette kaldığım şu sözü söyledi,

Aslında muhalefete asla ve asla oy vermem.

Manyak mıyım ben.
Deli miyim.
O zaman Erdoğan’a mı verdin?
Hayır.
Neden?
Bir değişiklik istiyorum.
Değişiklik olsun, diye üçüncüye verdim, dedi.

Buradan anladım ki; büyük çapta muhalefet ve onun temsilcisine oy veren insanlar; onun liderini sevdiklerinden ve benimsediklerinden değil, yıllarca Erdoğan düşmanlığının körüklenmesinden dolayı, Erdoğan düşmanlığının öne çıkması ve çıkarılması sebebiyle muhalefet fazlaca oy almaktadır.

Bir yandan da muhalifler gurubun oluşturduğu bir topluluk, menfaatte ortaklıklar bu oyları almada rol oynamaktadır.

 

**********


Kendi iç dünyamda bir muhakeme yaptım.

O zaman sen belli ki belanı arıyorsun.
Değişiklik istiyorsan önce kendini değiştir.
Toplumu niye değiştiriyorsun.
Zirzop herif.
Rahat sana battı herhalde?
Geçmişi hiç görmemiş ve yaşamamış gibisin?
Ne çabuk unuttun.
Elindekini de kaybedip, eski haline dönmek istiyorsun, belli ki.
Heyecan ve aksiyon arayan tipler.
Çünkü kaybedecekleri bir şeyleri yok ki.
Zaten kaybetmişler.
Çünkü kazançları yok.
Kayıp peşindeler.
Manen ve hayaten.
Hayal peşindeler.
Hakikatten uzak.

Hayat deneme tahtası değil.
Kaybedenler kulübünün elemanları.

Hayatları kumar.
Bir daha kaybetse ne olur?
Kumarı hayat edinmiş, meyhaneyi yol edinmiş bir insan, camiden ve cemaatinden, mescitten ve seccadeden ne anlar?
Hayat bir kumar değil. Zira telafisi ve tekrarı yok.
Dünya aklı gidermek için bir meyhane değil. Kabirde aklı başa getirirler.
Ömür bir sermaye, rast gele harcamak için değil.
Nimetlerden ve verilenlerden ve de sermayeden elbette sorguya çekileceksiniz.
Bir kereden ne olur deme.
Hep kayıplar bir kereyle oluyor ve bir kereyle başlayıp, devam ediyor.
Çünkü dünyaya bir kere geliyoruz.
Bir kere daha gelmiyoruz ki, kaybımızı telafi ederiz, diyelim.
Sorumluyuz.
Yaptıklarımızdan da, yapmadıklarımızdan da.
Gidiş nereye?
Sorulacak.
Geliş nereden?
Sorgulanacak.
Başlangıçta verilen emanet, bizden tekrar istenecek.
Sözleşmeye attığımız ezeli misal boynumuza dolanacak, elimize sunulacak.
Sağ veya sol ele.
Veya arkadan.
Yüzler ise beyaz ya da siyah.
Nida geldi Efendiler Efendisinden;

يا ابآ ذرٍّ ! جَدِّدِ السفينۀَ فاِنَّ البحرَ عَمِيقٌ
وخُزِ الزَّادَ كاملاً فان اسَّفرَ بعيدٌ
وخَفِّفِ الحِمْلَ فان العَقَبَۀَ كَئۈُدٌ
و اَخلِصِ الْعَمَلَ فان النّاقِدَ بصيرٌ
Yâ Ebâ Zer! Gemini yenile çünkü deniz derindir.
Azığını tam al, çünkü yol uzundur.
Yükünü hafif tut, çünkü geçit çok sarptır.
Amelini ihlaslı yap, çünkü gözetleyici, kalbin niyetine bakmaktadır.”
Ve son şununla noktalanir;
“Ya men bidünyâhu’ş-tegal / Kad garrahu tûlu’l-emel
Evelem yezel fî gafletin / Hattâ denâ minhu’l-ecel
El-mevtu ye’ti bağteten / Ve’l-kabru sundûku’l-amel.
Isbir alâ ehvâlihâ / Lâ mevte il â bi’l-ecel.”

Ey dünya meşgaleleriyle oyalanan zavallı! Upuzun bir ömür ümidiyle hep aldandın. Yetmez mi artık bunca gaflet ve umursamazlığın.

Bak, yaklaştı ötelere yolculuk zamanın; unutma ölüm çıkıp gelir bir gün ansızın.

Seni bekliyor kabir, o ki amel sandığın.

Öyleyse, kov dünya endişelerini ve sabra sığın; ecelin dolup da yolculuk anın gelene dek hâlâ var bir fırsatın.”

MEHMET ÖZÇELİK

20-05-2023

Loading

No ResponsesMayıs 19th, 2023