HİSSE-38
HİSSE-38
13 YIL SONRA PİŞEN TAVUK…
Ben ünlü ….. tavukçusunun sahibiyim. Hergün yüzlerce pişmiş tavuk satan biriydim. Yaşlanınca çocuklarıma devrettim. 12-13 yıl kadar önce idi. Nar gibi kızaran tavuklar kömür etrafında dönmekteydi. Camın önünde küçük bir kız çocuğu belirmişti. Pişen tavukları uzun uzun seyretti. 5 dakika geçti. Ama o gitmedi. Günlerden de cuma ve cuma namazına yaklaşık bir saat var idi. Çalışanlarıma seslendim. Bir tavuk sarın ve çocuğa sıcacık verin dedim. Çocuk aldı tavuğu koşarak gitti. Sonraki cuma günü aynı saatte yine gelmişti. Ben yine verdim, böyle birkaç hafta hiç konuşmadan geçti. Sonra bir hafta o koşarken tavuk ile düştüm bende gizlice peşine. Uzakmış, belki 20 dakika sonra vardı evine. Tek katlı, eskice bir şeydi. Yanında da bir camii var idi. Hem Cuma namazını orada kılayım hem de çıkışta imam ile konuşayım dedim. Uzun uzun sohbet ettik. Cemaat olarak kirasını ödediklerini, babasız bu çocuğun annesinin de kanser hastalığı ile savaş verdiğini, ellerinden geleni yapıp çocuğu okutmak istediklerini söyledi. Meğer çocuk bırakmış okulu, kıyafet bulamamış, çanta alamamış. Camii hocası ile bir olalım diye anlaştık. Önce kıyafetlerini aldık. Okula başlattık. Bir süre daha her cuma gelip tavuğunu aldı benden. Zarf da çıkıyordu tabii tavuk poşetinin içinden. O para ile çok dertlerini gördüler. Sonra bir cuma gelmedi. Ben gittim akşama doğru camii imamına sormaya. O gün sabah annesi vefat etmiş. İkindi namazında ise defnedilmiş. Şimdi ne olacak? dedim. Ortada kaldı benim küçük yetimim. Sağolsun devletimiz korumaya aldı. Ben de bir daha görmedim. Geçen ay memleketim Erzurum’a gitmiştim. Taşhan Çarşıda hafif ama kalp krizi gibi bir şey geçirmişim. Hastaneye götürmüşler beni. Oda da açtım gözlerimi. Sonra baktım baş ucumda bekleyen birisi. Dua ediyor sanki. Beyaz önlüklü genç bir kız idi. ‘’Geçmiş olsun Ahmet Amcam, çok şükür iyi olacaksın’’ dedi. Teşekkür ettim. Ama kimdi bilemedim. Eşim üç yıl önce vefat etmişti. Çocuklarımda haber edildi ise acaba taaa İstanbul’dan buradaki hastaneye gelmiş miydi ? Peki bu doktor kıyafetli genç kız kimdi? O dedi ki: ‘’Tavukçunun önündeki kız çocuğuyum ben. Senin şu an geldiğin hastane benim ilk görev yerim ve nöbetim bitti. Ama şimdiye kadar senin uyanmanı bekledim. Ama meraklanma. Çocukların yolda. Hem ben varım burada. Ahmet Amcam, sen iyi olacaksın. Canı çekip alamayan ve okuyamayan daha çoook küçük kıza tavuk dağıtacaksın… alıntı YORUMSUZ…! Kurak geçen bir yaz mevsiminde cemaat Cuma namazını kıldıktan sonra Camii imamı ile beraber kurumaya yüz tutmuş mahsülleri kurtarma ümidiyle bozkıra yağmur duasına çıkar… Hacet namazları kılınır, dualar edilir, kurbanlar kesilir ama, gökyüzünden tek damla yağmur düşmez yeryüzüne!. Cemaat boynu bükük tekrar kasabaya geri döner, aradan bir kaç gün geçer ve bir Allah dostunun yolu kasabaya düşer… Kasaba halkı Allah dostunun kasabaya gelişini fırsata çevirmek ister. Yanına gelerek kendileri için yağmur duasına çıkmasını söyler, ancak bu velî yağmur duası yerine kasabayı beraber gezmeyi önerir halka… Birlikte sokakları ve evleri dolaşmaya başlarlar… 3-5 evi dolaştıktan sonra damı çökük kapısı kırık bir eve rastlarlar, velî kapıdan içeri doğru seslenip hane halkını dışarıya çağırır… İçerden orta yaşlarda üzerindeki kiyafetleri yamalıklı bir kadın ve iki kız çocuğu çıkar… Allah dostu hâl hatır sorduktan sonra evin beyinin kalp krizi geçirip erken yaşta öldüğünü ve kadının da iki yetim kızıyla yalnız başına kaldığını öğrenir… Allah dostu kadın ile hasbihal ettikten sonra küçük kızlara kendisinden istekleri olup olmadığını sorunca; kızlardan birisi çatıları için kiremit diğeri de kendisi için yeni bir ayakkabı ister… Allah dostu hemen yanındaki cemaate evin damı için kiremit ve diğer kız için ayakkabı alınmasını buyurur… Kiremitler ve ayakkabılar geldikten sonra Allah dostu küçük kızlara “En çok ne için dua edersiniz, söyleyin bakalım dedenize” diye sorar!… Kızlardan birisi, “Yağmur yağdığında damımız eski olduğu için evimiz ıslanmasın diye Allah’tan yağmur yağdırmamasını isterim hep” der!… Diğer kız ise, “Ben de eski ayakkabım delik, ayaklarım yağmurlu havalarda ıslanıyor diye Allah’tan yağmur yağdırmamasını istiyorum hep” diye cevap verir… Allah dostu bu sözlerden sonra yanındaki cemaate dönerek, “Sadece Allah’ın kudretinde olan bir duayı etmeden önce; kendi kudretinizle birinin duasını yerine getirmediğiniz sürece duanız kabul olmaz eyy cemaat” diyerek meseleyi özetler…” Hem kimbilir belkide duanız; başka bir kulun duasını aşamıyordur… Hadi söyleyin bakalım ?? En son ne zaman bir müşküle Hâl-Hatır sorup, bir ihtiyacını giderdiniz ?? Son 60 yılın en kurak kışıymış…Hadi ordan spiker hanım.. Doğru cümle şu; Biz son 60 yılın en bencil toplumuyuz…!!! Dün işi bıraktım. Benim maaşım iyiydi ama işyerindeki arkadaşa yapılan haksızlığa dayanamamıştım. Yeni evde almıştık. Bir dünya borç yapmıştık. Şimdi aynı maaşlı iş bulmam zor olacak galiba. Bugün bir şirkete iş için CV bıraktım ama “50 kişi başvurmuş beni mi alacaklar” diye aklımdan geçirdim. Hiç umutlu değildim. Eve giderken balık alayım dedim. 50 TL olunca 2 kg istedim. O sırada bir abla ile küçük kızı geldi. Balıkçıdan 20 TL’ lik balık istedi. Sonra vazgeçti.15 TL’lik istedi. Anladım ki parası çıkışmıyor. İstediği kadar alamıyor… Bir yalan geldi hemen aklıma. Dedim ki ablaya: ‘’İzin verirseniz ben ısmarlayayım. Bugün annemin vefat yıldönümü. Bende balık alıp dağıtıyordum. Herkese ısmarlıyorum. Nasibiniz varmış sizinde kardeşim. Kabul edin de bende sevineyim’’. Şaşırdı, olmaz dedi. Ama ısrar edince kabul etti… Az bekle ablacım dedim. Yan dükkandan salatalık malzeme aldım. Karşı fırından da sıcak ekmek alıp tekrar yanlarına vardım. O kız çocuğu ekmekleri taşımak için ellerini uzattı. Yüzünde çok büyük bir sevinç vardı. Elimi cebime attım. Son 120 TL param kalmış, onu da küçük kıza uzattım. Teşekkür edip gittiler… Balıkçı ‘’ Sağolasın kardeşim. Onların babaları geçen hafta vefat etmişti. Yaptığın çok makbule geçti’’. Ev almak için arabamı da satmıştım. O yüzden bayır yukarı yürümek zorunda kaldım. Minübüse binip gidecektim. Ama hiç paramın kalmadığını fark ettim. Olsun dedim yürüyerek eve gittim… Saat: 17.33… Telefonum çaldı. Bir bayan beni aradı. İşe alındınız Serdar Bey dedi. Hem de maaşım eskisinden 4.500 TL fazla idi… Saat: 21.45… Telefonum çaldı. Babam aramaktaydı: ‘’ Köydeki pek işe yaramayan tarlamızı bir işveren istiyor. Tavuk çiftliği kuracakmış. Şu kadar paraya anlaştık. Sen ne dersin? Tamam dersen satalım. Kısmetse o para ile senin ev borcunu kapatalım…’’ Saat:02.03… Şükür namazımı kıldım. Duamı yaptım. Kısmetse bu Pazar günü o balıkçıdaki ablayı bulacağım. Ne ihtiyacı varsa alacağım. Bundan sonra onu ve kızını asla yalnız bırakmayacağım… Sonsuz şükrolsun sana Allah’ım…alıntı ++ Erzurum da sabah namazı vakti bir sarhoş cami avlusunda tövbe edip, “Allah’ım bana firdevs cenneti ihsan et!” diye dua ederken, caminin müezzini bunu duyuyor ve adama sesleniyor; “Ee bu ağızla mı?” Sarhoş, hışımla müezzine bakıp; “Senene oğlum senden mi istirem..”***************
İngiliz casusu Hemper;
“İSLÂM ‘ı NASIL YOK EDELİM”
10 sene İstanbul medreselerinde Arapça okudum hafızlık yaptım.
Evlenme tekliflerini kabul etmedim gavurlugum ortaya çıkmasın diye !..
Beni devletim casusluk yapmak üzere görevlendirdi.
* * * * *
●Osmanlı’da gördüğüm 3 güzel ahlak yüzünden casusluk yapmayacağımı söyledim !..
1-Edirne’den Kars’a giden bir Osmanlı vatandaşı elindeki kıymetli eşyalarını mahalle camisinin arka mahveline koyar 3 ay sonra gelir emanetlerin aynı yerden alır !..
2- İstanbul’un belirli semtlerinde hayır dibektaşları konulur buralara zenginler hayır hasenatini dibeğe bırakır,
Fakir, akşam evine dönerken bir ekmek parası alır diğerlerine dokunmaz !..
3-satin aldığı tarladan çift sürerken bir küp altın çıkar satan adama bir küp altını vermeye kalkar.
Ben tarlanın altını üstünü sana sattım deyip kabul etmez !..
* * * * *
●Bu üç sebepten casuslugu kabul etmedim.
Bakınız bu Hemper sözlerine nasıl devam ediyor Türkiye’yi bozmanın metotlarını şöyle sıralıyor !..
1- Evlilik dışı yaşamayı yaygın hale getirmek.
2-Boşanmaları yaygın hale getirmek.
3- İçki kumarı yaygın hale getirmek.
4-Faizle milleti borçlandırıp uyuşturmak.
5-Ezanı aslından farklı bir dile çevirmek.
6-“Sana ne ” fikrini ortaya atmak.
7-İyiliği emir, kötülüğü men etmeyi ortadan kaldırmak.
8-Hadis ve fıkıh ilmini ortadan kaldırmak.
9-Hadisleri zayıf- kuvvetli diye ikiye ayırmak.
10- Hz Muhammedin İslam dini kastının yahudi ve hristiyanların cennete gidecegi fikri ortaya atmak.
11- Kur’an şeriatı deyip Hz. Muhammed’i devre dışı bırakmak.
12-Hadislere “uydurma” fikrini ortaya atmak.
13- Mezhepleri yok saymak.
İşte o zaman Türkiye yıkılabilir diye rapor vermiştir.
*Hangileri olmadı ki ?..
Alıntı
*****************
- Fransa, 400 Müslüman alimini toplayıp bir palayla kafalarını kesti; 1917 yılında Çad işgali sırasında.
- Fransa 1852 yılında Cezayir’in Laghouat şehrine girdiğinde, nüfusunun üçte ikisini ateşle yakarak bir gecede yok etti.
- Fransa, Cezayir’de 1960-1966 döneminde 17 nükleer test gerçekleştirdi ve belirlenemeyen kurban sayısı 27 binden 100 bine kadar çıktı. Etkileri bugün hala orada.
- Fransa 1962 yılında Cezayir’den ayrıldığında, arkasına o dönemde Cezayir nüfusunun tamamı kadar mayın yerleştirmişti, 11 milyon mayın!
- Fransa Cezayir’i 132 yıl işgal etti, Fransızlar geldiklerinden sonraki ilk 7 yılda bir milyon, gidişlerinden önceki son 7 yılda bir buçuk milyon Müslümanı yok etti.
- Fransız tarihçi Jacques Gorki, Fransa tarafından Cezayir’de 1830’da gelişinden 1962’de gidişine kadar toplam öldürülen sayısının 10 milyon Müslüman olduğunu tahmin etti.
- Fransa, Tunus’u 75 yıl, Cezayir’i 132 yıl, Fas’ı 44 yıl ve Moritanya’yı 60 yıl işgal etti
- Fransa ünlü kampanyasında Mısır’a girince Fransız askerleri atlarıyla camiye girip ailelerinin gözü önünde özgür kadınlara tecavüz ederek camilerde alkol içerek çok sayıda camiyi at ahırına çevirdi.
- Son olarak İslam terör dinidir, Peygamberimiz de terör peygamberidir diyorlar
Fransa’nın uygarlığını övmek ve hatta savunmak ve tüm siyah tarihini unutmak garip. Burası Fransa.
- Onlara hikayelerini hatırlat.
Alıntı.
******
#KIRK #YAŞ #DUÂSI
Bir #Kur’an Kursu #muallim #anlatıyor:
Hafızlık yapan kızım bir gün sordu:
— Babacığım kırk yaşını geçtiniz değil mi?
— Evet, kırk dördü devirdik!
— Peki kırk yaş duasını okuyor musun?
— Kırk yaş duâsı da mı varmış?
Yüzüne bir tebessüm yayıldı ve ekledi:
— Bugün Hoca Hanım bize Ahkâf Sûresini açıkladı:
باسم الله الرحمن الرحيم
وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ إِحْسَانًا ۖ
Biz, insana anne babasına iyi davranmayı tavsiye ettik.
حَمَلَتْهُ أُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا ۖ
Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu!
وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلَاثُونَ شَهْرًا ۚ
Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır.
حَتَّىٰ إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَبَلَغَ أَرْبَعِينَ سَنَةً قَالَ
Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der:
رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَىٰ وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ
Rabbim, bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin râzı olacağın salih amel(ler) işlememi bana ilham et.
وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي ۖ
Neslimi de salih (doğru-samimi) kimseler yap.
إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Doğrusu ben tevbe edip sana yöneldim. Ve ben gerçekten müslümanlardanım.
(Ahkaf/15)
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ نَتَقَبَّلُ عَنْهُمْ أَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَنَتَجَاوَزُ عَن سَيِّئَاتِهِمْ فِي أَصْحَابِ الْجَنَّةِ ۖ
İşte yaptıklarının en güzelini kendilerinden kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler, cennetlikler arasındadırlar.
وَعْدَ الصِّدْقِ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ
Bu onlara vaad edilmiş olan, dosdoğru bir sözdür. (Ahkaf/16)
Hoca Hanım anlattı babacığım:
(Hocahanımın) Babası seksen yaşındaymış. Kırk yıldır bu duaya devam edermiş, sağlığı da gayet iyiymiş.
Harika sözleri ve değerli tavsiyesi için, kızıma çok teşekkür ettim, alnından öptüm v e Allah’a, onun vasıtasıyla bana öğrenmeyi nasip ettiği için, hamd ettim, böyle bir evlat verdiği için şükrettim.
Kızım dedi ki:
— Bu duâyı vird olarak, her zaman yap babacığım:
رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَىٰ وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي ۖ إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِينَ .*
Rabbim,
Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi,
senin razı olacağın salih amel(ler) işlememi
bana ilham et.
Neslimi de salih (doğru-samimi) kimseler yap.
Doğrusu ben tevbe edip sana yöneldim. Ve ben gerçekten müslümanlardanım. (İktibas)
***************
MEHMET ÖZÇELİK