TÜRKİYE İHANET ÇEMBERİNDEN

image_pdfimage_print

TÜRKİYE İHANET ÇEMBERİNDEN

Tarih boyunca bu topraklar hem rahmetin hem de ihanetin kavşağı olmuştur. Anadolu, semalarında ezanla birlikte ihanet fısıltılarının da yankılandığı bir diyardır. Ne gariptir ki, bu ülke dıştan değil çoğu zaman içerden vurulmuştur. Tarihin derinliklerinde Truva atı bir defa tahta yapılmış, lakin ruhu asırlardır türlü suretlerle karşımıza çıkmıştır.
Bugün ise o ruh, “dost” maskesi takmış, dijital bir çağda casus yazılımlarla, kravatlı ajanlarla, medya manipülasyonlarıyla zuhur etmiştir.
Bir zamanlar İngiliz altınlarıyla Osmanlı subaylarını satın almaya çalışan eller, şimdi dolar transferleriyle, medya ağlarıyla, siber casuslukla aynı ihaneti sürdürmektedir.
Dün Şerif Hüseyin’in ihanetiyle cephe yarıldıysa, bugün başka isimlerle masa devrilmek istenmektedir. İsimler değişti; hain aynı kaldı.
Bu topraklar, dıştan gelen düşmanı tanır ve karşısına dikilir. Lakin içerideki Truva atlarını fark etmek, en zoru olmuştur. Zira onlar bu milletin dilini konuşur, türküsünü söyler, yüzüne tebessüm eder; ama gönülleri başka merkezlere bağlıdır.
İşte bu ihanet şebekeleri, gerektiğinde münafıkane bu milletin en mukaddes duygularını kullanarak içimize sokulan en büyük fitneydi. O fitne sönmedi; şekil değiştirdi.
CIA’nın, MOSSAD’ın ve MI6’nın kolları; dijital iletişim ağlarında, siyaset kulislerinde, medya planlarında yeniden örülmeye başladı.
Bir bir ortaya çıkan bu ihanetler, Türkiye’ye karşı örülmüş bir uluslararası ihanet şebekesinin belgesidir.
İngiliz generallerinden İsrailli istihbaratçılara, Amerikan diplomatlarından düşman artıklarına kadar her isim, bir zincirin halkasıdır.
Bu zincirin hedefi, “Bu milletin devlet aklını” felce uğratmak, milletin iradesini parçalamaktır.
Ama unuttukları bir şey var:
Bu millet, nice ihanetleri sabırla eritmiş, düşmanına rahmetle galebe çalmış bir millettir.
Malazgirt’te yedi düvel karşısında bir avuçtu, Çanakkale’de destan yazdı, 15 Temmuz gecesi tankın önüne yüreğini koydu.
Her defasında içteki hainin, dıştaki düşmanın oyununu Allah’ın izniyle bozdu.
Zira bu milletin kaderi, ihanetle değil imanla yazılmıştır.
Ve Allah, sadık olanlarla beraberdir.
Bugün her ne kadar ekranlarda, sosyal ağlarda, siyasetin perde arkasında bu ihanet çemberi yeniden örülse de; bu milletin feraseti, tarihi hafızası ve imanlı evlatları oldukça hiçbir ihanet ebedî olamayacaktır.
Truva atı bu kez dijitaldir, ama onun içindekileri tanıyacak göz yine bu milletin kalp gözüdür.

Hikmetli Sonuç:

Bir milletin düşmanı dışarda değil, ihanet içindeyse; o milletin en büyük silahı iman, en büyük kalesi sadakattir.
Ve her ihanet, sadakatle mağlup olur.

Özet:

Bu makalede Türkiye’nin yüz yılı aşkın süredir maruz kaldığı iç ve dış ihanet ağları tarihî bir perspektifle ele alınmıştır.
CIA, MOSSAD ve MI6 bağlantılı casusluk faaliyetlerinin ve benzeri unsurlarla birleşerek Türkiye’nin siyasî ve millî yapısını hedef aldığı vurgulanmıştır.
Ancak Türk milletinin tarih boyunca sahip olduğu iman, ilahi yardım, feraset ve sadakat şuuru sayesinde bu ihanet çemberini defalarca kırdığı ifade edilmiştir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik

www.tesbitler.com
09/11/2025

Loading

No ResponsesKasım 10th, 2025