MUHAKEMAT
MUHAKEMAT
Bediüzzaman Said Nursi’nin telif ettiği bu eser, isminden de anlaşıldığı üzere, temel İslâmî meseleler üzerine kapsamlı bir “muhakeme” (değerlendirme, yargılama) yapmayı hedefler. Eserin gayesi, “Mariz Bir Asrın, Hasta Bir Unsurun, Alîl Bir Uzvun Reçetesi” olmak ve “Saykal-ül İslâmiyet” (İslâm’ın Cilası) adıyla İslâm hakikatlerinin üzerini kaplayan yanlış telakkileri, hurafe ve tenkitleri temizlemektir.
Eser, “üç makale” ve (bu makalelerin üzerine bina edileceği) “üç kitab” üzerine tertip edilmiştir. Tarafınızdan sunulan bu nüsha, “Üç Makale” kısmını tafsilatlı olarak ihtiva etmektedir.
İşte bu makalelerin muhtevaları:
📖 Birinci Makale: Unsur-u Hakikat
Bu, eserdeki en hacimli bölümdür. Temel gayesi, İslâmiyet’i tenkitlerden arındırmak ve hakikate ulaşmak için gereken zihniyet ve usûl (metodoloji) temellerini atmaktır. Bu makale iki ana kısımdan oluşur:
1. On İki Mukaddeme (Önerme)
Bu on iki mukaddeme, bir meselenin nasıl tahlil edilmesi gerektiğini izah eden fikrî bir hazırlıktır. Başlıca konuları şunlardır:
• Akıl ve Nakil: Akıl ile naklin (vahiy) çatıştığı iddia edilen yerlerde, aklın “akıl” olması şartıyla nasıl bir tevil yapılması gerektiği.
• Bilginin Gelişimi: Geçmişte nazarî olan nice meselenin, zamanla ve “telahuk-u efkâr” (fikirlerin birikimi) ile bedihî (apaçık) hale gelmesi.
• İsrailiyat ve Felsefenin Tesiri: İsrailiyat (Yahudi ve Hristiyan kaynaklı rivayetler) ve hikmet-i yunaniyenin (Yunan felsefesi) İslâm efkârına karışarak bazı hakikatlerin yanlış anlaşılmasına sebep olduğu.
• Mecazın Hakikate Dönüşmesi: Belâgat için kullanılan “mecaz” ve “teşbihlerin” , cehlin eline düştüğünde lafzen anlaşılarak hurafelere kapı açtığı (Örn: Ay tutulmasını “yılanın Ay’ı yutması” olarak anlatan annesinin teşbihi).
• Mübalağa ve Taassup: Hakikatleri olduğundan fazla göstermenin (“mübalağa”) veya noksan bırakmanın (“tefrit”), hakikatin kendisinden daha zararlı olduğu.
• Geçmiş ve Geleceğin Mukayesesi: Geçmiş asırların (“ebnâ-yı mâzi”) hissiyata , geleceğin (“ebnâ-yı müstakbel”) ise efkâra (fikirlere) ve hakikate dayandığı ve istikbalde yalnız “Hakikat-ı İslâmiyetin” hâkim olacağı.
2. Sekiz Mes’ele (veya Şüpheye Cevap)
Bu mukaddemelerde oturtulan usûl ile, İslâm’a yöneltilen veya Müslümanlarca yanlış anlaşılan sekiz temel kozmolojik ve tefsirî mesele muhakeme edilir:
• Arz’ın Küreviyeti (Dünyanın Yuvarlaklığı): Bunun bedihî bir mesele olduğu ve İmam-ı Gazalî gibi İslâm muhakkiklerinin bunu kabul ettiğini belirterek, bunu dine aykırı görmenin “sadîk-ı ahmak” (ahmak dost) işi olduğunu söyler.
• Sevr ve Hut Mes’elesi (Dünyanın Öküz ve Balık Üzerinde Durması): Bunun İsrailiyat’tan giren bir hurafe olduğunu, eğer hadis olsa bile mecazî manaları (öküzün ziraata , balığın deniz mahsullerine veya melek ya da burçlara işaret etmesi) olduğunu izah eder.
• Kaf Dağı Mes’elesi: Bunun da Âlem-i Misal’deki veya hayaldeki bir tasavvurdan ibaret olduğunu veya Himalaya Silsilesi’ne işaret edebileceğini belirtir.
• Sedd-i Zülkarneyn ve Ye’cüc-Me’cüc: Sedd-i Çin olabileceğini veya manevî bir sed olabileceğini, Ye’cüc ve Me’cüc’ün ise Moğol ve Mançur kabileleri gibi medeniyeti yıkan garetçi taifeler olduğunu tahlil eder.
• Cehennem’in Yeri: “Yer altındadır” ifadesinin, kürenin merkezi (arzın çekirdeğindeki yüksek hararet) olabileceğine işaret eder.
• Cibal-i Evtâd (Dağların Kazık Olması): Dağların arzın müvazenesini koruyan demir ve direkler ve dâhilî inkılapları (depremleri) önleyen “teneffüs” vesileleri olduğunu belirten mecazî bir ifade olduğunu açıklar.
• Kur’an’daki Bazı Zahirî İfadeler: (Örn: تَغْرُبُ الشَّمْسُ فِي عَيْنٍ حَمِئَةٍ “Güneşin balçıklı bir pınarda batması” ) gibi ifadelerin, cumhurun hissiyatına ve zahirî bakışına riayet eden Tenezzülât-ı İlahiye ve yüksek belâgat nükteleri olduğunu izah eder.
• Zahirperestlerin Hataları: İmkân-ı vehmî (hayalî imkân) ile imkân-ı aklîyi (aklî imkân) karıştırmaları gibi hataları tenkit eder.
✒️ İkinci Makale: Unsur-u Belâgat
Bu makale, “On İki Mes’ele” halinde belâgatın (söz sanatının/retoriğin) ruhunu ve felsefesini inceler.
• Temel Tez: Hakikî belâgatın “nazm-ı maânî” (manaların dizilişi ve ahengi) olduğunu savunur.
• Tenkit: Arap olmayan (“a’cam”) veya Arapçaya sonradan vâkıf olanların (“acemîler”), mananın derinliğinden ziyade “nazm-ı lafz” (lafızların süslenmesi) ve dış görünüşüyle ilgilenerek belâgatı yozlaştırdığını (“lafızperestlik”) ileri sürer.
• Analiz: Kelâmın (sözün) hayatlanması , üslûbu , kuvveti , serveti , semeratı (meyveleri) ve selâseti (akıcılığı) gibi unsurları, mananın hakikatiyle olan rabıtası (bağlantısı) açısından tahlil eder.
🕌 Üçüncü Makale: Unsur-u Akîde
Bu makale, ilk iki makalede kurulan metodoloji ve belâgat anlayışını kullanarak, İslâm akidesinin (inanç esaslarının) temel direklerini isbat etmeye odaklanır. Kur’an’ın dört temel maksadı olan İsbat-ı Sâni’ (Allah’ın isbatı), Nübüvvet, Haşr-i Cismanî (Cismanî diriliş) ve Adalet üzerine kuruludur.
1. Birinci Maksad: Delâil-i Sâni’ (Allah’ın Varlığının Delilleri) 68Bu bölüm “Ecvibe-i Japoniye” (Japonlara Cevaplar) başlığını da taşır.
• Delil-i İnayet: Kâinattaki mükemmel nizam , her şeyin bir gayeye hizmet etmesi ve faydalar gözetilmesi , Sâni’in kasd ve hikmetini isbat eder.
• Delil-i İhtira’: Her mahlukun, kendisine mahsus bir vücuda ve kemale sahip olarak, tesadüfen değil, bir Sâni’-i Hakîm’in kudretinden “ihtira” (icat) edildiğini gösterir.
• Ayrıca sofiyenin “vahdet-üş şuhud” (birlikte şahitlik) meşrebi ile maddiyyunun “vahdet-ül vücud” (varlığın birliği) mesleğinin tamamen farklı olduğunu; birinin Allah’a hasr-ı nazar etmekten , diğerinin maddeye hasr-ı nazar etmekten kaynaklandığını izah eder.
2. İkinci Maksad: Nübüvvet (Peygamberliğin İsbatı) Bu maksad, “Muhammed Aleyhisselâm, Sâni’-i Zülcelal’e Bürhan-ı İnnîdir” tezi üzerine kuruludur. Peygamberimizin (A.S.M) sıdkını (doğruluğunu) “Beş Meslek” (Beş Yol/Metot) ile isbat eder:
• Zâtı ve Ahlâkı: Bütün yüksek ahlâkı (Ahlâk-ı Âliye) şahsında toplamış birinin, bu ahlâkın zıddı olan “kizb” (yalan) ve hileye tenezzül etmesinin fıtraten muhal (imkânsız) oluşu.
• Maziden İhbarı (Geçmiş Zaman): Ümmî (okuma yazma bilmeyen) olmasına rağmen, geçmiş peygamberlerin ahvalini Kütüb-ü Salife (Önceki Kitaplar) ile mutabık ve hatta onların ihtilaflarını “musahhih” (düzeltici) bir tarzda haber vermesi.
• Asr-ı Saadet (Halihazır Zaman): En vahşî ve mutaassıp bir kavimde , kısa bir zamanda , en köklü âdetleri (ve’d-i benat/kız çocuklarını diri diri gömme gibi ) kaldırarak en yüksek ahlâkı tesis etmesi ve büyük bir devlet kurması şeklindeki “İnkılab-ı Azîm”.
• Şeriatı (Gelecek Zaman): Getirdiği Şeriatın , beşerî kanunların aksine fıtrata uygun , ebede kadar uzanan ve Siyaset-ül Medeniye, Tedbir-ül Menzil, Terbiyet-ül Vicdan gibi sayısız fünunu (bilimi) ihtiva etmesi.
• Mu’cizat-ı Mahsuse (Özel Mucizeler): Parmaklarından su akması , ağaç ve taşın konuşması ve en başta “İnşikak-ı Kamer” (Ay’ın yarılması) gibi hissi mucizeler.
3. Üçüncü Maksad: Haşr-i Cismanî (Cismanî Diriliş) Bu son bölümde, cismanî haşrin hak olduğuna dair on bir adet aklî ve Kur’anî delil sıralanır. Bunların başlıcaları:
• Kâinattaki mükemmel nizam , hikmet , abesiyetsizlik ve israfsızlık.
• Gece-gündüz ve kış-bahar gibi tekrarlanan dirilişler.
• İnsanın sonsuz istidadı, emelleri ve Allah’ın sonsuz rahmetinin ebedî bir hayatı zarurî kılması.
• Peygamberimizin (A.S.M) ve Kur’an’ın bu meseleyi en kuvvetli şekilde haber vermesi.
Eser, tam da Haşir bahsinin ikinci bir delilini izah edeceği yerde “Nahnu…” (Biz…) diyerek durur. Son sayfada müellifin kardeşi Abdülmecid Nursî’nin düştüğü bir notla, müellifin bu bahsi 30 sene sonra Risale-i Nur Külliyatı’ndan “Dokuzuncu Şua” ile tamamladığı belirtilerek nihayete erer.
![]()

