SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBİ

image_pdfimage_print

SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBİ


Risale-i Nur Külliyatı’nın hakkaniyetini ve makbuliyetini teyid eden gaybî (görünmeyen) işaretleri, kerametleri, ilahî inayetleri ve tevafukları (denklikleri) bir araya getiren bir derlemedir. Eser, bu “tasdik”leri (doğrulamaları) hem Kur’an-ı Kerim’den, hem Hadis-i Şeriflerden, hem de İmam-ı Ali (r.a.) ve Gavs-ı A’zam (k.s.) gibi büyük evliyanın asırlar öncesinden gelen ihbaratından (haber vermelerinden) iktibas eder.
Kitabın muhtevası, büyüklüklerine ve kapsamlarına göre şu ana bölümler halinde tasnif edilebilir:

1. Ana Bölüm: İşarât-ı Gaybiye (Gaybî İşaretler)
Eserin temel direğini, Risale-i Nur’un doğrudan Kur’an ve büyük evliyalar tarafından işaret edildiğini isbat etmeye çalışan üç büyük bölüm (Şua ve Lem’a) oluşturur.

🥇 Birinci Şua: İşarât-ı Kur’aniyye
Bu bölüm, “Risale-i Nur Kur’anın hakikî bir Tefsiridir… görelim O (Kur’an) ne diyor?” sualine cevap olarak kaleme alınmıştır.
• Kapsamı: Bu şuada, Kur’an-ı Kerim’den otuz üç (33) muhtelif ayetin , hem mana-yı işarî (işaret yoluyla verdiği mana) hem de ilm-i cifir (ebced hesabı) yoluyla Risale-i Nur’a ve müellifine işaret ettiği izah edilir.
• Misaller: Nur Suresi’ndeki “Ayet-in-Nur” , Hud Suresi’ndeki “فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ” (Emrolunduğun gibi dosdoğru ol) ayeti , Ankebut Suresi’ndeki “وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا” (Bizim uğrumuzda cihad edenler) ayeti ve daha pek çok ayet tahlil edilir.
• İhtar: Bu bölümde, cifir hesabının ilmî bir düstur olduğuna dair “Beş Noktalı” bir izah da bulunur.

🥈 Sekizinci Şua: Keramet-i Aleviyye
Bu bölüm, İmam-ı Ali’nin (r.a.) meşhur “Kaside-i Celcelûtiye”sinde Risale-i Nur’a dair “üçüncü bir kerametini” izah eder.
• Kapsamı: Kasidede geçen Süryanî lisanındaki esmaların ve zikredilen surelerin tertip numaralarının, Risale-i Nur Külliyatı’ndaki “Sözler”in tertibine ve muhtevasına tam olarak tevafuk ettiği gösterilir.
• Misaller:
• Kasidenin 29. mertebesinde “Tekvir Suresi” (ُكِّوَرَتْ) ile Kıyametten bahsetmesi, “Yirmidokuzuncu Söz”ün Haşir bahsine bakması.
• 30. mertebede “Zâriyât Suresi” (ذَارِيَاتِ) ile zerrattan bahsetmesi, “Otuzuncu Söz” olan “Zerrat Risalesi”ne işaret etmesi.
• 31. mertebede “Necm Suresi” (وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَىٰ) ile Mi’rac’dan bahsetmesi, “Otuzbirinci Söz” olan “Mi’rac Risalesi”ne tevafuk etmesi.
• Remizler: Bu analiz, “Yedi Remiz” halinde detaylandırılarak “Yedinci Şua” (Âyet-ül-Kübrâ) ve “Asâ-yı Mûsa” gibi diğer risalelere olan işaretler de incelenir.

🥉 Sekizinci Lem’a: Keramet-i Gavsiyye
Bu bölüm, “Kutb-u A’zam” Şeyh Abdülkadir-i Geylânî’nin (k.s.), vefatından sekiz yüz sene sonra Risale-i Nur ve müellifi hakkında verdiği gaybî haberleri (ihbar-ı gaybî) tahlil eder.
• Kapsamı: Gavs-ı A’zam’ın bir kasidesinde yer alan ve istikbaldeki bir müridinden bahseden fıkralar incelenir.
• Misaller:
• “Vaktin Abdülkadirîsi ol” (وَكُنْ قَادِرِيَّ الْوَقْتِ) fıkrasındaki “Kadirî” (ىِرِداَق) kelimesinin cifir hesabının, “Nursî” (ىِسْرُو ن) kelimesine tam tevafuk etmesi.
• Kasidede “Said” (اًدي عَسُش ي عَت) isminin sarahaten (açıkça) zikredilmesi.
• “Korkma, Sözlerini söyle” (فَقُلْ وَلَا تَخَفْ) emrinin, Risale-i Nur’un “Sözler” namına ve müellifin mücahedesine işaret etmesi.

2. Ana Bölüm: Tevafukat, Kerametler ve Talebelerin Fıkraları
Bu kısım, kitabın büyük bir bölümünü teşkil eden ve “Risale-i Nur’dan parlak Fıkralar ve bir kısım güzel Mektublar” başlığı altında toplanan, talebelerin müşahede ettiği (gördüğü) İlahî inayetlerin ve kerametlerin bir derlemesidir.
• Bereket ve İkram-ı İlahî: Talebelerin (Emin, Feyzi, Husrev vb.) şahit olduğu hadiseler. Az bir yemeğin (peynir, şeker, tereyağı) aylarca bitmemesi gibi bereket hadiseleri veya tam ihtiyaç anında (tayinat) beklenmedik yerden rızkın gelmesi.
• İlahî Muhafaza ve İkazlar (Tokatlar):
• Risale-i Nur’a hizmet edenlerin İlahî muhafaza altında olması. (Misal: Hulûsi Bey’in kaybettiği 19. Mektub’u yağmur ve çamur altında hiç lekelenmemiş bulması ).
• Hizmette kusur edenlerin veya muhalefet edenlerin “şefkat tokadı” veya “tokat” yemeleri. (Misal: Mehmed Feyzi’nin “Mu’cizat-ı Ahmediye”yi yazmada tenbellik edince askere alınması; Risale-i Nur aleyhinde çalışanların iflas etmesi, yanması veya hapse girmesi ).
• Rü’ya-yı Sâdıka (Sadık Rüyalar): Talebelerin gördüğü ve Risale-i Nur’un makbuliyetine işaret eden rüyalar. (Misal: Risale-i Nur şakirdlerinin “imansız ölmezler, kabre Îmanla girerler” müjdesi veya Peygamber Efendimiz’i (A.S.M.) rüyada görüp Risale-i Nur’a iltifat ettiğine şahit olmaları ).
• Belâların Def’i: Risale-i Nur’un “bir Vesile-i Def’-i Belâ” olduğu. Özellikle Risale-i Nur’a veya talebelerine sıkıntı verildiği zamanlarda büyük zelzelelerin (Erzincan, İzmir, Gerede, Bolu) vuku bulması ve kuraklık zamanlarında Risale-i Nur’un beraeti veya serbestiyeti gibi hadiselerin (Leyle-i Regaib veya Mi’rac gibi) mübarek gecelere tevafuk ederek kesretli (bol) rahmet yağmurunun yağması.

3. Ana Bölüm: Muhtelif Mektublar, Nükteler ve İzahlar
Kitabın son kısmını ve aralarına serpiştirilmiş metinleri, Risale-i Nur’un mahiyetine ve hizmet düsturlarına dair mühim izahlar oluşturur.
• Yirmi Sekizinci Mektub’dan Yedinci Mes’ele: Bu bölüm, “Sikke-i Tasdik-i Gaybî”de neden bu kadar çok İlahî inayetin ve kerametlerin izhar edildiğini (açıklandığını) “Yedi Sebeb” ile izah eder. Sebeplerden en mühimi, bu iyiliklerin müellifin şahsına değil, doğrudan Kur’an’ın bir mu’cize-i mâneviyesi olan Risale-i Nur’a ait olduğunu göstermek ve bunun bir iftihar değil, “Tahdis-i Ni’met” (nimeti ilan etme) olduğunu belirtmektir34.
• “Mahrem Bir Suale Cevap”: Risale-i Nur’daki “Sözler”in neden diğer müfessirlerin ve ariflerin sözlerinden daha kuvvetli ve tesirli olduğu sualine cevaptır. Cevapta, eski eserlerin imanın neticelerinden bahsettiği, ancak bu zamanda hücumun doğrudan imanın esaslarına (köklerine) yapıldığı, Risale-i Nur’un ise “taklid” değil “tahkik” (araştırarak doğrulama) olduğu ve “Sırr-ı Temsil” (analoji sırrı) ile en derin hakikatleri isbat ettiği belirtilir.
• Hizmet ve Siyaset Düsturları: Talebelerin neden cihan harbi gibi siyasi hadiselerle meşgul olmamaları gerektiği izah edilir. Zira “Hayat-ı Ebediyeyi” kurtarma davasının, küre-i arzın hâkimiyeti davasından (yani savaştan) daha büyük olduğu vurgulanır.
• Nükteler (Hüve ve Na’büdü Nükteleri): “Hüve” (O) ve “Na’büdü” (Biz ibadet ederiz) kelimeleri üzerinden derin tefekkürler (tefekkür-ü îmanî) sunulur. “Na’büdü”deki “Biz” zamirinin, camideki cemaatten başlayıp rûy-i zemindeki (yeryüzü) bütün mü’minlere, oradan bütün kâinatın zikir halkasına ve nihayet insanın kendi vücudundaki zerrelerin ubudiyetine kadar genişleyen üç küllî cemaate işaret ettiği izah edilir.
• Risale-i Nur ve Bediüzzaman Kimdir?: Eserin sonlarına doğru, Müceddid’in (yenileyici) “mübtedi'” (bid’at çıkaran) değil, “müttebi'” (tabi olan) olduğu; Risale-i Nur’un müellifin kendi zekâsının değil, doğrudan Kur’an feyzinden gelen “ilham” olduğu; “Bediüzzaman” lakabının dahi şahsına değil, Risale-i Nur’un mânevî bir ismi olduğuna işaret edilir.
Elhasıl, “Sikke-i Tasdik-i Gaybî,” Risale-i Nur Külliyatı’nın, Kur’an ayetleri, evliya kerametleri (Hz. Ali ve Gavs-ı A’zam) ve talebelerin bizzat şahit olduğu İlahî inayetler ve tevafuklar yoluyla “tasdik” edildiğini (onaylandığını) isbat ve ilan eden bir eserdir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
16/11/2025

 

 

Loading

No ResponsesKasım 17th, 2025