TÜRKİYE: İHANET ÇEMBERİNDE YÜZ YIL
TÜRKİYE: İHANET ÇEMBERİNDE YÜZ YIL
I. Bir Milletin En Büyük Düşmanı: Kendi İçindekiler
Tarih boyunca bu topraklara yönelmiş en büyük saldırılar, daima “dışarıdan” gibi görünür ama kökleri içeridedir.
Bir milletin surlarını dışarıdan top yıkmaz; içeriden açılan kapılar yıkar.
Truva’nın hazin sonunu hatırla: surlar sapasağlamdı, askerler kararlıydı. Ama “dost görünen bir hediye”, içeri alınan bir tahta at, bütün bir milleti yuttu.
Bugün Türkiye de, yüz yıldır benzeri bir Truva çemberi içindedir.
Bir değil, birçok Truva atı…
Kimi siyaset maskesiyle, kimi medya perdesiyle, kimi sivil toplum görünümlü örgütlerle içimize sızmıştır.
Görünüşte yerlidirler, lakin fikirleri, rehberleri ve hedefleri ecnebidir.
Kökü dışarıda, gövdesi içeride olan bu ihanet zinciri, her defasında bir başka isimle, bir başka suretle karşımıza çıkar.
II. Dıştan Gelenin Asıl Gayesi: İçteki Zayıf Halkayı Bulmak
İngiltere, ABD ve İsrail gibi devletlerin istihbarat servisleri — tarih boyunca yalnızca bilgi toplamakla kalmadı; devletlerin kaderine yön veren, hükümetleri deviren, savaşları başlatan görünmez eller oldular.
Bu ellerin uzandığı ülkelerde önce bir “bağlantı noktası” bulunur.
Sonra bu nokta büyür, bir ağ olur.
O ağın içine gazeteci girer, iş adamı girer, siyasetçi girer, akademisyen girer…
Sonunda milletin kaderi, milletin elinden alınır; yabancı istihbarat masalarında çizilen planlar, “yerli” görünümlü isimlerin eliyle sahneye konur.
Bugün ortaya çıkan Hüseyin Gün dosyası — eğer iddialar doğruysa — Türkiye’nin uzun zamandır içinde dönen görünmez çarkları bir nebze görünür kılmıştır.
Bir telefon rehberi… ama içinde bir milletin kaderini yönlendirmek isteyen binlerce yabancı isim.
MI6’dan CIA’ya, Mossad’dan Pentagon’a kadar uzanan bir zincir…
Ve bu zincirin ucunda Türkiye’nin seçimlerine, iç siyaset dengesine, hatta fikir iklimine yön verme çabaları.[1]
III. İhanetin Gölgesi: Truva’nın Yeni Sureti
Her devirde ihanetin kılığı değişir.
Eskiden işgalci donanmalarla gelen düşman, şimdi “düşünce kuruluşları”, “vakıflar”, “dijital ağlar” ve “danışmanlık şirketleri”yle gelir.
Silahın yerini veri alır; topun yerini propaganda; casusun yerini sosyal medya stratejisti…
İçimizdeki maskelilerde işte böyle bir Truva idi.
Yıllar boyunca, fatklı perdeler altında milletin damarlarına kadar sızıldı.
Sonra operasyonlarla o maskeler düşüp, gerçek yüzleri ortaya çıktı.
Şimdi benzer yapılar, farklı adlarla, aynı gayeyi sürdürmeye çalışıyor: Türkiye’yi içinden vurmak.
IV. Hikmetli Bir Nazar: Düşmanını Tanı, Fakat Önce Kendini Bil
İhanetin en büyük sebebi, gaflettir.
Bir millet kendi değerlerini, imanını, tarihini ve mukaddesatını unuttuğunda; yabancının planı kolay işler.
Kendisini tanımayan bir millet, başkalarının şekline girmeye mecbur kalır.
Eğer biz, milletçe kendi nefislerimizdeki zafiyeti izale etmezsek, ecnebilerin baskısı ve tahakkümü altında kalırız.
Yani düşmanı kovmak yetmez; içteki zafiyeti de kovmak gerekir.
Zira düşman dışta değil, bazen içteki bir kalpte gizlidir.
V. Tarihin Şahitliği
Tarih, bu milletin ihanetle imtihanının tarihidir.
1915’te, Çanakkale’de top mermisiyle vurulamadık,
Ama her defasında “içerideki Truva atları”yla zayıflatılmak istendik.
Bugün bu çember tekrar daralıyor: medya, siyaset, ekonomi ve dijital alanda dış merkezlerin planları, içeridekilerin eliyle yürütülmek isteniyor.
Ancak millet, artık tecrübeli.
Her ihanetten sonra iman ve şuûr daha da pekişti.
Zira her fitne, sonunda bir diriliş doğurur.
VI. Hikmetli Sonuç
İhanet, ihanet edenin kârı değildir.
İhanet eden, kendi kökünü keser; kendi milletini değil, aslında kendi haysiyetini vurur.
Ve Allah, hıyaneti sevmez.
Kur’ân-ı Kerîm’de bu hakikat şöyle beyan olunur:
“Allah, hıyanet edenleri sevmez.”
(Enfâl Sûresi, 58)
Bir başka ayette ise:
“Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlü’ne hainlik etmeyin; bile bile aranızdaki emanetlere hıyanet etmeyin.”
(Enfâl Sûresi, 27)
Bu iki ayet, hem devlet yönetimi hem fert hayatı için ebedî bir uyarıdır:
Emanet, yalnız mal değildir; vatan da emanettir, millet de emanettir, iman da emanettir.
ÖZET
• Türkiye yüz yıldır “dış müdahale” değil, esasen “içeriden yönlendirilen” ihanetlerle sınanmıştır.
• CIA, Mossad, MI6 gibi servislerin isimlerinin geçtiği Hüseyin Gün dosyası, bu çemberin görünür hâline gelmiş bir halkasıdır.
• Farklı adlarla benzer yapılanmalar, Truva atı gibi içerden zayıflatmayı hedeflemiştir.
• İhanetin karşısında durmanın yolu; millî şuuru, imanî direnci ve tarihî bilinci canlı tutmaktır.
• Kur’ân, hıyanetin her türlüsünü yasaklar ve emanetin korunmasını emreder.
• Netice itibarıyla: Türkiye’nin kurtuluşu, dış düşmanı tanımaktan ziyade, içteki Truva atlarını fark etmekten geçer.
— · ⁖ · — — · ⁖ · — — · ⁖ · —
Yüz yıl öncesinden haber verilen bünyedeki içi kemiren kurlar;
“Istanbul seyahatinden muztarip olup olmadığını sordum.
“Bana ıztırap veren,” dedi, “yalnız Islâmın mâruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi, mukavemet güçleşti. Korkarım ki, cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü, düşmanı sezmez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basîret gözü böyle körleşirse, îman kalesi tehlikededir. Işte benim ıztırâbım, yegâne ıztırâbım budur. Yoksa, şahsımın mâruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate mâruz kalsam da, îman kalesinin istikbâli selâmette olsa!” Bediüzzaman Said Nursi. Tarihçe-i Hayat.542.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
09/11/2025
[1] https://m.haber7.com/siyaset/haber/3578257-cia-ve-mossad-ajanlari-ifsa-oldu-huseyin-gunun-telefonundan-cikti-isimler-soke-etti
![]()

